Cüneyt Abi müsadenizle alıntılıyorum. Dostlar Cüneyt Abi Facebook taki sayfasında paylaşmış, çok güzel bir bilgi, benzerini babannemden dinlemiştim.
"AYANDON" MUŞ..
Fırtına geliyo yine. Bir kaç gün havalar yamuk..
Fekat bunu atlatırız; o kadar da kötü görünmüyor canım followırlar. Biraz esecek güneyden güneyden; biraz da yağacak. Başa çıkarız; sıkıntı yok..
Fırtına takvimi "Ayandon" bu diyor.
28 Ocak'tan başlayarak 3 gün devam edecekmiş.
Yazılı kayıtlara göre, Emevi denizciler zamanından beri bilinmekte olan bi fırtınaymış.
Güneyden esen en kuvvetli fırtına derler.
Osmanlı’da bu fırtına zamanında denize açılmak yasaklanmış. Din adamları bu vakitte denize açılmayı mekruh görürlermiş, Ayandon fırtınasında boğulan denizciye," mundar gitti" denirmiş.
Ben çıkmam anacım yarın öbürgün denize.
Adı nerden geliyo derseniz, Ayandon köyünden zannımca..
Günümüzde Hamamlı olarak anılan, Sinop ilinin, Türkeli ilçesine bağlı bir köy..
Osmanlılar zamanında, Ayandon'da yaşayan ve evlenmeye hazırlanan bir genç, yelkenliyle başka bir ilçeye, düğün alışverişi yapmaya gider. Dönüşte fırtınaya tutulur ve denizde kaybolup gider.
Günlerce oğlunu bekleyen annesi, bir ağıt yakar ardından.
"Ayandon’dan ay doğdu
Ben sandım sabah oldu
İstifan’ın önünde
Oğlum Sabri kayboldu
Denizde kum kaynıyor
Sabrim yelken bağlıyor
Oturmuş güverteye
Gencim diye ağlıyor
Beklerim gelir diye
Dalgalar erir diye
Güneş doğdu gün battı
Nerdesin yavrum yine"
Yaa.. İşte böyle.. Demek ki Ayandon; tikkatli olunuz canım followırlarım