Bu başlık unutulmamalı ve hep gündem de kalmalı, okuduğum tüm dijital ortamlarda ve yazılı kaynaklardaki en iyi derleme bu başlık altında. Sevgili Tan Kaan 'ın derlemesini buraya tekrar alıntıladım.
Günümüzde elektronik aletler, İnternet ve tahmin istasyonlarından hava durumu ile ilgili kolaylıkla bilgiye ulaşabiliyor olsak da geleneksel yöntemler hakkında bilgi sahibi olmak, tahmin yeteneğimizi geliştirmek, çok uzun yıllara dayalı tecrübelerden elde edilmiş olan yıllık hava davranışlarına istinaden yapılmış takvimleri takip etmek, amatör denizci olarak saygı göstermek ve bu insan duyularının körelmesine izin vermeyen yöntemlere sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple, öğrenmeye açık bir amatör denizci olarak, Tüm doğanın alarmı olan bu belirtileri ve yöntemleri hakkında zaman içerisinde duyduğum, okuduğum, arşivlediğim bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Aramızda profesyonel olarak bu sistem, tahmin ve takvimi kullanmış/kullanıyor olan arkadaşlarımız var. Bu paylaştığım bilgiler üzerine yanlış veya eksiğim olduğunu düşündükleri noktalar olur ve tamamlarlar ise çok memnun olurum.
RÜZGÂRLAR VE YÖNLERİ
Rüzgâr, bir yüksek basınç alanından, alçak basınç alanına doğru, kitle halinde, yatay yönde, yer değiştiren hava hareketine denir. Bu hareket sonucu, karada olan olaylardan çok, denizde olan olaylar denizciyi ilgilendirir. Rüzgârların estiği yönlere, adlarına ve şiddetine göre havanın ve denizin nasıl olacağı tahmin edilebilir. İklimbilim denilen bilim dalı, bundan yararlanarak ve geçmişteki gözlemleri değerlendirerek, aşağı yukarı doğru sayılabilecek hava tahiminlerinde bulunup "Tahmin Takvimleri" yapmıştır.
Amatör denizciler de, rüzgârları ve özelliklerini öğrenerek denizin tehlikesiz olduğu dönemleri anlar ve güvence içinde seyir yapar. Bir pusulayı önümüze alarak baktığımızda, dört ana yönden oluştuğunu görürüz. Yatay olarak yerde duran pusulanın tepesi, ya da üstü Kuzeyi gösterir.
Burdan esen rüzgâra denizci dili ile YILDIZ denir.
Yıldızın altı güneyi gösterir, burdan esen rüzgâra KIBLE denir.
Yatay pusulanın sağı, doğuyu gösterir, burdan esen rüzgâra GÜNDOĞUSU yada Güneş rüzgârı
Solu ise batıyı gösterir, burdan esen rüzgâra da BATI denir.
Pratik olarak güneşin doğduğu yönü soluna alan bir kimsenin, sağı batıyı, tam karşısı güneyi arkası da kuzeyi gösterir. Bu rüzgârlar ve yönler dört asal rüzgâr ve yöndür.
Yıldız ile gündoğusu arasından esen rüzgâra POYRAZ, Gündoğusu ile kıble arasından esene KEŞİŞLEME, Yıldız ile batı arasından esene KARAYEL, batı ile kıble arasından esene de LODOS denir. Bunlara da ikincil yön veya feri rüzgârlar denir. Feri rüzgârlar, iki anayön rüzgârın tam ortasından çıkan rüzgârlardır. Rüzgârlar şiddetlerine göre 12 adla anılırlar.
Bunlar:
Sakin, gayet hafif, hafif, latif, orta, firişka, kuvvetli, orta fırtına, fırtına, kuvvetli fırtına, büyük fırtına, bora ve kasırgadır. Kasırga, ayrıca siklon veya tayfun adı ile de bilinir. Rüzgârların şiddeti saat/kilometre olarak ölçülse de çoğunlukla knot olarak söyleriz. Denizciler saatte 50 kilometreden (27knot) hızlı esen rüzgârlara fırtınamsı rüzgar derler. Rüzgârların en güçlüsü kasırgadır. Ülkemiz sularında görünmeyen bir rüzgâr türüdür. Daha çok okyanuslarda ve ABD'lerinin bazı bölgeleri ile Japonya'da görülür. Hem denizde ve hem de karada büyük felaketlere yol açar. Binaları yıkar, denizleri taşırır, ağaçları kökünden söker. Bizim denizlerimizde saatte 100 kilometre hızla esen büyük fırtınalar ve ondan daha hızlı esen boralar görülür. Kasırga görülmez. Rüzgârlar hızı, anemometre denilen ve havanın yere göre hızını ölçen aletle ölçülür.
RÜZGARLARI ANLAMA
Rüzgârların cinsini denizdeki dalgaların şekline, dumanlara, ağaç yaprakları ve dallarına, elektrik direkleri ve tellerine, evlerin damlarındaki kiremitlere, bacalara bakarak anlamak mümkündür.
Sakin denilen rüzgâr türünde, esinti hemen hemen hiç yoktur, dumanlar dikine çıkar, yapraklar kımıldamaz.
Gayet hafif rüzgârda dumanlar az eğilim kazanır, yapraklar zaman zaman kımıldar.
Hafif rüzgârda, yapraklar sürekli kımıldamaya, denizde sular oynaşmağa başlar. Latif rüzgârda, yapraklar sürekli sallanır denizde dalgacıklar oluşur.
Orta rüzgârda, ağaç dalları sallanmağa başlar,dalgacıklar küçük dalgalara dönüşür.
Frişkada, dumanlar yatay hale gelir, bayraklar sürekli, ağaç dalları arasıra dalgalanır.
Kuvvetli rüzgârda, rüzgârın hızı saatte 35-40 km.ye çıkar, büyükçe dalgalar meydana gelir, elektrik direklerinin telleri sallanarak ses çıkarır.
Orta fırtınada, hız saatte 50 km.ye ulaşır ve gerçek fırtına oluşur. Ağaçlar sallanır, sandalda dümen tutmak zorlaşır ve ayakta zor durulur.
Fırtınada hız 60-70 km.ye ulaşır, ağaçlar sürekli sallanır ve küçük dallar kırılır. Kuvvetli fırtınada, ağaç dallarının büyükleri de kırılır, elektrik direkleri sallanır, teller kopar, binaların kiremitleri ve bacaları uçar.
Büyük fırtınada hız 100 km.nin üstüne çıkar. Küçük ağaçlar kökünden sökülebilir, çatılar uçar, yürümek imkânsız hale gelir, denizde tekneler alabora olur, büyük dalgalar meydana gelir.
Borada, hız 120 km.ye çıkar, evlerde büyük hasarlar meydana gelir, damlar, çatılar uçar, büyük ağaçlar bile kökünden sökülür, denizde durmak imkânsız hale gelir.
Kasırgada ise hızın limiti kalmaz; 120 km.nin üstüne çıkar, ne denizde, ne karada durulamaz, gerçek bir felaket başlar, büyük gemileri batırır, binaları temelinden söker, meydana gelen muazzam dalgalar kıyı şeridinde olan yerleşim bölgelerini yerle bir eder. Bu belirtilere bakarak, esen rüzgârın hangisi ve hızının ne olduğunu anlamak mümkün olur. Böylece de denize çıkacak olan denizciler işlerini garantiye almış olurlar. Ayrıca, güneş ve aya bakarak havanın nasıl olacağını anlamak da mümkündür. Örneğin, güneş batarken çevresinin kırmızımsı olması gökyüzünün açık ve pembemsi görünmesi ertesi gün için iyi bir havaya işarettir.
Eğer güneşin çevresi sarı ise, yağışa, açık pembe ise rüzgâr eseceğine işarettir.
Güneş doğarken ise, çevresi dumanlı ve hafif bulutlu ise rüzgâra, fazla dumanlı ve bulutlu ise fırtınaya, güneşin çevresi kırmızı renk ise yağmura ve rüzgâra işarettir.
Ay doğarken, çevresi kırmızı renkte ise yağmura ve rüzgâra, donuk renkli ise yağmura, çeşitli renkler arasında boğulmuş ise kuvvetli fırtınaya işaret eder.
Çiğ yağması, sis olmasına, açık ve berrak, yıldızlı geceler ertesi gün için iyi havaya, denizin renginin maviden koyu laciverte, ya da yeşile, siyaha dönüşmesi fırtınaya, martıların akşam üstü telaşlı uçmaları ve durmaksızın bağırmaları havanın sertleşeceğine işarettir.
Sabahları keşişlemeden esen rüzgâr, öğleden sonra çok sıcak havanın ve onun ardından da kısa süren bir boranın habercisidir.
RÜZGÂRLARIN ANLAMI
Anlattığımız bilgilerin ışığı altında hangi rüzgarın estiğini anlamak kolaydır.
Bu yönler bulunduktan sonra esen rüzgarın estiği yönü bayrak veya flamalara, çıkan dumanların yönüne bakarak bulabilirsiniz. Bu işaretlerin hiçbirisi yoksa, ıslatılan bir parmak havaya tutularak rüzgarın nereden estiği kolayca anlaşılır. Çünkü ıslak parmak rüzgara karşı hassastır.
ANA YÖNLER
GÜNDOĞUSU: Doğudan esen rüzgardır. Denizde tehlike yaratmaz. Ancak balıkçılık açısından kötü bir rüzgardır. Ani ısı değişiklikleri yaptığından balıklar bu rüzgar estiğinde gezindikleri suları terk ederler. Onun için işte balıkçılar (her şeyin doğrusunu severim, gündoğrusunu sevmem) derler.
BATI: Batıdan esen rüzgardır. Buna günindi de denir. Kaçak bir havadır. Lodostan poyraza geçerken olur. Yapacağı kaçak ve kötü havanın süresi bilinemez.
KIBLE: Sert rüzgarı olan bir havadır. Ne var ki yapacağı hava bilinir.
YILDIZ: Meltem niteliğinde denizden kıyıya esen bir havadır.
KARAYEL: Yıldız ile batı arasında esen rüzgârdır. Daha çok geceleri ve karadan denize eser. Estiğinde sıcaklığın düşeceği ve kar yağışı geleceği anlaşılır.
LODOS: Kıble ile batı arasından eser. Estiğinde, sıcaklığın artacağı ve yağış olacağı anlaşılır. Denizi alt üst eder. Balığa çıkılamaz. Bir diğer adı da bozyeldir. Lodosun arkasından genellikle poyraz eser.
POYRAZ: Yıldız ile gündoğrusu arasından, daha çok kışın eser. Orta karar bir havadır, başka bir havaya dönüşmez, balıkçılar için en sağlam hava olarak kabul edilir. Sıcaklık düşer. Halk arasında ayaz denilen soğuklar olur. Poyrazın arkasından da genellikle lodos eser. Balıkçılar, poyrazın kıçı lodos, tur, lodosun kıçı da poyrazdır derler.
KEŞİŞLEME: Kıble ile gündoğrusu arasında esen bir rüzgardır. Bu adın verilmesinin nedeni, İstanbul’a göre Uludağ kıble ile gündoğrusu arasındadır. Uludağın eski adı ise Keşiş dağıdır. Rüzgar da buradan estiği için bu rüzgara keşişleme denmiştir.
Güneyde keşişlemeye güneydoğu rüzgarı da denir. Keşişleme günlerinde sabahtan keşişleme eserse, öğlenden sonra boğucu bir sıcak yapar, bunun arkasından da genellikle boraya kadar varabilen tehlikeli denizler oluşur. Keşişlemeye Akyel de denir.
Bu rüzgârların arasında kalan ve anayön ile ikincil (feri) yönler arasından esen rüzgârlar da estikleri yönlerin ortak adını alarak anılırlar.
Yıldızkarayel, yıldızpoyraz, gündoğrusupoyraz, gündoğrusukeşişleme, kıblekeşişleme, kıblelodos, batılodos, batıkarayel bu rüzgârlardandır.
Ancak, kerte denilen bu rüzgârları amatörlerin ayırt etmesi çok zordur. Pek de gerekmez. Çünkü arasında kaldığı rüzgârların ortak özelliklerini taşır. Bu rüzgarların dışında latif rüzgar niteliğinde olan ve ülkemizde daha çok Akdeniz bölgelerinde esen iki yaz rüzgarı vardır. Bunlardan İmbat güney batıdan, denizden karaya eser. Deniz ile karanın farklı ısınıp soğumasından oluşur. İzmir yöreleri için özel bir rüzgardır. Gene deniz ve karanın farklı ısınıp soğuması nedeni ile karadan denize esen rüzgara da Meltem denir. Her iki rüzgar da şiirlere, romanlara konu olmuştur, isim olarak da kullanılmaktadırlar.
FIRTINA TAKVİMİ ÜZERİNE
Genel takvimlerimizde meşhur sayılı günler genellikle güneşin burç değiştirmesi ile meydana gelen hava değişikliklerini gösteren bir takım günlerdir. Eski takvime göre bir yıl iki bölüme ayrılır.
Birinci bölüm ' Kasım Günleri ' ismini alır ve 180 gün olarak kabul edilir. 8 Kasım' da başlar. 5 Mayıs' ta sona erer.
İkinci bölüm ise, ' Hızır Günleri ' olarak atlandırılır ve 186 gün olarak hesaplanır. 6 Mayıs günü başlar. 7 Kasım günü sona erer. Baharın gelişi, eski takvime göre ' Kasım Günleri ' içinde üç merhalede gerçekleşir. Bu aşamaların her birinde gökten ' Cemre ' düştüğüne inanılır.
CEMRE: Arapça bir kelime olup, ' Ateş Halinde Kömür ' manasındadır. Şubat ayında yavaş yavaş artan hava sıcaklığının sebebi olarak bilinen hayali bir olaydır.
Birinci Cemre ; Kasım Günleri' nin 105. günü yani 20 Şubat günü havaya düştüğü,
İkinci Cemre; Kasım Günleri' nin 112. günü. Yani 26-27 Şubat günlerinde suya düştüğü,
Üçüncü Cemre; Kasım Günleri'nin 119. gün yani 4-5 Mart tarihlerinde toprağa düştüğü kabul edilir.
Cemre, bu evreleri tamamlayıp toprağa düştükten sonra artık kış mevsiminin kesin olarak sona erdiği ve baharın başladığı varsayılır. Artık bu tarihten itibaren kalıcı soğuklar olmaz. Hatta kar yağsa bile hiçbir şekilde tutmaz.
Diğer sayılı günleri de şöyle sıralayabiliriz.
MART DOKUZU: 22 MART
Rumi Mart' ın dokuzunda başlar, birkaç gün sürer. Gece ile gündüz eşittir. Hava sıcaklığının sıfırın altında 20-25 dereceye kadar düştüğü görülmüştür.
Güneş ' Hamel ' (Koç) burcuna girer. Don ve kar fırtınası olabilir. Şıvgın denilen sulu kar yağar. Mart dokuzundan 150 gün önce yani 9-12 Teşrinievvel günlerinde koyuna koç katılır ve böylece davarın kuzulaması bu soğuk günden sonraya rastlatılır.
DOKUZUN DOKUZU: 22-31 MART
Mart' ın (Azer) 9-18' i arasındaki günlerdir. Fırtına, kar yağışı ve soğuk yapar. Yeni uyanan ağaçlara ve oğlaklara zarar verebilir.
MART OTUZU: 13-14 NİSAN
Baharın girdiği günlerdir. Fırtına yapabilir. Halk arasında; ' Mart Dokuzu, Dokuzunun Dokuzu, o da olmazsa otuzu ' sözü ile sayılı günlerden kabul edilir.
APRIL BEŞİ: 18 NİSAN
Rumi Takvim' in beşine rastlayan bu günde ' Camız Kıran Fırtınası ' olur. Bu sebepten hayvanlar ahırdan dışarı çıkarılmaz. Halk arasında ' Kork aprılın beşinden, camızı ayırır eşinden hele hele on beşinden ' sözleri ile bu günün tehlikesi belirtilir. Bu en önemli sayılı günde kar yağabilir. Keskin poyraz eser, dolu yağarsa yeni uyanmaya başlayan ağaçları soğuk alır. Özellikle kayısı, badem ve kiraz çok etkilenir.
Yine halk arasında;
"Aprıl apışır dudak yere yapışır"' veya "Aprıl beşinde tohum ya elde olmalı yada yerde olmalı" derler. Çünkü önceden ekilmiş ve filizlenmişse muhakkak soğuk alır.
APRIL BEŞİNİN BEŞİ: 18-23 NİSAN
Fırtına olursa da Aprıl beşi kadar zarar vermez. Bir ölçüde soğuk yapabilir. Hatta kar yağabilir.
SİTTE-İ SEVR: 21-26 NİSAN
Güneşin Sevr (Boğa) burcunda bulunduğu Nisan ayında, fırtınaları ile meşhur olan altı gündür.
HIZIR-İLYAS (HIDIRELLEZ) : 6 MAYIS
Rumi 23-24 Nisan gününe rastlar. Baharın başladığı gün olarak kırlara gidilir. Dazdazlar kurulur. Anadolu da her yörenin adetlerine göre bir çok eğlenceler düzenlenir.
ENGİR KIRAN FIRTINASI: 20 MAYIS
Rumi mayısın haftasında olur. Güneş ' Cevza ' (İkizler) burcuna girer. Şiddetli rüzgar eser, ağaç dalları, üzüm engirleri ve bilhassa aşı sürgünleri zarar görür. Hava iyi iken birden bozar. Yağmur veya kar yağabilir.
Türkmenlerin ' Karıyı Kazana Tıkan Fırtınası ' dedikleri bu gün için, Mahalli çevrelerde ' Havada bulut yok, Göstere' yi sel aldı ' tekellemesi söylenir.
BAĞLARA GÖÇME ZAMANI: 28 MAYIS- 28 HAZİRAN
Rumi 15 Mayıs ile 15 Haziran arasında bağcılar şehire mafracı kayıp bağa göçerler.
GÜN DÖNÜMÜ: 22-25 HAZİRAN
Rumi Haziran' ın 9-12. günlerine rastlayan zamandır. Güneşin ' Seretan ' (Yengeç) burcuna girdiği bu günde çok şiddetli yağmurlar yağar, sel seylan olur. Bazen de kırcı yağabilir.
YANAR: 1-8 AĞUSTOS
Rumi Temmuz' un 19-26. günleri arasındadır. Senenin en sıcak günleridir. Takvimlerde ' Eyyam-ı Bahur ' (çok sıcak günler) olarak geçer. Kumsal bağlarda yalın ayak gezilemez. Yanar günlerine kadar sıcak olursa arkasından gelen kışında o derecede soğuk olacağına inanılır. Bu günlerde derede, ırmakta veya göllerde yıkanmak uğursuzluk sayılır. Ayrıca yıkananların vücutlarında alaca benekler oluşur.
ÇIRA: 31 AĞUSTOS
Rumi Ağustos'un (Ab.) 18. günüdür. Bu günlerde üzümler olgunlaşır. Takriben bir hafta sonra bağ bozulur. 15 gün sonrada cevizler çırpılır. Bu günden sonra geceleri havalar serinlemeye başlar bağcılar şehire inmeye başlarlar ufak tefek fırtınalar olur. Bazen yağmur yağabilir. Çiftçiler bu aya ' Sağır Ay ' derler. Çıra, yazla güzün ortak günleridir.
"Çıra yanmayınca ceviz mi kavlar, ciğer yanmayınca gözler mi ağlar"
Çıra kelimesinin eskiden Kayserili Hıristiyanların Erciyes eteklerine ve Ali Dağı' na çıkarak çıra yakıp ayin yapmalarından kaldığını söyleyenler vardır. Rumlar' da bu günde ' Yuvanis Bodurumus ' ismi ile Hazreti Yahya' yı anmaktadırlar.
KÜÇÜK MİHR-CAN (Mihrigan) : 7-8 EYLÜL
Farsça sonbahar anlamına gelir. Eski İranlılar' ın iki büyük bayramından birisinin adı olup, yedinci güneş ayının onaltıncı gününe rastlar. Altı gün devam eder. Feridun' un Dahhak' ı yendiği gündür. Çıradan bir hafta sonraki sayılı gündür. Bir-İki gün devam eder. Yazın son fırtınasıdır. Soğuk rüzgarlar eser. Patlıcan, domates ve bostanları soğuk alır. Sabahları çığ düşer, sis olur. Elmalar bu günlerde toplanır. Mihrican soğukları henüz kış ortamına girmeye hazırlıklı olmayan halkı birden etkilediğinden türkülere bile girmiştir.
Hizmeti der güzel sevmek sevaptır , Akil isen düşünerek cevap ver
Düşün, evvel-ahir yerin türaptır , Bir gün olur Mihrican' a uğrarsın
Aslın bir menidir mağrurlanmak nene , Senden evvelki gelenleri dinle
Mağrurlanma hüsn-i cemaline , Bir gün olur Mihrican' a uğrarsın.
BÜYÜK MİHR-CAN (Mihrigan) : 15 EYLÜL
Küçükten bir hafta sonra başlar güzün ilk haftasıdır. Güneş Mizan (Terazi) burcuna girer.
HAÇ: 22 EYLÜL
Büyük Mihrican' dan bir hafta sonra gelen fırtınalı bir gündür. Bağcılar bu günlerde bağdan şehire göçerler. Devamsız soğuk yapar. ' Kestane Karası ve Turna Geçimi ' fırtınaları bu günlerde olur.
PASTIRMA YAZI: 13 EYLÜL-13 EKİM
Eski takvime göre Rumi Eylül ve 1. Teşrin aylarındaki günlerdir. Havalar ısınır. Bu sebeple bu günlere ' Fukara Yazı ' da denir. Henüz mangallar yanmaz.
KOÇ KATIMI: 22-24 EYLÜL
Genellikle Rumi 15 Eylül' den sonra Koç Katımı yapılmakla beraber, 150 gün süren gebelik sonunda kuzulama günü ' Mart 9 ' soğuğundan sonraya rastlamak için Rumi 9-11 Teşrin-i Evvel günlerinde uygulanır.
AĞAÇ BUDAMASI YAPILMAYAN GÜNLER: 13 KASIM
13 Kasım' dan 58 gün evvelden başlayarak 58 gün sonraya kadar budama yapılmaz.
AĞAÇLARIN SUYUNUN ÇEKİLMESİ: 27 KASIM
Rumi 14 Teşrin-i Sani gününden itibaren ağaçların suları çekilir ve bu günden itibaren ağaç fidesi dikilebilir, nakil yapılabilir.
PASTIRMA SICAĞI: ARALIK AYININ İLK VE İKİNCİ HAFTASI
II. Teşrin-i nin son haftası ile I. Kanun' un ilk haftası arasındaki günlerdir. Hava sıcaklığı gündüzleri 15 dereceyi geçer. Pastırmalar bu günlerde kurutulur.
GÜN DÖNÜMÜ: 23 ARALIK
Kara kışta yani, I. Kanun' un, onuna rastlar. Güneş ' Cedy ' (oğlak) burcuna girer. Yağmur hatta kar yağar, soğuk artar sabahları don ve buzlanma olur. Hamsin başlangıcıdır. (50 günlük başlangıcı)
YANARIN YAMACI: 1- 9 ŞUBAT
Rumi II. Kanun' un 19-26. günleri arasındaki zamandır. Kışın en soğuk günleridir. Bu günlerde hamama gidilmez. Gidenlerin ciltlerinde alaca lekeler olabilir. Burç olarak ' Hamsin ' bitimidir. Yani 50 günlük kışın sonudur.
OCAK
02 Ocak - Fırtına (3 gün)
08 Ocak - Zemheri fırtınası
14 Ocak - Karakancalos fırtınası
17 Ocak – Fırtına
18 Ocak- Fırtına
23 Ocak - Fırtına
25 Ocak - Kışın şiddeti
28-Ocak - Ayandon fırtınası
30 Ocak - Zemherinin sonu
31 Ocak - Balık fırtınası
ŞUBAT
01 Şubat - Hamsin fırtınası (üç gün)
05 Şubat - Fırtına
11 Şubat - Fırtına (3 gün)
20 Şubat - 1. cemre (havaya)
27 Şubat - 2. cemre (suya)
MART
06 Mart - 3. cemre (toprağa)
11 Mart - Kocakarı soğukları
12 Mart - Husum fırtınası
15 Mart - Fırtına
24 Mart - Kozkavuran fırtınası
26 Mart - Çaylak fırtınası
29 Mart - Fırtına
NİSAN
01 Nisan- Fırtına
08 Nisan - Kırlangıç fırtınası
11 Nisan - Fırtına (Leyleklerin gelmesi)
16 - 18 Nisan - Kuğu (Sitte-i Sevir) fırtınası
21 Nisan- Fırtına
29 Nisan - Fırtına (3 gün)
MAYIS
04 Mayıs - Çiçek fırtınası
08 Mayıs - Fırtına (Doğu rüzgârları)
13 Mayıs - Fırtına
16 Mayıs - Filizkıran fırtınası
19-21 Mayıs - Kakulya fırtınası
22 Mayıs - Ülker fırtınası
30-31 Mayıs- Çabak meltemi
HAZİRAN
03 Haziran - Fırtına (3 gün)
10-12 Haziran - Ülker doğumu fırtınası
22 Haziran - Gündönümü fırtınası
27-28 Haziran - Kızıl erik fırtınası
TEMMUZ
1 Temmuz - Yaprak fırtınası
06Temmuz- Fırtına (2 gün)
11 Temmuz - Çark dönümü fırtınası
16 Temmuz - Fırtına (2 gün)
22 Temmuz - Kara erik fırtınası
30 Temmuz - Kızıl erik fırtınası
AĞUSTOS
12 Ağustos - Fırtına
16 Ağustos - Fırtına
19 Ağustos - Leyleklerin dönüşü
22 Ağustos - Çaylak fırtınası
31 Ağustos - Mercan fırtınası
EYLÜL
07 Eylül - Bıldırcın geçimi fırtınası
13 Eylül - Çaylak fırtınası (mükerrer)
19 Eylül - Fırtına
25 Eylül - Kestane kırası fırtınası
30 Eylül - Turna geçimi fırtınası
EKİM
03 Ekim - Kuş geçimi fırtınası
04 Ekim - Koç katımı fırtınası
14 Ekim - Meryem Ana fırtınası
18 Ekim - Kırlangıç fırtınası
21 Ekim - Bağbozumu fırtınası
28 Ekim - Balık fırtınası
KASIM
02 Kasım - Kuş geçimi fırtınası (mükerrer)
07 Kasım - Kasım fırtınası
12 Kasım - Lodos fırtınası
17 Kasım - Koç katımı (mükerrer)
24 Kasım - Güney rüzgârları
28 Kasım - Ülker dönümü fırtınası
ARALIK
06 Aralık - Kuzey rüzgârları
10-11 Aralık - Kara kış fırtınası
15 Aralık - Fırtına (2 gün)
18/19 Aralık - Gündönümü (Zemheri) fırtınası
28/29 Aralık - Fırtına
Saygı Sevgi ve Selametle