Küçük yelkenli teknelerle ilgili bir konu başlığı aradım. Bulamadım. Amatör denizcilik için en fazla önemsediğim konuların başında küçük yelkenli tekneler gelir. Lazer, optimist, 4.70, finn, pirat gibi olimpik sınıfları kastetmiyorum küçük yelkenli tekne ile.
Kastettiğim 3.5-7 metre arası yelkenli sandal veya mini kamaralı tekneler.. 3-7 metre dedim ama muhtemelen 7 metreden daha küçük boy tekneler, benim demek istediğim. Denizcilik çevrelerinde "trailer teknesi" başlığı altında eni karayolları standartlarında (2.40 metre miydi?) olan tüm tekneler bu gruba ayrılıyor. Hatta 30 feet tekneler bile "küçük yelkenli tekne" olarak sınıflanabiliyor. O bakımdan benim kastettiğim 7 metre üstü tekneler değil.
Bir espri olarak yaptığım sınıflama ölçüsü var. Benim küçük tekne tanımı daha çok buna uygun. "Havuzlukta otururken el attığında deniz suyunu avuçlayabiliyorsan içinde olduğun tekne, küçük teknedir" şeklinde.. Tanımı böyle yapınca da 6 metreyi geçmeyen tekneler anlaşıldığı aşikar özel tasarım bir yapım değilse şayet..
Çok güzel bir kayığı olan balıkçı dostuma sormuştum. Niye buna yelken takmıyorsun diye. Baltabaş kayığın geçmişini hatırlayanlar onun yelken kürek zamanlarını da biliyorlardı. "Abi ipler, teller çok çapariz çıkarır, bir de yavaş gider, biz balıkçıyız, hızla gider döneriz, paraketa veya ağ atarken-toplarken de yelken kullanılmaz" demişti. Haklıydı elbette, ama biraz daha erken çıkıp, yelken seyri ile gideceği avlanma sahasına yelkenle gidebilirdi. Fakat yelken halatlarının, bumbanın, ıstralyaların, çarmıhların küçük bir kayıkta balık avı sırasında sıkıntı yaratacağı kesindi.
Yine özel kayığı ile balık avına giden emekli dostlar da "kim uğraşacak onunla" havasındalar. Giderek leğen şekilli dıştan takma motorlu fiber kayıkların yaygınlaşması da pazarın trendini, alıcının ilgisini gösteriyordu.
Deniz meraklısı birçok dostum, özellikle de tekne sahibi dostumla anlaşmakta güçlük çektiğimiz konu yelken konusu idi. Belki de sözü yokuşa sürmek için mazeretler üretiyorlardı ama yelkene ciddi mesafeliydiler. Bu mesafenin nedeni de büyük ölçüde hiç yelken deneyimi olmamaları veya yelken bilmemeleri idi.
Yıllar önce heves edip aldığı yelkenli kayığı hiç yelkenle kullanamadığından yakınmıştı benden yaşça epey ileri bir emekli. Nedenini sorduğumda da ya hiç rüzgar yok, ya çok rüzgar var, arasına rastlamadım demişti. Sonuçta motorla balık avına gitti geldi bir müddet sonra da sattı kayığı..
Şayet konuşursak, üstünde düşünürsek, balıkçı sandallarının bile "çapariz çıkarır abi" gerekçelerini ortadan kaldıracak yelken mimarisi, mekanizması geliştirebiliriz gibi geliyor.
Misal 4-5-6-7 metre yelkenli kayıklar için takılıp sökülebilen bir mizana direğinin küçük kayıklarda yelkeni yaygınlaştırmaya katkı sağlayacağını sanıyorum. Bilmem yanılıyor muyum? İkincisi seri imal edilen fiber kayıklar için daha özel bir uğraş gerektirir belki ama ahşap kayıklara takılacak basit bir direk ve takılacak az metrekareli yelkenlerle daha fazla yaygınlaşma sağlanacağı kanısındayım.
Küçük imalatçılar genelde sipariş ile çalışıyor. İçlerinde 4-5 metre kayık imalini siparişsiz başlayıp bitirirken satanlar da var. Ya da bitirdikten hemen kısa zaman sonra. Bu üreticilerle sohbet ettiğimde "niye buna direk takmıyorsunuz?" veya "bunu niye sadece kürek ve motor teknesi olarak yapıyorsunuz?" "Niye yelken-kürek teknesi yapmıyorsunuz?" dediğimde karşılaştığım durum, daha önce hiç yapmadıkları ve dolayısıyla da yelkenli kayık inşaı konusunda bilgisiz oldukları idi..
Küçük tekneleri daha çok konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Amatör denizciliğin gelişiminin olimpik sınıflar dışında tek insan kaynağı küçük yelkenli tekneler..
Yaygınlaşmaya başlarsa küçük tekneler, malzemesi için de pazar oluşur. Bu da dar çerçeveli ve hacimli amatör denizcilik piyasasına (sektörüne mi diyeyim?) hem katma değer, hem para girmesine hem de istihdama katkı sağlar. Hevesliler için, kıyıda oturup hayal kurmaktan çıkış imkanı sağlar. En başta "bütçe baskısı" kaygısını daha az düşünmelerine neden olur. 4-5 metrelik seri üretim bir yelkenli kayıkla hem denizde olunur, hem de bütçe baskısının etrafından dolaşılmış olur.
Tabii sektörün profesyonellerinin deneyimlerinin de aksi yönde olduğunu belirtmek gerekir. Ama bu iş ancak küçük yelkenli kayıkların yaygınlaşması ile gelişir.
Ne dersiniz?