Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Sert Hava Seyri - Heavy Weather Sailing Kitabı Özet Çeviri

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Arkadaşlar,

Daha önceleri Single Handed Sailing (Tek el yelkencilik) isimli kitabın özet çevirisinde bazı bölümlerde bu kitaba değinmiştim. Şimdi elime almışken sizlerle de paylaşmak isterim zira Türkçe'si ne yazık ki yok. Telif hakları sebebiyle Ö Z E T çeviridir. Bu çeviri Gezgin Korsan Forum'da da ve kendi bloğumda da yayınlanmaktadır. (Bunu yazmamın sebebi ilk orada çeviriyi aktarmaya başladığım içindir. Eğer uygun değilse moderasyondan rica ediyorum siliniz)


Heavy Weather Sailing- Adlard Coles derlemesiyle Peter Bruce editörlüğünde 6. Baskısı çıkmış bir kitap. 6. Baskısı Ellen MacArthur Ön sözü ile çıkmış.

Close to the wind ( Rüzgara yakın) kitabının yazarı Pete Goss '' Eğer seyahatinizde hiç bir kitap almadıysanız bunu alın'' diye belirtmiş ve bunu kitabın kapağına taşımışlar.

Size bu gün Ellen MacArthur'un ön sözünün çevirisi ile bölüme başlıyorum.. Sadece bu önsözü tam çevireceğim, çünkü bu önsöz durumu yeterinden fazla anlatıyor.



Ellen MacArthur başlangıcı:

'' Benim Dünya turu rekorum esnasında, özellikle 2005 Ocak Güney Okyanusu kısmı korkunçtu. Çok derin bir depresyonun üzerime geleceğini biliyorduk ve rüzgar 80 knot'larda arkamdan gelmekteydi,yani içindesiniz demektir ve büyük ihtimal ile sağ kalmanız imkansızdır.  Rüzgarın önünde kalmanız gerekir, bu denli zorlu şartlarda ve yüksek hızda gitmek zorunda olmanın stresi inanılmazdır. Bir şeyi kırdığınızda 6 saat içinde çok büyük bir belanın içindesiniz demektir.

Buz dağlarını tecrübe ettim, soluganları, güverteye vuran dolu fırtınalarını ve çok uzun dalgaları tecrübe ettim.. Vadiden aşağıya bakmak gibidir. Üç gün ve üç gece rüzgar fazlasıyla sertti ve teknemi kaybedebilirdim,tıpkı bir hızlı trende kontrolü kaybederek gitmek gibiydi. 10 dakikalık kısa uykular uyuyarak sadece ayakta kalmaya çalışıyordum.

! No longer available

Hele ki 100 feet'lik bir direğe tırmanmak, ki tamirler nedeniyle 2 kez tırmanmak zorunda kaldım; tıpkı depremde telgraf direğinde olmak gibiydi. Siyah ve mavi tarafından dayak yiyorsunuz.  En büyük risk düşmek değil, direkten kayıp kolunuzu ya da bacağınızı kırmak..

.... ama kimse beni bunu yapmaya zorlamadı o halde neden yaptım ?

Evet, kendimi zorladığım (meydan okuduğum ) durumların içinde kaldım, ama bir sebep vardı ki; Daha fazlası için geriye gitmek zorundaydım.. Güney Okyanus'u gezegende ki en zorlu ve en ıssız yerlerden biriydi. Ancak rüzgar, yağmur ve dağ gibi denizler büyük bir güzellik ile de geliyorlardı ve doğanın en saf haliyle, çok sert şartların içinde olmama rağmen benzersiz bir deneyimdi.. Buna şahitlik etmek bir ayrıcalıktı..

Okyanuslar beklenmedik ve bağışlamaz yerler olabiliyor, aynı zamnda da heyecanın tam da yeri.. Potensiyel olarak tek başına Dünya turu tehlikeli bir meydan okumadır, ama aynı zamanda bizler teknemizde alınabilecek en iyi güvenlik önlemlerini alır ve en kötüye hazırlanırız. Riskin farkında olmak son derece önemlidir ve en basitiyle bulunacağınız çevreyi anlamanız gerekir. Sonuçta alacağımız riskler hesaplanır: Ben önümdeki hava şartlarını analiz edecek hava durumu analistleriyle çalıştım, teknede ki her safhayı çalıştım. Her şeyi kavradığınızı bilmek, öğrenebileceğiniz her şeyi öğrendiğini bilmek, yola çıkmadan önce akılsal olarak da sizi hazırlayan koşullardır, ama aynı zamanda elinizden gelecek olasılıklara hazırlandığınzı bilmek- Güvertenizde patlayacak hava koşulları gibi..
Siz orada bir yerdeyken bir şey kırılır, bozulur ise onarabilecek tek kişi sizsiniz. Dolayısıyla teknenizi içinden dışan bilmek zorundasınız.

Ellen MacArthur


Burada özellikle Ellen'ın bir başka baskıya verdiği ön sözden bir alıntı yapmak isterim:

''Ağır hava koşulu sadece rüzgarın hızı değildir. Bazen bulunduğunuz yerde 25 knot rüzgarda öyle deniz şartları vardır ki ağır hava seyirlerini uygulamak zorunda kalırsınız. Bu nedenle hava şartını mutlaka bulunduğunuz deniz koşulları ile değerlendirin''

http://i.hizliresim.com/1V5Wdb.jpg





Bu kitap denizden korkulsun diye yazılmamış. Aksine denize güvenle ve daha uzun rotalarla çıkılabilsin diye yazılmış.

30 Ağustos Zafer Bayramında azıcık yağmur yağdı, çoğumuz çıkmadık.. Dolmabahçe de anma için sadece 3 tekneydik.. Kültür maalesef marinada yayılarak oluşmuyor... Denizcilik başka bir durum.. Evet Damme Ellen MacArthur İngiltere'de de 1 tane.. 15 kişi yok buna benzer.. Biz de ise hiç yok ve olmayacak da.. Bunun birincil sebebi hala çocukları dibimizde yetiştirmek istememiz.. İkincisi de aşırı emniyetçi oluşumuz. Macera biz de 10. sırada.. malum çocuk büyür, işe girer, ev alır..Önce daima hayatını garanti etmesi öğütlenir.. Her neyse..


Sevgi ve Saygılarımla,
Dilek Ergül


  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
BÖLÜM 1- Yazar / Olin Stephens

Tekne tasarımı ve ağır hava şartları için kondisyonu.

Öncelikle yazar tekne tasarımcılarının takip ettiği üzere ünlü Olin James Stephens II yani Sparkman&Stephens yatlarının tasarımcısı.. Hal böyle olunca da elbette yazacakları kendi tasarımlarına göre olacaktır.. Ama unutmayın.. 21.yüzyıldayız ve bu tasarımlarda üretilen  bir bir artık eskimekte.. Yenilerini ise almak mümkün değil..eee ne yapalım..ölelim mi..? derseniz eğer..yok derim.. ben almam ayrı konu ama Cyclades ile Dünya Turu atan bu sevimlilik canavarı çiftin maceralarını takip edin derim..


Şimdi bölümün özet çevirisi:


Her tür ve boyutta gemi ve hayatta kalanlar ağır havadan nasiplerini almışlardır.. Ağır havanın sunacağı en kötüye hazır olan tekne mi yoksa onu abramak mı değerli olandır? Suyun etrafında geçen ömrüm bana pek çok extrem hava şartlarına dayanan tekneleri öğretti. Kardeşim Rod ile birlikte  Harry Pigeon'un Islander'inde New Rochelle limanındaydık. Onu bu kendi yaptığı 34 foot'luk yawl arma teknesiyle attığı Dünya turu sonrası kutlamaya gitmiştik. Teknenin ne hafifliği ne de basit ''vee'' alt formu ağır şartlar için üretilmemişti. Bizi en çok etkileyen ise ne motor, ne elektriksel donanım ne de diğer gerekli donanımı vardı. Hemen sonrasında duyduk ki Alain Gerbault Firebird isimli teknesi ile City Island'daydı.. Hemen gittik tabiki.. İki tekne arasında ki farklılık barizdi.. ve bu ağır eski tekne bir hayli ağır havayla karşılaşmıştı.
En büyük saygımızı da Dr Claud Worth'un 1920'lerde ürettiği Tern isimli teknelerdi...Her zaman standart bir genişliği, değişik ağırlıklarda ki teknelerde ve uzun salma ile savundular.. ( Kitapları Yacht Crusing - Yacht Navigation and Voyaging)

Tekne tasarım ve yapım tekniği olarak 12-15 metre dalgaları ve 60-80 knot havayı kaldıracak yapıda olmalıdır.. Teknenin Ağırlık/Boy rasyosu (ki bunlar Ted Brewer hesaplamalarıdır) ile su hattı arasında matematiksel bir denge vardır. Ağırlık; güç,denge,konfor,iç yaşam alanı ve hareket kabiliyeti gibi istekler ile değişir, şekil alır.  Teknenin toplam ağırlığı aynı zamanda mürettebat ve alınacak ihtiyac malzemelerinin de ağırlığını karşılıyor olmalıdır. Ve tabi ki balastı da üzerinde taşıyacağı yelken yükünü karşılayacak miktarda olmalıdır. Gerçekte en iy materyallerin akıllıca kullanımı sonucunda, hafif gövde ve armalı, yeterli balastı olan dengeli, ağırlık rasyosunun güvenli sınırın en altında olacak tekneler yapılabilir. Burada önemli olan hangi malzemeden yapıldıkları değildir.. Ağaç, Grp ya da benzeri hafif başka malzeme olabilirler. Karbon fiber gibi hafif, aynı zamanda güçlü gövdeli tekneler yapılabilir. Hafif tekneler mutlaka hafif malzemeler ve akıllıca balast ile üretilmelidirler. Ağır teknelerin ise malzeme seçimi bu kadar hassas olmayabilir.
Teknenin yer çekimine dikey merkezi ve gövde geometrisi birlikte pozitif dengeyi sağlar. Bu rasyoda ki iyi değeri yakalamak önemlidir. 120 derece ve üstünde tekne devrilir ise doğrulacak demektir. Altında değerlerde tam tersi olma olasılığı yüksektir.  Derinlik tekneye daha rahat hareket,daha rahat iç alan imkanı, sintine suyuna daha çok alan sağlar. Ama yüksek hızlarda daha az iletkendir.. Ağır tekneler ise denge demektir ve yüksek hızlarda çabuk tepki verir.

Derinlik ve genişlik rasyosuna gelirsek orta seviye bana  ideal görünüyor.

-Dilek Hemen burada bazı rasyolar vereyim: Ör Eos ( benim teknem)

Ağırlık/Su hattı rasyosu

Ağırlık/Su hattı rasyosu    233,98
Balast/Ağırlık Rasyosu      40,18
Yelken alanı/ağırlık rasyosu   16,61
Hareket rahatlığı                   24,30
Devirldiğinde dönme            2,02

Bu rasyolara göre benim teknem:

Ağırlık/Su hattı rasyosu

Very light racer 100-150
Light cruiser/racer 150-200
Light cruiser 200-250
Average cruiser 250-300
Heavy cruiser 300-350

Yelken alanı-ağılık rasyosu

Motor-sailers below 14
Ocean Cruisers 14-17
Coastal Cruisers 16-18
Ocean racers 18-20
Radical racers 20 plus

Balast/ağırlık rasyosu

45% olmalı..

Şimdi tüm bu veriler ile çıkaracağımız sonuç şu:

1. Ben Eos'u dengeli yüklemeliyim.
2. Erken camadan vurmalıyım
3. Teknem rahat
4. Devrilirse doğrulacak

Gibi.. yani nasıl kullanmanız gerekiyor teknenizi bunu veren sayılar aslında...

Kaldığımız yerden devam edelim..

Bu bölümde Olin Stephens kısca Ted Brewer rasyolarında Moderate ve üstü olan teknelerin daha güvenli olduklarını belirtmiş. Diğer teknelerin ise gereken önlemleri alarak seyir yapmalarını öğütlemiş. Buraya bir ek yapmak istiyorum: Hani diyoruz ya bazen 50 knot gördüm diye..görmedik..inanın görmedik.. nice denizler var 50 Knot sizi yutar.. toplam şartları değerlendirmek gerekir.. Deniz hali bu her şey başımıza gelebilir.. Ayrı konu.. Kendi teknemden örnek verdim ya.. 34 foot teknenin dolu hali 7470Kg.. Bilge Keel.. yani salma yarı uzun.. ve hangskeg.. Ben Güney Okyanusu'na gitmem.. Ama giden var.. hem de bir iki değil.. dümende ki kişinin kabiliyeti ve alacağı riskin kat sayısı ile ilgili bir durum bu..

Bu riskleri alana aptal denmez..almayana korkak..Deniz bu.. dur daha denir dur daha neler göreceğiz bak.. (Güneşli günler göreceğiz..)

Evet devam edelim:

Ted Brewer rasyoları..

Ted Brewer tekne tasarımcısıdır. Az çok denizcilik ile alakası olan ve olmaya başlayanlar kendisini bilir.. Ted Brewer kendi verdiği matematik formülleri le şaşmaz bir rasyolar zinciri oluşturmuş..

http://www.tedbrewer.com/yachtdesign.html

Yukarıda ki linkte bununla ilgili bilgi var ama İngilizce..başka bir başlıkta bunu da çeviririz..

Olin Stephens'in özel yorumu:

2001 yılında, iki İngiliz Farr 38 ( Rising Farrster) devrildikleri ve salmayı gövdeden kırdıkları şeklinde anons yaptılar. Sonrasında John Abernathy'nin yorumu salmanın bulunduğu bölgede ki gövde yeterince güçlü değildi ve teknenin dönmesine dayanamadı. Bu arada gövde Avustralya yasalarının tanıdığı min standartları sağlıyordu.. ( Dilek- Adamların gövde kalınlığı hakkında yasası var!) Avustralya ''Cruising and Yacht Club'' Sydney-Hobart yarışına katılan teknelerden gövde kalınlıklarını kontrol etmelerini istedi.. Ki Farr'lar Bruce Farr tasarımı olarak zaten yarıştaydılar.. Bu yaşanan üzücü olay tek de değildi..başka tasarımcıların da teknelerinde benzeri durumlar oluştu hatta insanlar öldü.. Avrupa yasaları sonradan yarışa çıkacak teknelerde RCD sertifikası koşulu getirdi. Bu ISO/CEN 12215-5 standartının gelişmiş haliydi. 24 metreye kadar yatlarda uygulanması zorunlu hale geldi. Ve bu standartta tasarımın dayanıklılığı, tasarım üzerine binecek güçlere göre yapılması gibi elementler öne çıkarıldı..Sonradan pek çok Avrupa'lı tekne bu standartta üretilir oldu..

Dilek- Bu acaba şu demek mi oluyor.. Eos 40% bir salma ağırlık rasyosuna sahip ki bu iyi bir değer.. ama caba bakalım salma çevresi gövde yeterince kalın mı..? İşte bunu da Lloyd Belgesi ve okyanusa çıkabilir onayı veriyor.. Capsize rasyosu 2,05.. Aslında 2 ve altı daha da makbul.. Eh marka vermeyeyim şu anda kullandığınız markalı pek çok teknenin ki 2,14'ler de... ama bir sürü tekne Dünya etrafında seyahette.. Peki nedir bu devrilme rasyosu?
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
2. Bölüm Kırılan dalgalarda teknelerin stabilitesi:

Bu bölümüAndrew Claughton yazmış.. Kendisi Mühendis ve özellikle kırılan dalgalar ve teknelerin hareketi konusunda uzman...


Bir tekneyi deviren sebep nedir?

Tecrübeler göstermiştir ki düz bir suda tekneyi devirecek rüzgar gücü yoktur.. Hatta dalgalı ve dalgalar yüksek ve dik olursa da tekneniz devrilmez..
Tekneyi deviren net olarak ''kırılan dalgalar''dır.. Peki ne büyüklükte kırılan dalga teknenizi devirir?  $$#.:

Ne yazık ki cevap '' çok da büyük'' değil.. Gövde uzunluğunuzun 60% si kadar kırılan dalga teknenizi devirir.. Ama asıl olan etkenlerden biri de teknenizin gövde şeklidir..



Şimdi asıl konu bundan nasıl uzak kalırsınız?

Cevap basittir.. Kırılan dalgalardan uzak durun..

1979 Fast Net yarışında;pek çok tekne aslında yoluna devam etme pozisyonundaydı ve dalgalara karşı gittiler.. Kırılan dalgalardan uzak kısımda seyir yapmak istediler. Aslında kırılma olmayan kısımdaki dalga kırılma olan kısımdan büyüktü.. ve bu da teknelerin yalpalaması ama kırılan dalga olmadığı için devrilmeden uzak kalmaları demekti.. Aynı zamanda denizde yelkenle akmaya devam etmek de teknenin gövdesini devrilmekten uzak tutan bir koşuldur. genellikle risk yanlış dümencilikten gelir.. Güçlü dümenci ve tayfa ile aslında dalgalarda gitmek tekniği işe yarar ancak dalgalar kırılmaya başladığında 1979 Fastnet yarışında olduğu gibi her zaman teknenizi dalgalardan uzak tutamayabilirsiniz..








Aşağıda ki çizelgelerde Gövde planları ve doğrulma momentumunun ağırlığa oranı ile ilgili çizelgeler göreceksiniz; Salma modellerinin karşılaştırması 32 feet tekneye göre uygulanmıştır...




Aşağıda ki çizelgeye göre teknenize düşen yer çekimi ve kaldırma kuvveti oranları devrilme 90 derece ulaştığında doğrulması zor bir alana girmektedir..bir iki derece sonra artık suyun kaldırma kuvveti ve yer çekimi birlikte devreye girmekte ve istenmeyen sonuç ortaya çıkmaktadır..




Yukarıda ki ilk çizelge yaptığımız bir testi gösteriyor.. 3 ana gövdeyi kıyasladık. Biri geleneksel tekne formu, diğeri modern fin salma ve üçüncüsü yüksek gövde, fin salma  ve (skeg) gövdeye bağlantılı pala.. Bu üç teknede birbirlerinden bağımsız 3 ayrı harekete mahal verdiler:

1. Denge ve sağlamlığın bileşkesi olan hidrostatik performans
2. Kırılan dalgalara verilen hareketsel karşılık
3. Abranabilirlik, devrilmeye önlem olacak kadar sürekli yelken yapabilme ( gidebilme) kabiliyeti

Şimdi bu 3 maddeyi teknenin tasarımına göre ayrı ayrı inceleyelim:

Devamı gelecek.. :)
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Şahanesin.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Eyvallah..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Güney' li enlemlere gidilecek ise tekne ağır olacak, omurga salma ve ya uzun salma olacak, eni dar olacak, asma-gövde parçalı pala olacak..  Fırtınayı ve zor deniz şartlarını en iyi atlatan tekneler bunlar derler..
Dilek: Elbette standart rotalarda bu tehlikeler daha az rastlanır olduğundan dolayı bir çok kişi artık yıllar geçtikçe başka tekneler ile denizlerde görülmeye başlandı..Fabrikasyon tekneler her ne kadar Cebel-i Tarık'a gittikçe azalsa da sayıları her yıl artmakta der marina çalışanları..

Kitaba devam:

Dünya'da yarış kuralları ve güvenlik önlemlerini belirleyen bazı yarış trajedileri yaşanmıştır. Bunların en başında 1979 Fast Net yarışı gelmekte. 1984 Vasco De Gama yarışı, 1987 The Great British and French yarışı, 1991 Japonya - Guam yarışı, ve tabi ki 1993 ve 1998 Sydney Hobart yarışları..



1997 Fastnet sonrasında filonun 28%'si yarışa bitirebildi. 25 tekne terk edildi.. Kazanan tekne 18,6metre boyunda çok güçlü alüminyumdan imal edilmiş Olin Stephens tasarımı ''Tenacious'' isimli Ted Turner'ın teknesiydi..Hava 10 kuvvet idi...

Dilek: Yarışta hayatını kaybeden 15 denizci adına Cape Clear adasında bir anma taşı bulunmaktadır..

1956'dan 1998'e kadar olan dönemde teknelerin bu tipte ''Fırtına Yarışları'' diye adlandırılan yarışları bitirme oranları giderek azalmış. Teknelerin modernleşmesi ve modern teknoloji bu orana ters etki etmiş. Çünkü tekneler giderek sadece hıza göre yapılır olmuşlar ve salma şekilleri de ''Fin Salma'' denilen türe dönmüş.

Tabi tam burada arma konuşmamız da yerinde olur.. Teknenin armasının her şekilde çok iyi kontrol edilmiş olması, hatta bazı yerlerde önlemler alarak güçlendirilmesi, değiştirilmesi gerekiyor. Bu yarışlarda olan en büyük kayıplar devrilme ve direk kırma sonrası yaşanmış. 6-8 metre dalgaların kırılarak geldiği bir 10 kuvvet bir havada kırılan direği tekneden ayırmak ve tekneyi stabil tutacak kadar bir organizasyonu o sallantıda güvertede konuşlandırmak riski doğal olarak çok büyük. Bu nedenle de özellikle arma donanımında kullanılan malzemelerin çok büyük bir önemi var. Elbette burada çift direkli tekneler öne çıkacak... 1981 Whitbread Dünya Çevresi Yarışında Yeni Zellanda ekibinin bulunduğu tekne Ceramco; Sir Peter Blake önderliğinde ilerliyordu. ''Kükreyen Kırklar'' kısmında deniz şartları sonucunda direk kırdı.. ve yola aşağıda ki gibi bir arma düzeniyle devam ettiler. Devam edilen yol Cape Town'a 2455 deniz mili idi..

Yarış başlangıcında..

Direk kırıldıktan sonra..


Kitapta özellikle çarmıh tellerinin eski yöntem ile pim ve yuva yöntemiyle yapılmasını öneriyor. Bizlerin teknelerinde olan bir yuvaya geçen sıkıştırılmış tel ucunu önermiyor. Çünkü Dünya seyahatinin çoğu kısmı arkadan alınan rüzgar ile olduğundan dolayı arma sürekli aynı yönde zorlanmakta. Ve bu da baskının bindiği yerleri aşındırmakta. En doğrusu tüm direk ve armayı X-ray'den geçirmek. Ancak bu yöntem oldukça pahalı olduğu için tercih konusu değil. O neden ile uzun okyanus geçişleri öncesinde ve geçiş esnasında her gün arma kontrolü gündelik iş halini almalı. Böylece olabileceğinden kuşkulandığınız bir aksiliğe de önlem alma şansınız artar. Direk, bumba, bağlantı yerlerinin kontrolü yapılmalıdır. Tasarımcılar halen daha salmaya oturan direk ile güverteye oturan direk arasında kararsızdırlar. Eğer tekneniz salmaya basan bir direğe sahipse özellikle gözden kaçan kısım direğin bastığı takozlardır. Mutlaka düzenli kontroller yapılmalıdır. Direkte çıkacak sorun aslında arma sorunudur..genellikle de tellerin ve bağlı oldukları terminallerin yarattığı sorunlar olacaktır.

En kötüsü olduğunda; Öncelikle kendinize düşünecek zamanı tanıyıp direği en iyi ne şekilde destekleyeceğinize karar vermek zorundasınız. Bu mandardan tutunda, balon gönderine kadar o sırada güvertenizde bulacağınız ek malzemeler ile olacaktır. Baş ya da kıç ıstralya kaybı genellikle direğin kırılması ile son bulur. Bu durumda ilk yapılacak şey hangi ıstralya sağlam ise rüzgar üstüne denk getirmek olacaktır. Kopan tel rüzgar altı kalmalıdır. Panik yok! hemen sonrasında balon mandarını kopan telin yerine destekleyici olarak aktarın. Asla panik yapıp hemen yelkenleri indirmeye kalkmayın. Yüksek dalgaların olduğu bir denizde stabilitenizi de kaybetmeden tüm bu işleri halletmeniz gerekir ki ters dönme riskini de almayın.
Hadi diyelim ki olan oldu ve direği kırdınız.. En önemli ve ölümcül kısım direğin gövdeye zarar verip vermediği.. Direği bu durumda hemen tekneden ayırmanız gerekecektir. Bu çok dikkatle ama hızla yapılması gereken bir işlemdir.Önce tüm telleri kesin. Sonra direğin kalan bağlantılı kısmını kesin ve bırakın denize gitsin. Bazen direk ve armadan hiç bir şey elinize kalmaz.. Böyle durumda bumba ve balon gönderi kurtarıcınız olacaktır.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Fırtına Yelkenleri


Aslında bu bölümde önce bir açıklama yapmam gerekiyor. Bizim denizcilik terimlerimizin bir kısmı Türkçe değil. Lingua Franca’dan kalma ya da başka dillerden devşirme. Dolayısıyla bazı terimlerin karşılığı tam anlamıyla yok. Çünkü Lingua Franca bir dil değil, bir anlaşma yolu. Eski zamanlarda Akdeniz içinde seyir yapan gemilerde çok çeşitli ülkelerden tayfalar çalışırmış. Hatta Osmanlı donanmasında 3-4 ayrı dil konuşulurmuş (Barbaros Hayrettin Paşa’nın günlüklerinden alıntıdır) Gemi içerisinde ki görevlerinde aralarında anlaşmanın en iyi yolu olarak ortak bir terminoloji geliştirmişler. Bu terminolojinin adı Lingua Franca.. Tabi teknoloji geliştikçe terimler Lingua Franca’da yer bulmamış.. Bunun yerine uluslar kendi terimlerini oluşturarak devam etmişler. Biz diğer dillerden devşirerek devam etmişiz.

Bu durumda ben ‘’ÖZET’’ çeviriye devam ederken StaySail ve Trysail kelimelerini n tam karşılıklarını şöyle çevireceğim:

Açık deniz seyrinde mutlaka normalin dışında rüzgarlar için (burada yabancı forumlarda denizciler 30knot aşağısında hiç kullanmadıklarını beyan etmişler) küçük ve güçlü bir yelkene ihtiyacınız olacaktır. Baş ıstralyaya ya da baş ıstralyadan geride direğe doğru donatacağınız ikinci bir ıstralyaya basacağınız fırtına floğu ( ki bu da Türkçe değil) ‘’stay sail’’ (ben baş fırtına yelkeni diyeceğim) ve ana yelken konumuna bumbadan serbest kalmış şekilde basacağınız fırtına yelkeni ‘’ try sail’’ ( ben ana fırtına yelkeni diyeceğim). Kitap her ikisini de yelken dolabınızda bulundurmanızı tavsiye ediyor. Deniz, Rüzgar şartlarına ve gittiğiniz rotaya bağlı olarak kullanacağınız olasılıkların mevcut olduğunu belirtiyor. Bu bölümde özellikle dalgalardan daha yavaş ilerleyen daha küçük yelkenliler için bazı tavsiyeler olacak.

Stay Sail, İkinci baş ıstralyaya basacağınız fırtına yelkeni: (Fırtına Floğu)

Baş ıstralyaya basılan fırtına yelkenin olmaması öncelikle hatadır. Çünkü fırtına yelkeni boyutuna getireceğiniz camadanlı bir Cenova yelkeni torbalanacak ve daha fazla rüzgar tutacaktır. Istralyanın da, fırtına yelkeninin asıl olması gereken konumundan yukarısında olacağı için yalpayı arttıracak ve anormal rüzgar ve deniz şartlarında yırtılıp, hasara yol açacaktır. Her ne kadar kıçtan alınan rüzgarlarda yelken formu o kadar önemli olmasa da ve iyi sarılmış Cenova yelkeni işe yarasa da.. Hatta gereğinden fazla büyüklükte bir fırtına yelkeni güvenli seyir için fazla bir hız yapmanıza yol açacaktır. Yarışlarda ki kurallar daha farklı olduğu için yarış sınıflandırma kurumları ORC gibi (IRC değil.. o ayrı) keyif için seyir yapan teknelere önerilenden daha büyük alanlarda fırtına yelkenlerine  izin vermektedir. Bu nedenle yarış yelkenlileri ‘’spit fire jib’’ adında daha küçük fırtına yelkenleri de almaktadırlar.. Çünkü onlar için 35-60 knot aralığında geniş bir yelpazade oluşan hava şartları için tek yelken taşımak akıllıca olmayacaktır.

Dilek: Başka kaynakta yaklaşık ölçüler aşağıdadır…

27' boat   30 sq ft   
28' to 35' boat   60 sq ft   
36' to 43' boat   100 sq ft   
44' to 52' boat   150 sq ft


Fırtına ve sert hava şartlarında genel olarak görüş az olduğundan bu yelkenler iyi görülebilir ‘’portakal, sarı, pembe’’ renklerde üretilirler. (Şahsen ben portakalı tercih ettim)
Ama renkten çok daha  önemli kısım kumaşın ağırlığı ve üretildiği materyaldir. Açık deniz yarışçıları bu yelkenin üretileceği kumaşın ipliğinin Spectra ve  ya Dynema olması gereğini ön görmüşlerdir.




Dilek: Burada araya gireyim..bizlere yapılan dakron.. Spectra ve Dynema aslında endüstriyel iplik isimleri. (Tekstil sektöründe çalıştığım için biliyorum) İsterseniz ve paranız var ise bu ipliklerden tshirt üretebilirsiniz.. Ama fiyatlarından dolayı teknik alanlarda kullanımı daha uygun oluyor.

Fırtına yelkenini basacağınız baş ıstralyanın, ana ıstralyadan direğe doğru geride olması önerilen. İsteyen elbette baş ıstrayaya da basabilir. Ancak basılı olan Cenova yelkenini çıkarıp yerine fırtına yelkenini donatmak pek çok şartta zorlayıcı hatta tehlikelidir. O nedenle geride bir ıstralyada torbasında hazır tutmak en akıllıca yol. Tabi bu yelken torbasının yelkeni en hızlı şekilde açmak için gerekli donanımda olması gerekir.




Olasılıklardan biri de fırtına yelkenini sıkı sarılmış Cenova yelkeninin üzerine basmaktır. Ancak bu önünde sonunda sürtünmeyle yıpranmaya yol açacaktır. O nenden en iyi yol direğe yakın bir ikinci baş ıstralyaya basmaktır.




Tıpkı cutter arma yelkenliler gibi.  Dikkat edilmesi gereken hususlar; birincisi fırtına yelkeni baş güvertede torbasında en hazır şekliyle durmalı ama asla sizin orada ki hareketinize engel olmamalıdır. İkincisi, fırtına yelkeni onu basacağınız tüm ekipmanı ile birlikte torbasında hazır olmalı ve kolay toka edilir olmalıdır.
Bu arada pupa seyrinde baş ıstralyada basılmış ikiz yelken; ana yelken olmadan; eğer rüzgar oturmuş ise gayet konforlu bir seyir sağlayabilir..





Try Sail; Ana yelken konumuna bumbaya bağlı olmaksızın basacağınız fırtına yelkeni:

Bu yelken direğe basılır ancak bumbadan bağımsızdır. Bu yelken güçlü bir kumaştan, ön fırtına yelkeni ile aynı ağırlıkta ancak daha yumuşak dokunumda olmalıdır. Özellikle üç köşesi ek yamalarla güçlendirilmiş olmadır. Ana yelkende kullanılan plastik arabalar bu yelkende kullanılmamalıdır. Fitil sistemi tavsiye edilir. Mutlaka doğru ölçülerde olmalıdır.
1998 Sydney-Hobart yarışında gelen bir yorum; o koşullarda çok büyük bir ana fırtına yelkeni alanının o koşullara uygun olmadığı yönünde oldu.
( yani neymiş.. bir boy büyük alalım seneye de giyelim olmaz..)

Bu arada her iki fırtına yelkenini de normal bir havada denemeyi unutmayın. Nasıl basacağınızı, nasıl kullanacağınızı mutlaka tatbik edin.

Bu yelkenin kesimi ‘’leech-cut’’ dedikleri güngörmez yakasına paralel dikişler yapılarak da olabilir, ‘’cross-cut’’ dedikleri güngörmez yakasına düşey eğimli dikişler yapılarak da olabilir. Kitap güngörmez yakasına paralel olan dikişli kesimi öneriyor ki en büyük gücün bindiği kenar olarak, bu kenara bu dikiş tarzı ile dayanıklılık kazandıracağımızı öngörüyor. Eğer orsa yakısını arabalı şekilde yapacaksanız en azından ilk ve son arabaların alüminyum ve ya paslanmaz çelikten olası gerekmektedir. Kalanlar plastik olabilir.  Aynı baş fırtına yelkeninde olduğu gibi yarışçılar metrekare-hava-deniz şartları üçgenini dengeli sağlamak için iki ayrı metrekarede ana fırtına yelkeni taşıyorlar. Bu yelkenin basılış şekli çok önemli. Öncelikle tek yerine iki uskuta halatı kullanırsanız daha iyi kontrol edersiniz.






Elbette ki halatın doğrultusu ve güverte de konumlandıracağınız makaranın yerinin en uygun konumda olması yelkenin kesimine göre karar verilecek ögelerdir. Elbette ki güvertede makara konumlandırıp, yelkenin uskuta ucunu bumbanın sonuna da çekebilirsiniz ancak bu durum; yelkenin direkten, uskuta köşesine kadar güngörmez yakasıyla oluşturduğu üçgen alanın düz olmasına ve hali hazırda ana yelken (klasik ana yelken olduğunu varsayıyoruz) ve 50 litre kadar suyu taşıyan bumbaya ekstra yük getirecektir. Elbette bumbayı direk tepesinden ya da güçlü bir palanga ile desteklemek gerekir.  Fırtına şartlarında istenmeyen kavança bumba da felaket sayılacak sonuçlarla karşılaşmanıza yol açabilir. Ama iki uskuta ile bumbaya bağlamadan oluşturacağınız düzenek de böyle bir olasılık yoktur. Az sayıda vinci olan yelkenlilerde  yukarıda bahsettiğimiz makaralı düzenekler ile bu uskutaları kullanabileceğiniz  vince doğru yönlendirebilirsiniz.

Küçük yelkenliler ana yelken  mandarı ile bu yelkeni basabilirler. Ancak önlem olarak mutlaka bir güvenlik halatı basmalarında fayda vardır. Mandar kilitinin kopması durumunda sorun yaşanmaması için bu gerekli bir önlemdir. Yelken basıldıktan sonra bumbanın sabitlenmesi gerekir. Bu güverte, ya da serpinti önleyen körüğün görevini gören sert malzemeden yapılmış kapaklar olabilir. En ideali eski yelkenlilerde olan bumba yerleştirdiğiniz, serpinti önleyen bölümün hemen üzerine konumlanan ahşap, yarım ay biçimli bumba taşıyıcılardır.  Büyük yelkenlilerde ise ana yelkenden mandar kilitini çıkarmak için bumbaya tırmanmak zorunda kalabilirsiniz. Bu ise sizin için tehlike oluşturur. Bunun yerine yedek bir mandar döşemiş olmak ve bunu direkte daha ulaşılabilir bir pozisyonda tutmak en güvenlisidir.

Dilek: Size bir video yüklüyorum. Bu video İngilizce ama ana fırtına yelkeninin nasıl basıldığını gayet güzel anlatıyor. En azından yaptıklarından benim yazdıklarım ile anlamanız daha mümkün. Bu videoda 6 kişi 25 dakikada bastıklarını belirtiyorlar. Tek balınıza bu çok zor olacaktır. O nedenle ben hiç risk almayıp havanın yükseleceği hakkında en ufak şüphemde basmayı uygun buluyorum. En kötü yanıldınız ve tekrar ana yelkeni bastınız olur.. Bu yelkenlerin basılmasını defalarca kendi teknenizde ekibiniz (aileniz) ve tek başınıza denemenizi öneriyorlar. Yine videoda ki öneri; aslında bir başka seçenek de yelkeninize 4. Camadanı yapmak. 3. Camadan hala ciddi alana sahip olduğu  için 4. Camadan ana fırtına yelkenini basmaktansa, bir camadan daha vurmayı ve ana yelkeni, fırtına yelkeni alanına getirmeyi çok daha kolay bir seçenek olarak sunuluyor. Video 40 knot rüzgarda çekilmiş..






Bu yelkenin, teknelerin armasına göre pek çok basılma şekli vardır. En kolayı direğe ikinci bir ray döşemektir. Her ikisi de tecrübeli tek el denizci olan ve fırtına yelkenlerini kullanan denizciler Willy Ker ve Michael Thoyts ana fırtına yelkenlerini direkteki ikinci raydan kullandılar. Hemen direk dibinde basılmaya hazır bir şekilde yelkenleri istiflenmişti.

Dilek: Ben eski teknemde 3 camadan kullanıyordum. Ancak 3. Camadanım nerdeyse birkaç metrekarelik bir yelken alanı bırakıyordu. Sanıyorum bu sefer 4. Camadanı tercih edeceğim. Bu konuda yelken yapımcılarının da fikrini almak istiyorum.

Ana fırtına yelkeni teknede basılması en kolay yelken OLMASI GEREKİRken ne yazık ki en zorudur. İkinci bir ray yok ise basılması zor bir göreve dönüşür.

Bazı tekneler en iyi heave-to (orsa alabanda eğlenmek) ( faça yelken) yelkenleri tersleyerek tekneyi durdurmak eğlendirmek; fırtına yelkenleri ile yaparlar. Bunu deneyerek bulmanız en iyisidir.

En başarılı fırtına yelkeni kullanan kişi; ikinci tek el Dünya turu sırasında Cape Horn geçerken 1 hafta esecek olan 11 kuvvet hava ile karşılaşan David Cowper’dır. David 200.000 nm’lik tecrübesinde sadece iki kez fırtına yelkeni kullanmıştır. Willy Ker de iki kez kullandığını söylemiştir.

Dilek: Bu bölümün yazarı Richard Cilifford ise kendisinin pek çok kez; konfor hızdan daha önemli olduğu için çok daha yumuşak şartlarda kullandığını belirtiyor.

(Çeviri Devam edecektir)
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Şahanesin.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Sevgili Dilek, Şimdilik şöyle bir baktım, Akşam detaylı okuyacağım yazılar arasına aldım. Bu arada burada moderatör yok. Bir koca reis var.O 'na da pek iş düşmüyor çünkü kurallar pek basit. Bu yazıyı başkaca bir yerlerde paylaşman, burada da paylaşıyor olman için neden bir sıkıntı yaratsın.? Tam tersine burada da paylaştığın için teşekkür ederiz..  ;)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Yok be Ersin..dert deği aslında da..hani ne bileyim kimseyi de kırmamak amaç.. Bak ben saldıracağım zaman zaten kimse tutamaz da.. Yine de bazı durumlarda hassas olmak, saygı duymak gerek..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Tamam işte.. Hassasiyet gösterip , saygı duyulacak bir durum yok. Tam tersine ciddi emek harcanmış bir çalışmayı burada da paylaşıyor olman çok güzel. Tekrar teşekkürler.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Eline sağlık, harika bilgiler, ilgiyle takipçiyim.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

T
  • *
  • İleti: 2171
Eline, emeğine sağlık. Zevkle okuyorum.

Yazıyı okurken dikkatimi çekti ve aklıma geldi. İlginç bir şekilde neredeyse her konuda yazılar mevcut, (maalesef çoğu yabancı kaynaklı) ve bir çok konuda dümencinin ehil olmasından ve becerilerinden bahsedilmesine, yaşanması muhtemel olayların doğru dümen teknikleri ile atlatılabileceği söylenmesine rağmen, konu dümen tutma olunca, onlarca tekniği var denmesine rağmen, bu konularda bir yazı okuduğumu hiç anımsamıyorum.

Nedir bu onlarca dümen tutma tekniği ?
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Eline, emeğine sağlık. Zevkle okuyorum.

Yazıyı okurken dikkatimi çekti ve aklıma geldi. İlginç bir şekilde neredeyse her konuda yazılar mevcut, (maalesef çoğu yabancı kaynaklı) ve bir çok konuda dümencinin ehil olmasından ve becerilerinden bahsedilmesine, yaşanması muhtemel olayların doğru dümen teknikleri ile atlatılabileceği söylenmesine rağmen, konu dümen tutma olunca, onlarca tekniği var denmesine rağmen, bu konularda bir yazı okuduğumu hiç anımsamıyorum.

Nedir bu onlarca dümen tutma tekniği ?
Aslında var.. ve oraya da gelinecek..

Hatta girizgah olarak bu Adlard amca der ki..

Ağır deniz ve hava şartlarında eğer teknede bir center boardçu yani optimist ya da laserci varsa, dümeni o çocuğa verin..Sizden iyi dümen tuttuğunu göreceksiniz..  ;D ;D

  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Sevgili Dilek, hangi kitabı okursan oku bu işi bilenlerin çaktırmadan ve tepki çekmeden söyledikleri hep aynı.

Bence iki önemli kriter var. Birisi çok hafif hava. Diğeri ise Çok sert hava. Bu iki hava da da gidebilen bir armadan bahsedildiğinde ne yazık ki bu tek direkli , büyük cenovalı markoni arma olmuyor.  ;)
  • IP logged

 
Yukarı git