Çok tuhaf, hatta çok saçma işlerle geçiyor günler. Geçen hafta eritip zift döktüğüm kovan çevresine bu hafta da beton döktük. Bir yandan öte öte çalışırken bir yandan da ister istemez sorguluyor insan nelerle uğraştığını...
Zift macerasını ana hatlarıyla yazmıştım. Yanlış ölçüde işlenen şaftı kısalttıktan sonra testler de yolunda gidince sıra geldi kovan çevresine beton dökmeye. Önce hazır beton dökeyim dedim ama sadece pompa kurulumuna 5.000 yurdum parası istediler. Vakti zamanında "ne işime yarayacak lan bu geometri" demememin faydasını tam da bu aşamada gördüm. Hiç bir geometrik forma uymayan beton dökülecek alanın hacmini yaklaşık 0.18 metreküp olarak hesaplayınca hazır beton işi tamamen yalan oldu. Adam pompayı açtığı gibi taşabilir bile...
İnşaat malzemesi satan arkadaştan rica ettim, dedim "kayığın kıçına beton dökeceğim, yap bana bir iyilik, çuvallar halinde karışım hazırla." Sağolsun makul bir ücret karşılığı 18 çuval kadar hazırlamış. 25 kg civarında çuvalları bir elimde sigaram, tek elle alıyorum artık teknenin üzerine. Aksi durumda çimento torbasını yukarı çekmek kabus gibi bir şey. Havuzluğa kurduk tezgahı. Bu aralar her işime koşan Başara kardeşler de bir ucundan tutunca başladık karıp karıp dökmeye. Bir saat içerisinde 8 çuval kadar malzemeyle kovan çevresini tamamen doldurduk ve en saçma sapan işlerden birine daha attık bir çizik. Tabi bir diğer saçma iş de her gün beton çatlamasın diye teknenin kıçını sulamaktı
Beton biraz kendine gelene kadar sıradaki absürt ya da kıl işlerle devam ettik hayata. Mesela en saçmalarından biri kapline açılmış kama yuvasının yamuk açılmasından dolayı ona göre kama işlemeye çalışmaktı. Yaklaşık 5 saat uğraştık. Bu arada sanırım bir çok işi artık kendim de yapabilirim torna atölyesinde. Adamlar benden bıktı ama gerçekten bir ton şey öğrendim
Sıra yeni sızdırmaza gelince farkettim ki keçe değişimi için çok da pratik olmamış. Ona da bir su kanalı ve yerinde keçe değişimi için bir açılır kapak ekledik. Fethiye'den hayalimdeki gibi şekilli, şüküllü olmasa da 80'lik esnek hortum bulunca neredeyse herşey hazır hale geldi. Artık Yengeç'in yeni mekaniği bitmek üzereydi.
Bu arada benim eski atölyede iş yok, tatildeler, aradım, dedim bir işe yarayın, şu zehirliyi bir atıverin. Keko sağolsun, üç günde zımpara, astar ve iki kat zehirliyi çıkartıverdi aradan. Yarın son bir kat daha atıp zehirli defterini de kapatacağım.
Dün alemin en nadide karakterlerinden Hasanla girdik makine dairesine. Plan mekanik bağlantılarını tamamlamak, hatta motoru da çalıştırmaktı. Motor kısmı yalan oldu, çünkü ön göremediğim bir sorunla karşılaştık ve neredeyse bütün günümüzü yedi. Mekaniğin sırası basit ve değişmez; önce körük, sonra sızdırmaz, yedek keçeler ve nihayet kaplin bağlanacak ve şanzıman bağlantısı ile son bulacak. Eskiden sistem daha önce de bahsettiğim gibi muska tahtasında biten ve iç glene bağlanan bir şaft, iç glenle şanzıman arasında da bir mafsaldan oluşuyordu. Ön göremediğim kısım muska tahtası ile şanzıman arasındaki mesafenin ne kadar sınırda olduğuymuş. Kaplini takabilmek için bir ara neredeyse şanzımanı sökmeyi bile düşündük. Nihayetinde kovan ile sızdırmaz arasındaki mesafeyi biraz kısaltarak ve de yedek keçelerden vazgeçmek pahasına montajı tamamlayabildik. Bir sonraki kara serüveninde kaplinin biraz küçültülmesi gerekecek. Gün sonunda pervaneyi de sıktık ve sistem gerçekten yağ gibi kayıyor. Yengeç için tek kelimeyle devrim bu... Dilerim suya indiğinde umduğum performansı alabilirim ama an itibarı ile her şey ip gibi, tam da olması gereken şekilde. Denize indikten kısa bir süre sonra son bir ayar daha gerekecek şüphesiz ama motor yaklaşık 6 derecelik açıyla tam olarak laynına oturdu. Pervane elle neredeyse dümen simidi kadar rahat dönüyor! Tek sorun o hengamede şaftın üzerinden, muska tahtasına ilişerek geçmesi gereken su tesisatı ve elektrik kablolarını şaftın altında unutmuş olmam
Nazarlık diyecek ve de geçeceğim artık bu saatten sonra.
Yarın ırgatın bağlantılarını bitirip zinciri toplayacağım. Galvanizden gelen zincir ve çapa cillop gibi uzanıyor teknenin altında. Irgatın bakımını bayağı önce yapmıştım. Bugün yeni saplamalarla yerine sabitledim. Elektrik bağlantıları ve yağını koyunca o da göreve hazır hale gelecek.
Şaka maka kaymaz boya dışında kayda değer bir iş kalmadı ve Çanakkale - Antalya programlarının ardından, ayın ortası olmadan denizle buluşacağız gibi...