İster karasal araçlarda, isterse deniz taşıtlarında yağ,
km ya da saate bakarak değiştirilmez.
Yağın evsafına bakılır, yağ beni değiştirsen iyi olur abi demişse değiştirilir.
80 li yılların başında ilk arabamı aldığımda,
hem yağın günümüze göre nispeten ucuz olması hem de yeni heves nedeniyle
2-3 bin km aralığında motor yağını değiştirir,
4-5 bin aralığında da şanzıman yağını kontrol ederdim.
O zamanın merakıyla aldığım motor dergilerinin birinde şöyle bir yazı okumuştum.
Aklımda kaldığı kadarı ile;
Uluslararası büyük petrol türevi satıcılarından birinin pazarlama müdürü bir asistanını görevlendirir.
-Türklerde bu kadar çok araba yok, git bir araştırma yap.
Türkler bizim yağları yoksa mutfakta mı kullanmakta.
O yazıyı okuduktan sonra araçlarımın yağlarını evsafına bakarak değiştirmeye başladım.
Bazen 20 binde bazen 50 binde oldu bu değişimler.
Bu arada bu motorda, bu şanzımanda, bu dişlide bu yağ kullanılacak empozeleri,
tamamen pazarlama hilesidir.
Tamam labaratuvar şartlarında felan deneme yapmaktalar,
ama o zaman şanzıman ve motor imalatını bırakıp yağ üretmeye başlasalar iyi olur.
Abartma hocam din kardeşiyiz diyecek dostlara WW grubunun yediği herzeleri hatırlatırım.
Sail driver şanzımanlarda yağ kontrol çubuğunu çekip,
yağı önce gözle sonra baş parmak ve işaret parmağınızla kontrol edin.
Hoşunuza gitmeyen bir durum varsa değiştirin.
Haaa ben bu kontrollerden anlamam abi, anlamak zorunda da değilim diyecek dostlar alınmasın,
o zaman kız kulesinin karşısında oturup gelip geçen gemilere türkü yakın.
Tekne işi;
bozuldu mu servise götürürüm, yolda kaldımı çekici çağırırım işi değildir dostlar.