Benden önce gelmiş randevuya.. Oysa ben de heyecandan on dakika erken gelmiştim.. Geçen muhabbetin tadı hala damağımda. Heyecanım ondan..
Kalktı .. sarıldık öpüştük.. Malum kahve dükkanında kendimize daha rahat sohbet edebileceğimiz bir masa bulduk.. Söz verdiği projeler yanında..
Önce getirdiği projeden , sonra başka yelkenlilerden , sıkıldığımızda ortak tanıdıklarımızın kulaklarını çınlattık.. Sonra tekrar projelere daldık.. Tekne yapımı ile ilgili en olmadık , en aptal soruları sordum.. saatlerce konuştuk.. Postalardan, eğrilerden.. Omurgadan beton salmadan , çeneli teknelerden.. sonra arada başka projeleri tartıştık.
Yeni bir dört saat daha .. Bu arada sürekli duble espresso içip duruyoruz.. Ben soruyorum o anlatıyor.. Türk yelkenciliğinden
daha daha bir sürü şeyden..
Kahveden kalkıyoruz.. Beraberce yürüyoruz.. daha doğrusu iki adım yürüyüp, durup muhabbete devam ediyoruz.. Bir yarım saat de orada geçiyor..
Tam ayrılacakken dönüyor.. Bir şeyler söyleyecek belli.. Karar vermekte zorlanıyor..
-Ersin Tayo Mar a gelmeyi çok isterim aslında..
-Senin yaptıklarını görmek, seninle yelken yapıp, Tayo Mar'ın seninle performansını merak ediyorum..
-e gel abi her zaman.. (kırgınım aslında kaç defa çağırdım gelmedi diye düşünüyorum.. )
-Yok .. yanlış anlama ama gelemem..
-Neden yahu?
Sanki aklımdan geçeni okumuş gibi şöyle diyor..
-Biliyorum çok çağırdın , bende her seferinde bir bahane buldum..
-Sahi gelmedin hiç..
-Gelemedim..
-Neden.?
-eski sevgili gibi düşün..
Daha konuşamadık.. el sıkışıp ayrıldık.. Ayrı yönlere doğru döndük.. Yürüdü ama ben yürümedim.. arkasından gözden kaybolana kadar baktım..
Hani eski Türk filmlerinde olur ya aynı güzel kadına aşık , biri daha yaşlı iki adam gibi..
Hey gidi Cem Gür.. Bir muhteşem denize sevdalı insan işte..