Yorgunluktan Ölüyorum;
Ana yol diye gittiğim yol, bizim köy yollarından beter.
Arnavutlu günümüzden 50 sene geride yaşıyor.. Yolları, altyapısı, kasabaları çok
kötü durumda.
Yol kenarında büyük bir dinlenme tesisine girdim. Kahve istedim, “Yapamayız. Sular
yok” Dediler. Birkaç gündür sular akmıyormuş. Hayret ! Koca tesis, su yok..! Aklım
almıyor doğrusu..
Parayı bulan Arnavutların çoğu eski kasa Mercedes almış. Şu manda kasalardan..
Yollarda terör estiriyorlar. Virajlarda sollamalar, hız sınırını açık ara aşmalar..
Buraları görünce “Yunanlıların gözünü seveyim” dedim... Aramızda ufak tefek
kırgınlıklar olsa da, iyi ki komşumuz onlar ..
Neyse; Konu gündeminden saptı.. Boş verin..
Bu gün yol yine çok uzadı.. İlk iki saatten sonra motosiklet sürüş performansım
düşüyor.. Bir dinlenme molası veriyorum fakat sonrasında yarım
saate bir yoruluyorum..
Haritadan bulduğum iki kamp yeri de fake çıktı. Çevredekiler “Buralarda böyle
bir şey yok” dediler.. Üçüncüyü aramaya başladım.. Otuz kilometre ileride
görünüyor. Eğer o da boş çıkarsa bir yerde çadırı kurup yatacağım..
Yine ana yoldan çıktım. Navigasyon beni tozlu topraklı yollara soktu. Gidiyorum.. Tam
umudu kesecekken küçük bir tabela gördüm.. “Camping 7 km.”
Bu yollarda 7 km. daha gitmeye razıyım, yeter ki kamping olsun.
Evet.. Bu ıssız yerde, bir ailenin işlettiği kamp yeri varmış... ve geldim..
Ama, ben yine yorgunluktan ÖLÜYORUM...