Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Jashua Slocum vakfının listesi..

  • *
  • İleti: 3573
Jashua Slocum vakfının listesi..
OP: 11 Şubat 2017, 08:53:00
Sevgili reisler ,

Aşağıdaki linkte , bu güne kadar dünyayı tek başına dolaşmış kişilerin listesi var.

http://www.joshuaslocumsocietyintl.org/solo/solotable.htm

Geçenlerde , bu listede de yer alan Trekka ile ilgili tartışılırken, yine yawl yazmıştım. Kimi dostların tepkisini çekmişti.

Hatta Bülent, Van De Globe den örnek verip, dokundurmuştu.

Efendim,- tek başına-  Jashua Slocum dan beri, dünyayı dönen amcaların arma tercihleri dikkat çekici. Tabi bu adamlar endüstriyel  bir yarışın parçaları değildiler. ağırlıklı armalar, Kech, Yawl, Cutter armalar.

Bu arada ülke dağılımı da dikkat çekici.

Daha dün, Can Hocam ile zello da muhabbet ediyorduk, Bana tek başınaTayo Mar ile yaptığım Ege seyri ile ilgili cesaret işi demişti. Ben de -Falmouth quay Punt - olarak bilinen İngiliz iş tekneleri ile ilgili bir kitaptan  örnek verdim. az bulunan eski basım bir kitap bu. Wooden Boat forum da bir konu başlığında buldum.

H. WARINGTON SMYTH
MAST & SAIL IN EUROPE AND ASIA • CHAPTER VII

Linki aşağıda. 

http://www.thecheappages.com/smyth/mast_n_sail_07.html


Bu amcam da önemli İngiliz yazarlardan. Falmouth bölgesindeki tekne tiplerini sınıflandırmış. Bunlardan biri de Falmouth quay diye bilinen iş tekneleri. Tayo Mar da bu sınıfa girmekte.

Çok önemli bir bilgi var bu bölümde. Tek başına kullanılabildiği yazıyor. İlginç olan kışın ve yazın kullanılan armaları birbirinden ayırmış olması. Yaz armasında Trinket daha büyük ve cenovayı andırmakta. Sanki böyle bir yelken yaptırmakta fayda var..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#1: 11 Şubat 2017, 12:22:33
67 kişilik listede Yawl arma sadece 9 adet.
Ağırlık Sloop arma da.

Bu durumda verdiğin linkten ne anlamalıyız. ;)

Bak Ersin, imkanlar zorluyorsa her şey yapılabilir.
Hatta dağın başında yolda kalmışsan aracına köşeli yontma ağaç tekerlek bile takabilirsin.

Paran varsa ve bulunduğun ortamda bulabiliyorsan,
GT bilmem kaç izli lastik olsun dersin.

Yani demem o ki sen bu makaralardan halatlardan keyf alıyorsan bırak keyfini çıkar.
Sade felan diyorsun ama,  Yawl arma senin sevip  saydığın kadar sade değil.

Bu yelken işinde sarma sistemlerin bir çok avantajına karşın,
tamam kabul ediyorum zor anlarda  bazı handikapları var.

Ancak mesela sarma bumba konusunda aynı kaygıyı duymuyorum.
Yelken liberalizmi kişilere direk içi sarmayı bir şekilde pompalamış.
Oysa sarma bumba sisteminde,
yelkenlerde aynı klasik sistemde ki gibi  balenlerin olabilmesi büyük bir artı.
Üstelik sıkıştı, kapanmıyor açılmıyor dertleri yok.
Herşey bir insan boyu ile halledilebilecek mesafede.

Sarma bumba sistemleri pahalı bir sistem diye tercih edilmiyor gibi görünse de,
hiç te öyle değil mesela.

Yelken donanımlarının olmadığı dönemler için kabul edelim ki;
Bir balta, bir kaç parça halat ve bir iki sağlam ağaç ile uygarlıktan uzak bir ortamda
arma donatmak mümkün idi. 
Ancak günümüz koşulunda doğal olana ulaşmak zorlaşırken,
teknolojik materyale ulaşmak daha kolay ve daha ucuz olmakta.


Bunun yanında  Yawl armanın karışıklığı, zor anlarda hangisini laçka edeyim hangisini gereyim bilgisi için,
bir liste gerekiyor be dostum. ;D

Haaa, belki sana göre her şey basit ve senin deyiminle << Bitti gitti >> durumu var.
Ama gel, diğer olabilecek teknikleri de kabul eyle.

Dünyayı eninden  dolanmak  sadece hep batıya batıya gitmekle olmaz.
Doğuya doğuya  gittiğinde de dünyayı eninden dolanmış  olursun.

Her seçim, seçimi yapan kişiyi mutlu eder ya da mutsuz.
Bırak tadını çıkartalım denizin, kendi seçimlerimizle.

On milyon bin baloncuk yutan minik kız reklamınına binayen,
on milyon bin konu da açsan, sonuç değişmeyecek Ersin kardeş.

Ama bil ki  kalıbı değiştirdiğimizde bu Yawl armayı tasarlayan ve kullanan emiceler,
kollarını sana açmış bekliyor olacaklar,  onları her daim yad ettiğin için. ;D



  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#2: 11 Şubat 2017, 14:29:43

H. WARINGTON SMYTH
MAST & SAIL IN EUROPE AND ASIA • CHAPTER VII

Linki aşağıda. 

http://www.thecheappages.com/smyth/mast_n_sail_07.html


Bu amcam da önemli İngiliz yazarlardan. Falmouth bölgesindeki tekne tiplerini sınıflandırmış. Bunlardan biri de Falmouth quay diye bilinen iş tekneleri. Tayo Mar da bu sınıfa girmekte.

Çok önemli bir bilgi var bu bölümde. Tek başına kullanılabildiği yazıyor. İlginç olan kışın ve yazın kullanılan armaları birbirinden ayırmış olması. Yaz armasında Trinket daha büyük ve cenovayı andırmakta. Sanki böyle bir yelken yaptırmakta fayda var..


Ersin yeme bizi,
İngilazcadan anlamadığımız için Sığacıkta bilen birine çeviri yaptırdım.
Senin Tayo Mar için  haliç tipi teknedir, sığ sularda dere ağızlarında büyük teknelerin
yanaşamayacağı bölgelerde mal taşıyabilir,
biraz daha büyükleri ise sakin koylarda konaklayarak zevk partileri düzenlemek ve
kokteyl yudumlayarak sakin sularda dolanmak için
yaz teknesi olarak kullanılabilir demekteymiş. ;D ;D

Tevekkeli,
sen  bu yaz Egeye çıktığında Yunan adalarının birinde yardım ettiğin İngilizler
hemen sana süper bir şişe şarap ikram etmişlerdi.

Hani iç şarabını, sakinliğin keyfini çıkar, sakın çıkma açıklara manasında... :D :D

  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#3: 11 Şubat 2017, 23:41:50
THE FAL ESTUARY
Flushing, Pill Creek, Restronguet, St. Just in Roseland, and half a dozen other snug, wood-fringed anchorages have their little fleet, lying with bow-ropes among the primroses, and ready for use in the hundred and one ways which a waterside population with the sea instinct know. Oyster-dredging, mackerel-whiffing, long-lining, or crabbing, as the season suits, or even a cargo of wood or a pleasure-party-all have their turn. And better cut, flatter setting mainsails not even the Solent can show.
The Falmouth quay punt is the well-known class of Fal estuary fore-and-aft rigged boat, and is used for taking off stores to ships lying in the roads of that splendid harbour, and for long-lining, crabbing, drift-fishing, or pleasuring as the case may be.
There is nearly always a large fleet of deep-water sailing ships lying at anchor in the capacious anchorage of the harbour, waiting for orders, and bound to and from such distant ports as Calcutta, Rio, or Sydney.
 
FALMOUTH QUAY PUNT--WINTER RIG



The quay punts may be seen all the year through going alongside the ships with any stores which may be required, such as beef, flour, or coal, or taking off anchors, cables, and rope. As they must go off in all weathers, they are half-decked with waterways round the large open cockpit, and are high-sided, deep-hulled boats; the winter rig is a snug and handy one, consisting of jib-headed mizen, small gaff mainsail, fore staysail set on a short iron bumkin beyond the stem. The gear and rigging are of the simplest, and can be quite easily handled by one man in any weathers. For summer wear a longer mast and larger set of sails are used, and standing lug-mizen, balloon staysail and jib set on a running bowsprit may often be seen. By reason of their straight stem, transom stern, and very high side, and the comparatively short pole-mast preferred for going alongside shipping, these boats are not very taking to the eye. But when handsomer-looking craft begin to cry for shelter, the quay punt is just beginning to feel in her element, and to show her qualities; and whoever has had experience of these boats when the south cone is hoisted, when the wind has 'dropped' or 'backed to the south-west, and a 'rubbly' sea as they know it is running in the bay, is aware that for speed, handiness, and stiffness in bad weather there is nothing of their size to equal them.
QUAY PUNT--SUMMER RIG



Quick in motion owing to their short ends and heavy ballasting, they seldom take any heavy water, although they throw it freely. Many hard winter blows they come through safely. The dangerous time is when they are out 'seeking' (i.e. looking out for ships.) off the Lizard. As the Atlantic depressions approach these coasts, the west and south-west winds with which they are heralded fly suddenly to the north-west and blow with great violence.*1 When caught offshore in these blows it is a hard beat up, and occasionally a quay punt has had to run away east, or has got lost, it was supposed, in the Race off the Lizard. But as a rule, with close-reefed mainsail and foresail, the quay punt stands up to anything, and will weather in against the hardest 'puffs' or squalls of the bitterest nor'-wester. At a certain angle of heel the boat seems to refuse to list further, and it is simply a case then of hanging on and not being washed out of her.
About forty of these boats are owned in and about the town of Falmouth alone. Formerly they seldom exceeded 22 feet in length, but the need for speed developed in racing off to ships has produced a bigger type of boat, and they now run to 24, 28, or even 82 feet lode-water length. The draught of a 24-foot boat would be nearly 6 feet, beam 7 feet, and ballast about 8 tons, there being generally in the newer boats a considerable iron keel. The large cockpit is used for placing stores in, and about two tons can he carried at a time in the worst weather, while in the summertime it affords plenty of accommodation for a pleasure party. The usual cost is from £80 to £100.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#4: 12 Şubat 2017, 08:41:31
Can hocam,

Yahu liste orada duruyor.. Baştan sayıyorum aynı , sondan sayıyorum aynı. :)  Ben aslında Jashua Slocum da -sloop- arma kullanmış diye kim atlayacak diye bekliyordum ancak kimse çıkmadı:)

Meşhur Spray da sonradan Jashua Slocum tarafından yawl 'a dönüştürülmüştü.

Dün fuarda da Öcal abi randa armada rüzgarı kaçıramazsın diye tutturduydu.:) İyi ki Suat kaptan da oradaydı da randa arma ile ilgili bilgi verdi.

Efendim, ben -sloop-arma ya karşı değilim. Üstelik ben bu arma ile yelken eğitimi aldım, tekne kiraladım v.s. Ama siz randa armayı ya da parçalı yelken kullanmanın kolaylığı ve rahatlığını bilmeden yorum yapıyorsunuz.

Yelken eğitimi alırken bile bu tür armaların artık tarihte kaldığını ve kullanılmadığını düşünüyordum. Meğer öyle değilmiş.

Basitlik iyidir. Ne kadar basit olursa o derece kullanımı etkili ve kolay oluyor.

Eğer bir sarma yelken tercih edecek olsaydım, aynı senin yazdığın gibi bumbaya sarılı yelkeni tercih ederdim. Tabi eğer sarma bir ana yelken tercih etseydim..

Markoni armada , direğe takılı ray sistemi , yelkenin aşağıya düşmesini zorlaştırıyor. Yelken çok uzun olduğundan, herhangi bir vinç yardımı olmadan açmak , ya da toplamak zor.  en azından vinç olmadan trim yapmak neredeyse ciddi efor gerektiriyor bu yüzden.

Ancak bu şerefsiz randa arma da seren olduğundan , direkte raylı bir sistem yerine gargari halkaları olduğundan , hoop diye kendisi düşüveriyor..:) Hani ben de şöyle havalı bir sarma sistemim olsun isterim aslında ama .. ben daha sarayım derken bu -şerefsiz- , hangi yarım akıllı bulduysa başına seren dieği düşesice , şeytan işi randa arma da yelken daha bir şeyleri saramadan hoop, düşüveriyor aşağı..

Yoksa ben istemezmiyim, şöyle gidip direk dibine havalı havalı sarayım ana yelkenimi ıkına sıkına sanki çok önemli bir iş yapıyormuş gibi.. :)

Ana yelkeni indirmek 30 saniye filan sürüyor.. O da halatları filan bağlamak için. O da benim tenbelliğimden.. Bir keresinde teknede Ahmet varken, bizim zahmetli şekilde denize açıldığımızı idda eden bir arkadaşın , teknenin denize çıkıp, yelken açma hızına şaşırmışlığı vardır.

Tabi bunun bu adı batasıca randa arma ile bir ilgisi yok. Ahmet , yetenekli adam. Ondan..  ;)

En kısa zamanda bu işleri gösteren bir video çekeceğim..

Şimdi Bülent kızmaz nasılsa, geçenlerde O'nun yazdığı üzerinden giderek bir yorum yapayım.

-Yelkenler , açıldığı sıra ile kapatılır.- Bu tüm yelken kurslarında öğretilen temel kavramlardan biridir. ana yelken önce basılır ve cenova da sonra. Dolayısı ile cenova önce toplanır, sonra Ana yelken.

Yelken küçültülürken de önce cenova küçültülür. Sonra ana yelken. Bunun iki nedeni vardır. Koskoca cenovayı trim etmek zordur. Oysa ana yelkenin iskotasını saldınız mı , biter gider. Her durumda ana yelkeni kumanda etmek, cenovayı kumanda etmekten daha kolaydır. Daha konforlu seyir sağlar.

Eğer siz, cenova ile birlikte ana yelkeninizi küçültmeye kalkarsanız, Cenova küçüldüğü halde , etki merkezi teknenin başına doğru kaydığından , yani moment kolu uzadığından , cenovanın tekneyi bayma etkisi belki azalır ancak döndürme momentinde bir değişiklik olmaz hemen hemen.

Ana yelkeni de küçültmeye kalkarsanız , etki merkezi yine teknenin önüne kaydığından, (senim bumba sarma sisteminden bahsetmiyorum. O bu iş için iyi bir çözüm)  ana yelkenin döndürme momenti azalır. Sonra tekne gidip, rüzgara saplanıp kalır..

BU yaşanmışlığı , dümen arızası sanan, sıkı ! yelkenci bir dostumuzu hatırladım şimdi. :) Cengo şahittir. Yelpaze kıç, son tasarım teknelerden biri idi.

Hani Bülent diyor ya , ben ana yelkeni küçültüp, cenova ile daha rahat gidiyorum diye. Eğer teknesinde bir tasarım hatası yok ise bu mümkün değil. Böyle bir durumda mutlaka motor da 1/4 devir çalışmak zorunda. Başka türlü yol alamaz yoksa. Pala bir süre sonra bu dönme etkisini karşılayamıyor çünkü. Motor açmak zorunda kalınıyor.

Bir çok dostumuzun, Cenova açık, ana yelken kapalı motor seyri yapmasının nedeni de bu. Ana yelkenin görevini motora yüklüyorlar.

Neyse.. Herkese iyi pazarlar..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#5: 12 Şubat 2017, 11:31:10


Can biladerim senin hatırına havaların düzeldiği ılık bir gün lazy back ve halatlarını sökeceğim ve şu senin öve öve bitiremediğin
bumba sarma sistemini tek başına bir aç ve yelken sonrası kapat bakalım teknene de hala bumba sarma sistemi isteyecek misin.

''Bu yelken işinde sarma sistemlerin bir çok avantajına karşın,
tamam kabul ediyorum zor anlarda  bazı handikapları var.


Ancak mesela sarma bumba konusunda aynı kaygıyı duymuyorum.
Yelken liberalizmi kişilere direk içi sarmayı bir şekilde pompalamış.
Oysa sarma bumba sisteminde,
yelkenlerde aynı klasik sistemde ki gibi  balenlerin olabilmesi büyük bir artı.
Üstelik sıkıştı, kapanmıyor açılmıyor dertleri yok.
Herşey bir insan boyu ile halledilebilecek mesafede.
''


Başka sistemler hakkında diyeceğim bir şey yoktur.Benim tekne biliyorsun bumba sarma sistemi idi ama bana göre kullanımı
çok zor ve oto pilot yoksa kesin 2 kişiden az açılıp kapamak (benim yaşlı kızın 78 yıllarındaki teknolojisi ile)mümkünatsız. :'(

Benim görüşüm ''en kullanışlı ve en basit ve en ucuz sistem en yaygın sistem olur'' :)xx

Özel yapım çok pahallı teknelerde her sistem iyi bir mühendislik ile kullanışlı olarak günümüz teknolojisi ile başarılabilir
diye de düşünüyorum  ?0-?
  • IP logged
DeDe

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#6: 12 Şubat 2017, 14:39:26
Öncelikle, artık bir çok kişi biliyor ki bende planında ve iyi yapılmış ahşap, üstelik klasik çizgili tekneleri seviyor, hayranlık duyuyorum.

Arma konusunda mümkün olduğunca basit ve sağlam olmasını tercih ediyorum.

Benim kriterlerim içerisinde bir teknenin her halükarda bir kişi tarafından abralanabilmesi, bu yapılırken de mümkün olan en büyük yaşam alanı ve mantık dahilinde ki tüm konfora da sahip olunabilmesi.

Ve yine benim kriterlerimin içerisinde 1-2 saatlik sahil (kıyı bile değil) seyirleri yok. Küçük ve basit olmalı (benim lafım değil) derken kovaya hacet gidermek istemiyorum çünkü eskiden mecburiyet kaynaklı şeyler şimdilerde minimalizm miş gibi doğallık,sadelik miş gibi sunulmaya çalışılıyor. Alakası bile yok.

Keç (tercih), sac, pilothouse bir tekne olacakta burun kıvrılacak. Allah çarpar adamı.

Kusura bakmayın ama herkesin beklentileri farklı. Herkesin kendi imkan ve şartlarına göre doğruları da farklı. İşin içine kişiselleşme girdiğin de tek bir doğru yok ve yanlış-doğru çizgisi tamamen değişken.

Birisi fikrini söylediğinde buna kimse tepki göstermiyor, herkes kendi şartlarında ki doğruları-yanlışları kendine göre değerlendiriyor. Örneğin, yawl tekneler güzel mi ? Faydalı mı ? Elbette, bu armanın kullanıldığı tekne forumları için şüphesiz kullanışlıdırlar. Lakin kabul etmek gerekiyor ki, günümüzün formları, günümüzün insanına ve teknelerini kullandıkları denizlere, kullanma amaçlarına uygun değiller. İngiliz kanalında tekne kullanmıyoruz, bir çoğumuzun ikinci teknesi yok, barınma imkanları son derece masraflı ve uygun yerler yok. Klasik ahşap, bir içim su tadında, civadralı, çok parçalı yelkeni olan, gayet derin omurga salmalı ve ağzımızın suyu aka aka izlediğimiz o 38 ayaktan başlayıp 60-70 ayaklara çıkan teknelere bir çoğumuz sahip olamayız. Ancak 22-28 ayak arası mini örnekleri ki onlarda son derece kısıtlı sayıdadır. Adı üzerinde iş tekneleri. Belli işler için, kendi bölgelerinin deniz, hava ve barınma özellikleri gözönüne alınarak imal edilmişler. Çok güzeller ama bize, günlük rutinlerimize, yıllık gezilerimize uymuyorlar.
Uymamasına rağmen tercihi bu yönde olan kişiler ile tercihi farklı olan kişiler yanlış mı düşünüyorlar ? Elbette hayır. Ama diğerinin tercihlerine saygı göstermek yerine ısrarla fikrini dayatmaya başladıklarında yanlış yapmış oluyorlar. Çünkü konu fikir tartışmasından çıkıp kişisel tercihlere dayanıyor.
 
Bunları söyleyince kızılıyor ama doğrular bunlar. Biz denizci bir millet değiliz. Bizim denizcilik kökenlerimiz, kültürümüz yok. Denizi en iyi bilenlerimiz, ya Ege-Akdeniz de öğrenilenler yada Karadenizin kendi içinde öğrettikleridir. Bu kadar. Düşünsenize, tekneler yada denizcilik hakkında bir bilgi gerektiğinde kaynak olarak verebildiğimiz, yabancı yazarlardan, onların kitaplarından, anılarından, bilgilerinden öğrendiklerimiz. Bize bilgileri aktarabilecek olanlar bir avuç insan ve onlarda yine yabancılardan öğrenmişler. Yani bir çok bilgi tecrübe ile ortaya çıkmak yerine, öğrenilmiş bilginin tecrübesi ile el değiştiriyor.

Peki bunun avantajı var mı ? Evet var. Artık biliyoruz ki okyanus geçmek, dünya seyahatine çıkabilmek, "macera" olmaktan çıktı. Çünkü artık bilinmeyenlerin olduğu denizler yok. Herşeyen haberdarsınız. Alınabileek tüm tedbirleri alıyor, karşılaşabileceğiniz, hava durumdan, coğrafi zorluklara kadar bilgi sahibisiniz. Terslikler ? kazalar ? Bence araba kazaları ile karşılaştırıldığında çok dah güvenli ve kurtulma şansının daha yüksek olduğu olaylar.

Velhasıl, bir çok konuda ısrarcı olmaya, tek doğrunun olduğunu savunmaya gerek yok. (Savunmuyorum derken bile savunuyoruz, farkında değiliz) Çünkü bilmiyoruz. Tecrübelerimiz, son derece sınırlı. O kadar ki en denizcimiz, akdeniz çanağını komple dolaşmamış, yıllardır aynı yunan adalarına sefer atan dolmuşcu gibi aynı yerleri dolaşıp duran insanlarız bir çoğumuz. 20 yıllık tecrübem var diyip katettiği mil'e bakıldığında bazen gülmek için ağzımızı kullanamadığımız kişilerle karşılaşıyoruz.

Kafamızı kaldırıp dışarıya baktığımızda diğer ülke insanlarının, hatta daha 20-25 yaş arası gençlerin okyanuslarda cirit attığını, arkadaşları ile yaz dönemi aktivitesi olarak baktıklarını görebiliyoruz. Seyahat serbestisine de sahip oldukları, ekonomik olarak daha rahat oldukları içinde hiç kasmadan gezip duruyorlar, hiç o teknemi bu arma mı demeden. Gayet sıradan, deniz sever insanların bir aktivitesi haline gelmiş durumda.
   
Kriterlerimiz, isteklerimiz ve en önemlisi keyif aldıklarımız farklı. Derseniz ki, keyif aldıklarımız içerisinde bizi sınırlıyorlar, hep aynı 3-5 marka tekne ile dolaştırıyorlar, kesinlikle katılırım. Hatta bu konularda inatçıyım.

Şu eski tarihli bilgileri bir kenara bırakın artık. O tarihte ki denizciler ciddi zorluklara göğüs germişler, ciddi mecburiyetlerle zorluk içinde de yapılabileceğini gösterirken tekne tasarımcılarına, imalatçılarına, standart belirleyen ve uygulayan kurumlara, ülkelere ilham olmuşlar. Yani gelişim sağlamışlar. Elbette bazı gelişmeler, yenilikler iyi değil ve kapitalizmin çarkları için yapılıyorlar. Buna kimse itiraz etmiyor. Ama gelişime karşı olmanın bir anlamı yok. Faydalı, uygulanabilir ve kullanılabilir tüm yenilikleri değerlendirmek gerekir.

Artık bilgi o kadar çok ve ulaşılabilir oldu ki oturuğumuz yerden kriterler belirleyebiliyoruz ve bu kriterlerin bir çoğu bizi kendi doğrumuza götürüyor. İşte tam da bu yüzden bırakın bu yawl olacak, randa olacak, sloop olacak, ahşap olacak, fiber olacak,  bıdı bıdı olmazsa olmaz argümanlarını. "Zaten şunu yapanlaaar", " böyyük denizcileeer", " çok bilenleer" filan diye cümlelere başlamayı geçip, kendi kriterlerimizin sebeplerini düz, kimselere laf "çakmadan", anlatabilelim ki olmayan denizciliğimizle, olmayan denizcilik kültürümüzle uğraşmak yerine, geliştirmek adına, birşeyler yapabilelim. 

Bazen insanlarla konuşurken, farkediyorum ki bir çok konuda ısrarcı olan denizci arkadaşlar konu BCC 28'e gelince duruyor, herkes hayran haklı olarak. (British channel cutter dediğiniz de akla sadece bu tekne geliyor, diğerlerinden (pilot cutter) bir çok denizcinin haberi bile yok. Hadi denizci demeyelim tekne sahibi diyelim haksızlık olmasın)
Herkes bu tekneyi yaptırma peşinde.

Peki bu teknenin özelliklerine niye hiç laf edilmiyor mesela? BCC 28
Arması nedir ?
Gövde materyali nedir ?

Bu örneği şunun için verdim. O kadar çok insanlar birbirleri ile uğraşıyorlar ki aslında konuşulması, tartışılması, öğrenilmesi gereken şeyleri ıskalıyoruz. Öğretmek için değil, hep beraber öğrenmek için konuşalım.
Selametle.

 

 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 12 Şubat 2017, 14:45:15 Gönderen: Tan Kaan Özkan »

e

erdal duran

Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#7: 12 Şubat 2017, 14:52:40
Konuşmak, tartışmak, değişik fikirleri savunmak iyidir. Forumun da amacı budur zaten, ama önce denizde olmak gerekir. Denizde ol da nasıl olursan ol ;D.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#8: 12 Şubat 2017, 15:16:49
Hani Bülent diyor ya , ben ana yelkeni küçültüp, cenova ile daha rahat gidiyorum diye. Eğer teknesinde bir tasarım hatası yok ise bu mümkün değil.
Herşey mümkün.

Aynı yaş marka model fabrikasyon tekneler bile aynı şartlarda aynı davranmıyor.
Tekneler insan gibi, hepsinin huyu farklı.

"Mümkün değil" diye konuşmak mümkün değil! ;)



öZgür

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#9: 12 Şubat 2017, 17:41:19
Yazının tamamını dikkatle okudum. Eline sağlık  :)
 Adı üzerinde iş tekneleri. Belli işler için, kendi bölgelerinin deniz, hava ve barınma özellikleri göz önüne alınarak imal edilmişler. Çok güzeller ama bize, günlük rutinlerimize, yıllık gezilerimize uymuyorlar.
Buraya bir parantez açmak gerekiyor. Tasarımcıların "... iş teknesinden esinlendim, bu plan da öyle ortaya çıktı" demesi esinlenilen iş teknesinin bir benzerini veya aynını tasarlamak olarak anlaşılmamalıdır. 2 örnek vereceğim 1- John Hanna Tahiti Ketchi tasarlarken Yunan göçmenlerinin o tarihte çalıştıkları denizlere ve yaptıkları işe uygun ayna kıç tırandillerden esinlendiğini söyler. Ama ortaya çıkartılan aynı tekne değildir. Teknik verileri daha da geliştirilmiş yeni bir tasarımdır. 2. Örnek Blue Moon Yawl. Thomas Gillmer'da  İngiltere Batı yakasında kullanılan Quay Punt'lardan esinlendiğini söylese de 2 tekneyi yan yana getirdiğimizde benzerliklerin çok az olduğunu fark ederiz. Burada da yine ancak esinlenme söz konusu. 3. örnek ise Tayfun Kabaran'a önerdiğimiz kılavuz teknesi "Köpük" O da kendi iş yapacağı coğrafyadan çook uzakta İngiltere de bir haliçte kullanılan tekneden  esinlenerek kendini geliştirmiş. Özetle "iş tekneleri" sadece tasarımcılara esin vermişler. Günlük rutinimize ve yıllık gezilerimize uymamaları ise tümü ile sübjektif bir bakış.

./... Ama gelişime karşı olmanın bir anlamı yok. Faydalı, uygulanabilir ve kullanılabilir tüm yenilikleri değerlendirmek gerekir.
Tümü ile haklısın. Söz konusu "şey" faydalı, bizim teknemizde uygulanabilir ve kullanılabilir ise tabii ki değerlendirilmelidir.

Artık bilgi o kadar çok ve ulaşılabilir oldu ki oturduğumuz yerden kriterler belirleyebiliyoruz ve bu kriterlerin bir çoğu bizi kendi doğrumuza götürüyor.
Bu konuda da bir kaç kelime etmeliyim. Oturduğumuz yerden her bilgiye ulaşıyor olsak da seçimlerimiz ve kriterlerimizin "bize uygun" doğrular olduğu her zaman doğru değil. Kaba çizgilerle seçimler de aslında "takipçilik"in birer yansıması. Örneğin Ege ve Akdeniz tipi tekneler her şeyden önce geniş bir havuzluğa sahip olmalıdır önermesi. Bu tümü ile ulaşılan bilginin tam olarak filitre edilmeden kriter olarak kabul edilmesidir. Bunun gibi motor güçleri, arma donanımları, elektronik seyir yardımcıları seçimleri de ulaşılan bilginin ve yakın çevreden duyumların deneylenmeden ön kabul ve/ya kriter oluşturması... 

Bazen insanlarla konuşurken, fark ediyorum ki bir çok konuda ısrarcı olan denizci arkadaşlar konu BCC 28'e gelince duruyor, herkes hayran haklı olarak. (British channel cutter dediğiniz de akla sadece bu tekne geliyor, diğerlerinden (pilot cutter) bir çok denizcinin haberi bile yok. Hadi denizci demeyelim tekne sahibi diyelim haksızlık olmasın)
Herkes bu tekneyi yaptırma peşinde.
Peki bu teknenin özelliklerine niye hiç laf edilmiyor mesela? BCC 28Arması nedir ?Gövde materyali nedir ?
Bu örneği şunun için verdim. O kadar çok insanlar birbirleri ile uğraşıyorlar ki aslında konuşulması, tartışılması, öğrenilmesi gereken şeyleri ıskalıyoruz. Öğretmek için değil, hep beraber öğrenmek için konuşalım.
Selametle.

BCC 28 bir "fenomen konu"dur. Türkiye amatör denizcileri arasında bu mertebeye erişmesinin belli nedenleri var. Dediğin gibi BCC denilince neden Lye Hess tasarımı geliyor de pilot cutter'lar gelmiyor?  İki konuyu bir arada değerlendirmek istiyorum. Sondan başlayacağım. Pilot Cutter tekneler armaları / donamları hatta hacimleri bakımından birim amatör sınırlarımızı aşıyor. Görsel olarak çok dikkat çekseler de haklarında bilgi sahibi olmak bizim amatör dünyamıza "faydalı/işe yarar bilgi" olarak bir şey ifade etmiyor. Temelinde yatan ise armanın zihinlerde uyandırdığı ürküntü. Çünkü ana yelken randa ve bir de ne üdüğü belirsiz karanfil var  ;D Zaten randa başlı başına korkutucu bir unsur olarak kafalara kazınmış.
 
BCC'('e gelince .. Gerçekte tam olarak öyle olmasa da  ve/ya sıradan insanlar için bu ayrıntının bir karşılığı olmasa da Kayıtsız III. ü bir BCC olarak lanse edilmesi başlı başına bir algı operasyonudur. Cutter olması korkutmuyor da randa arma korkutuyor. Kayıtsız markoni armalı. Yani bakanların gözüne "aykırı" gelen bir tarafı yok. Aslında bir BCC olmaması da kimseyi ilgilendirmiyor.
Diğer tetikleyici ve yayılmacı unsur ise - bunu pek çok kez ve pek çok değişik ortamda deneyimledim- zamanında benim ve Cenk'in birlikte yaptığımız ve yayımladığımız BCC tanıtım tercümesi. İnternette türkçe olarak aratıldığında bizim metin her yerde kopy/paste arzı endam ediyor. 
Bir diğer nokta ise BCC'nin boyu posu. Aslını faslını bilmeden 28 Ft bir tekneye kolayca erişebileceklerini sanmaları. Buna "Siyah Kayık"ın da katkısını ekleyebilirsin. Özetle kimsenin senin dediğin gibi Arması nedir ? Gövde materyali nedir ? yapımında başka alternatifler olabilir mi?ye bakan yok. Örneğin benim özellikle önerdiğim kişiler dışında kimsenin Sam Devlin'in "Means Of Grace"i bildiği yok. Kimsenin BCC 28'in planlarını bulmanın ne kadar zor olduğunun farkında değiller. Eldeki tek planın da aslında Paul Gartside'ın bir yorumu olduğunu bile bilmiyorlar..
Evet amacımız öğretmek olmamalı birlikte öğrenmek olmalı. Ama bunun için öğrenmek istemek gerek.

 

 
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#10: 12 Şubat 2017, 18:10:52
Bir iki gündür Kaan 'ın yazıları özlemiştik. İyi geldi...

Bayılıyorum bu konuda tartışmaya.. sırayla gidelim..

Sevgili Kaan, Bana haksızlık ediyorsun.  ;)  Aynen dediğin gibi yapıyorum çünkü. Şu tavsiyenle başladığım Balck Sails 'i bitirdim. Şimdi de Viking'ere başladım. Adamlar kıyıyı bulmak için yanlarında -sanırım kuzgun- kafes içinde kuş taşıyorlar.

Şimdi bu durumda benim bunu görür görmez, Tayo Mar 'a ahşaptan kuş kafesleri yaptırmam lazım.  Oysa Tayo Mar 'da GPS, otopilot , chart plotter , telsiz , güneş paneli, yani uzun yol için gerekli tüm ekipmanlar var. Cep telefonumda Navionics, Marine Trraffic, On course, Poseidon, Windity, Anchor Life, Zello yüklü. Bunlarsız seyir düşünemiyorum bile. Ayrıca 3 adet pusula, dürbün, yani bu işte kullanılan - GEREKLİ - tüm modern ekipmanlar mevcut. Denk getirebilirsem ucuz bir su yapıcı almak isterim mesela.

Benim yazdıklarımın temelinde bir felsefe var. Kara yaşamında da uygulamaya çalıştığım.. Şu yeteri kadar felsefesinden bahsediyorum.

Denizde daha doğrusu tüm doğada insan dışındaki tüm canlılar ihtiyaçları kadar tüketiyorlar. Örneğin bir balıkçıl kuşu fazla balık yakalayıp, bunu sahildeki yaşlı martıya tüyleri karşılığı satmıyor. Ya da bu iş için diğer balıkçıl kuşlarını kendi kumpanyasında çalıştırıp, onların yakaladığı balıkları satıp, buradan elde ettiklerinin çok azını çalıştırdığı balıkçıl kuşlarına vermeyi düşünmüyor .. Aslında çok ilginci herhangi bir balıkçıl kuşunua da bu şekilde bir iş yaptıramazsın zaten. Yani kapitalist sistem kadar , kominist sistem de doğaya ters aslında. Neyse bu fazla politik oluyor.

Yani demem o ki, insan olarak karasal hayatımızda uygulayamasak ta en azından denizde daha doğa ile uyumlu olmalıyız diye düşünüyorum. Doğa ile uyumlu olmak demek, aynı zamanda O'ndan ihtiyacın kadar yararlanmak, aldığın kadarını da verebiliyor olma demek bana göre. 

O yüzden de denizde -bana göre- kimi ihtiyaç gibi gözükenlerin ihtiyaç olmadığını , daha basit ve kolay yöntemler ve kimi tercihler ile kendimize ve etrafımıza daha faydalı ve uyumlu olabileceğimizi düşünüyorum en azından denizde.

Onları da yazarken bir dayatma yapmıyorum. Biraz dokunduruyorum tabi ama bu da işin doğası ve eğlenceli tarafı da değil mi zaten.

Hakaret içermediği sürece , her türlü eleştiriyi ve espiriyi de memnuniyetle karşılıyorum. Bak geçenlerde Matay -dayaklık- Ersin diye takılıyordu (umarım takılıyordu:)  )

Şimdi , eskiden teknelerde tuvalet bile yoktu , Sadun Boro, tuvalet yerine bir kova ile dünyayı dolaştı demek, teknenizde tuvalet koymayın demek değil ki. Burada söylenmek istenen, tuvaletteki manuel pompayı bile üç defa çekmek yerine, elektrikli tuvalet kullanan zevata. Sevdiğimiz ismi lazım değil, yakın bir dostumuz, Adanalı olur kendisi , Kapı gibi adamdır da .. anladınız siz kimdir, teknesine elektrikli tuvalet taktırdı. Şimdi bu dostumuz için , elektrikli tuvaletin düğmesine basması ile , üç defa pompa koluna basması arasında bir fark yok. Hani kolunu koysa zaten pompa çalışacak. O derece işte. Ne gerek var elektrikli tuvalete ? diyorum. Bence gerek yok.

Bak teknede insanın ailesi kalabalıktır, çok misafirperverdir iki tuvalet ihtiyaç olabilir. ama BENCE elektrikli tuvalet bir ihtiyaç değil. Peki ben bunu böyle yazınca kime ne dayatmış oluyorum? Yani eleştiremeyecekmiyiz bu tarzı bize ters geliyor ise ?

Ben teknik detaylar veriyorum. Farklı tekne modellerinden, farklı armalar ve kullanım tarzlarından yazmaya çalışıyorum. Kazara aldığım bir yelkenliden öğrendiklerimi paylaşmaya çalışıyorum.

Şimdi çok teknik bir detay yazacağım. Lütfen bu kısıma teknik bir yanıt istiyorum. Açık net . Mümkünse tabii.

Bana göre yanlış şurada. Şimdi markoni arma bir yelkenlimiz var diyelim. En moderninden. BU teknede alüminyum direk ve bunun üzerinde bir ray sistemi var yelkeni basmak için doğru mu? Şimd 28 feet Hunter da dahi ana yelkeni istediğin şekilde trim etmek için vinç kullanman gerekir. Neden böye? Çünkü alüminyum direk profili, kanat ile ciddi uyumlu ve yelken formu ile bitişik olsun diye de ray sistemi kurulmuş. Böylece daha iyi orsaya giriyor tekne doğru mu. ? Özellikle orsa seyrinde , yelkeni vinç kullanarak iyice geriyoruz değil mi. ?

Bakınız bu randa arma da nasıl oluyor. Yelken , altta bumba ve üstte de serene bağlı, bumbaya " loose foot " şeklinde bağlamakta. bu detayı ayrıca anlaatacağım ama konu şimdi bu değil.

Hem bumba hem de seren, direğe sabitlenmiş değiller. Uçları çatal şeklinde ve direk üzerinde rahatlıkla hareket ediyorlar. Tayo Mar 'ın ana yelken alanı, neredeyse 32 feet bir markoni armanın yelken alanı ile aynı. Buna rağmen hiç vinç yok.

Çünkü, ana yelken , direğe gargari halkaları ile bağlanıyor. Yani neredeyse hiç sürtünme yok. Şİmdi siz , ana yelkeni bastığınızda , serenin üzerindeki iki adet palangayı aynı anda çekiyorsunuz. 

http://www.classicboats-turkiye.com/820/pdf/randaarma.pdf

Cem Gür 'ün çevirisini ve çalışmasını link olarak verdim. Randa armanın nasıl basıldığını " yelkenleri basmak " bölümünde resimli olarak anlatıyor. İlginizi çekerse bakınız. Ben de derdimi anlatabileyim.

Şimdi efendim. Nasıl oluyor da hiç vinç kullanmadan, yani çok ciddi bir güç kullanmadan yelken istenen form ve gerginliğe getirilebiliyor?

ana yelkenin üst kenarı, serene kısa aralıklar ile bağlı. Seren, direğe sabit değil ve direk üzerinde yukarı doğru kaymakta. Bumba da direğe sabitlenmemiş ve seren yukarı basıldıkça , yelken bumbayı taşıyor ve istenen yüksekliğe kadar direğe basılıyor. BUmbayı tek taşıyan ana yelken. Yani bumbanın ağırlığı tamamen ana yelken tarafından taşınmakta. Böylece serenin yukarı doğru çekme gücü ve bumbanın ağırlığı yelkene istenen gergin ve torlu formu veriyor. Ve tüm seyir boyunca hava durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Yani sizin markoni armada , kol gücü ve vinç ile yaptığınız işi , ya da elektrik gücü ile yaptığınızı bu sistemde bumba ve seren ile kendiliğinden yapmış oluyorsunuz. O yüzden de vinç olmadan iki dilli iki makara yani basit bir palanga ile ana yelkeni basmak mümkün oluyor.

Dezavantaj nedir. ? Randa arma , orsaya daha az giriyor. Yarışmıyorsanız, varsın daha az girsin ne olur ? Üstelik bu da tam doğru değil. Randa armanın orsa seyrindeki sorunu, serenin güngörmez yakasının, istenilen oranda teke aksına çekilemiyor olmasından kaynaklanıyor. Oysa karanfil yelkenin mandarı ile serenin güngörmez yakası ucunun çok rahatlıkla kontrol etmek mümkün. Böylece daha iyi bir orsa performansı yakalanıyor.

Kaldı ki serenin bu bağımsız hareketi , sert sağnaklarda yelkenden çok rahatlıkla rüzgarın kaçmasına imkan veriyor. Bu özelliği sayesinde zaten bu kadar büyük yelken alanı kullanmak mümkün oluyor zaten randa arma da.

BUmbaya da "loose foot " (serbest alt yakalı yelken , direk sarma yelkenler de bu sınıfa giriyor ) şeklinde yani bumbaya sadece ıskota köşesi ve karula köşesinden bağlı olduğundan sert sağnaklarda buradan da ciddi rüzgar kaçışları oluyor. Bu durum daha konforlu bir seyir yapılmasına imkan vermekte.

Şİmdi bunları gördükten yaşadıktan sonra , soruyorum, ben nasıl olur da randa armanın üstünlüklerini anlatmam.?

Hiç mi eksiği yok? var elbette.. O da iğnecik seyrinde istemsiz kavança atma riski, markoni armadan yüksek. O kadar. Bunu da bumbaya bağladığınız halat ile çözüyorsunuz. O kadar.

Gelin diyorum gelmiyorsunuz. Kendi gözlerinizle görün, yaşayın diye. 






  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#11: 12 Şubat 2017, 19:09:56
Cem abi, öncelikle teşekkür ederim.

* Subjektiflik konusun da haklısın. Bizlere (burada ben, sen,o kastetmiyorum. Genelliyorum), uymaması çok doğal çünkü beklenti, kısıtlı süreli yıllık izinlerde yine kısıtlı zaman dilimlerinde, deniz üzerinde yaz tatilini geçirme, aile, arkadaş, misafirler ile yemek, güneşlenme ve akşam/gece keyfi yapmak, bunları yaparkende mümkün olan minimum konfor düşünülerek hareket ediliyor. Eğer kişi bulunduğu şehirde bakım-tutum yapabiliyorsa teknesini, bazı hafta sonları kısa geziler, arkadaşaları ile havuzluk sohbeti-rakı masası kurmak ile sınırlı. Yani -bununda söyleyince kızıyorlar ama- bizler denizci değiliz, bir çoğumuz muş gibi yapıyoruz. Hani şu, lastik çizme görünümlü ama su,nem geçirmez nano teknoloji, içi termal ısıtıcı kıvamında ama nostaljik tarla çizmeleri varya. Tam da öyleyiz. Bu işi keyif için yapıyoruz, büyüklerin pahalı oyuncakları sadece. Herkes mi böyle değil elbet ama oran için %70 dersem abartmış olur muyum acaba ? Bu durumda iş teknesi de olsa, esinlenilmişte olsa, bu "denizci" profiline uymayacaktır. Yazık, üzücü ve keşkeler söylense de gerçek bu.

* "Bize uygun" kısmı ise tam da aslında anlatmaya çalıştığım şeyi söylemişsin. Biz oturduğumuz yerden belli önyargı ve kabullerle kendi doğrularımızı çiziyoruz. Ve evet dediğin gibi bu doğru değil diyemezsekte çokça eksik diyebiliriz. Bunları da ancak bu kriterleri doğru verilerle konuşup tartışarak yaşnamışlıklar ve tecrübeler ekleyerek birbirimize faydalı olabiliriz.

* En azından kendi payıma öğrenmek istiyorum. Doğru bir dille anlatılmış, "üstünlük taslamayan", buram buram "ben çok biliyorum, siz acemisiniz" kokmayan her bilgiye sonuna kadar açığım. Bu yaklaşımdan bir çok kişi çok rahatsız olmuştur bugüne kadar. Bir çoğumuz da öyle sanırım.

Sevgili Ersin,
Öncelikle yazdıkların hakkında yazdım, senin hakkında değil ki sana haksızlık edeyim  ;)

* Benim de anlatmaya çalıştığım,  tuvalate gerek yok kova yeterli denildiğinde bunu nasıl doğru bulmuyor ve gereksiz bir dayatma olarak görüyorsam aynı şekilde elektrikli tuvalet olmalı denildiğinde de doğru bulmuyorum. Cümle aslında çok basit "benim tercihim bu yönde, şu şu sebepten dolayı bunu seçiyorum " denirse hem fikir belirtmiş, hemde diğer kişilere bakış açılarını genişletme şansı vermiş oluruz. Ama, ne gereği var, bırakın bu işleri, ne elektrikli tuvaleti denildiğinde bu hiçbirimizi bir yere götürmez.

* Gelelim, randa armaya, çok daha kullanışlı olabilecek basit ve faydalı bir çok özelliği var. Güzel görünüyor, dediğin gibi kullanmasını bildiğin de hızlı ve aktif olabiliyorsun.
Peki soru şu, kendi kriterlerim üzerinden gideceğim sorarken. Mesela bir keresinde 35ft ve üzeri randa arma yawl bir tekne kullanamam demiştin. Bu durumda benim kriterlerim boyutu ele alalım.
38-42 ft arası keç/yawl, randa arma, ahşap bir tekneyi tek başıma her hava şartında abralayabilirmiyim ? (mutedil havadan bahsetmiyorum, fırışkanın üstüne çıkmaya başlayınca)
Böyle bir planlı, düzgün tekneyi bulabilme şansım var mı ? ( Türkiye de hatta Akdenizde )
Yaptırmaya kalkarsam kaça yaptırabilirim ? ( Burada yine genel düşün, herkesin ortalama şartlarına göre mesela yaptırmak için senin kapalı alanın olabilir ama herkesin yok gibi)

Malum, markoni ve yenilikleri ile neredeyse 50 ft olup tek başına (amel'i saymıyorum bile ) açılan denizciler çok. Hele 45 ft'e kadar bir çok denizci için artık normal bir şey oldu
( Buralardan örnek verme, onların zaman dilimlerini yada tercihleri bilemem, hele kişi marina yerine barınakta ise daha da zor geliyor olabilir, genel üzerine konuşuyorum)

Yani gerekli noktaları konuşalım, sonuna kadar. Hepimize faydası olsun. Ben az biliyorum ve çok öğrenmek istiyorum. Üstelik böyle konularda konuşmaktan da dinlemekten de hiç bıkmam  ;D
 
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#12: 12 Şubat 2017, 20:33:54
Bu arada sorunu atlamışım. Teknik değil ama idare et  ;D

Markonide klasik ana yelken basma ve indirme randa armaya göre zor ve problemli olduğu görüşü var. Bir yere kadar doğru ama raylar ve doğru arabalar kullanılarak bu sorun çözülebiliyor. Türkiyede ki herkesin bildiği bir markayı saymaz isek (o çok pahalı ve diğerine göre performansı düşük) adını hatırlayamadığım bir Amerikalı firma var. Yine herkesin bildiği sistem ama aynı gibi görünsede, kolaylıkla takılabilen kendi rayı ve bilyalı, ağır arabaları ile normalden çok daha kolay yapılabilir bir hale geliyor. Bu, kişilere 45-46 ft'e kadar teknelerde büyük kolaylık sağlıyor. Rayların özelliğinden dolayı takılma olmuyor, bilyalar pas tutmuyor ve sıkışmıyor, bu hem basarken sürtünme olmaması hemde indirirken aynı randa da olduğu gibi tek hamle ile lazybag'in içine düşmesini sağlıyor. Üstelik uygun fiyatlı. Yani, imkan ve kolaylık var aslında. Trim konusu ise şahsen hiç kasmadığım bir konudur. Bana doğru gelen, belli bir hız sağlayan ve rahatsızlık vermeyen her trim benim için doğru trimdir. Sanırım her keyif yelkencisi de böyle düşünüyordur.
Üstelik bu "teknolojik" katkılarla tek başına ciddi büyük direk ve yelkenlerle başa çıkabilmek mümkün hale gelebiliyor.

Peki bilmediğim için soruyorum, randa arma kullanılırsa kaç ft'lik tekneye kadar, anlattığın şekliyle basma, indirme, haliyle lazybag olmadığı için toplama tek kişi için kolaylıkla yapılabilir ?
Mesela 40 ft lik bir randa armanın havuzluk ve çevresinde halatlar, palanga sistemleri, makaralar ile standart bir yazlıkçı Türk denizci ailesi için karşılaştırmalı anlatmaya kalksan, neler söylerdin ?   

Hep tek kişi için soruyorum çünkü bana göre tekneyi tek kişinin abralayabilmesi önemli ama bunu yaparken de teknenin kullanım alanlarını küçültmeden bana sağlayacak, en uygun arma, en uygun form önemli. Sen, her fırsat bulduğunda bir kaç saatlik gezilere çıkıyorsun ve bu koşullarda değerlendiriyorsun. Ben ise teknede 365 gün yaşamak ve uzun seyirler üzerine kurguluyorum. Yani eğer içini gönlümce kullanamıyorsam ve üstünde mutlu değilsem, randa olmasının belki de bana getireceği avantajları elemem çok kolay olacaktır. Aynı şekilde yıllık izninde ailesi ile geçirecek kaptanların da markoni'nin bazı "dezavantajları" kimsenin umrunda bile olmayacaktır.
 
Şu gerçeği de asla gözardı etmemek gerekir ki ; yakıtın litresini 1 tl'ye düşürdüğünüzde, marinalarda ki yelkenlilerin en iyimser haliyle %50 si motoryat'a dönecektir. Yine bunu söyleyince kızıyorlar ama şuan ki yelken kullanıcılarının bir kısmı yelkeni, yelken olduğu için değil, yelkenci topluluğu içinde yer alabilmek için yelkenli tekneye sahipler.

Bu durumda da ortaya, genel tercihler, kullanılabilirliği ve konforu mümkün olan en iyi tekneyi ister hale geliyor. Ve yine bu istekler bizleri içinde bulunduğumuz çanak içerisinde hep aynı markalı teknelere mahkum ediyor, aynı tarz tekne sahiplerinin çoğalmasına, denizcilik kültürünün lüks ve konfor üzerine kurulmasına neden oluyor.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#13: 12 Şubat 2017, 21:07:53
Sevgili Kaan,

Okuduklarıma dayanarak ve kısıtlı kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki (sanırım John Leather'in kitabında okumuştum.) Tek başına tekne kullanma limiti olarak 28 feet verilmekte. Bu tekne boyundan daha büyük bir boyda bir yelkenliyi tüm modern teknolojiler ile bile abarmak bence zor. Zor anlara bence 28 feet teknelerin üzerindeki boylarda ikinici bir yelkenci şart.

Yine , şu uskunalara taktığım zamanlarda, Mustafa abi , bu tür tekneleri tek başına kullanmanın mümkün olmadığını söylemişti. Mustafa abi bu konuda çok tecrübeli. elbette uygun havalarda her tür tekne tek başına kullanılabilir. ancak genel kabul 28 feet.

O yüzden , ben senin düşündüğün boylarda bir teknede de her durumda randa arma önerirdim. aslında senin istediğin şartları tirhandiller de uyuyor. Ancak bence sana önerebileceğim tek bir tekne var.

elbette bir Atkin tasarımı .. VIXEN ..

adam eşi ve iki küçük kızı ile dünyayı döndü. Çok keyifli bir videosu da var. 34 feet 1956 yılı yapımı ve ahşap.. Adını hatırlamıyorum ancak , sahibinin neden ahşap tekne kullandığını anlattığı çok keyifli bir makalesi de var.

Ancak Markoni ya da randa, olmaz ise olmaz bence Cutter arma. Bence 30 feet üzeri yawl yerine artık kech kullanılmalı bence. Çift direkli teknelerin en büyük avantajı her havaya göre farklı ve kolay yelken kombinasyonları sunuyor olmaları.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Jashua Slocum vakfının listesi..
#14: 12 Şubat 2017, 21:28:32


Kaan , sen muhtemelen bu videoyu görmüşsündür. 34 feet randa arma Atkins tasarımı.. Bak ailece dünyayı gezmişler..

Bunu mu soruyordun.. ?

Pu ha ha ha..
  • IP logged

 
Yukarı git