İngiliz Limanı'na girdiğimizde 3 tekne vardı. Hepsi kıçtan kara idi. Biz alarga tercih ettik. Demir attıktan beş on dakika sonra daldık ve demiri kontrol ettik. Tamamen gömülmüştü. Gece rüzgar çok zayıftı. Yön değiştirdiği zaman biz de döndük ama demir tam gömülmüş olduğu için güvende hissettik. Tüm alarga yerlerimizde dalıp demiri mutlaka kontrol ettik.
Çökertme Koyunda ve Bencik Koyunda tekne sayısı daha fazlaydı ama yine de kalabalık değildi. Tüm tekneler kıçtan kara olduğu için biz de bağlanma raconuna uyalım diye kıçtan kara olduk. Kıçtan kara ikimize de güvenli gelmedi. Ece bizim yedek çıpayı atmayı önerdi ama çıpa ağır olduğu için gözüme meşakkatli göründü. Demek ki bot çıpasıyla kolayca bağlanılıyormuş.
Hisarönü ve Gökova koylarının yaz halleri bilmiyorum. Sezonda bizim çam limanının iğne atsan denize düşmez halleri gibi kalabalık bir koy olmaz herhalde. O nedenle mümkünse alarga kalmayı tercih edeceğiz gibi görünüyor. SG görsün ya da görmesin ağaca bağlanmayı da istemeyiz. Yanlış anlamadıysam Mehmet Cömert Reisimiz Oklukta sürekli kaldıkları zaman ağaçlara bağlanmamak için kazıklar çaktıklarını söylemişti. Bu çok ince bir davranış. Demirimiz tam gömüldüğü zaman rüzgar dönse bile demirin taraması zor. Anchorwatch programı faydalı bir uygulama. Ama aynı koyda kalan başka birisi bu programı kullanmıyor olabilir, demirinin tutup tutmadığını da kontrol etmemiş olabilir. Alargada ya da kıçtan kara olun. tarayıp sizin güvende sandığınız teknenize çarpabilir. Yani diyeceğim o ki, alargada kalan tekne diğerlerini tedirgin edebilir. İki ucu pis değnek gibi bir durum. Alarga sevdiğimiz halde yerine göre kıçtan kara olmamızı gerektirecek haller de olacaktır. Bağlanmaktan korkmamak lazım.
Bir konu daha var. Biz her iki durumda da tüm usturmaçalarımızı indirmiştik. Kaldığımız tüm koylarda gözlemlediğimiz ise bir çok teknenin usturmaçalarını indirmedikleriydi. Hatta Bencik'te sahibinin sıkıca bağladıktan sonra tekneden ayrıldığı anlaşılan boş bir tekne vardı. Onun usturmaçaları bağlı bile değildi.