Sanırım ada vapuru kaptanları artık Tayo Mar'ı iyice tanımışlardır.. Hani Burgaz vapur ve motorlarından sonra bu adaya giden özel deniz taşıtı Tayo Mar'dır her halde..
Dün yelken filan yapacağım yoktu aslında..BU patalya filan derken , Tayo Mar 'ı ihmal ettik biraz.. Bugün tekneyi kontrol etmek için uğradım barınağa..Yağmur dinmiş , hafif güneş de çıkmıştı. Havuzluğa yayıldım kestiriyorum.. Hava soğuk ve sert kuzeyli rüzgar var.
Tayo Mar için bile sert bir hava .. Birden bütün kış nasıl lodos yüzünden yelken yapamadığım geldi aklıma.. Sorun lodos değil .. Lodos hep Marmara'nın ortasında esti durdu.. Bize de daha çok dalgası geldi lodosun. Geldi mi de çok sert esti ki çıkmak mümkün değil.
Kim uğraşacak şimdi.. Tatlı tatlı kestiriyorsun işte .. yok .. rahat batar bana.. Bir de canım rakı çekti.. Şöyle antigoni de otursam , iki üç meze bir de soğuk rakı, bi de tütütn.. Olan oldu tabi. 15 dakika sonra Tayo MAr , bilmem kaçıncı Burgz seferine çıkmıştı bile..
HAva sert , ama pupadan aldım rüzgarı.. Hedef hızlıca Antigoni.. Şu meşhur batık adanın kayalarına çok yakın geçiyorum bu sefer. Kayaların kenarındaki yeşil yosunları seçecek kadar yakın.. deniz maviden yeşil renge dönüyor.. sığlaşıyor iyice.. Ulen bi topuk filan olmasın.. ? Bir Süre sonra tekrar lacivert oluyor Marmara.. Elbette Ege laciverdi ile ilgisi yok suyun..
Hava kapattı yine , denizin rengi maviden griye döndü.. Rüzgar arttı, kuzucuklar devrilmeye başladılar.. Sıkıntı yok , daha çan çalmıyor nasılsa.. sadece Bocurum ve trinket açık.. Hızım da fena değil aslında.. Biraz daha hızlanmak istiyorum.. Trinketi kapatıp floğu açıyorum..
Pupa seyrindeyim ama Burak 'tan öğrendiğim gibi gidiyoum. Rüzgar gülünün (okunun adı ne haltsa artık.. ) çatalının içine sokmuyorum oku.. Böylece yelkenler hep dolu kalıyor.. İğnecik seyri yapmıyorum yani..
Floğu açınca Tayo Mar ciddi hızlaıyor.. Trim mükemmel, otopilota neredeyse hiç iş düşmüyor.. Uanıyorum havuzluğa.. Güneş Açtı yine.. Yüzüm ısınıyor.. Lahana gibi giyindim yine.. bir tişört, polar ve üzerinde montum var.. Kafamda poların kapşonu. İyice sıkılmış..
Güneşin sıcaklığının arasına serpintiler gelmeye başlıyor.. Rüzgar sağnaklarla çanı tıngırdatmaya başlıyor.. 25 Knotlara yaklaştık demek.. Dalgalar irileşiyor.. Kıyıdan iki mil uzakta koca dalgalar.. BUnlar bence yolcu motorlarının dalgaları ile çakışıp büyüyen dalgalar.. Birden doğudan kocaman dalgalar beliriyor.. Ne alaka şimdi böyle kuzeyli eserken..
Bakıyorum gemi filan da yok.. Marmara sen cidden manyaksın ya.. Kaşık adası ile Burgaz arası sıfır hava varken bile hep eser.. Şİmdi iyice bindiriyor rüzgar..Kulaklarımda vınlamaları duyuyorum..
Neyse, adaşım Ersin 'i arıyorum. Gelsin alsın beni.. Kaçık adası ile Burgaz arası resmen nehir gibi akıyor. antigoni restoranın botu hoplaya zıplaya geliyor.. Tonoza yanaşmam bile beş dakika sürüyor.. Burası nispeten korunaklı..
Tekneyi kapatıp, Bota geçiyorum.. Ersin yine suratıma garip garip bakıyor.. Abi bir de normal havada gelsen..!
Dalgaların üstünden seke seke limana varıyoruz.. Tayo Mar 'ı son bir kontrol ediyorum gözümle..
Küçük bir masaya oturuyorum. Restoranda bir ben , bir de genç bir çift var.. Tam dandik purolardan bir tane yakacağım, garson başımda bitiveriyor.. abi yasak.. Yahu tentenin altındayım ya.. abi ceza kesiyolar dışarı çık o zaman.. Dışarısı dediği 25 cm ilerdeki diğer masa.. Ne gam.. Geçiyorum dışarıdaki masaya..
Her zaman yaptırdığım, peyirli cevizli salata... Üxerine bol sirke ve zeytinyağı.. Yanında fava , girit ezmesi, bir iki bir şeye daha.. ama en önemlisi enginar pirzola.. Rakıdan bir yudum..
Oh be .. dünya varmış..