Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Motosikletle Avrupa Yollarında

  • *
  • İleti: 331
  • YAZDIKLARIMA O KADAR ÖNEM VERMEYİN.İHTİYAR İŞTE !!
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#30: 03 Ekim 2019, 10:08:57
Karadağ devletinde güya oturma izni alıp sonrada vatandaş yapıp avrupa birliği vatandaşı hakları kazanmak için ön şart olarak Karadağ devletinde Ev almak gerekir diye bir beyin yıkama kampanyası var.Bundan dolayı epey türk emlakcı türemiş Budvada
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#31: 03 Ekim 2019, 18:13:10
Kotor, Makas, Erdoğan;

Sabah ereken kalktım.Hemen ilerimde duran çeşmeden hortumla motosikleti
yıkadım..Zinciri akşamdan yağlamıştım..

Toparlandım, erkenden yola çıktım..Bu gün Mostar'a kadar gitmeyi düşünüyorum..
Yol uzun ve arada uğramak istediğim yerler var.. Akşama ne halde olurum, bilmiyorum..

Yola çıktım.. Giderken Kotor şehrine uğradım.. Dünkü emlakçılar görmemi tavsiye
etmişlerdi.

Şehir denizden içeri girmiş derin bir koyda yer alıyor.. Bü küçücük koya da koca gemiler girmiş..
Meydanın arkasında eski şehir başlıyor..  Surlardaki kapıdan girince, içeride  Eski kasabayı
 çok beğendim...

 Kotor'un  sokaklarında dolaşmaya başladım. Sabah erken, hayat daha yeni başlıyor...

Ara sokaklardan birinde kafe pastane gördüm.. Her şey yeni pişmiş.. Kapının önündeki
küçük masaya oturup börekle kahvaltı yaptım..

Bir sokakta gördüğüm tuhafiye mağazasına girdim..   Küçük bir makasa ihtiyacım vardı..
Yaşlı bir teyze bakıyor.. İngilizce ve elimle de işaret ederek “ scissors” dedim.
Teyze bana “Makas” demez mi.. Oralarda da makasa bizim gibi makas diyorlar.. Çok
şaşırdım.. Boşuna uğraşmışım, “makas” desem yetecekmiş..

Bu şehri detaylı olarak gezmek çok  isterdim ama bu gün Bosna-Hersek'e gideceğim.. Yoksa
bu yol bu yaz bitmez..

Bu esrarengiz şehri arkada bırakıp tekrar yola koyuldum..

Hudut kapısına geldim..Dağ başında..

Bosnalı gümrük polisi pasaportumu görünce “Aaa Türk.!” Dedi.. Elimi sıktı.. “Hoş geldiniz.” 
dedi. Cam kabin olmasa sarılacağız..

Diğer kabindeki memur da geldi.. O da aynı..

Tamam;  Bosnalıların bize yakın olduklarını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum..

Biraz sohbet ettik.. Bana Erdoğan'ı sordular..

“Siyasetle ilgilenmiyorum.. Oy dahi kullanmıyorum..... Erdoğan'ı da pek tasvip
etmiyorum..”  Dedim.

Memur bana; “ Sakın Bosna Hersek'te “Erdoğanı sevmiyorum” deme. Burada onun
çok hayranı var..” dedi..

Tamam, demem.. Başıma iş mi alacağım..

Ve işte Bosna Hersek'teyim..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#32: 04 Ekim 2019, 09:09:44
Mirza;

Mostar'a giden yollar çok dağlık ve virajlı.. Bu nedenle herhalde yollarda çok
motosikletli var.. Motosiklet sürücüleri böyle yolları seviyor..

Hemen hemen hepsi de selam veriyor..Ben de karşılık veriyorum..

Sonradan dikkatimi çekti, sadece tam güvenli giyinmiş olanlara selam
veriyorlar.. Öyle tişörtle, şortla sürenlere kimse selam vermiyor.. Hele kask
takmayanları adam yerine koymuyorlar..

Benzincide karşılaştığım bir guruptan (Alman)  öğrendiğime göre bu “Ride Safety”
selamıymış..

Yollarda o kadar çok viraj döndüm ki, viraj meraklısı olmayan ben “viraj kurdu”
oldum. Viraj hızım ikiye katlandı..

Mostar'a yakın bir kamp yeri buldum..Nehir kıyısında, çok güzel bir yer.. Kamp bomboş..
Benden başka kimse yok..

Kampın sahibi Müslüman bir Bosnalı. Adı Mirza ..Türkçe hiç bilmiyor.. Karısı ve çocuğu da
kampta kalıyor.. Bana kahve yaptılar, birlikte içtik..

Nehirin güzelliğine doyamadım.. Bu kadar geniş, berrak suyu olan ve güçlü akan
bir nehir görmemiştim..

Akşama doğru iki tane komşum oldu. Biri Alman, diğeri Fransız.. Karavanla
geziyorlar..  Bu kadar boş yer varken Fransız karavanı dibime çekti..  Bir de “rahatsız
etmiyorum di mi?” demez mi..   Pes doğrusu..

Akşam üzeri nehir boyunca yukarı doğru yürüdüm.. Dağlara kadar.. Yukarıda nehir
daha da hızlı akıyor.. Bu nehre vuruldum..

Sabah geç uyandım.  Biraz uyumuşum.  Kahvaltı hazırlığına başladım..

Kamp sahibi Mirza beni çağırdı.. Karısı kahvaltı hazırlamış, “Gel birlikte yiyelim” dedi.. 
Böyle durumlara pek razı olmam ama kıramadım, gittim.. 

Uzun ve bol sohbetli bir kahvaltıdan sonra artık yola çıkmam lazım.. Çünkü daha
Mostar'ı gezeceğim ve sonra yola devam edeceğim..

Ama öyle olmadı.. Mirza beni kasabaya götürmek istedi.. Orada arkadaşları
varmış. Onlarla tanıştırmak istiyor..

“Acelem var, gitmem lazım” dedim, fakat “20 dakikada geliriz”dedi..

 İnsanları kıramıyorum..

Arabasına bindik, kasabaya doğru yola çıktık..
Kasaba, Osmanlıların önemsediği stratejik bir yer olmalı ki, tepeye bir kale 
yapmışlar.. Etrafta Osmanlıların etkisi hissediliyor..

Camiye büyük bir bez afiş asılmış..  Üzerinde “Bayramınız mübarek olsun”
yazıyor. Türkçe olarak.. Şaşırdım.. Mirza'ya ;
“Türkçe bilmiyoruz diyorsunuz, ama bez  afişte Türkçe yazıyor.” dedim
Mirza; “ O dini yazı.” dedi .. Sonra ”Orada ne yazıyor?” diye bana sordu. Daha
pankarta ne yazdığını da bilmiyor.

Bu bana biraz Arapça meselesini düşündürttü..

(Not: Sonra devam ederim)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#33: 04 Ekim 2019, 18:31:23
Doğudan At Üstünde Gelen Adam ;

Kasabanın Meydanında bir kafeteryaya girdik. Bahçesindeki masada kadın erkek
karışık altı kişi oturuyor... Yaş ortalamaları 50 nin üstünde. Mirza'nın arkadaşları..

Mirza beni tek tek tanıştırdı..Gurup pek öyle köylü falan sayılmaz. İçlerinde yüksek
tahsilli olanları var.. Bir kaçı İngilizce biliyor ve bilmeyenlere de tercümanlık yapıyorlar..

Bana anlatıyorlar;
Kasabaya  1993 teki Bosna Hersek- Sırbistan  savaşından sonra Hristiyanlar
yerleştirilmiş.. Yerleşen  Hristiyanlar bir de kilise yapılmış.

Arada bana  sorular da soruyorlar.. Oradan buradan konuşuyoruz.

İçlerinden  yüksek okulda ders veren bilgili  biri, enteresan bir konuya girdi.

 Bu kasabada bir kitabe gömülüymüş.. Bu kitabe bulunursa kasaba büyük bir önem
kazanacakmış.

Bunu da, doğudan at üstünde tek başına gelen bir adam bulacakmış..

Bana bakmaya başladılar.. 

“N'oluyoruz” dedim. “O ben değilim. Sonra ben at üstünde değil, motosikletle
geldim.”

Bunu söyleyen hoca da bana ;

“Motosiklette at sayılır.” Demez mi?  Güleyim mi, ağlayayım mı şaşırdım..
 İnanamıyorum..

Efsanelere inanmaya ne kadar meyilliyiz.. Üstelik masada kimse de buna itiraz
etmiyor..

Hoca bir de,  bu iddiayı destekleyici internette bazı kaynaklar gösteriyor.. 

“Mirza'ya artık benim gitmem gerek, kalkalım” dedim..  Kalktık.

Mirza bir de beni kaleye çıkarmak istedi ama “Olmaz” dedim.  “Bu kadar yeter.”

  Kampa döndük.  Hazırlandım, vedalaştık ve ayrıldım..

Doğudan at (motosiklet) üstünde gelen adam yoluna devam etti..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 86
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#34: 04 Ekim 2019, 20:36:28
Harika yazı dizisi. Elinize sağlık.
Haddim olmayarak bir önerim olacak: aralara fotoğraflar koysanız daha renkli bir dizi olmaz mı...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#35: 05 Ekim 2019, 09:42:38
Erkan Reis;

Yolculuklarımda fotoğraf çekmek hiç aklıma gelmeyen bir şey.. Bu daha önceki gezilerimde de böyle olmuştu.

Fotoğraf konusunda yakınlarımdan da çok şikayet alıyorum.

Bu son yolculuğumda da telefonla çektiğim fotoğraf sayı 10 veya 15 adedi geçmez. Ve hiç

iyi fotoğraflar değiller.

Bir tanesini foruma yüklemeyi deneyeceğim..

Saygı ve selam;

  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#36: 05 Ekim 2019, 09:50:45
Yanlış Gümrük;

Mostar'a  geldiğimde vakit öğleni geçti..  Bugün kü program  akşama kadar yetişmez
ama neyse.  Yola geç çıkmanın sonuçları..

Navigasyon ile tarihi köprüyü ve çevresini hemen buldum.. Köprünün üstünden biraz
etrafı seyrettim.. Buradan akan nehir de çok büyük. Türkiye'de böyle nehirler yok..

Bir kafeye girip kahve ile birlikte bir şeyler atıştırdım..  Sonra etrafı gezdim..

Fazla gecikmeden motosikletin yanına döndüm.. Bütün eşyalarım motosikletin üstünde,
çantalarda. Çantaların hepsi seyyar. Sök, götür.. Hırsızlık olabilir diye korktum.

Sonuç; Burası bana aşırı turistik oluşundan dolayı itici geldi.. Her yer hediyelik eşya
dükkanı.. Bu ne yaa ..!

Turistik olan her şeyden nefret ediyorum.. Yani birileri görsün, gezsin, eğlensin diye
bir yerin doğal yaşamı yok ediliyor. Onun yerine yapay bir dünya kuruluyor..

Mostar'dan çıkıp Hırvatistan'a geçmek için yola koyuldum.. Navigasyon ile hudut
kapısını bulmak için epey bir yol aldım.

Küçük, ıssız ve tenha bir yoldan gidiyorum.. Nihayet hudut kapısına geldim.. Küçük
bir kabin ve bir yol kesici var. Başka bir şey yok..

Burada bir tuhaflık var..

Gümrük kulübesinde iki genç bayan memur duruyor.

Bana” Nereden geldiğimi sordu.” “Türkiye” deyince, “Buradan geçemezsin ” dediler,
“Burası sadece bu çevrede oturanlara günübirlik hizmet için var. “

“Sen otoyoldaki büyük kapıdan Hırvatistan'a giriş yapmalısın.. Yoksa cezalı duruma
düşersin” Dediler..

 Haydaaa !

Hava kararıyor.. Bu kadar yol geldim.. Şimdi bir de geri mi döneceğim ?

Geri döndüm..  Zaten bugün çok vakit kaybetmiştim, bir de bu eklendi. Tam oldu..

Akşam oldu..  Tek tük evlerin olduğu küçük bir semte geldim.. Köşede bahçeli bir
kafe vardı.. İçeri girdim.. Hem bir kahve içeyim, hem de yakınlarda kalacak bir yer
var mı diye sorayım dedim.. 

Kafeye bakan adam az ilerde bir kamp yeri var demez mi.. Hemen çıkıp gittim..

Kamp yeri denilen, bir evin bahçesi gibi bir yer.. Girişinde yağlı boya ile yazılmış
gelişi güzel bir “Camping” tabelası var. 

Sahibi yandaki ev olmalı deyip zile bastım.. Şortlu, tişörtlü genç biri kapıyı araladı..  Bütün
günü bilgisayar başında geçen biri herhalde..  Bana bakarken zorlanıyor.

 Dışarı bile çıkmadı...

“Burası kamping mi?” dedim.
“Evet” dedi.
“ Kaç Euro “
“ Beş “
“Tamam “ dedim..  Beş euro verdim. Bir daha da genci hiç görmedim..

Bahçeye çadırımı kurdum.. Tahtadan yapılmış bir tuvalet yeri ve bir duş var. Tam kovboy işi.. 

Bir konserve daha açıp akşam yemeğimi yedim.

 Hırvatistan yarına kaldı..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#37: 05 Ekim 2019, 18:59:44
14.GÜN

Keşke Uğramasaydım;

Sabah üstü açık tahta banyoda duş aldım. Tası tarağı topladım, yola çıktım.  Çok
güzel bir hava var.. İyi dinlenmişim.

Akşam bana kampingi tarif eden abinin kahvesinin önünden geçerken kahvenin
açık olduğunu gördüm.. Durdum..

Kahveyi sabah sabah açmış..

Bahçesi güzel. Kahvaltıyı burada yapabilirim.

Motosikleti kenara çekip indim.. 

Kahveci çok güler yüzlü ve alçak gönüllü biri.  Az ilerideki fırından kruvasan
getirtti, kahveyle birlikte yedim..

“Akşam çok yorgundun.  İyi uyudun mu? “ Dedi..

“Evet, dedim.  Bir sorun yok. Teşekkür ederim”

Yanımdaki masada birkaç yaşlı oturuyor.. Onlarında uykusu kaçmış sabah sabah
 buraya gelmişler..

Yaşlılardan biri  “Türk ?” diye sordu.. “Yes.. Türk.” dedim..

“Osmanli big, strong. Turkiya ehh..” falan dedi. Böyle şeyler konuşuyoruz..

Dipteki masada tek başına oturan, orta yaşlı biri de bizi dinliyor..

Bir anda lafa karıştı.. Ayağa kalkıp, öfkeli bir sesle, İngilizce;

“Biz, Avrupa'nın ortasında Müslüman olmanın acılarını çok çektik ve
çekiyoruz.. Bunun sebebi de sizsiniz.. Bizi siz Müslüman yaptınız..

Onun için burada olanlara müdahale etmek zorundaydınız. Size neye mal olursa
olsun.. Tıpkı Suriye gibi. Ama yapmadınız. Bugün Hristiyan kalsaydık,  Avrupa
birliğine bile alınmıştık..”  Dedi ve oturdu..

Hiçbir şey diyemedim...dondum kaldım.. lokmam boğazıma takıldı..

Böyle bir şeyi daha önce hiç düşünmemiştim.. Hazır cevap biri de değilim.. Zaten
haklı çıkmak hiç bir şeyi değiştirmez.. Sadece;

“Maalesef yaşananlar çok üzücü... keşke olmasaydı..” dedim

Bir sigara yaktı.. “Boş ver bu  lafları” der gibi bir el işareti yaptı..

Tarihin bu ağır yükü altında ezildim.. Sabah sabah allak bullak oldum.. Hesabı
ödedim, çıktım..

Bütün yol boyunca;
“Keşke uğramasaydım.. Keşke uğramasaydım..” Dedim durdum..

Bir süre sonra hudut kapısı da göründü...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#38: 06 Ekim 2019, 09:40:06
Milli Park;

Hudut kapısı bayağı geniş ve kapsamlı. Tabii tekrar şengen ülkelerine giriş
yapıyoruz..

Kabindeki memur kız “ Nereye gidiyorsun?”  Diye sordu..

“Kuzeye “ Dedim..

“Kuzeye  nereye ?” Diye sesini yükseltti..

Görevlilerle hiç tartışmam. Çünkü zararlı çıkan biz oluruz.. Bunun farkındayım. Ama
bu sabah yaşadığım olay beni bira öfkelendirmiş olmalı ki;

“Kuzeye, Hırvatistan, Slovenya, Avusturya, İsviçre” diye saymaya başladım..

“Okey, okey.. stop.. stop.. “ Dedi ,

“ I don't stop...!  France, Belgium ..” derken pasaportumu damgalayıp verdi..

Hudut kapısı doğrudan otobana bağlı.. Bir anda kendimi otobanda buldum.. Halbuki
otobanları tercih etmiyorum.. Motosiket için ve geziyor olmak için hiç enteresan
değiller.. Sıkıcı bir sürekliliği var..

Fakat otobanın kalitesi  çok mükemmeldi.. 120 km. hızla bastım gidiyorum. Bu akşam
 Siberik taraflarında bir yerde kalmayı planlıyorum.. Bu benim için yeterli bir mesafe..

Sibernik'te bulduğum kamp yeri Kirka denen bir yerde... Kamp yeri bir hotele ait.
ilginç bir durum..

Hotelin karşısında ki meydan epey hareketli.. Bir çok araç park etmiş.. Gelenler, gidenler...
Bu dağ başında tuhaf buldum..
Hotelin resepsiyonundaki kıza sordum.. “Burada bir şey mi var? Bir etkinlik falan
gibi..”

Kız şaşırdı; “ Burası milli park.. Herkes burayı ziyarete geliyor. Siz de onun için
gelmediniz mi?” Dedi..

“Yoo.. dedim. Milli parktan haberim yok.. Buradan geçiyordum, sadece bu akşam
kampingte kalmak için geldim..

Kız inanamadı.. “Nasıl olur ? Nasıl bilmezsiniz ? Çok meşhurdur. “ dedi.

“Neyse ben kampta kalıp, sabah yola gideceğim.” Dedim..

Görevli kız:
 “İnanamıyorum dedi.. Buraya kadar gelip parkı görmeden giden tek kişi siz
olursunuz..  Sakın milli parkı gezmeden gitmeyin.. Hotel olarak size yüzde 20
 indirim de yaparız. “ dedi. 

Yarın milli parkı gezmem için bir bilet verdi.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#39: 06 Ekim 2019, 18:51:11
15. GÜN

Yılanlar;

Artık kamplara alıştım. Duşlar, tuvaletler, ağaç gölgeleri, kampta diğer
kalanlar..vesaire..

Karşımda kızıyla birlikte bir Alman var. Kirka'yı görmek için Almanya'dan
karavan ile gelmiş.. Tam bir motosiklet meraklısı.. Sık sık gelip, beş para
etmez motosikletime bakıyor..

Kampın içi müsait.. “Al, bin, dene ..” diyorum..” Kabul etmiyor..  Artık beni
bıraksa da biraz kitap okusam..

Yanımda Elon Musk'ı anlatan kalın bir kitap var.. Çanta da çok yer kaplıyor..
Hergün biraz okuyorum.. 

Bir daha uzun yola çıkarsam Kindle alacağım. Az yer kaplar.. Hem içinde çok
 kitap var..
Artık rotamda bir şeye karar vermem gerekiyor. Fransa'ya doğru gitmek için ya
İtalya'dan geçecektim, ya da Alp Dağları'nı aşıp Avusturya, İsviçre üzerinden
devam edecektim.

Bu gün Alpleri aşmaya karar verdim.. Hem de dağların en yüksek zirve geçişlerini
hedefledim. Görmek istediğim yerler orası.. Son kararım.

Sabah, milli parkı gezmeye gittim.. Gerçekten güzel..  Sular, şelaleler..
Her taraftan sular akıyor..  İçinde tahtadan yürüyüş yolları yapmışlar.. Cennet tasvirine
çok yakın bir yer..
Değirmen ve  Avrupa'da  ilk elektrik üreten tesis te çok ilginç..

Suyun gücünü hissettim. (Milli parktan aşağı bir resim ekledim)

Geri döndüğümde, vakit yine öğlen oldu.. Bu saatten sonra yola çıkacağım..

Motosikleti yüklemek çok zamanımı alıyor.. Her gün yükle boşalt asker gibi oldum..
Alıştım.

Otobandan gitmek istemediğim için köy yollarına saptım. Bu navigasyona ne oldu..
Yolları şaşırıyor.. Birkaç kere yanlış yoldan geri döndüm..

Bir de arada bir telefon sıcaktan kendini kapatıyor.. Dağların başında bekle bakalım..

Buralarda çok yılan var.. Yollarda karşıdan karşıya geçiyorlar.. Bir sürü ölüsüne
rastladım.. Ben geçerken iki tane birden önümden geçtiler, ezmemek için zor
manevra yaptım..

Bir de çalıların olduğu bu arazilerde ne kadar  yılan vardır, düşünemiyorum..

Ve gittiğim yol bir feribot iskelesine çıktı.. Buradan karşıya feritbotla geçecekmişiz..
Benden başka feribotu bekleyen bir sürü motosikletli var..

En küçük motosiklet  benimkisi..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#40: 07 Ekim 2019, 09:25:00
Kanadalı;

Feribotla karşıya geçtik.. Yollar son derece virajlı ve dar .. Zaten motosikletliler de
buralara bu yollar için geliyorlar..

Feribottan inen bütün motosikletler ve arabalar konvoy gidiyoruz. Ben de birlikte
sürükleniyorum....

Karşıdan da gelen araç yoğunluğu var..
Onlara ayak uydurmak zorunda kaldım.. Normalde 50 km. hızla döneceğim virajı 80 km .
hızla dönüyoruz.. Döve döve adam etmek bu olsa gerek..

Arada bazı motosiklet sürücüleri var ki hayran kalmamak elde değil. Bir motosiklet bu
kadar mı güvenli ve ustaca  kullanılır..

Tanışma imkanım olsa onlara “Üstadım” derdim..

Ne kadar süre böyle gittik bilmiyorum.. Ama ben artık yoruldum.. Bu çıplak kayalık arazide
bir mola yeri gördüm.  Arizona çölünde bir bar gibi..

Hemen motoru oraya çektim.. Bu adamlar beni perişan ettiler..

Bu kafe-bar tepeden denizi görüyor.. Adriyatiğin bu kuzeye doğru olan kıyıları çok çirkin ve
sevimsiz..

Soğuk bir kola ve arkasından bir kahve söyledim.

Motosikletten indiğimi gören bir motosikletçi yanıma geldi. Konvoydakilere pek
benzemediğim için motosikleti ve beni merak etmiş..

“Yoldayken seni fark ettim. Sürerken biraz tedirginsin.” Dedi.

Tanıştık; Kendisi Kanadalı'ymış. 35 yaşında. Avusturya'ya şirketi onu mühendis
olarak göndermiş.. Dört senedir Avusturya'daymış..

“Plakadaki “ TR” nerenin kısaltması?” diye sordu.. Daha yolda görüp merak etmiş...

Motosikletin 250 cc.  olmasını enteresan buluyor.  Kendisinde 1000 cc. Bmw racing var.

Yola çıkacakken “Birlikte çıkalım” dedi.. “Olur” dedim. Birlikte yola çıktık.. Yolumuz 
60 km sonra  ayrılacak.. Farklı rotalara yolculuk ediyoruz..

Yolda sık sık yavaşladı, beni bekledi.. 

Ayrılacağımız yol ayırımında durduk, vedalaştık.. Benim yanımdaki kuru yemişleri
çok sevmişti, iki paketini ona verdim..

“Ooo..! Buna karşılık vermeden olmaz.” Dedi.
Bana bir kutu Redbull ve bir çikolata verdi..  Karşılıklı hediyeleşmiş olduk..  Bir de bol
bol selfi resim çekti.. Ayrıldık.

Yollarda arkadaşlık bir yere kadar..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#41: 07 Ekim 2019, 19:16:57
Macarlar;

Bu gün çok yoruldum.. Hava da bunaltıcı..Artık nasıl motosiklet sürüyorum,
bilmiyorum..  Ben sürmüyorum, kendi gidiyor..

“Tamam “ dedim.. Artık ilk bulduğum yere çadırı kuracağım..

Harita da bir kaç kamp yeri görünüyor ama yoldan çok içerilerde.

Hiç beklemediğim anda bir virajda  kamp yeri tabelası gördüm..  Girdim..

Denize inen kayalıkların üzerine kurulmuş çok karmaşık bir kamp yeri.. Daha
önce böyle bir yerde kalmamıştım.. Kalınacak yerler çok sıkışık.. Fakat çevre ve
tuvaletler temiz..
Duş falan alamam.. Perişanım.. Çadırı kurdum, şişme matı dışarı çıkardım, yattım..

Uyumuşum..

Yan komşularım Macar... Üç arkadaş  eşleriyle birlikte gelmişler.. Kırklı  yaşlardalar..

Uyandığımda bana bakıyorlardı.. Uyurken izleniyormuşum, demek ki. .Selam
verdim.. Çağırdılar.. Aramızda 10 metre mesafe var.. Gittim..

“Yorgunsun galiba .. Gelir gelmez yatıp uyudun.” Dediler.

“Evet..çok” dedim.

 Masa dolu, ikram bol.. “Ne içersin ?” Diye sordular.. Soğuk bir soda istedim... 
Ne kadar iyi geldi..
Bana gösterilen bu ilgide yaş farkının önemi çok sanıyorum..

Biraz sohbet ettik..

“Bir duş almalıyım..” dedim.. Kalkıp duşa gittim.. Duşlar çok güzel.. Ilık suyun
altında uzun süre kaldım.. 

Uyku, soğuk soda ve duş.. Kendime geldim..

Akşam yine Macarlarla oturup yemek yedik.. Ben bu kadar sosyalleşmeye
dayanamam.. Bana fazla gelir.. Ama çok yakın konumda olmanın sonucu bu..
Gece yarısına kadar da konuştuk..

Türklerle kan bağlarının olduğuna inanıyorlar.. Ve bundan da çok hoşnutlar.. Israrla
kullandığımız benzer kelimeleri bulmaya çalışıyorlar.. Bir sürü de buluyorlar..

Kadınlar, en çok eşimin böyle bir yolculuk için bana nasıl izin verdiğini merak ediyorlar..
Evire çevire soruyorlar.. Kadınlar her yerde aynı..

Hepsi de çok iyi işlerde çalışan iyi eğitimli kişiler.. .Ne düşündüğünü bir bütün
olarak anlamak  için çok iyi dinliyorlar, çok iyi sorular soruyorlar..

Düşüncelerimi bu kadar rahat bir ortamda daha önce açıkladığım hiç olmamıştı..
Kendime de şaşırdım.. Çok dinleyen ben, o akşam çok konuşan ben oldum..

Gece yarısı olunca ayrıldım.. Onlar burada tatildeler..  Ben sabah yolcuyum.. 

Konuşmaları düşünerek, çadırda uyumaya çalışırken hep bizde ne eksik diye sordum, durdum..

Herhalde bizde rönesans eksik..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#42: 08 Ekim 2019, 09:20:06
16. GÜN

İyi ki Yolu Şaşırmışım;

Yine sabah, yine yollar..

Erken kalkıyorum ama çadırı toplamak çantaları, hazırlayıp yüklemek epey zaman
alıyor..

Artık kahvaltıyı da yola çıktıktan bir süre sonra yapmaya başladım.. Bir iki saat yol
aldıktan sonra, yollarda kahvaltı için yer bakmaya başlıyorum.. Bazen bir marketten
bir şeyler alıp atıştırıyorum, bazen bir fırından..

Artık Adriyatik denizi bitmek üzere.. Günlerdir onunla yolculuk yapıyorum..

Sabah sabah yine yolumu kaybettim.. Bu sefer navigasyonun suçu yok.. Kendi
dikkatsizliğimden..

Dönmek için aşağıdaki kasabaya kadar inmek zorunda kaldım..

Kasabanın içine girince çok sevdim.. Meydan, büyük ağaçlar, dükkanlar, kafe çok hoş..

Durup indim. Karşıdaki pastaneye girdim.. Şişman bir genç kız tezgahta..
“Kahvaltı yapacağım.. Ne önerirsin ?” diye sordum.

O da bir böreği gösterdi..” Biz kahvaltıda genellikle bunu yeriz .” dedi

Aldım.. Tam karşısında kafe var, oraya oturdum. Garson geldi “Ne içersiniz ? Diye sordu..

Böreği göstererek “Breakfast coffe” dedim..  Güldü.. “Yeni bir kahve icad ettin” dedi.

Büyük bir fincanda kahve getirdi.. Kahvaltımı yaptım.. Burayı çok sevdim..Buradaki
zamanı biraz uzatmak istiyorum..  Bir espresso söyledim..

Şimdi onu içiyorum..

İşte benim anlatmak istediğim yer burası.. Bu eski ve güzel binalar, bu küçük
meydan, bu dükkanlar, ağaçlar hepsi zaman içinde oluşmuş yerler. İçinde gerçek
hayat yaşanıyor.. Etrafta doğru düzgün bir hotel bile yok.. Aman olmasın..

Karşıdaki Tabacco bayii, market, eczane hepsi buranın yaşantısına ait. Buraya ait
olamayan şu an bir tek ben varım.. Ben de biraz sonra gideceğim zaten..

Bu nasıl böyle rastladı.

Bazı anlar spontonedir. Aniden olur, kendiliğinden. Buda öyle işte.. Bir daha olur mu? 
Belki ama zor..
Mutluyum... çok mutluyum...müthiş mutluyum... 
“Nirvana'ya ulaşmak” bu olsa gerek..

Yola çıktım. Yukarı ana yola bağlanmadan önce aşağıya kasabaya doğru tekrara baktım..
“İyi ki yolu şaşırmışım..” Dedim..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#43: 08 Ekim 2019, 09:22:34
Arkadaşlar;

Bu yazı dizisini artık sonlandırmak istiyorum.. Bu kadar zamandır her gün iki bölüm
yazıyorum, hala 16. gündeyim..Bunun biteceği yok. 45 gün çok uzun ve zor..

Yazdığım şeyler bana sıkıcı ve yorucu gelmeye başladı.. Bitmeyen yollar.. Artık kendim
bile okumak istemiyorum..

 Zaten bir süre sonra böyle olacağını az çok tahmin etmiştim.

O nedenle “Bu macera böyle sürer gider.” deyip artık bir son vermem lazım..

Belki başka zaman, başka yolculuk maceralarında buluşuruz..

Bu yazı serisini okuyan ve yorumda bulunan herkese çok teşekkür ederim..

Cemalettin Özen / 2019
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1049
Ynt: Motosikletle Avrupa Yollarında
#44: 08 Ekim 2019, 09:58:55
Gerek bu yazı dizisini, gerek Günlükleri büyük bir keyifle okuyorum.
Gözlemleriniz ve bunları ifadeniz o kadar güzel ki... radyoda arkası yarın gibi hevesle devamını bekliyorum.
Ama her güzel şeyin de bir sonu var demek ki.
Yazmaya karar veren sizsiniz, o nedenle "yazın daha" demek haddim değil. Zaten hissiyatım, zorla yazarsanız bu samimiyetin de kaybolacağı.

Bugün kadar yazdıklarınız/paylaştıklarınız için çok teşekkür ederim.
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

 
Yukarı git