Yeri mi değil mi bilmiyorum, ama imrendiğim için söylediğimi varsayın;
Bu Ralli çerçevesinde Adana'ya yüze yakın denizci "büyüğümüz" geldi.
Şöyle izah edeyim: Müzelere takriben 5-10 kişi giriş bedeli ödedi. Geri kalanlar bedavacı olduklarından, aradan sıvışma ustası olmalarından değil, 65 yaş üstü olduklarından. Bir kaçı 80'in üstünde.(belki fazlası)
Mersin-İskenderun 90 mildir. Bu etabı eksiksiz hepsi, tek ayakta yaptılar. Her biri eşiyle seyir yapıyorlardı.
İçlerinden benden daha çılgın olan biri, 22:30 suları seyre çıktı, motoru bozuldu, döndü, sabaha kadar uğraşıp motorunu onardı, hiç uyumadan 07:30 suları bir daha yola çıktı ve önündeki 90 mili otopilotsuz tamamladı.
Demek bizde de varmış öyle abiler ablalar. Demek mesele yalnızca bunu anlatabilmekmiş. Demek illa elin 'gavuru' şöyledir tamlamasıyla başlamamıza gerek yokmuş.
Sayelerinde teyit ettim; denizde kimseye efelenme, caka satma, kimseye tepeden bakma!
Trimi nasıl yaptıklarını bilmem, tekne boyları 60 ayak mı 35 ayak mı bilmem. Bildiğim tek şey var, özellikle müzelere bedava girenler, sahiden denize yakışıyorlardı.
Yolları/bahtları açık olsun.
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.