[Mehmet Atay]

Bir küçük not buzdolabı hakkında, ki yanlış anlşamayı azaltalım. İlk teknem Macgregor 26’ydı. Buzdolabı yoktu. Tuvalet kimyasaldı. Yani bir anlamda kova kullanıyor gibiydik.  4 yıl kullandık.
İkinci teknem 10 metre boyunda Vecdi Arduman yapımıydı.  Buzdolablı yoktu. 3 sene kullandık. Sonra Tuzla’daki yenilemede takıldı.
Yani yaklaşık, 18 yıllık tekne sahipliğimin, 8 yılında buzdolapsız teknem oldu.

İkinci not, Samos’ta Klima koyunda kal. Orada tek bir iskelesi olan restoran var. Draftın sebebi iskele dolu bile olsa, iç kısıma yanaşabilrsin.
Restoranın ismi Kaduna. Ne yersen ye, eğer beğenmezsen bana söyel, hesabı sana öderim.
Beğenirsen, bir kadeh uzoyu şerefe kaldır, ben duyarım.

[Hulusi Gülen]

Her ikisinin de belgeseli var Ersin.
Ama hevesi kaçıran ben miydim, anımsamıyorum

İlk belgesel her cumartesi 11:00'da Atv'de yayınlanırdı. O zaman Sivas ellerinde denize hasret Uzakları seyretmeden evden çıkmazdık. Zaten Sivas'a Yelken Dünyası dergisi de gelmezdi; Ankara'ya gidene ısmarlardım. Bildiğim ilk belgesel Atv arşivinde bir türlü bulunamıyor; Atasoylar da telifi Atv'e ait olan belgesele ulaşmaya çalışıyorlar. Youtube'da var mı? Link rica etsem. O takoz gibi kitabı da birkaç defa okudum, çok beğendim.

[Serkan Güvenen]

Ve yola devam..

En son gerekli olan istikhaklar da tamamlandı. 2 litrelik ateş suyu ve seyir hedeflerinde içilecek cohiba ve günlük ucuz cohibalar. Lazy bag, serpinti körüğü , bimini olarak kullanılacak olan tente de ufak düzeltmeler de tamalandı.

sıkıntı çıkarabilir denilen marş rölesi temin edildi ve yarın değiştirilecek. Malum Tayo Mar da motor parçaları risk içerir içermez değiştirilir. Yelkenli tekne yelkenle gider ama motoru da gerektiğinde tek seferde çalışmalı.

Yarın bu ufak tefek işler yapılacak. Muhtemel öğleden sonra artık son derece rahat ettiğim Ayvalık Setur Marina ya veda edilecek. Geçen sene kaldığım koyda alarga kalınarak tekne  altı ve pervane temizlenecek, serinlenecek ve hayırlısı ile Tayo Mar , Midilli ye yakın , Çeşme yönünde seyrine başlayacak. Kaçış limanı Midilli Tarti koyu. Yine kaçış limanı olarak Karaburun Yeni liman belirlendi.

Yine sakız adasına yakın adadaki Mandraki koyunda da dinlenme mılası verebilirim.  sakız adası Lagkadas koyu da düşünülebilir . sonrasında çocukluk anılarımla dolu Çeşme Altınyunus!

Ertesi gün Çeşme Kuşadası rotası , arada Nergis koyu ya da balık çiftliklerinden fırsat alırsa zeytineli körfezi. Ancak bunlardan öteye Doğanbey koyu gecelemek için düşündüğüm koy.  Sonrasında Kuşadası Setur Marina.

Sonrasında geldik sayılır , Kuşadası Setur dan sonra Samos adası pisagor koyu ya da Türk tarafındaki Saint Nikola koyu.

Sonrasında İstikamet Bodrum Kara İncir koyu. Sonrasında geçen yıl göremediğim Kinidos ve selimiye ile tatil başlar..

Bekliyorum 

[Eyüp Oğan]

Osman Atasoy'la yıllar önce Kalamış Yelken'in çekek sahasında kitabının yazımını hazırlarken tanışmıştım. Bir gölgede oturur elinde kalem karalamalarını yapardı.. Güzel sohbetlerimiz olmuştu..

Zuhal'i ise sonraları İstanbul'da Gezgin Korsan etkinliklerinde tanıyıp, dostluk kurmuştuk..

"Uzaklar" beni de çok etkileyen harika bir kitaptır.

Her denizci'nin mutlaka okumasını isterim.

Sevgili Ersin, böylesi bir denizci kitabı ve kahramanı Osman ve Zuhal'i hatırlattığın için teşekkürler..

Böylesi paylaşımlarını ve güneye gezini ilgiyle takip ediyorum. Devamını diliyorum..

Selametle.

[ersinboke@icrs.com.tr]

Eyüp abi bu cesaretlendirici yorumların için teşekkür ederim.

Matay konu buz dolabı değil ki. Konu buz dolabının önemli bir enerjiye gereksinim duyması ve bunu sağlamak için en uygun yerin genellikle bimini üzeri olarak tercih edilmesi. Bu da yelken yaparken artık bimininin kapatılamayacak olması demek. Daha büyük teknelerde daha kıça doğru kaydırılıyor gerçi ama bana göre çok çirkin ve bir yelkenli tekneye yakışmıyor.

Ben bir yelkenli teknede herhangi bir nedenle rahatça yelken yapılmasını engelliyen donanımların tümüne karşıyım.

Prensip olarak yelkenli bir teknede yelken kullanımını zorlaştıracak ekipmanlara karşıyım.

Ancak bundan daha önemlisi, bu donanımlar hiç de ucuz değiller ve bu aksamın olmaz ise olmaz gibi gösterilmesine tepki gösteriyorum. Sen çok uzun süredir bu camianın içindesin. Ben sana göre yeniyim. Bu ve benzer aksamları bu derece önemli göstermek insanların gözünü korkutuyor.

Ben de hrkesin yaptığından farklı olarak buz dolabının önemini kabul etmek ile birlikte olmasa da pratik çözümler bulunabileceğini okuduklarımdan ve yaşadıklarımdan anlatmaya çalışıyorum.

Yazdıkların ile ilgili hayal kırıklığım ise şuradan kaynaklanıyor.  Senin gibi yıllarca önemli bir yelken kulübünü yöneterek birçok yelkenci yetişmesine emek vermiş biri olarak beni senin daha çok anlayabileceğini sanıyor olmamdan kaynaklı.

İkincisi ise derdimin buz dolabı değil , yukarıda anlattıklarım olduğunu gayet iyi bilmene rağmen konuyu buz dolabına indirgemen.

Şaka yapman , takılman dahası alay eder gibi yazıyor olman beni kırmıyor ancak anlatmak istediğim amaca hizmet etmiyor.

Tam tersine insanlar sanırım klimalı teknelerinde bu yazılanları okurken muhtemel bana acıyorlardır kim bilir?

Belki biraz abarttım ama ben burada bu paylaşımları potansiyel amatör denizcileri dikkate alarak yazıyorum.

Sen kimsin ki kendine böyle bir görev tanımlıyorsun diyenler de olabilir belki.

Ben de , ben bir kimse değilsem siz de yazarak bunu gösteriniz demekteyim.

Umarım anlatabilmilimdir. Dediğin yere gideceğim. Tavsiyen için teşekkürler.

[Mehmet Atay]

Hakkını verdiğimi bilmeni isterim.
Aali’ye de, Bülent’e de söyledim: Ersin çok önemli bir iş yapıyor, bir meddah gibi bizim bildiğimiz şeyleri, insanların ilgisini çekerek anlatıyor ve kitlelerin bilmesini sağlıyor.

Ama sen de anla be kardeşim, çok köşelisin.  Her yeni öğrendiğini yeni icat gibi anlatınca, haliyle bizde de tepki doğuyor.

Buzdolabı için güneş paneli şart değil. Günde 1-2 saat motorun çalışsa yeter. Panel daha çok aynı koyda stabil tekneler için gerekli. Bir de benim için marş basmama riskini azaltacak bir önlem.

Kaduna’ya uğra. Pişman olmazsın