Tekneyi alma hikayemizi anlattık ama 2 yıldır kullanıyoruz. Biraz tekne hakkındaki yorumlarımı yazayım.
Benim marka teknelerim hep Bavaria oldu. Tercihten değil, öyle denk geldi. Bir önceki Bavaria 40 tesadüfen bir brokerden karşıma çıkmıştı. Şimdiki 45 de, çok yakın arkadaşımın iş gereği yurtdışına gitmesi neticesi, satılığa çıkardığı için, beklenmedik şekilde oldu. Hikayesi yukarıdaki 2-3 yukarıdaki yorumumdaki link'te.
BAVARIA 45 Voyager: Bu tekne Cruiser serisinin sonu gibi. Bavaria, gövde değiştireceği vakit, elde kalan parçaları kullanmak için mi, son bir uygun paketle stok temizleyim mi diyerek bilemem böyle ara modeller çıkarıyor. Gövde rengi farklı oluyor. Mesela benimki, diğer Cruiser 45'lerde olmadığı şekilde lacivert şeritli ki, bimini ve sprayhood'da lacivert. Ben de beyaz lacivert tekne seviyorum.
Kullanıma gelirsek. Bu teknede çok büyük bir baş kabin var. Direğin yerleşme noktası ve aynı gövdenin charter amaçlı kullanımına yönelik başa 2 kabin sığacak şekilde dizayn edilmesi, tek kabine düşüldüğünde, 50 feet teknelerde bile az rastladığım büyüklükte bir baş kabin sağlamış.
Teknenin boyu dolayısı ile, içeride ve dışarıda depolama alanları çok. Gerçi bu zamanla dezavantaja dönüşüyor, çünkü yer var diye ıvır zıvır artıyor.
İçeride 3 kabin var. Biri bahsettiğim baş, diğeri kıç kabinler. Kıç kabinlerin de en, boy, yükseklik oranları gayet iyi. Ancak bana göre havalandırma sorunu var. Şöyle ki, açılan iki hatch'in bir havuzluk tabanına, diğeri de, yukarıda sprayhood altına açılıyor. Bu iki noktada az rüzgar alan kuytu noktalar. O nedenle kabinde esinti yaratmak mümkün değil gibi. Tek çare, kabin içine kapısı olan tuvalet hatch'ini ve kapısını açık bırakmak gerekir ki, bu da cazip değil. Eski 40'ımda, kabinin bordaya açılan hatchleri de vardı. Gerçi bu kusur (bana göre) artık bir çok teknede var. Fuarda bir çok teknede bunu görüyorum.
Motor bölmesi çok büyük ve rahat. Motorun hemen arkasında, iki kabin arasındaki alanı da boş bırakmışlar. Böylece, egzos vb hortumlara ulaşım çok kolay. İstenirse, jeneratör vb de koyulabilir.
Salon, klasik, iskele tarafta boydan boya mutfak. Çift eviye ve bir üstten, biri önden olmak üzere iki buzdolaplı. Gayet yeterli. Oturma bölümü geniş ve rahat gözükmekle beraber, 3 gün içeride yaşasanız bence rahatsızlık verir. Bir çok teknede olduğu gibi, girmek çıkmak zor ve uzanma ya da rahat oturma alanı ancak iki kişiye yetiyor. O nedenle ben karşılıklı oturma alanı olan tekneleri daha yaşanabilir buluyorum. Salonda da dışarıya bakan alçak pencereler var. Açılmadıkları için hatch demiyorum ama inceler, o nedenle bol bir görüş alanı sunmuyorlar.
Havuzluk ve masası büyük keyifli. Açılan platform çok geniş, bu nedenle açıldığında, havuzu daha da büyük gösteriyor ve bazen, üzerine masa sehpa koyulduğunda, neredeyse deniz üstünde oturuluyormuş gibi büyük keyif sunuyor. Ancak bu platform elektrikli iki kol ile açılıyor. Ve yavaş açılıyor. Bu da iki tekne arasına girilen ve seri manevralarda bazen sorun. Çünkü eğer yanlızsanız, ya da ekibin becerisi kısıtlıysa, karadan tonoz vb destek almak için bu kapağı açmanız lazım. Hem tornistan manevra ile uğraş, hem de parmağı sürekli açma düğmesinde tut pek ergonomik değil.
Bir diğer kusur da, bana göre, dümenin yanındaki kumanda ve göstergelerin üzerinde katlanarak açılan tik bir kapak var. Bu kapak bir müddet sonra deforme olup, hafif bel veriyor. Bu da güzel durmuyor.
Dümenin oradan öne geçişler, bir yeni Jeanneau'daki gibi kolay olmasa da, teknenin cüssesi dolayısı ile zor değil. Öne geçiş de çok rahat ancak kısa çarmık bu yürüyüş yolunu çapraz olarak kesitiğinde, eğilip bükülmeden geçmek mümkün değil. Ki bu da bir çok teknedeki bana göre ucuza kaçma neticesi (çarmık bağlantılarını tek noktada toplamak için). Sonuçta da eğer elinizde bir eşya varsa zorluk oluyor.
Teknede çift dümen palası var. Tek palaya göre manevralarda biraz alışmak gerektiriyor. Çünkü tek palaya pervane suyunu vurdurarak kıçı çevirmek mümkünken, bu tekne üzerinde yol olmaz ise hiç dümene tepki vermiyor. Bu nedenle dar yer manevralarında, eski teknemde neredeyse hiç kullanmadığım bowtrusterı bu teknede daha sık kullanıyorum.
Son bir negatiflik de, ki o da sadece bu tekneye özel değil, kamara girişi yanlarında toplanan yelken halatları... Ne kadar toplarsanız toplayın, orayı hep dağınık gösteriyor. O nedenle hep böyle halat bölmesi/kutusu olan tekneleri kıskanmışımdır ya da tüm halat ve vinçlerin kıçta dümenin önünde olduğu tekneleri. Böylece havuzluk her zaman derli toplu.
Eski teknemde kalabalık bir seyirde, tramolalar atarken çektiğimiz çileyi ve sonunda kahkahalara boğularak tramola attığımız anlatmak isterim. Minibüs gibi 4 kişi bir tarafta, 4 kişi diğer tarafta dizdize otururken, tramola esnasında, herkesin ayağa kalkıp, bir de tramola manevrası için yer açması bayağı şenlikliydi.
İlk aklıma gelen konular bunlar; aklıma geldikçe altına ilave ederim. Merar ettiğiniz bir konu olursa da cevaplamaktan memnun olurum.
Sonuçta kuzguna yavrusu misali, ben tekrar yelkenli alırsam Bavaria alırım; tek istisnası eğer 50 feete çıkarsam ki çoook ufak ihtimal Dufour 50 GL. Onun iç yerleşimini beğeniyorum. Daha çooook para elime bir şekilde geçerse, (loto, piyango, Kenya'daki ismini bilmediğim bir akrabamın mirası filan) o zaman da yelken melken uğraşmam artık Fairline GT50.