Bilen bilir, iki yıldır kışlarımı çekek alanında bir atölyede tekne onarım işçisi olarak geçiriyorum. Dolayısıyla tam da merkezindeyim olan biten hemen herşeyin. Ülkenin genel sorunları doğal olarak bu sektörde de geçerli. İyi eğitimli, kalifiye eleman hangi sektörde bulabiliyorsunuz ki bu alemde, hele ki kurumsallaşması mümkün olamayan küçük şahıs işletmelerinde bulasınız.
Bizim atölye diğerleri gibi, sektörün küçük bir turnusol kağıdı. Boyacılarımız doğal olarak oto kökenli, çünkü en iyi işi onlar çıkartıyorlar. Diğer elemanlarımız da ya inşaat ya da oto sanayi kökenli. Sonuçta memlekette tekne bakım onarımına yönelik mesleki eğitim varsa bile ihtiyacı karşılama noktasında durum ortada. Sanırım Marmaris'ten sonra bu işlerin en yoğun yapıldığı yerdeyiz ve durum bu.
Tabi benim pozisyonum daha da eğlenceli. Eğitim meslek elektronik, metalurji mühendisliği ve işletme. Fakat en önemli fark mesleki eğitimden ziyade genel eğitim ve analitik düşünce ile şekilleniyor. Evet, boya ustası gibi cillop gibi boya atamıyorum ya da motor ustası gibi sesini dinleyip teşhis koyamıyorum. Fakat belki de en önemli fark şurada başlıyor, bir sorunla karşılaştığımda sorunu çözmek kadar sorunun kaynağına odaklanıyorum. Aldığım mesleki eğitimin en önemli katkısı bu olsa gerek.
Atölyenin sahibi çok eski bir arkadaşım. Tüm ailesi çekek işinde, öncesi balıkçılık. Dolayısıyla mühendislik okumasının ötesinde tüm hayatı bu işlerin içinde geçmiş. Ama hepimiz gibi o da "alaylı" diyebileceğimiz bir pozisyonda. İyi bir armacıdır. İyi bir yelkencidir. Ama geçen sene dikeceğimiz devasa bir direği dikmek için Fransa'dan gelen arma uzmanı, kartında aynen öyle yazıyordu, teorik bilgi olarak belki dipsiz kuyuydu ama pratik uygulamalarda fiyaskoydu. Fakat eğitimi ve statüsü gereği "ustamız" oydu. Tüm süreç "Türkün Fransızla imtihanı" tadında geçti. En küçük detaylara bile gösterdiği hastalıklı ilgi beni kasmadı ama bizim ustalar cinnetin tüm evrelerinden geçti.
Bir diğer önemli konu da hizmet aldığınız bir çok firmanın sahibi ya da çalışanlarının tekne sahibi olmamaları. İtina gösterebiliyorlar ama empati kuramıyorlar. Motoryat segmenti ayrı bir dünya, kaptanlarla dansediyorsunuz. Ama yelkenli segmentinde müşteri ilişkileri en başta bu empati eksikliğinden sorunlu. Atölyede tekne sahibi olarak en önemli avantajım bu noktada başlıyor. Sonuçta ben ne istiyorsam, karşımdakinin de benzer beklenti içinde olduğunu biliyorum. Sayısız örnek verebilirim. Usta için anlamsız olabilecek bir çok şey müşteri için önemli, hatta olmazsa olmaz şeyler olabiliyor.
Bir diğer örneği de yazları çalıştığım önemli bir zincirin büyük bir otelinden verebilirim. Benzer sorunlar söz konusu. Kalifiye işgücü, altmışbin nüfuslu ve geçmişinde SEKA, MOPAK ve Etibank dışında bir istihdam kaynağı olmayan Dalaman için büyük sorun. Otelinizde kilit pozisyonlar için istihdam etmek istediğiniz kaynak ne yazık ki buralarda yok. Buralarda eldeki kaynak asgari ücretle, nitelik istemeyen işlerde çalıştırabileceğiniz, hizmet sektörü için son derece sıkıntılı bir kaynak.
Bu ülkenin henüz çözemediği ve yakın gelecekte de çözebileceğine inanmadığım sorunu mesleki eğitim. Hala birinin yanında üç ay çalışıp, sonra tam karşısında bir dükkan açabiliyorsunuz. Ya da tam da benim gibi, tekne onarım işçisi olarak çalışabiliyorsunuz. Çünkü önünde engel yok. Kısır ve etkisiz düzenlemeler var sadece. İş güvenliği gibi. Denetimin yetersiz olması mevcut iş güvenliği mevzuatını neredeyse geçersiz, daha da önemlisi sadece uyulması gereken formalite haline getiriyor.
Yaşanan tatsız örnek, tam da yukarıda bahsettiklerimin bir harmanı. İşverenle işgören arasında bir sözleşme yok. İşi yapan da, işi yaptıran da gerekli güvenlik önlemlerini almamış. İşin yapıldığı yerde iş güvenliğine yönelik varsa belki bir kenarda bir "maşallah" vardır. Ha, sanmayın ki marinalarda daha fazlası var. Ama en azından marinalar olası tazminat endişelerinden dolayı işi sıkı tutuyor ya da tutmaya çalışıyorlar. Yine de her sezon iskeleden düşme başta olmak üzere mutlaka iş kazaları yaşanıyor. Burası kurtlar sofrası gibi. İş çok ama iş yapan adam da çok. Bir iş bulduğunda kaçırmak istemiyor insanlar.
Bu işin iki tarafında da yer alan birisi olarak, basit işlerde tabi ki bende teknemde birilerini yevmiyeli çalıştırdım. Ama direğime benden başkası çıkmadı. Elektrik işleri başta olmak üzere, riskli olabilecek tüm işleri kendim yaptım. Önümüzdeki günlerde yine Yengeç'te birilerinin çalışması gerekecek. İlk yapacağım şey işe başlamadan hemen sigortasını yapmak ve basit de olsa bir iş akdi yapmak olacak.
Burada tekne sahiplerine daha büyük sorumluluk düşüyor. Bu yaşanan acı ve ibretlik bir örnek. Dilerim tekrarı olmaz ama tekne sahiplerinin en azından benim tanıdığım büyükçe bölümü koşulları analiz etme noktasında çalıştıracakları işçilerden daha donanımlılar. Fazlaca uzadı ve biraz dağıttım sanırım. Ama kısa özeti hep aynı; eğitim şart.
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."