Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Denizin Tuzu

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Denizin Tuzu
OP: 11 Şubat 2017, 14:03:22
Denizin tuzlu olduğunu bilmeme karşın, ilk tattığımda 11 yaşındaydım.

Doğduğum ev, İzmirin şirin ilçesi Tire'nin sırtını yasladığı Güme dağının eteklerindeydi.
Zaten o vakitler düzlükte, hükümet konağı ile TSK'nın Türkiye arşivinin bulunduğu askeri birlik dışında hiç bir yerleşim yoktu.

Evimizin önü bildiğiniz Arnavut kaldırımı döşeli 6-7 metre genişliğinde bir yol.
Güz başından ilk yaza kadar kirpi taş döşeli yolun ortasında tertemiz bir su akardı.

İlk çocukluk yıllarım hep o suların içinde geçti.
Kıçımıza değil belki ama ayaklarımıza ilk suyun değdiği an işte o küçük sokakta akan minicik derevari sular idi.

Kışın soğuk günlerinde Annem sabahtan sokağa salmazdı beni
O küçük su akıntısı sabahları donar ve buz tutardı.
Öğleye yakın buzlar erir ve akıntı tekrar başlardı.

Sokağa salarken de sıkı sıkı tembih ederdi sulara basma diye.
Babam kundura imalatçısı olduğundan ve ilk göz ağrısı ERKEK evlat olduğumdan,
Amerikan Rosvelt bot tipi bir botu benim için imal ettiğinden,
annemin tembihlerine başımla tamam diye onaylasam da evimizin köşesine döner dönmez,
sulara dalardım hevesle.

İlk deniz gördüğümde 5 yaşındaydım.
Babam İzmire Kemeraltı tacirlerinden mal almaya gittiği bir gün beni de götürdü.
Eski körüklü Magirus Varyanttan sallandığında  lahana tarlasına benzeyen uçsuz bucaksız
köpükleri gördüm ilk defa.

Babam Bak oğlum şimdi karşı tarafta görünen yere geçecez vapurla dediğinde,
vapurdan  kel alaka ben,
Ayakkabılarım ıslanırsa annem kızar deyivermişim.
İlk günden ayakkabılarım ıslanacak diye ödüm kopmuştu.

Malum, İzmire gidecez diye babam bir gün öncesinden rugan bir kösele ayakkabı ile çıka geldiydi eve.
Eee haliyle de annem bak bunları da ıslatırsan beş kardeş gelir dediydi.
O gece ayakkabılarım başucumda öyle yatmıştım yatağa.






  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 233
Ynt: Denizin Tuzu
#1: 12 Şubat 2017, 07:21:23
   Can kaptanım.
Çocukluk anıların bana sayacı olan babamı hatırlattı.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Denizin Tuzu
#2: 12 Şubat 2017, 09:16:18
Eskiyi özlüyor insan..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5808
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Denizin Tuzu
#3: 12 Şubat 2017, 10:50:46
Vay Can  Hocam, Denizle ilk tanışma muhteşemmiş. Devamı da vardır bunun şimdi, tanışmakla kalmadığı kesinde!
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: Denizin Tuzu
#4: 12 Şubat 2017, 23:13:13
Eskiyi özlüyor insan..
Hiç özleme eskiyi Ersin Böke:) zelloda heyamolahey buluşması görevini sana bağladık :)  öptük stop . Haberdar et stop :)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1177
Ynt: Denizin Tuzu
#5: 13 Şubat 2017, 12:08:20
Can hocam ,

Çok güzel bir giriş olmuş elinize sağlık.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1164
Ynt: Denizin Tuzu
#6: 13 Şubat 2017, 21:08:12
Can Hocam,

Çok güzel anlatmışsınız. Elinize sağlık. Bu başlık deniz ve çocukluk anılarımıza ev sahipliği yapabilir.

Bazı şeyleri kendi deneyimlerimizle mi yoksa bir yerlerden edindiğimiz bilgilerle mi öğreniriz karıştırdığım çok olur. Denizin tuzu deyince aklıma denizi olmayan Ankara’nın meşhur türküsünün sözleri gelir:

Deniz tuzsuz olur mu?
Dibi kumsuz olur mu?
Ben hakime danıştım
Yiğit yarsız olur mu?

Benim çok sevdiğim bu sözleri, misket dışında başka türkülerde de duyduğumu anımsıyorum. Bu sözleri yabancı bir insana çevirdiğimizde ona hiçbir şey ifade etmeyebilir. Ama  bizim için bu sözler, kesin bilgi yayalım kategorisinde sayılır.

Doğum yerim Van’dı. Ailem İstanbul’a yerleşmeden önce dört yaşıma kadar orada kaldım. Belki duymuşsunuzdur, Vanlılar Van Gölü’nden “Deniz” diye bahsederler. Babamın kucağında Van Denizi’nin sularıyla ilk buluşmamı hayal meyal hatırlasam da, o buluşmada sodalı suyun tadına bakıp bakmadığım hususuna hafızam yetmiyor.

Gerçek bir denizi ilk görüşüm 1979 yılının Haziran ayında İstanbul’a gelir gelmez Boğaz Köprüsünden arabayla geçişimiz sırasında olmuştu. Eskiden Ankara Asfaltı denilen yoldan köprüye doğru gelirken önce Boğaz Köprüsünün kulelerinden birisini görürdünüz. Sonra yol, sola doğru kıvrılınca köprü karşınızda tüm heybetiyle belirirdi. Avrupa yakasına doğru köprüyü geçerken, masmavi gökyüzü altındaki pırıl pırıl denizi mutlulukla seyretmiştim, sonra aşağıda Ortaköy tarafındaki yüzme havuzlarını görmüş, “Deniz varken niye buraya havuz yapmışlar? Herhalde yüzme bilmeyenler içindir” diye düşünmüştüm. Yaz ortasında kuzenimin düğünü için Bursa Gemlik ilçesine gitmiş oradan Küçük Kumlaya geçmiş, ilk defa orada denizin tuzuyla tanışmıştım. Ama beni en çok heyecanlandıran deniz, ertesi sene tanıştığım Ege olmuştu. O yaz, tatil için Annemin memleketi olan Aydın’a gitmiştik. Bir kaç gün sonra Babamla günü birlik gezimiz için Didim’e doğru yola çıktık. O yaz arabamız da yoktu. Aydın’dan Söke’ye  otobüsle gidip,  Söke’den de Didim dolmuşlarına aktarma yapmıştık. Didim’in o zamanlar bakir sayılabilecek Altınkum sahilinde denizin tuzunu da dibinin kumunu da tanımış ve çok sevmiştim.

Bir sonraki sene Vakıflar’da önemli bir memuriyeti olan rahmetli Amcam, bize Altınkum’daki Vakıflar sosyal tesislerinde 15 günlük bir tatil ayarlamıştı. Ailece yola çıkmıştık bu sefer. Eski Aydın- İzmir ana yolundan, yine eski Didim yoluna döndük. Uzun çorap giymiş sporculara benzeyen, yarısına kadar kirece boyanmış ağaçlar ve ahşap sandalyeli kahvehaneleriyle standart bir Ege köyü olan Akköy’ü geçtikten sonra yol tatlı bir yokuş halinde Didim’e kadar  akmaya başlayınca, karşımızda beliren koyu lacivert rengiyle muhteşem Ege Denizi manzarası, çocukluğumun en güzel fotoğraflarından birisidir. Her ne kadar sokaklarda rahatça oynayabildiğimiz zamanlarda olsak da bütün kışı İstanbul’da bir apartman çocuğu olarak geçirdiğimden midir bilmem , O çekici büyülü mavi alan, sadece yüzeceğim değil de üzerinde koşup oynayacağım bir yermiş ve sanki bütün deniz benimmiş gibi sevinmiştim. O yaz tesislerde mini golf sahasında golf oynamayı öğrenmiş, yemekhanede çıkan tabldot yemeğiyle ilk defa tanışmıştım. Plajın ortasında kocaman yuvarlak gazinoda akşamları eğlenceli vakitler geçirir,Türkiye’nin değişik şehirlerinden gelmiş yeni arkadaşlarımızla dans pistinde kurtlarımızı dökerdik.

Gündüz onlarca metre ilerleseniz de hep sığ kalan denizde kardeşlerimle yüzme egzersizleri yapardık.
Denizde o kadar mutlu olurduk ki, akşamüstü üşümekten dişlerimiz takırdarken bile annemiz bizi denizden çıkmamız için zor ikna ederdi. Havluya sarılıp iki dakika ısındıktan sonra muzipliğe devam eder, denizden çıkanların üzerinde kuruyan deniz tuzlarının oluşturduğu izlere bakıp, kahve falından esinlenerek bulduğum tuz falına bakarak büyükleri eğlendirirdim. Eskiden plajlarda duş olmadığı için plaj çıkışında tişörtümle bedenim arasındaki tuzlar yüzünden kaşına kaşına tesisin yolunu tutardım.

O zaman denizin niye tuzlu olduğuna dair bizden birkaç yaş büyük çocukların anlattıklarına inanırdık. Kimisi evinden ve ailesinden uzak denizcilerin gözyaşlarını, kimisi deniz kenarında ağlayan aşıkları sorumlu tutardı bu durumdan. Yıllar sonra  “Biz büyüdük ve kirlendi Dünya” mızda  denizin tuzunda ağlayan mültecilerin de epey payı olduğuna şahit olduk.

Hiçbir şey çocukluğumuzdaki gibi kalmamış olsa da, bunları  yazarken gözümün önünde  beliren o eşsiz Ege Manzarası, yine heyecanlandırdı beni…

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: Denizin Tuzu
#7: 08 Mart 2017, 15:32:45
Ne güzel, çocukluk anılarım dostlarda gülümseme yaratmış.

Devam edeyim dilerseniz.

Efendim Bizim İlçenin denize ulaşması şimdilerde çok kolay.
yaklaşık 40 km sonra Pamucak sahillerindesiniz.

Üstelik yaz kış gün boyu düzenli dolmuş seferleri var. Sabah altıdan gece 24' e kadar.


<<Denizin tuzlu olduğunu bilmeme karşın, ilk tattığımda 11 yaşındaydım.>>
Dediğim yıllarda önce İzmir yoluna gidilecek, oradan Sağlık köyü üzerinden
Selçuğa ulaşılacak falan, bayağı meşakkatli bir iş idi denizle halvet olmak.

Yine babamın ön ayak olmasıyla, akraba, konu komşu bir otobüs insan organize edildi.
Tabi bu işe kalkışmada benim ve komşu çocuklarının haytalığının katkısı yok değil.

Havalar biraz ısındı mı, akşam üzerleri ya da hafta sonları Menderese yüzmeye kaçardık.
Yakalanınca bir araba azar hatta iyi bir kötek olsa da sonunda.
Yine yakalandığımız bir gün babamdan ısınma babında azar yerken,
yaradana sığınıp <<O zaman bizi denize götür deyiverdim >>

İyi ki demişim, hem dayaktan kurtulduk hemde deniz serüveni başladı.

Babam o hafta sonu için ahaliyi toplamaya başladı.
Babam başlarda ben dururmuyum. Bende bizimle gelecek eşin dostun çocuklarına örgütlemeye başladım.

Oltalar hazırlandı. Hayatımda hiç denize girmeyen ben oldukça iyi olta hazırlayabiliyordum.
Demek  tuzlu su kıçıma değmeden, deniz aşkı gönlüme değmiş küçüklüğümde.
  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

 
Yukarı git