Efendim,
Kon Tiki' nin Göcek - Ören seferi yazdan belliydi. Kasım başında planlanıyordu. Sağ olsunlar çevremdeki pek çok kişi "ben kesin geleceğim", "beni sakın unutma" şeklinde katılım isteklerini belirttiler. Son haftaya girdiğimizde "ben de gelmek istiyorum" diyen kişi sayısı dokuzu bulmuştu. Her ne kadar Kon Tiki bazı arkadaşlarca orta boy bir kuru yük gemisi olarak tarif edilse de -bu konu daha sonra tekrar ziyaret edilecektir- yatacak yer konusu kafamda dönüp duruyordu. Son üç güne girdiğimizde katılımcı sayısı ben dahil altı kişiydi. Bir ara acaba ben tekneyi bırakıp kara yoluyla mı gitsem diye düşünmedim desem yalan olur. Ve son gece üç kişi kaldık. Ben, Ahmet ve Kemal. Burada öncelikle her ikisine de ayrı ayrı çok çok teşekkür etmem gerek. Her ikisi de resmen işini gücünü bırakıp, ortağıyla sorun çıkmasını göze alıp, atlayıp geldiler. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Ahmet ile Kemal sabah üçte yataklarından kalkıp yola düştükleri için gece seyri yapmasak, Ekincik' te dursak mı falan derken, Ahmet her zamanki gibi "hava güzel, gidelim" dedi. Ve Biz öğlen saatlerinde Göcek'ten çıkıp, sabah 7:30 gibi İngiliz Limanına demirledik. Hani karıncanın su içtiği derler ya, öyle bir denizde seyir yaptık. Yol nasıl bitti anlamadım.
Aslında yaz dönemi koy gezileri çok hoşuma gitmiyor. Kalabalık içinde demir yeri bul, ya da ekip için bir restoran iskelesine bağlan ve her iki yanındaki komşu tekneler ile birlikte askerlikteki koğuş benzeri bir ortamda uyu. Oysa bu mevsimde İngiliz Limanı bomboştu. Okluk'ta alargada bizden başka kimse yoktu. Bir girip çıktığımız Löngöz keza bomboştu.
Kısacası sessiz, sakin, huzur verici bir sarı yaz yaşadık.
Darısı herkesin başına....