Daha önceki yazılarımdan hatırlarsınız; Babakale’de iki kanatlı orijinal Pervanemi şamandıraya çarpıp, yamultunca; Denpar’a telefonla üç kanatlı pervane siparişi vermiştim. Üç kanatlı pervaneyi tornistanda yaşadığım dümen dinlememe sorunumu halleder diye diye tercih etmiştim.
Pervane gelene kadar, 2000 d/d’i geçmemek kaydıyla, hasarlı pervane beni birkaç gün idare etti. Küçükkuyu’da Kargodan teslim aldıktan sonra bulduğum bir dalgıç Assos’da değişimi gerçekleştirdi. İşin erbabı dedikleri Dalgıç ayrı bir hikaye konusu. Benden pervane rakamı kadar değişim ücreti isteyip; benim rakamı yüksek bulmam üzerine, malzemeye 22 bin lira yatırım yaptığından bahsedip, ücreti makul göstermeye çalışmıştı. Yarı fiyatına anlaştıktan sonra Assos’da teknenin yanına geldiğinde sırtında bir tüp, elinde de bir metre boyunda tesisatçı anahtarı görünce benim gözlerim açıldı; yatırım dediği de bu tüp ve tesisatcı anahtarıymış Müsaade etseydim adam o su balyoz gibi tesisatçı anahtarı ile dalacaktı pervaneye. Eline çektirme, ayarlı anahtar vb. uygun aleti tutturdum da biraz içim rahatladı. Neyse, değişim gerçekleşti, tatilim de zehir olmadı; buna şükür.
Sonra dönüşümde, İMES’de hasarlı pervanemi düzelttirip, balans yaptırdım. Yeni aldığım ve büyük ümitler bağladığım üç kanatlı pervanenin de tornistan performansının çok az avantaj sağladığını; ileri performansının ise kötü olmasından kaynaklı, ilk çekek de orijinaline dönme planımı bu Mayısta gerçekleştirdim. Ne varki İMES’de yapılan düzeltme pitch (hatve) ayarını bozmuş anlaşılan ki 2000 d/d’e çıktığımda eksoz duman atmaya ve sarsıntı çoğalmaya başladı. Nitekim, pervanecimi aradım; “Abi, hatvesi ile oynamadık ama sen bir getir hallederiz” dedi. İnşaallah, “Hallederiz Kemal Abi” durumu olmaz İnşaallah.
Pervane değişimi gündemime tekrar girmiş oldu; ama bu defa deniz altında! Bunun için berrak bir su ve malzeme düşürme ihtimalinde karşılık, ulaşılabilecek bir zemin lazım. Yeşilköy – Florya hattında su berbattı geçen hafta; onun için Pazar günü öğle Sivri Adaya yöneldim. Öğle saatlerinde ulaştığımda baktım orada hep bizden tekneler, Asterix, Çakıl, Maia, Sanda…
Uygun bir köşeye yerleşip, hemen işe koyuldum. Güneş varken deniz sıcaklığı idare ediyordu; ama gölge düşünce iyice üşüttü beni. Bir ara Ahmet Reis ve Çakıl’ın Oğul Reisi Volkan dalarak bana yardıma geldiler. Ama soğuk su herkesi titretti. Nitekim, ben de 5 saatlik uğraşıdan sonra işi ancak bitirebildim. Ha bu da bana ders olsun; en kısa zamanda Dalış Tüpü alınacak. Normalde yarım saatte bitecek iş saatler aldı. Çıktıktan sonra sıcak duş alsam da hala titriyordum. Sonra bir de mide bulantısı bastırdı; deniz tutmasına kullanılan haptan bir tane aldım da günü kurtarabildik. Hasta olurum diye epey endişe ediyordum ki şükürler olsun bir sıkıntı çıkmadı.
Denizaltında çalışırken, kullanılan aletlere mutlaka ip bağlanması uygun olur. Aklıma sonradan geldi, arabadaki şemsiyeyi almış olsa idim, deniz altında mile ters asarak parça düşürme ihtimaline karşılık tedbir almış olacaktım. İşin uzaması biraz da tedbirli olmamdan kaynaklandı; her ne kadar kama, pul vb. yedeklerim olsa da önemli olan düşürmemek.
Bugün Whatsup Teknosohbet-Denizlerdeyiz grubunda bir Reisin pervane ile ilgili paylaşımı beni iyice endişelendirdi; son bir yılda 5 defa pervane düşürdüğünü yazıyordu kendisi. Ona verilen cevaplarda da göbek vidasının haddinden fazla sıkılması ile milin çatlatılmasından bahsediliyordu. İş hassas yani. Yine cevap olarak somunun locktite, sunfix veya deniz tutkalı ile sabitlenmesi tavsiye edildi. Benimkinde Pervane ile Konik Somunu arasında Kromdan kilitli pul var; somunun üzerine kıvrılıyor. İlk gördüğümde tek taraflı yatırılmıştı; bu Çekekte ben her iki tarafını da yatırmıştım. Sökme süresinin uzaması biraz da bundan kaynaklandı.
Bu vesile ile Sivriada’da, dönmeleri gerektiği halde benim işi bitirmemi bekleyen Ahmet, Faruk Abi ve Oğlu Volkan Reislere buradan teşekkürlerimi iletiyorum; Sağolun, Varolun. İhtiyaç hissettiğinizde hep bir Denizci yakınınızda olsun.
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi