Heyamola Hey
Bahriye Mektebi => Meteoroloji => Konuyu başlatan: Tan Kaan Özkan - 21 Aralık 2016, 18:10:44
-
Günümüzde elektronik aletler, İnternet ve tahmin istasyonlarından hava durumu ile ilgili kolaylıkla bilgiye ulaşabiliyor olsak da geleneksel yöntemler hakkında bilgi sahibi olmak, tahmin yeteneğimizi geliştirmek, çok uzun yıllara dayalı tecrübelerden elde edilmiş olan yıllık hava davranışlarına istinaden yapılmış takvimleri takip etmek, amatör denizci olarak saygı göstermek ve bu insan duyularının körelmesine izin vermeyen yöntemlere sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple, öğrenmeye açık bir amatör denizci olarak, Tüm doğanın alarmı olan bu belirtileri ve yöntemleri hakkında zaman içerisinde duyduğum, okuduğum, arşivlediğim bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Aramızda profesyonel olarak bu sistem, tahmin ve takvimi kullanmış/kullanıyor olan arkadaşlarımız var. Bu paylaştığım bilgiler üzerine yanlış veya eksiğim olduğunu düşündükleri noktalar olur ve tamamlarlar ise çok memnun olurum.
RÜZGÂRLAR VE YÖNLERİ
Rüzgâr, bir yüksek basınç alanından, alçak basınç alanına doğru, kitle halinde, yatay yönde, yer değiştiren hava hareketine denir. Bu hareket sonucu, karada olan olaylardan çok, denizde olan olaylar denizciyi ilgilendirir. Rüzgârların estiği yönlere, adlarına ve şiddetine göre havanın ve denizin nasıl olacağı tahmin edilebilir. İklimbilim denilen bilim dalı, bundan yararlanarak ve geçmişteki gözlemleri değerlendirerek, aşağı yukarı doğru sayılabilecek hava tahiminlerinde bulunup "Tahmin Takvimleri" yapmıştır.
Amatör denizciler de, rüzgârları ve özelliklerini öğrenerek denizin tehlikesiz olduğu dönemleri anlar ve güvence içinde seyir yapar. Bir pusulayı önümüze alarak baktığımızda, dört ana yönden oluştuğunu görürüz. Yatay olarak yerde duran pusulanın tepesi, ya da üstü Kuzeyi gösterir.
Burdan esen rüzgâra denizci dili ile YILDIZ denir.
Yıldızın altı güneyi gösterir, burdan esen rüzgâra KIBLE denir.
Yatay pusulanın sağı, doğuyu gösterir, burdan esen rüzgâra GÜNDOĞRUSU yada Güneş rüzgârı
Solu ise batıyı gösterir, burdan esen rüzgâra da BATI denir.
Pratik olarak güneşin doğduğu yönü soluna alan bir kimsenin, sağı batıyı, tam karşısı güneyi arkası da kuzeyi gösterir. Bu rüzgârlar ve yönler dört asal rüzgâr ve yöndür.
Yıldız ile gündoğusu arasından esen rüzgâra POYRAZ, Gündoğusu ile kıble arasından esene KEŞİŞLEME, Yıldız ile batı arasından esene KARAYEL, batı ile kıble arasından esene de LODOS denir. Bunlara da ikincil yön veya feri rüzgârlar denir. Feri rüzgârlar, iki anayön rüzgârın tam ortasından çıkan rüzgârlardır. Rüzgârlar şiddetlerine göre 12 adla anılırlar.
Bunlar:
Sakin, gayet hafif, hafif, latif, orta, firişka, kuvvetli, orta fırtına, fırtına, kuvvetli fırtına, büyük fırtına, bora ve kasırgadır. Kasırga, ayrıca siklon veya tayfun adı ile de bilinir. Rüzgârların şiddeti saat/kilometre olarak ölçülse de çoğunlukla knot olarak söyleriz. Denizciler saatte 50 kilometreden (27knot) hızlı esen rüzgârlara fırtınamsı rüzgar derler. Rüzgârların en güçlüsü kasırgadır. Ülkemiz sularında görünmeyen bir rüzgâr türüdür. Daha çok okyanuslarda ve ABD'lerinin bazı bölgeleri ile Japonya'da görülür. Hem denizde ve hem de karada büyük felaketlere yol açar. Binaları yıkar, denizleri taşırır, ağaçları kökünden söker. Bizim denizlerimizde saatte 100 kilometre hızla esen büyük fırtınalar ve ondan daha hızlı esen boralar görülür. Kasırga görülmez. Rüzgârlar hızı, anemometre denilen ve havanın yere göre hızını ölçen aletle ölçülür.
RÜZGARLARI ANLAMA
Rüzgârların cinsini denizdeki dalgaların şekline, dumanlara, ağaç yaprakları ve dallarına, elektrik direkleri ve tellerine, evlerin damlarındaki kiremitlere, bacalara bakarak anlamak mümkündür.
Sakin denilen rüzgâr türünde, esinti hemen hemen hiç yoktur, dumanlar dikine çıkar, yapraklar kımıldamaz.
Gayet hafif rüzgârda dumanlar az eğilim kazanır, yapraklar zaman zaman kımıldar.
Hafif rüzgârda, yapraklar sürekli kımıldamaya, denizde sular oynaşmağa başlar. Latif rüzgârda, yapraklar sürekli sallanır denizde dalgacıklar oluşur.
Orta rüzgârda, ağaç dalları sallanmağa başlar,dalgacıklar küçük dalgalara dönüşür.
Frişkada, dumanlar yatay hale gelir, bayraklar sürekli, ağaç dalları arasıra dalgalanır.
Kuvvetli rüzgârda, rüzgârın hızı saatte 35-40 km.ye çıkar, büyükçe dalgalar meydana gelir, elektrik direklerinin telleri sallanarak ses çıkarır.
Orta fırtınada, hız saatte 50 km.ye ulaşır ve gerçek fırtına oluşur. Ağaçlar sallanır, sandalda dümen tutmak zorlaşır ve ayakta zor durulur.
Fırtınada hız 60-70 km.ye ulaşır, ağaçlar sürekli sallanır ve küçük dallar kırılır. Kuvvetli fırtınada, ağaç dallarının büyükleri de kırılır, elektrik direkleri sallanır, teller kopar, binaların kiremitleri ve bacaları uçar.
Büyük fırtınada hız 100 km.nin üstüne çıkar. Küçük ağaçlar kökünden sökülebilir, çatılar uçar, yürümek imkânsız hale gelir, denizde tekneler alabora olur, büyük dalgalar meydana gelir.
Borada, hız 120 km.ye çıkar, evlerde büyük hasarlar meydana gelir, damlar, çatılar uçar, büyük ağaçlar bile kökünden sökülür, denizde durmak imkânsız hale gelir.
Kasırgada ise hızın limiti kalmaz; 120 km.nin üstüne çıkar, ne denizde, ne karada durulamaz, gerçek bir felaket başlar, büyük gemileri batırır, binaları temelinden söker, meydana gelen muazzam dalgalar kıyı şeridinde olan yerleşim bölgelerini yerle bir eder. Bu belirtilere bakarak, esen rüzgârın hangisi ve hızının ne olduğunu anlamak mümkün olur. Böylece de denize çıkacak olan denizciler işlerini garantiye almış olurlar. Ayrıca, güneş ve aya bakarak havanın nasıl olacağını anlamak da mümkündür. Örneğin, güneş batarken çevresinin kırmızımsı olması gökyüzünün açık ve pembemsi görünmesi ertesi gün için iyi bir havaya işarettir.
Eğer güneşin çevresi sarı ise, yağışa, açık pembe ise rüzgâr eseceğine işarettir.
Güneş doğarken ise, çevresi dumanlı ve hafif bulutlu ise rüzgâra, fazla dumanlı ve bulutlu ise fırtınaya, güneşin çevresi kırmızı renk ise yağmura ve rüzgâra işarettir.
Ay doğarken, çevresi kırmızı renkte ise yağmura ve rüzgâra, donuk renkli ise yağmura, çeşitli renkler arasında boğulmuş ise kuvvetli fırtınaya işaret eder.
Çiğ yağması, sis olmasına, açık ve berrak, yıldızlı geceler ertesi gün için iyi havaya, denizin renginin maviden koyu laciverte, ya da yeşile, siyaha dönüşmesi fırtınaya, martıların akşam üstü telaşlı uçmaları ve durmaksızın bağırmaları havanın sertleşeceğine işarettir.
Sabahları keşişlemeden esen rüzgâr, öğleden sonra çok sıcak havanın ve onun ardından da kısa süren bir boranın habercisidir.
RÜZGÂRLARIN ANLAMI
Anlattığımız bilgilerin ışığı altında hangi rüzgarın estiğini anlamak kolaydır.
Bu yönler bulunduktan sonra esen rüzgarın estiği yönü bayrak veya flamalara, çıkan dumanların yönüne bakarak bulabilirsiniz. Bu işaretlerin hiçbirisi yoksa, ıslatılan bir parmak havaya tutularak rüzgarın nereden estiği kolayca anlaşılır. Çünkü ıslak parmak rüzgara karşı hassastır.
ANA YÖNLER
GÜNDOĞUSU: Doğudan esen rüzgardır. Denizde tehlike yaratmaz. Ancak balıkçılık açısından kötü bir rüzgardır. Ani ısı değişiklikleri yaptığından balıklar bu rüzgar estiğinde gezindikleri suları terk ederler. Onun için işte balıkçılar (her şeyin doğrusunu severim, gündoğrusunu sevmem) derler.
BATI: Batıdan esen rüzgardır. Buna günindi de denir. Kaçak bir havadır. Lodostan poyraza geçerken olur. Yapacağı kaçak ve kötü havanın süresi bilinemez.
KIBLE: Sert rüzgarı olan bir havadır. Ne var ki yapacağı hava bilinir.
YILDIZ: Meltem niteliğinde denizden kıyıya esen bir havadır.
KARAYEL: Yıldız ile batı arasında esen rüzgârdır. Daha çok geceleri ve karadan denize eser. Estiğinde sıcaklığın düşeceği ve kar yağışı geleceği anlaşılır.
LODOS: Kıble ile batı arasından eser. Estiğinde, sıcaklığın artacağı ve yağış olacağı anlaşılır. Denizi alt üst eder. Balığa çıkılamaz. Bir diğer adı da bozyeldir. Lodosun arkasından genellikle poyraz eser.
POYRAZ: Yıldız ile gündoğrusu arasından, daha çok kışın eser. Orta karar bir havadır, başka bir havaya dönüşmez, balıkçılar için en sağlam hava olarak kabul edilir. Sıcaklık düşer. Halk arasında ayaz denilen soğuklar olur. Poyrazın arkasından da genellikle lodos eser. Balıkçılar, poyrazın kıçı lodos, tur, lodosun kıçı da poyrazdır derler.
KEŞİŞLEME: Kıble ile gündoğrusu arasında esen bir rüzgardır. Bu adın verilmesinin nedeni, İstanbul’a göre Uludağ kıble ile gündoğrusu arasındadır. Uludağın eski adı ise Keşiş dağıdır. Rüzgar da buradan estiği için bu rüzgara keşişleme denmiştir.
Güneyde keşişlemeye güneydoğu rüzgarı da denir. Keşişleme günlerinde sabahtan keşişleme eserse, öğlenden sonra boğucu bir sıcak yapar, bunun arkasından da genellikle boraya kadar varabilen tehlikeli denizler oluşur. Keşişlemeye Akyel de denir.
Bu rüzgârların arasında kalan ve anayön ile ikincil (feri) yönler arasından esen rüzgârlar da estikleri yönlerin ortak adını alarak anılırlar.
Yıldızkarayel, yıldızpoyraz, gündoğrusupoyraz, gündoğrusukeşişleme, kıblekeşişleme, kıblelodos, batılodos, batıkarayel bu rüzgârlardandır.
Ancak, kerte denilen bu rüzgârları amatörlerin ayırt etmesi çok zordur. Pek de gerekmez. Çünkü arasında kaldığı rüzgârların ortak özelliklerini taşır. Bu rüzgarların dışında latif rüzgar niteliğinde olan ve ülkemizde daha çok Akdeniz bölgelerinde esen iki yaz rüzgarı vardır. Bunlardan İmbat güney batıdan, denizden karaya eser. Deniz ile karanın farklı ısınıp soğumasından oluşur. İzmir yöreleri için özel bir rüzgardır. Gene deniz ve karanın farklı ısınıp soğuması nedeni ile karadan denize esen rüzgara da Meltem denir. Her iki rüzgar da şiirlere, romanlara konu olmuştur, isim olarak da kullanılmaktadırlar.
FIRTINA TAKVİMİ ÜZERİNE
Genel takvimlerimizde meşhur sayılı günler genellikle güneşin burç değiştirmesi ile meydana gelen hava değişikliklerini gösteren bir takım günlerdir. Eski takvime göre bir yıl iki bölüme ayrılır.
Birinci bölüm ' Kasım Günleri ' ismini alır ve 180 gün olarak kabul edilir. 8 Kasım' da başlar. 5 Mayıs' ta sona erer.
İkinci bölüm ise, ' Hızır Günleri ' olarak atlandırılır ve 186 gün olarak hesaplanır. 6 Mayıs günü başlar. 7 Kasım günü sona erer. Baharın gelişi, eski takvime göre ' Kasım Günleri ' içinde üç merhalede gerçekleşir. Bu aşamaların her birinde gökten ' Cemre ' düştüğüne inanılır.
CEMRE: Arapça bir kelime olup, ' Ateş Halinde Kömür ' manasındadır. Şubat ayında yavaş yavaş artan hava sıcaklığının sebebi olarak bilinen hayali bir olaydır.
Birinci Cemre ; Kasım Günleri' nin 105. günü yani 20 Şubat günü havaya düştüğü,
İkinci Cemre; Kasım Günleri' nin 112. günü. Yani 26-27 Şubat günlerinde suya düştüğü,
Üçüncü Cemre; Kasım Günleri'nin 119. gün yani 4-5 Mart tarihlerinde toprağa düştüğü kabul edilir.
Cemre, bu evreleri tamamlayıp toprağa düştükten sonra artık kış mevsiminin kesin olarak sona erdiği ve baharın başladığı varsayılır. Artık bu tarihten itibaren kalıcı soğuklar olmaz. Hatta kar yağsa bile hiçbir şekilde tutmaz.
Diğer sayılı günleri de şöyle sıralayabiliriz.
MART DOKUZU: 22 MART
Rumi Mart' ın dokuzunda başlar, birkaç gün sürer. Gece ile gündüz eşittir. Hava sıcaklığının sıfırın altında 20-25 dereceye kadar düştüğü görülmüştür.
Güneş ' Hamel ' (Koç) burcuna girer. Don ve kar fırtınası olabilir. Şıvgın denilen sulu kar yağar. Mart dokuzundan 150 gün önce yani 9-12 Teşrinievvel günlerinde koyuna koç katılır ve böylece davarın kuzulaması bu soğuk günden sonraya rastlatılır.
DOKUZUN DOKUZU: 22-31 MART
Mart' ın (Azer) 9-18' i arasındaki günlerdir. Fırtına, kar yağışı ve soğuk yapar. Yeni uyanan ağaçlara ve oğlaklara zarar verebilir.
MART OTUZU: 13-14 NİSAN
Baharın girdiği günlerdir. Fırtına yapabilir. Halk arasında; ' Mart Dokuzu, Dokuzunun Dokuzu, o da olmazsa otuzu ' sözü ile sayılı günlerden kabul edilir.
APRIL BEŞİ: 18 NİSAN
Rumi Takvim' in beşine rastlayan bu günde ' Camız Kıran Fırtınası ' olur. Bu sebepten hayvanlar ahırdan dışarı çıkarılmaz. Halk arasında ' Kork aprılın beşinden, camızı ayırır eşinden hele hele on beşinden ' sözleri ile bu günün tehlikesi belirtilir. Bu en önemli sayılı günde kar yağabilir. Keskin poyraz eser, dolu yağarsa yeni uyanmaya başlayan ağaçları soğuk alır. Özellikle kayısı, badem ve kiraz çok etkilenir.
Yine halk arasında;
"Aprıl apışır dudak yere yapışır"' veya "Aprıl beşinde tohum ya elde olmalı yada yerde olmalı" derler. Çünkü önceden ekilmiş ve filizlenmişse muhakkak soğuk alır.
APRIL BEŞİNİN BEŞİ: 18-23 NİSAN
Fırtına olursa da Aprıl beşi kadar zarar vermez. Bir ölçüde soğuk yapabilir. Hatta kar yağabilir.
SİTTE-İ SEVR: 21-26 NİSAN
Güneşin Sevr (Boğa) burcunda bulunduğu Nisan ayında, fırtınaları ile meşhur olan altı gündür.
HIZIR-İLYAS (HIDIRELLEZ) : 6 MAYIS
Rumi 23-24 Nisan gününe rastlar. Baharın başladığı gün olarak kırlara gidilir. Dazdazlar kurulur. Anadolu da her yörenin adetlerine göre bir çok eğlenceler düzenlenir.
ENGİR KIRAN FIRTINASI: 20 MAYIS
Rumi mayısın haftasında olur. Güneş ' Cevza ' (İkizler) burcuna girer. Şiddetli rüzgar eser, ağaç dalları, üzüm engirleri ve bilhassa aşı sürgünleri zarar görür. Hava iyi iken birden bozar. Yağmur veya kar yağabilir.
Türkmenlerin ' Karıyı Kazana Tıkan Fırtınası ' dedikleri bu gün için, Mahalli çevrelerde ' Havada bulut yok, Göstere' yi sel aldı ' tekellemesi söylenir.
BAĞLARA GÖÇME ZAMANI: 28 MAYIS- 28 HAZİRAN
Rumi 15 Mayıs ile 15 Haziran arasında bağcılar şehire mafracı kayıp bağa göçerler.
GÜN DÖNÜMÜ: 22-25 HAZİRAN
Rumi Haziran' ın 9-12. günlerine rastlayan zamandır. Güneşin ' Seretan ' (Yengeç) burcuna girdiği bu günde çok şiddetli yağmurlar yağar, sel seylan olur. Bazen de kırcı yağabilir.
YANAR: 1-8 AĞUSTOS
Rumi Temmuz' un 19-26. günleri arasındadır. Senenin en sıcak günleridir. Takvimlerde ' Eyyam-ı Bahur ' (çok sıcak günler) olarak geçer. Kumsal bağlarda yalın ayak gezilemez. Yanar günlerine kadar sıcak olursa arkasından gelen kışında o derecede soğuk olacağına inanılır. Bu günlerde derede, ırmakta veya göllerde yıkanmak uğursuzluk sayılır. Ayrıca yıkananların vücutlarında alaca benekler oluşur.
ÇIRA: 31 AĞUSTOS
Rumi Ağustos'un (Ab.) 18. günüdür. Bu günlerde üzümler olgunlaşır. Takriben bir hafta sonra bağ bozulur. 15 gün sonrada cevizler çırpılır. Bu günden sonra geceleri havalar serinlemeye başlar bağcılar şehire inmeye başlarlar ufak tefek fırtınalar olur. Bazen yağmur yağabilir. Çiftçiler bu aya ' Sağır Ay ' derler. Çıra, yazla güzün ortak günleridir.
"Çıra yanmayınca ceviz mi kavlar, ciğer yanmayınca gözler mi ağlar"
Çıra kelimesinin eskiden Kayserili Hıristiyanların Erciyes eteklerine ve Ali Dağı' na çıkarak çıra yakıp ayin yapmalarından kaldığını söyleyenler vardır. Rumlar' da bu günde ' Yuvanis Bodurumus ' ismi ile Hazreti Yahya' yı anmaktadırlar.
KÜÇÜK MİHR-CAN (Mihrigan) : 7-8 EYLÜL
Farsça sonbahar anlamına gelir. Eski İranlılar' ın iki büyük bayramından birisinin adı olup, yedinci güneş ayının onaltıncı gününe rastlar. Altı gün devam eder. Feridun' un Dahhak' ı yendiği gündür. Çıradan bir hafta sonraki sayılı gündür. Bir-İki gün devam eder. Yazın son fırtınasıdır. Soğuk rüzgarlar eser. Patlıcan, domates ve bostanları soğuk alır. Sabahları çığ düşer, sis olur. Elmalar bu günlerde toplanır. Mihrican soğukları henüz kış ortamına girmeye hazırlıklı olmayan halkı birden etkilediğinden türkülere bile girmiştir.
Hizmeti der güzel sevmek sevaptır , Akil isen düşünerek cevap ver
Düşün, evvel-ahir yerin türaptır , Bir gün olur Mihrican' a uğrarsın
Aslın bir menidir mağrurlanmak nene , Senden evvelki gelenleri dinle
Mağrurlanma hüsn-i cemaline , Bir gün olur Mihrican' a uğrarsın.
BÜYÜK MİHR-CAN (Mihrigan) : 15 EYLÜL
Küçükten bir hafta sonra başlar güzün ilk haftasıdır. Güneş Mizan (Terazi) burcuna girer.
HAÇ: 22 EYLÜL
Büyük Mihrican' dan bir hafta sonra gelen fırtınalı bir gündür. Bağcılar bu günlerde bağdan şehire göçerler. Devamsız soğuk yapar. ' Kestane Karası ve Turna Geçimi ' fırtınaları bu günlerde olur.
PASTIRMA YAZI: 13 EYLÜL-13 EKİM
Eski takvime göre Rumi Eylül ve 1. Teşrin aylarındaki günlerdir. Havalar ısınır. Bu sebeple bu günlere ' Fukara Yazı ' da denir. Henüz mangallar yanmaz.
KOÇ KATIMI: 22-24 EYLÜL
Genellikle Rumi 15 Eylül' den sonra Koç Katımı yapılmakla beraber, 150 gün süren gebelik sonunda kuzulama günü ' Mart 9 ' soğuğundan sonraya rastlamak için Rumi 9-11 Teşrin-i Evvel günlerinde uygulanır.
AĞAÇ BUDAMASI YAPILMAYAN GÜNLER: 13 KASIM
13 Kasım' dan 58 gün evvelden başlayarak 58 gün sonraya kadar budama yapılmaz.
AĞAÇLARIN SUYUNUN ÇEKİLMESİ: 27 KASIM
Rumi 14 Teşrin-i Sani gününden itibaren ağaçların suları çekilir ve bu günden itibaren ağaç fidesi dikilebilir, nakil yapılabilir.
PASTIRMA SICAĞI: ARALIK AYININ İLK VE İKİNCİ HAFTASI
II. Teşrin-i nin son haftası ile I. Kanun' un ilk haftası arasındaki günlerdir. Hava sıcaklığı gündüzleri 15 dereceyi geçer. Pastırmalar bu günlerde kurutulur.
GÜN DÖNÜMÜ: 23 ARALIK
Kara kışta yani, I. Kanun' un, onuna rastlar. Güneş ' Cedy ' (oğlak) burcuna girer. Yağmur hatta kar yağar, soğuk artar sabahları don ve buzlanma olur. Hamsin başlangıcıdır. (50 günlük başlangıcı)
YANARIN YAMACI: 1- 9 ŞUBAT
Rumi II. Kanun' un 19-26. günleri arasındaki zamandır. Kışın en soğuk günleridir. Bu günlerde hamama gidilmez. Gidenlerin ciltlerinde alaca lekeler olabilir. Burç olarak ' Hamsin ' bitimidir. Yani 50 günlük kışın sonudur.
OCAK
02 Ocak - Fırtına (3 gün)
08 Ocak - Zemheri fırtınası
14 Ocak - Karakancalos fırtınası
17 Ocak – Fırtına
18 Ocak- Fırtına
23 Ocak - Fırtına
25 Ocak - Kışın şiddeti
28-Ocak - Ayandon fırtınası
30 Ocak - Zemherinin sonu
31 Ocak - Balık fırtınası
ŞUBAT
01 Şubat - Hamsin fırtınası (üç gün)
05 Şubat - Fırtına
11 Şubat - Fırtına (3 gün)
20 Şubat - 1. cemre (havaya)
27 Şubat - 2. cemre (suya)
MART
06 Mart - 3. cemre (toprağa)
11 Mart - Kocakarı soğukları
12 Mart - Husum fırtınası
15 Mart - Fırtına
24 Mart - Kozkavuran fırtınası
26 Mart - Çaylak fırtınası
29 Mart - Fırtına
NİSAN
01 Nisan- Fırtına
08 Nisan - Kırlangıç fırtınası
11 Nisan - Fırtına (Leyleklerin gelmesi)
16 - 18 Nisan - Kuğu (Sitte-i Sevir) fırtınası
21 Nisan- Fırtına
29 Nisan - Fırtına (3 gün)
MAYIS
04 Mayıs - Çiçek fırtınası
08 Mayıs - Fırtına (Doğu rüzgârları)
13 Mayıs - Fırtına
16 Mayıs - Filizkıran fırtınası
19-21 Mayıs - Kakulya fırtınası
22 Mayıs - Ülker fırtınası
30-31 Mayıs- Çabak meltemi
HAZİRAN
03 Haziran - Fırtına (3 gün)
10-12 Haziran - Ülker doğumu fırtınası
22 Haziran - Gündönümü fırtınası
27-28 Haziran - Kızıl erik fırtınası
TEMMUZ
1 Temmuz - Yaprak fırtınası
06Temmuz- Fırtına (2 gün)
11 Temmuz - Çark dönümü fırtınası
16 Temmuz - Fırtına (2 gün)
22 Temmuz - Kara erik fırtınası
30 Temmuz - Kızıl erik fırtınası
AĞUSTOS
12 Ağustos - Fırtına
16 Ağustos - Fırtına
19 Ağustos - Leyleklerin dönüşü
22 Ağustos - Çaylak fırtınası
31 Ağustos - Mercan fırtınası
EYLÜL
07 Eylül - Bıldırcın geçimi fırtınası
13 Eylül - Çaylak fırtınası (mükerrer)
19 Eylül - Fırtına
25 Eylül - Kestane kırası fırtınası
30 Eylül - Turna geçimi fırtınası
EKİM
03 Ekim - Kuş geçimi fırtınası
04 Ekim - Koç katımı fırtınası
14 Ekim - Meryem Ana fırtınası
18 Ekim - Kırlangıç fırtınası
21 Ekim - Bağbozumu fırtınası
28 Ekim - Balık fırtınası
KASIM
02 Kasım - Kuş geçimi fırtınası (mükerrer)
07 Kasım - Kasım fırtınası
12 Kasım - Lodos fırtınası
17 Kasım - Koç katımı (mükerrer)
24 Kasım - Güney rüzgârları
28 Kasım - Ülker dönümü fırtınası
ARALIK
06 Aralık - Kuzey rüzgârları
10-11 Aralık - Kara kış fırtınası
15 Aralık - Fırtına (2 gün)
18/19 Aralık - Gündönümü (Zemheri) fırtınası
28/29 Aralık - Fırtına
Saygı Sevgi ve Selametle
Sayhadergi ve anonim bilgilerden derlemedir.
-
Fırtına takviminin benim arşivimde de Hızır ve Kasım günlerine uyarlanmış hali bulunmaktadır. Bunları her yıl miladi takvime uyarlarım. Bu takvimde yıl yaz ve kış olarak ikiye bölünüyor ve yaz günlerine “Hızır”, kış günlerine de “Kasım” deniliyor. Kasım günleri miladi takvime göre 8 Kasım’da başlıyor ve 5 Mayıs’ta bitiyor. Hızır günleri ise Hıdrellez ile birlikte 6 Mayıs’ta başlayıp 7 Kasım’da sona eriyor .Benim duyduğum kadarıyla Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında bu hali kullanılıyor. Ondan önce ve bu takvimin beraberinde kullanılan Kameri takvimi de ayrıca bu başlık altında paylaşacağım. Ayrıca Hızır- Kasım Takviminde benim yöreme ve aile geleneğine dair eklentiler mevcuttur.
KASIM 2 KASIM FIRTINASI
KASIM 4 PASTIRMA YAZI BAŞLANGICI
KASIM 11 FIRTINA
KASIM 17 SOĞUKLARIN BAŞLANGICI
KASIM 20 PASTIRMA YAZI SONU
KASIM 22 ÜLKER FIRTINASI
KASIM 27 ŞİDDETLİ SOĞUKLAR BAŞLANGICI
KASIM 35 KARAKIŞ FIRTINASI
KASIM 43 FIRTINA
KASIM 45 ERBAİN BAŞLANGICI
KASIM 46 FIRTINA
KASIM 50 GÜNDÖNÜMÜ FIRTINASI
KASIM 51 ŞİDDETLİ SOĞUKLAR
KASIM 54 FIRTINA
KASIM 62 ZEMHERİR FIRTINASI
KASIM 65 ŞİDDETLİ SOĞUKLAR
KASIM 68 FIRTINA
KASIM 70 FIRTINA
KASIM 72 FIRTINA
KASIM 79 ŞİDDETLİ SOĞUKLAR
KASIM 80 SAKLAN
KASIM 82 AYANDON FIRTINASI
KASIM 84 ERBAİN ZEMHERİR SONU
KASIM 90 TOPLAN -DONAT
KASIM 100 YÜZDE YÜZ
KASIM 102 FIRTINA
KASIM 103 FIRTINA
KASIM 105 1. CEMRE HAVAYA
KASIM 106 FIRTINA
KASIM 112 2. CEMRE SUYA
KASIM 119 3. CEMRE TOPRAĞA
KASIM 124 BERDÜL-ACÜZ KOCAKARI SOĞUĞU BAŞLANGIÇ
KASIM 130 BERDÜL-ACÜZ KOCAKARI SOĞUĞU SONU
KASIM 131 KIRLANGIÇ FIRTINASI
KASIM 136 KOZKAVURAN FIRTINASI
KASIM 139 ÇAYLAK FIRTINASI
KASIM 147 YAĞMUR
KASIM 150 KIRLANGIÇ FIRTINASI
KASIM 152 YAĞMUR
KASIM 154 FIRTINA
KASIM 155 YAĞMUR
KASIM 156 FIRTINA
KASIM 160 FIRTINA
KASIM 163 KUĞU FIRTINASI
KASIM 164 FIRTINA
KASIM 165 FIRTINA
KASIM 168 ÇİÇEK FIRTINASI
KASIM 169 FIRTINA
KASIM 178 ÇİÇEK FIRTINASI
HIZIR 1 HIDRELLEZ
HIZIR 2 YAĞMUR
HIZIR 4 DOĞU RÜZGARLARI BAŞLANGICI
HIZIR 6 FIRTINA YAĞMUR MEVSİMİ SONU
HIZIR 11 FİLİZKIRAN FIRTINASI
HIZIR 15 KOKOLYA FIRTINASI
HIZIR 16 ÜLKER FIRTINASI
HIZIR 22 BAHAR RÜZGARLARI SONU
HIZIR 26 BEVARİH RÜZGARLARI BAŞLANGICI
HIZIR 28 YAĞMUR
HIZIR 29 FIRTINA
HIZIR 30 KUZEY RÜZGARLARI
HIZIR 33 YAĞMUR
HIZIR 36 ÜLKER DOĞUMU FIRTINASI
HIZIR 47 GÜNDÖNÜMÜ FIRTINASI
HIZIR 56 YAPRAK FIRTINASI
HIZIR 59 SAM RÜZGARLARI BAŞLANGICI
HIZIR 64 BEVARİH RÜZGARLARI SONU
HIZIR 67 ÇARKDÖNÜMÜ FIRTINASI
HIZIR 73 FIRTINA
HIZIR 75 ŞİDETTLİ SICAKLAR
HIZIR 86 KIZILERİK FIRTINASI
HIZIR 112 SAM RÜZGARLARI SONU
HIZIR 118 MİHRİCAN FIRTINASI
HIZIR 121 FIRTINA
HIZIR 122 BILDIRCIN GEÇİMİ FIRTINASI
HIZIR 131 ÇAYLAK FIRTINASI
HIZIR 137 GÜZ YAĞMUR
HIZIR 139 FIRTINA
HIZIR 146 KESTANE KARASI FIRTINASI
HIZIR 148 TURNA GEÇİMİ FIRTINASI
HIZIR 152 FIRTINA
HIZIR 153 KOÇ KATIMI FIRTINASI
HIZIR 157 YAPRAK DÖKÜMÜ FIRTINASI
HIZIR 163 MERYEM ANA FIRTINASI
HIZIR 166 KIRLANGIÇ FIRTINASI
HIZIR 169 BAĞ BOZUMU FIRTINASI
HIZIR 175 BALIK FIRTINASI
HIZIR 185 KUŞ GEÇİMİ FIRTINASI
HIZIR 186 FIRTINA
-
Harika.
Tecrübe ile elde edilmiş ve gözlemlenmiş olan takvim elbet çok daha faydalı olacaktır.
Teşekkürler.
-
Bu son takvimi merak ettim şimdi.. Bunu ayrı bir bölümde sürekli koruyalım..
-
Ben akilli telefonun takvim ve uyarilar bolumune gun gun kaydettim firtina takvimini, bir gun onceden uyari veriyor 😎
-
Evet dostlar bu takvimde burada bulunsun istedim.
Gemici takvimine benzeyen bir başka ay takvimi de şu şekildedir. Denizcilikten ziyade tarımla uğraşan kesimi ilgilendiren sınıflandırmalar ve tanımlamalar içermektedir. Benim aile büyüklerim bu takvimi de gemici takvimi beraberinde kullanırlardı. Bu takvimdeki aylar miladi takvimin 14. günü başlar.
Ocak-Zemheri
Kış aylarının ikincisidir. Karakışta denir.
Şubat – Gücük
Babaannem “Gücük gecede bir kütük” derdi. İlk yarısı kışın en sert dönemidir aslında.
Cemreler de bu ayda düşerler.
Birde yine Babaannemden Kalma Hüsüm Fırtınası için yöresel şiveyle söylenen “ Hüsüm hüttürür, dölüklerden sürttürür.” Şeklinde bir söz vardı.n Rüzgar o kadar ıslıklı bir şekilde esermiş ki , ahşap evde her delikten ıslık çalarak girermiş soğuk hava içerilere.
Mart – Mart
“Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır.” Sözü bu ay için söylenmiştir. Bu ayın sonuna doğru “Kocakarı Soğuğu” vardır.
Birde yine Babaannemden Kalma Hüsüm Fırtınası için yöresel şiveyle söylenen “ Hüsüm hüttürür, dölüklerden sürttürür.” Şeklinde bir söz vardı.
Nisan – Abrul
“Kork Abrulun Beşinden Koca Öküzü Ayırır Eşinden” Bahar ayı olmasına rağmen Abrul’un beşinci gününün çok soğuk olduğunu abartılı bir şekilde ifade etmek için söylerlermiş. Hıdrellez de bu ayın içindedir. 22 yada 23. Gününe denk gelir.
Mayıs- Mayıs
Mayıs hakkında çok fikrim yok ama bağ bahçe ile en çok uğraşılan ay olduğunu bilirim.
Haziran – Kiraz
Neredeyse tüm Kirazlar bu ayda oluyor.
Temmuz – Orak
Ekin ve ot biçmekle alakalı olmalı sanırım , bu yüzden orak ayı deniliyor olmalı. Bu ayında tam ortasına “Kızılerik Fırtınası”denk gelir.
Ağustos – Çürük (Bazı yörelerde Ağustos denir.)
Eylül - Ceket yada Gocuk Ayı
Herhalde soğukların başlayıp akşamları ceketsiz çıkılamadığı için bu isimle adlandırılmış olsa gerek. Bu ayın tam ortasına “ kestane karası fırtınası” denk gelir.
Ekim – Gazal yada Gazel Ayı
İncir yapraklarına “gazal” denir ve bu ayda dökülürler.Her yağmurdan ve fırtınadan sonra daha da artarak dökülürler. Bu yüzden Gazal Ayı demişler sanırım. Bir de bu ayda türünden ilk göç eden daha sarıya çalan renkte olan “Gazal Çulluğu” olur.
Kasım – Koç Koyan yada Koç Katımı
Adı üstünde koç katımı ayı demişler.
Aralık – Sığır Koyan yada Göğleme Ayı
Kış aylarının ilkidir. Gündönümü fırtınası bu ayın ortalarına denk gelir.
-
Hey Ahmet,
super bilgiler, sagolasin.
-
Bir de Kameri takvim var bir arada onu düzenler paylaşırım. Tan Kaan Özkan Dostumuz benim notlarımda da olan bir çok şeyi paylaşmış aslında. Bende olan değişik bilgileri da arada eklemeye çalışırım. Ondan sonra da sırada bu takvimlerin dönüşümleri var.
Bu notları Fırtına Takvimi diye ayrı başlığa alsak, baştaki gönderiler de çünkü daha teknik rüzgar bilgileri var. Onlara Rüzgar başlığı mı açsak? Bir de tahmine ayrı bir konu başlığı? İçlerini yavaş yavaş imeceyle doldururuz.
-
Sevgili dostlar , Ahmet , bu fırtınaların ne zaman olcağını , yağış getirip getirmeyeceğini, hangi yönlerden eseceğini ya da esebileceğini de söyleyebiliyor.
Bir de seyir sırasında 3-5 saatlik hava tahminleri var ki şaştığını görmedim. Biz hergün bir gün ya da bir hafta önce yaptığımız tahminlerin tutup tutmadığını tartışıyoruz. Çok keyifli ve öğretici oluyor.
Ahmet bence bu konu başlığı altında devam ettirelim tahminleri. Birde senin uzman tayfa burada da yazarsa bomba olur..
-
Sevgili dostlar , Ahmet , bu fırtınaların ne zaman olcağını , yağış getirip getirmeyeceğini, hangi yönlerden eseceğini ya da esebileceğini de söyleyebiliyor.
Bir de seyir sırasında 3-5 saatlik hava tahminleri var ki şaştığını görmedim. Biz hergün bir gün ya da bir hafta önce yaptığımız tahminlerin tutup tutmadığını tartışıyoruz. Çok keyifli ve öğretici oluyor.
Ahmet bence bu konu başlığı altında devam ettirelim tahminleri. Birde senin uzman tayfa burada da yazarsa bomba olur..
Şimdi sen detayları bildiğin için yazıyosun fakat herkes beni tahmin uzmanı falan sanacak. Öyle bir şey yok aslında.
Yaptığım sadece istatistikten ibaret. Her yıl hobilerim doğrultusunda takip ettiğim belirli hava olayları var ve geçmişe dair elimde belirli bir veri oluştu. Bazılarını hafızamda da tutuyorum. Bir fırtınaya dair önemli bir şey olursa; örneğin Kızılerik Fırtınasında belirli periyotlarda Bartın'da sel olması gibi. Birde bu havaların her yıl hangi yönlerden yaptığına dikkat ediyorum.
Havaya bakıp 2-3 saatlik öngörülerde bulunmak ise; geçmişte bu işi aileyle birlikte meslek olarak yaparken aktarılan bilgilerden edinilen bir özellik sanırım. Ama bunu yaparken dağ başlarını yada deniz diplerini (yani ufuk çizgisini ) görmem ve ay doğuş- batış saatlerini bilmem lazım gelir. Yani öyle sokaktan kafayı kaldırıp bakınca çok sağlıklı bir şey söyleyemem, belki sadece yağmur ,onuda herkes biliyor zaten.
Uzman tayfaya gelince ,onlar benim çocukluk arkadaşlarım, hali hazırda profesyonel olarak denizdeler, buraya da davet ederim hatta bu hava durumu işine onların katkısını isterim.
Selametle...
-
Mütevaziliğe gerek yok.. Sayende öok şey öğrendik. En azından deden kışın daha az şimşek yıldıımlı yağış daha az oluyor, yazın daha fazla onu öğrendik..
-
Geçmiş notlarımı karıştırırken Babam'dan nakil Abrulun beşi ile ilgili bir bilgiye daha rastladım.Şöyle ki;
"Abrulun beşi balığın leşi " tamlamasını çok sık kullanırlar. Bizdeki karşılığı şu şekilde Abrulun beşinde Karadeniz'de kalkan balığı havyar dökmek üzere harekete geçermiş.Bu tarihten sonra kıyıya doğru yolculuğu başlarmış. Dalgaların patlayamayacağı kum taş sınırına kadar gelirmiş ve miladi takvime göre de 19 Mayısta yani o hafta karnını taşlara sürterek yumurtalarını bırakırmış. Yani Abrulun beşinden yaklaşık bir ay sonra bu gerçekleşirmiş. Yumurtalarını kum taş sınırına bırakılmasını özelliği ise dalga patlağından uzak olup karışıp havalanmasını engellemekmiş.
-
Ahmet,
Alan WATTS'ın "Anında hava tahmini" kitabını okudun mu ? Okuduysan ne düşünüyorsun ?
Okumadı isen gönderebilirim.
-
Ahmet,
Alan WATTS'ın "Anında hava tahmini" kitabını okudun mu ? Okuduysan ne düşünüyorsun ?
Okumadı isen gönderebilirim.
Okumadım, sadece oradan alıntılanmış bilgileri çeşitli yerlerde gördüm. Çok sevinirim gönderirsen, mutlaka okumak isterim.
-
Mail adresini verir misin ?
Senin gözünden bir değerlendirmesi faydalı olur bence.
-
Mail adresini verir misin ?
Senin gözünden bir değerlendirmesi faydalı olur bence.
Geldi çok teşekkürler.
-
Bu kitabi nasil temin edebilirim?
-
Bu kitabi nasil temin edebilirim?
Önce ben okuyayım, okuduktan sonra sana gönderirim. ;D ;D ;D
-
Bu kitabi nasil temin edebilirim?
Mail adresini alayım
-
cenkgursel@pinasekspertiz.com
-
Ulaşmış olmalı
-
Cok tesekkur ederim.
-
Pdf iniyor 👍
-
Rica ederim. İyi Okumalar
-
Bu kitabi nasil temin edebilirim?
Mail adresini alayım
Benim için yeni her zaman zor olmuştur; gekoda Kaan korsan diyorduk şimdi ne diyeceğiz!!! :o Kaan bey mahzuru yoksa bende alabilir miyim? ::) mcostek@gmail.com
-
An itibariyle ilettim.Selamlar.
-
An itibariyle ilettim.Selamlar.
Teşekkürler. :)
-
Ahmet halletmiş teşekkürler.
Valla kendi payıma bana "Kaan", "Tan" hangisini tercih ederseniz yeterli.
"bey" ııı ıhhh ben sevmiyorum.
Ama dediğiniz gibi hitap şeklini, forum içinde düşünmek lazım
-
Geko da hitaplarda Korsan diyorduk,
Burada da "Hey" ( Hey Suat, Hey Kaan gibi) olabilir mi? 😎
Ya da Suat Kaptan, Kaan Kaptan?
-
Valla yine kendi payıma kaptanlık kiiiim ben kim..
Örneğin Suat kaptanın yanında birisi bana kaptan dese yerin dibine geçerim.
-
Valla yine kendi payıma kaptanlık kiiiim ben kim..
Örneğin Suat kaptanın yanında birisi bana kaptan dese yerin dibine geçerim.
Bende oyle ama, bilemedim hitap anlaminda kullanabiliriz diye dusundum, Suat kaptan yanimda iken etrafa kas goz ederiz. 😎
-
Geko da hitaplarda Korsan diyorduk,
Burada da "Hey" ( Hey Suat, Hey Kaan gibi) olabilir mi? 😎
Ya da Suat Kaptan, Kaan Kaptan?
Valla yine kendi payıma kaptanlık kiiiim ben kim..
Örneğin Suat kaptanın yanında birisi bana kaptan dese yerin dibine geçerim.
Valla yine kendi payıma kaptanlık kiiiim ben kim..
Örneğin Suat kaptanın yanında birisi bana kaptan dese yerin dibine geçerim.
Bende oyle ama, bilemedim hitap anlaminda kullanabiliriz diye dusundum, Suat kaptan yanimda iken etrafa kas goz ederiz. 😎
Öncelikle estafurullah demek isterim, olur mu öyle şeyler.... ;)
Hepimiz kendi teknelerimizin reisi değil miyiz? Hahhh o zaman ''REİS'' desek no'lur? Hemi de Goca Reis'in altını sağlamlamış oluruz... ;)
-
Bak bu da çok hoş.. Reis ! bomba ..
Herkes reis .. Ama bi de Goca Reis var.. Evet via böyle..
Sevgili reisler.. çok iyi bir hitap şekli..
sonunda da Heyamola yı hoşçakal anlamında da kullansak.. ?
-
Ahmet Reis'in kocakarı takvimi bilgilendirmelerinden sonra kafayı buna takmıştım. Geçenlerde kayınbabamla görüşürken (ki kendisi cereyan çarpmasın diye Mersin sıcağında yazın kapılar kapalı oturan bir insandır) içerden arşivinden buldu çıkardı takvimi bu vesileyle ben de küçük bir not kağıdı olarak paylaşmak istedim.
-
Ahmet Reis'in kocakarı takvimi bilgilendirmelerinden sonra kafayı buna takmıştım. Geçenlerde kayınbabamla görüşürken (ki kendisi cereyan çarpmasın diye Mersin sıcağında yazın kapılar kapalı oturan bir insandır) içerden arşivinden buldu çıkardı takvimi bu vesileyle ben de küçük bir not kağıdı olarak paylaşmak istedim.
Süpermiş ellerinize sağlık, Eylül, Ekim ve Kasım aylarına , İlkgüz, Orta Güz ve Son Güz Demişler. Neredeyse tek fark bu.Tarihler aynı , demekki aylara bölgesel isimler vermişler. Kayınpederinize de çok selam ve teşekkürler.
-
Ahmet Reis'in kocakarı takvimi bilgilendirmelerinden sonra kafayı buna takmıştım. Geçenlerde kayınbabamla görüşürken (ki kendisi cereyan çarpmasın diye Mersin sıcağında yazın kapılar kapalı oturan bir insandır) içerden arşivinden buldu çıkardı takvimi bu vesileyle ben de küçük bir not kağıdı olarak paylaşmak istedim.
Süpermiş ellerinize sağlık, Eylül, Ekim ve Kasım aylarına , İlkgüz, Orta Güz ve Son Güz Demişler. Neredeyse tek fark bu.Tarihler aynı , demekki aylara bölgesel isimler vermişler. Kayınpederinize de çok selam ve teşekkürler.
Baş üstüne... bir dahaki görüşmemizde Karadeniz çektirmelerini de anlatacağım bakalım neler çıkaracak : )
An itibariyle de Hızır 1'e girmiş bulunduk... Hepimize güzel bir bir yaz dilerim : )
-
Ahmet Reis'in kocakarı takvimi bilgilendirmelerinden sonra kafayı buna takmıştım. Geçenlerde kayınbabamla görüşürken (ki kendisi cereyan çarpmasın diye Mersin sıcağında yazın kapılar kapalı oturan bir insandır) içerden arşivinden buldu çıkardı takvimi bu vesileyle ben de küçük bir not kağıdı olarak paylaşmak istedim.
Süpermiş ellerinize sağlık, Eylül, Ekim ve Kasım aylarına , İlkgüz, Orta Güz ve Son Güz Demişler. Neredeyse tek fark bu.Tarihler aynı , demekki aylara bölgesel isimler vermişler. Kayınpederinize de çok selam ve teşekkürler.
Baş üstüne... bir dahaki görüşmemizde Karadeniz çektirmelerini de anlatacağım bakalım neler çıkaracak : )
An itibariyle de Hızır 1'e girmiş bulunduk... Hepimize güzel bir bir yaz dilerim : )
An itibari ile pişti olduk, diğer başlıkta bende aynı şeyi yazmışım eş zamanlı :)
-
Ahmet Reis'in kocakarı takvimi bilgilendirmelerinden sonra kafayı buna takmıştım. Geçenlerde kayınbabamla görüşürken (ki kendisi cereyan çarpmasın diye Mersin sıcağında yazın kapılar kapalı oturan bir insandır) içerden arşivinden buldu çıkardı takvimi bu vesileyle ben de küçük bir not kağıdı olarak paylaşmak istedim.
Süpermiş ellerinize sağlık, Eylül, Ekim ve Kasım aylarına , İlkgüz, Orta Güz ve Son Güz Demişler. Neredeyse tek fark bu.Tarihler aynı , demekki aylara bölgesel isimler vermişler. Kayınpederinize de çok selam ve teşekkürler.
Baş üstüne... bir dahaki görüşmemizde Karadeniz çektirmelerini de anlatacağım bakalım neler çıkaracak : )
An itibariyle de Hızır 1'e girmiş bulunduk... Hepimize güzel bir bir yaz dilerim : )
An itibari ile pişti olduk, diğer başlıkta bende aynı şeyi yazmışım eş zamanlı :)
;D ;D ;D ;D evet farkettim... Yazınız güzel geçsin Ahmet Reis'im..
-
Pişti olduğunuz nereye yazacağımı bilemedim. Ben de yeni başlık mı açsam :)
Takvim çok güzel ve değerli. Kayınpedere selamlar Erman reisim.
Sizlerin de hızır ayları bolluk, bereket ve güzelliklerle geçsin.
-
Bu değerli malumatlar için çok teşekkürler. Özellikle gökyüzüne bakarak o günkü hava durumu ile ilgili tahminde bulunma kısımlarını not ettim. Ellerinize sağlık yazdığınız için reisler.
-
Ne kadar çok fırtına var?
Bu takvimlerdeki fırtına ifadesi herhalde meteorolojinin ve denizcilerin fırtına tanımının aynısı değil.
Bir de memlekette küçük yelkenli azlığını hep altyapıya, bağlama yeri yokluğuna filan bağladık. Bu kadar çok fırtına ile de alakası var mıdır?
-
Ne kadar çok fırtına var?
Bu takvimlerdeki fırtına ifadesi herhalde meteorolojinin ve denizcilerin fırtına tanımının aynısı değil.
Bir de memlekette küçük yelkenli azlığını hep altyapıya, bağlama yeri yokluğuna filan bağladık. Bu kadar çok fırtına ile de alakası var mıdır?
Recep Abi , bu fırtınaların bir kısmı karasal fırtınalar, sonradan gemici takvimine girmiş. Bu fırtınaların bir kısmı günümüz denizciliğine pek bir etkisi yok. Bu gemicilik takvimine , Kocakarı Takvimi ve Kameri takvimdeki fırtınaları harmanlamışlar. Birde yirminci yüzyılın başında Hızır- Kasım takvmini uydurup Miladi takvime uyarlamışlar. Dolayısı ile bir anda gemici takviminde yılın yarısı fırtına olmuş. İsimsiz fırtınaların çoğu büyük fırtınalrın şaşmasından olan artçı fırtınalar benim kanaatim. Bizler, babam , ben, Akın Reis gibi denizden ekmek yiyenler yöremizdeki belli fırtınaları takip ediyoruz.Özellikle büyük ve tekrarlayan fırtınaları. Bu sayede kısıtlı da olsa belirli tahminler yürütüyoruz. Örneğin bu kışın yumuşak, geçen kışında sert geçeceğini kış başında yorumladığımız gibi birşeyler işte.
Birde hangi fırtına kimin fırtınası, bu da önemli bir olgu. Daha önce bir yerlerde yazmıştım. 80 bin tonluk bir gemide süvari iseniz sizin fırtınanız başkadır, kırk metre boyunda bir gırgır teknesi reisiyseniz sizinki de başkadır, sekiz metre bir balıkçı kayığında reisseniz daha bir başkadır, aynı şekilde 25 feet bir yelkenlinin fırtınasıyla 47 feet bir yelkenlinin fırtınasıda başkadır. Bu yüzden birinin fırtına dediği hava diğerinin keyifli ve kolayına yelken seyri de olabilmektedir.
-
Ahmet reis çok teşekkür ederim. Eski kuşakların meteorolojiden haber-bilgi almazken de belli tahminleri vardı hava durumu hakkında. İşin tuhafı pek de yanılmazlardı.
İkincisi karasal hava durumu ile deniz hava durumu aynı hava olsa bile insan (ve tekne) için farklı tutum almayı gerektiriyor. Karada nihayet pencereler çarpmasın camlar kırılmasın kaygısı olur. Ama deniz öyle değil. Ayrıca belirttiğiniz gibi tekne boyu kütlesi farkı da rüzgar şiddetine tepki vermeyi farklılaştırıyor.
Bu geleneksel bilgileri metrikleştirmenin yolunu bulursak daha işe yarar hale gelir. Metrikleştirme yanında yerelleştirmeyi de aklımızda tutmak lazım. Söz gelişi Edremit körfezinde 1.5 metre dalga varken Dalyan boğazına gelirken sıralanan adaların güneyi keyifli oluyor. Oysa aynı rüzgar.
Ama güzel bilgiler, el yazısı sayfayı hem print ettim. Hem de kaydettim.
Çok teşekkürler açıklama için..
-
Birde hangi fırtına kimin fırtınası, bu da önemli bir olgu. Daha önce bir yerlerde yazmıştım. 80 bin tonluk bir gemide süvari iseniz sizin fırtınanız başkadır, kırk metre boyunda bir gırgır teknesi reisiyseniz sizinki de başkadır, sekiz metre bir balıkçı kayığında reisseniz daha bir başkadır, aynı şekilde 25 feet bir yelkenlinin fırtınasıyla 47 feet bir yelkenlinin fırtınasıda başkadır. Bu yüzden birinin fırtına dediği hava diğerinin keyifli ve kolayına yelken seyri de olabilmektedir.
Buna katılmıyorum. Fırtına fırtınadır. Rüzgar hızı 27 knot'u geçtiğinde, 7 boforun üzerine çıktığında fırtına olarak adlandırılır. Yabancıların "gale" dediği şey bizde "fırtınamsı rüzgar" olarak adlandırıldı. 47 ft bir teknede 20 knot havayı fırtına diye adlandıran reisler olabileceği gibi, 25 ft'lik bir teknenin reisi aynı havayı güzel yelken yapılacak hava olarak değerlendirebilir. Fırtına ise bir tanedir: 27 knot üzeri rüzgar.
-
Birde hangi fırtına kimin fırtınası, bu da önemli bir olgu. Daha önce bir yerlerde yazmıştım. 80 bin tonluk bir gemide süvari iseniz sizin fırtınanız başkadır, kırk metre boyunda bir gırgır teknesi reisiyseniz sizinki de başkadır, sekiz metre bir balıkçı kayığında reisseniz daha bir başkadır, aynı şekilde 25 feet bir yelkenlinin fırtınasıyla 47 feet bir yelkenlinin fırtınasıda başkadır. Bu yüzden birinin fırtına dediği hava diğerinin keyifli ve kolayına yelken seyri de olabilmektedir.
Buna katılmıyorum. Fırtına fırtınadır. Rüzgar hızı 27 knot'u geçtiğinde, 7 boforun üzerine çıktığında fırtına olarak adlandırılır. Yabancıların "gale" dediği şey bizde "fırtınamsı rüzgar" olarak adlandırıldı. 47 ft bir teknede 20 knot havayı fırtına diye adlandıran reisler olabileceği gibi, 25 ft'lik bir teknenin reisi aynı havayı güzel yelken yapılacak hava olarak değerlendirebilir. Fırtına ise bir tanedir: 27 knot üzeri rüzgar.
Bahsettiğim şey bofor skalasındaki tanım değil. Şöyleki biz balıkçılık yaparken denizde çalışamadığımız hava bizim için fırtınadır, kötü havadır ama aynı havada siz yelkenle keyifli seyir yapabilirsiniz. Aynı havada 80-100 bin tonluk bir geminin rüzgar altında dalga bile olmaz.
Başka bir örnekte şöyle olabilir , benim Asterix 15 havadan sonra ana yelkene camadan isterken, Mustafa Abi'nin
Baba Tunca (muhtemelen bir çok kişi biliyordur Baba Tunca Ocean Cruiser bir kayık) çok daha yüksek havalarda yelken küçültmeyi gerektirebiliyor. Farklı iki teknede ki aynı ben işte o iki havaya farklı bakıyorum. Anlatmak istediğim tam da bu.
Yada şöyle başka bir örnek; bir kez Ege de gemi yolculuğuna çıkmıştım, hava Atina'dan dönüşte 40 ın üzerine çıktı devasa gemi yol kesti flapları açtı akşam yemeği servisi devam etti. O hava adamlar için fırtına değildi, sadece garsonlar yengeç gibi dolaşıyorlardı. 45 esen hava benim için mevcut kayığımla fevkalade fırtınadır.
-
Recep Abi , bu fırtınaların bir kısmı karasal fırtınalar, sonradan gemici takvimine girmiş. Bu fırtınaların bir kısmı günümüz denizciliğine pek bir etkisi yok. Bu gemicilik takvimine , Kocakarı Takvimi ve Kameri takvimdeki fırtınaları harmanlamışlar. Birde yirminci yüzyılın başında Hızır- Kasım takvmini uydurup Miladi takvime uyarlamışlar. Dolayısı ile bir anda gemici takviminde yılın yarısı fırtına olmuş.
Herkes ilgi alanı neyse ona bakıyor haliyle.
Bağ, bahçe ile uğraşmayı sevenler için ekleyeyim. Toplu olarak kolaylık olur.
Hem deniz, hem kara aynı takvim nasılsa. ;)
(Sağ tıklayıp, "resme bak" deyiniz. üstüne bir kere de tıklarsanız, tamamdır ;D )
(https://i.hizliresim.com/LbvkWZ.jpg) (https://hizliresim.com/LbvkWZ)
-
Ahmet reislerin ikiside doğru sadece 30 knot üstü havada gidebilen yada gidemeyen tekneler olarak kategorize edebiliriz en azından ben Kabaalioğlu reisin mesajından onu anlıyorum.
7 kuvvet bir havada HR 352 katalog için çekilmiş bir resmi .Havanın ne kadar estiğini nerdenmi biliyorum . 😀 Müneccimim.
(https://i.hizliresim.com/gOPdJO.jpg) (https://hizliresim.com/gOPdJO)
-
Ahmet reislerin ikiside doğru sadece 30 knot üstü havada gidebilen yada gidemeyen tekneler olarak kategorize edebiliriz en azından ben Kabaalioğlu reisin mesajından onu anlıyorum.
7 kuvvet bir havada HR 352 katalog için çekilmiş bir resmi .Havanın ne kadar estiğini nerdenmi biliyorum . 😀 Müneccimim.
(https://i.hizliresim.com/gOPdJO.jpg) (https://hizliresim.com/gOPdJO)
Olmamış ana yelkene camadan vurmuş. ;D
-
Ooops 30 knot üstü malesef 1. Camadan ve %100 flok istiyor .Clavella 26 feet çok zorlansada camadansız gidebiliyor.
-
Ahmet reislerin ikiside doğru sadece 30 knot üstü havada gidebilen yada gidemeyen tekneler olarak kategorize edebiliriz en azından ben Kabaalioğlu reisin mesajından onu anlıyorum.
Tabi bu başka bir bakış açısı, sıradan markalı teknelerde yüksek havalarda gidebiliyor, hatta bazıları gayet güvenli görünüyorlar, ama sayende HR 352 ile de seyrimiz oldu, Baba 30 ile zaten epeyce olmuştu. Sıradan teknelerle farkı net görebiliyorum. Ben aynı ben olduğuma göre kayıklara göre havaya bakış açımız değişebiliyor.
Bir anda Böke'nin Ayvalık Marinada adamın birinin sorusuna verdiği yanıt geldi. Tayo-Mar ile Burak , ben ve Böke Gökova- İstanbul seyrinde Midilli Babakale rotasından döndük Ayvalığa, biraz mücadeleden sonra marinaya bağlandık. Tabiki biz tabiri caizse sıçan gibi ıslanmışız. Kayığa üç kere dalga çökmüş.
Tabi iskelede bir sürü meraklı topluluk her zaman olduğu gibi.
Birisi sordu hava kaç esiyordu diye.
Böke de cevap şu " bizim için 15 ten sonrası hep aynı o yüzden bilmiyoruz ama bayağı yüksekti herhalde çan da çalıyordu çünkü"
Adam masumane bir şekilde niyeki diye sordu.
Böke 'den cevap bomba gibi " çünkü on beşten sonra biz hep ıslağız, yani yukarısının önemi yok"
Adamcağız garip garip baktı gülemedi de halimize.
-
Sorma Ahmet reisim Tayomar denince aklıma Camadan değil Damacan(a) geliyor .Çok tırsmıştım ne işi bu cam parçasının teknenin içinde diye.
-
Bu başlık unutulmamalı ve hep gündem de kalmalı, okuduğum tüm dijital ortamlarda ve yazılı kaynaklardaki en iyi derleme bu başlık altında. Sevgili Tan Kaan 'ın derlemesini buraya tekrar alıntıladım.
Günümüzde elektronik aletler, İnternet ve tahmin istasyonlarından hava durumu ile ilgili kolaylıkla bilgiye ulaşabiliyor olsak da geleneksel yöntemler hakkında bilgi sahibi olmak, tahmin yeteneğimizi geliştirmek, çok uzun yıllara dayalı tecrübelerden elde edilmiş olan yıllık hava davranışlarına istinaden yapılmış takvimleri takip etmek, amatör denizci olarak saygı göstermek ve bu insan duyularının körelmesine izin vermeyen yöntemlere sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple, öğrenmeye açık bir amatör denizci olarak, Tüm doğanın alarmı olan bu belirtileri ve yöntemleri hakkında zaman içerisinde duyduğum, okuduğum, arşivlediğim bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Aramızda profesyonel olarak bu sistem, tahmin ve takvimi kullanmış/kullanıyor olan arkadaşlarımız var. Bu paylaştığım bilgiler üzerine yanlış veya eksiğim olduğunu düşündükleri noktalar olur ve tamamlarlar ise çok memnun olurum.
RÜZGÂRLAR VE YÖNLERİ
Rüzgâr, bir yüksek basınç alanından, alçak basınç alanına doğru, kitle halinde, yatay yönde, yer değiştiren hava hareketine denir. Bu hareket sonucu, karada olan olaylardan çok, denizde olan olaylar denizciyi ilgilendirir. Rüzgârların estiği yönlere, adlarına ve şiddetine göre havanın ve denizin nasıl olacağı tahmin edilebilir. İklimbilim denilen bilim dalı, bundan yararlanarak ve geçmişteki gözlemleri değerlendirerek, aşağı yukarı doğru sayılabilecek hava tahiminlerinde bulunup "Tahmin Takvimleri" yapmıştır.
Amatör denizciler de, rüzgârları ve özelliklerini öğrenerek denizin tehlikesiz olduğu dönemleri anlar ve güvence içinde seyir yapar. Bir pusulayı önümüze alarak baktığımızda, dört ana yönden oluştuğunu görürüz. Yatay olarak yerde duran pusulanın tepesi, ya da üstü Kuzeyi gösterir.
Burdan esen rüzgâra denizci dili ile YILDIZ denir.
Yıldızın altı güneyi gösterir, burdan esen rüzgâra KIBLE denir.
Yatay pusulanın sağı, doğuyu gösterir, burdan esen rüzgâra GÜNDOĞUSU yada Güneş rüzgârı
Solu ise batıyı gösterir, burdan esen rüzgâra da BATI denir.
Pratik olarak güneşin doğduğu yönü soluna alan bir kimsenin, sağı batıyı, tam karşısı güneyi arkası da kuzeyi gösterir. Bu rüzgârlar ve yönler dört asal rüzgâr ve yöndür.
Yıldız ile gündoğusu arasından esen rüzgâra POYRAZ, Gündoğusu ile kıble arasından esene KEŞİŞLEME, Yıldız ile batı arasından esene KARAYEL, batı ile kıble arasından esene de LODOS denir. Bunlara da ikincil yön veya feri rüzgârlar denir. Feri rüzgârlar, iki anayön rüzgârın tam ortasından çıkan rüzgârlardır. Rüzgârlar şiddetlerine göre 12 adla anılırlar.
Bunlar:
Sakin, gayet hafif, hafif, latif, orta, firişka, kuvvetli, orta fırtına, fırtına, kuvvetli fırtına, büyük fırtına, bora ve kasırgadır. Kasırga, ayrıca siklon veya tayfun adı ile de bilinir. Rüzgârların şiddeti saat/kilometre olarak ölçülse de çoğunlukla knot olarak söyleriz. Denizciler saatte 50 kilometreden (27knot) hızlı esen rüzgârlara fırtınamsı rüzgar derler. Rüzgârların en güçlüsü kasırgadır. Ülkemiz sularında görünmeyen bir rüzgâr türüdür. Daha çok okyanuslarda ve ABD'lerinin bazı bölgeleri ile Japonya'da görülür. Hem denizde ve hem de karada büyük felaketlere yol açar. Binaları yıkar, denizleri taşırır, ağaçları kökünden söker. Bizim denizlerimizde saatte 100 kilometre hızla esen büyük fırtınalar ve ondan daha hızlı esen boralar görülür. Kasırga görülmez. Rüzgârlar hızı, anemometre denilen ve havanın yere göre hızını ölçen aletle ölçülür.
RÜZGARLARI ANLAMA
Rüzgârların cinsini denizdeki dalgaların şekline, dumanlara, ağaç yaprakları ve dallarına, elektrik direkleri ve tellerine, evlerin damlarındaki kiremitlere, bacalara bakarak anlamak mümkündür.
Sakin denilen rüzgâr türünde, esinti hemen hemen hiç yoktur, dumanlar dikine çıkar, yapraklar kımıldamaz.
Gayet hafif rüzgârda dumanlar az eğilim kazanır, yapraklar zaman zaman kımıldar.
Hafif rüzgârda, yapraklar sürekli kımıldamaya, denizde sular oynaşmağa başlar. Latif rüzgârda, yapraklar sürekli sallanır denizde dalgacıklar oluşur.
Orta rüzgârda, ağaç dalları sallanmağa başlar,dalgacıklar küçük dalgalara dönüşür.
Frişkada, dumanlar yatay hale gelir, bayraklar sürekli, ağaç dalları arasıra dalgalanır.
Kuvvetli rüzgârda, rüzgârın hızı saatte 35-40 km.ye çıkar, büyükçe dalgalar meydana gelir, elektrik direklerinin telleri sallanarak ses çıkarır.
Orta fırtınada, hız saatte 50 km.ye ulaşır ve gerçek fırtına oluşur. Ağaçlar sallanır, sandalda dümen tutmak zorlaşır ve ayakta zor durulur.
Fırtınada hız 60-70 km.ye ulaşır, ağaçlar sürekli sallanır ve küçük dallar kırılır. Kuvvetli fırtınada, ağaç dallarının büyükleri de kırılır, elektrik direkleri sallanır, teller kopar, binaların kiremitleri ve bacaları uçar.
Büyük fırtınada hız 100 km.nin üstüne çıkar. Küçük ağaçlar kökünden sökülebilir, çatılar uçar, yürümek imkânsız hale gelir, denizde tekneler alabora olur, büyük dalgalar meydana gelir.
Borada, hız 120 km.ye çıkar, evlerde büyük hasarlar meydana gelir, damlar, çatılar uçar, büyük ağaçlar bile kökünden sökülür, denizde durmak imkânsız hale gelir.
Kasırgada ise hızın limiti kalmaz; 120 km.nin üstüne çıkar, ne denizde, ne karada durulamaz, gerçek bir felaket başlar, büyük gemileri batırır, binaları temelinden söker, meydana gelen muazzam dalgalar kıyı şeridinde olan yerleşim bölgelerini yerle bir eder. Bu belirtilere bakarak, esen rüzgârın hangisi ve hızının ne olduğunu anlamak mümkün olur. Böylece de denize çıkacak olan denizciler işlerini garantiye almış olurlar. Ayrıca, güneş ve aya bakarak havanın nasıl olacağını anlamak da mümkündür. Örneğin, güneş batarken çevresinin kırmızımsı olması gökyüzünün açık ve pembemsi görünmesi ertesi gün için iyi bir havaya işarettir.
Eğer güneşin çevresi sarı ise, yağışa, açık pembe ise rüzgâr eseceğine işarettir.
Güneş doğarken ise, çevresi dumanlı ve hafif bulutlu ise rüzgâra, fazla dumanlı ve bulutlu ise fırtınaya, güneşin çevresi kırmızı renk ise yağmura ve rüzgâra işarettir.
Ay doğarken, çevresi kırmızı renkte ise yağmura ve rüzgâra, donuk renkli ise yağmura, çeşitli renkler arasında boğulmuş ise kuvvetli fırtınaya işaret eder.
Çiğ yağması, sis olmasına, açık ve berrak, yıldızlı geceler ertesi gün için iyi havaya, denizin renginin maviden koyu laciverte, ya da yeşile, siyaha dönüşmesi fırtınaya, martıların akşam üstü telaşlı uçmaları ve durmaksızın bağırmaları havanın sertleşeceğine işarettir.
Sabahları keşişlemeden esen rüzgâr, öğleden sonra çok sıcak havanın ve onun ardından da kısa süren bir boranın habercisidir.
RÜZGÂRLARIN ANLAMI
Anlattığımız bilgilerin ışığı altında hangi rüzgarın estiğini anlamak kolaydır.
Bu yönler bulunduktan sonra esen rüzgarın estiği yönü bayrak veya flamalara, çıkan dumanların yönüne bakarak bulabilirsiniz. Bu işaretlerin hiçbirisi yoksa, ıslatılan bir parmak havaya tutularak rüzgarın nereden estiği kolayca anlaşılır. Çünkü ıslak parmak rüzgara karşı hassastır.
ANA YÖNLER
GÜNDOĞUSU: Doğudan esen rüzgardır. Denizde tehlike yaratmaz. Ancak balıkçılık açısından kötü bir rüzgardır. Ani ısı değişiklikleri yaptığından balıklar bu rüzgar estiğinde gezindikleri suları terk ederler. Onun için işte balıkçılar (her şeyin doğrusunu severim, gündoğrusunu sevmem) derler.
BATI: Batıdan esen rüzgardır. Buna günindi de denir. Kaçak bir havadır. Lodostan poyraza geçerken olur. Yapacağı kaçak ve kötü havanın süresi bilinemez.
KIBLE: Sert rüzgarı olan bir havadır. Ne var ki yapacağı hava bilinir.
YILDIZ: Meltem niteliğinde denizden kıyıya esen bir havadır.
KARAYEL: Yıldız ile batı arasında esen rüzgârdır. Daha çok geceleri ve karadan denize eser. Estiğinde sıcaklığın düşeceği ve kar yağışı geleceği anlaşılır.
LODOS: Kıble ile batı arasından eser. Estiğinde, sıcaklığın artacağı ve yağış olacağı anlaşılır. Denizi alt üst eder. Balığa çıkılamaz. Bir diğer adı da bozyeldir. Lodosun arkasından genellikle poyraz eser.
POYRAZ: Yıldız ile gündoğrusu arasından, daha çok kışın eser. Orta karar bir havadır, başka bir havaya dönüşmez, balıkçılar için en sağlam hava olarak kabul edilir. Sıcaklık düşer. Halk arasında ayaz denilen soğuklar olur. Poyrazın arkasından da genellikle lodos eser. Balıkçılar, poyrazın kıçı lodos, tur, lodosun kıçı da poyrazdır derler.
KEŞİŞLEME: Kıble ile gündoğrusu arasında esen bir rüzgardır. Bu adın verilmesinin nedeni, İstanbul’a göre Uludağ kıble ile gündoğrusu arasındadır. Uludağın eski adı ise Keşiş dağıdır. Rüzgar da buradan estiği için bu rüzgara keşişleme denmiştir.
Güneyde keşişlemeye güneydoğu rüzgarı da denir. Keşişleme günlerinde sabahtan keşişleme eserse, öğlenden sonra boğucu bir sıcak yapar, bunun arkasından da genellikle boraya kadar varabilen tehlikeli denizler oluşur. Keşişlemeye Akyel de denir.
Bu rüzgârların arasında kalan ve anayön ile ikincil (feri) yönler arasından esen rüzgârlar da estikleri yönlerin ortak adını alarak anılırlar.
Yıldızkarayel, yıldızpoyraz, gündoğrusupoyraz, gündoğrusukeşişleme, kıblekeşişleme, kıblelodos, batılodos, batıkarayel bu rüzgârlardandır.
Ancak, kerte denilen bu rüzgârları amatörlerin ayırt etmesi çok zordur. Pek de gerekmez. Çünkü arasında kaldığı rüzgârların ortak özelliklerini taşır. Bu rüzgarların dışında latif rüzgar niteliğinde olan ve ülkemizde daha çok Akdeniz bölgelerinde esen iki yaz rüzgarı vardır. Bunlardan İmbat güney batıdan, denizden karaya eser. Deniz ile karanın farklı ısınıp soğumasından oluşur. İzmir yöreleri için özel bir rüzgardır. Gene deniz ve karanın farklı ısınıp soğuması nedeni ile karadan denize esen rüzgara da Meltem denir. Her iki rüzgar da şiirlere, romanlara konu olmuştur, isim olarak da kullanılmaktadırlar.
FIRTINA TAKVİMİ ÜZERİNE
Genel takvimlerimizde meşhur sayılı günler genellikle güneşin burç değiştirmesi ile meydana gelen hava değişikliklerini gösteren bir takım günlerdir. Eski takvime göre bir yıl iki bölüme ayrılır.
Birinci bölüm ' Kasım Günleri ' ismini alır ve 180 gün olarak kabul edilir. 8 Kasım' da başlar. 5 Mayıs' ta sona erer.
İkinci bölüm ise, ' Hızır Günleri ' olarak atlandırılır ve 186 gün olarak hesaplanır. 6 Mayıs günü başlar. 7 Kasım günü sona erer. Baharın gelişi, eski takvime göre ' Kasım Günleri ' içinde üç merhalede gerçekleşir. Bu aşamaların her birinde gökten ' Cemre ' düştüğüne inanılır.
CEMRE: Arapça bir kelime olup, ' Ateş Halinde Kömür ' manasındadır. Şubat ayında yavaş yavaş artan hava sıcaklığının sebebi olarak bilinen hayali bir olaydır.
Birinci Cemre ; Kasım Günleri' nin 105. günü yani 20 Şubat günü havaya düştüğü,
İkinci Cemre; Kasım Günleri' nin 112. günü. Yani 26-27 Şubat günlerinde suya düştüğü,
Üçüncü Cemre; Kasım Günleri'nin 119. gün yani 4-5 Mart tarihlerinde toprağa düştüğü kabul edilir.
Cemre, bu evreleri tamamlayıp toprağa düştükten sonra artık kış mevsiminin kesin olarak sona erdiği ve baharın başladığı varsayılır. Artık bu tarihten itibaren kalıcı soğuklar olmaz. Hatta kar yağsa bile hiçbir şekilde tutmaz.
Diğer sayılı günleri de şöyle sıralayabiliriz.
MART DOKUZU: 22 MART
Rumi Mart' ın dokuzunda başlar, birkaç gün sürer. Gece ile gündüz eşittir. Hava sıcaklığının sıfırın altında 20-25 dereceye kadar düştüğü görülmüştür.
Güneş ' Hamel ' (Koç) burcuna girer. Don ve kar fırtınası olabilir. Şıvgın denilen sulu kar yağar. Mart dokuzundan 150 gün önce yani 9-12 Teşrinievvel günlerinde koyuna koç katılır ve böylece davarın kuzulaması bu soğuk günden sonraya rastlatılır.
DOKUZUN DOKUZU: 22-31 MART
Mart' ın (Azer) 9-18' i arasındaki günlerdir. Fırtına, kar yağışı ve soğuk yapar. Yeni uyanan ağaçlara ve oğlaklara zarar verebilir.
MART OTUZU: 13-14 NİSAN
Baharın girdiği günlerdir. Fırtına yapabilir. Halk arasında; ' Mart Dokuzu, Dokuzunun Dokuzu, o da olmazsa otuzu ' sözü ile sayılı günlerden kabul edilir.
APRIL BEŞİ: 18 NİSAN
Rumi Takvim' in beşine rastlayan bu günde ' Camız Kıran Fırtınası ' olur. Bu sebepten hayvanlar ahırdan dışarı çıkarılmaz. Halk arasında ' Kork aprılın beşinden, camızı ayırır eşinden hele hele on beşinden ' sözleri ile bu günün tehlikesi belirtilir. Bu en önemli sayılı günde kar yağabilir. Keskin poyraz eser, dolu yağarsa yeni uyanmaya başlayan ağaçları soğuk alır. Özellikle kayısı, badem ve kiraz çok etkilenir.
Yine halk arasında;
"Aprıl apışır dudak yere yapışır"' veya "Aprıl beşinde tohum ya elde olmalı yada yerde olmalı" derler. Çünkü önceden ekilmiş ve filizlenmişse muhakkak soğuk alır.
APRIL BEŞİNİN BEŞİ: 18-23 NİSAN
Fırtına olursa da Aprıl beşi kadar zarar vermez. Bir ölçüde soğuk yapabilir. Hatta kar yağabilir.
SİTTE-İ SEVR: 21-26 NİSAN
Güneşin Sevr (Boğa) burcunda bulunduğu Nisan ayında, fırtınaları ile meşhur olan altı gündür.
HIZIR-İLYAS (HIDIRELLEZ) : 6 MAYIS
Rumi 23-24 Nisan gününe rastlar. Baharın başladığı gün olarak kırlara gidilir. Dazdazlar kurulur. Anadolu da her yörenin adetlerine göre bir çok eğlenceler düzenlenir.
ENGİR KIRAN FIRTINASI: 20 MAYIS
Rumi mayısın haftasında olur. Güneş ' Cevza ' (İkizler) burcuna girer. Şiddetli rüzgar eser, ağaç dalları, üzüm engirleri ve bilhassa aşı sürgünleri zarar görür. Hava iyi iken birden bozar. Yağmur veya kar yağabilir.
Türkmenlerin ' Karıyı Kazana Tıkan Fırtınası ' dedikleri bu gün için, Mahalli çevrelerde ' Havada bulut yok, Göstere' yi sel aldı ' tekellemesi söylenir.
BAĞLARA GÖÇME ZAMANI: 28 MAYIS- 28 HAZİRAN
Rumi 15 Mayıs ile 15 Haziran arasında bağcılar şehire mafracı kayıp bağa göçerler.
GÜN DÖNÜMÜ: 22-25 HAZİRAN
Rumi Haziran' ın 9-12. günlerine rastlayan zamandır. Güneşin ' Seretan ' (Yengeç) burcuna girdiği bu günde çok şiddetli yağmurlar yağar, sel seylan olur. Bazen de kırcı yağabilir.
YANAR: 1-8 AĞUSTOS
Rumi Temmuz' un 19-26. günleri arasındadır. Senenin en sıcak günleridir. Takvimlerde ' Eyyam-ı Bahur ' (çok sıcak günler) olarak geçer. Kumsal bağlarda yalın ayak gezilemez. Yanar günlerine kadar sıcak olursa arkasından gelen kışında o derecede soğuk olacağına inanılır. Bu günlerde derede, ırmakta veya göllerde yıkanmak uğursuzluk sayılır. Ayrıca yıkananların vücutlarında alaca benekler oluşur.
ÇIRA: 31 AĞUSTOS
Rumi Ağustos'un (Ab.) 18. günüdür. Bu günlerde üzümler olgunlaşır. Takriben bir hafta sonra bağ bozulur. 15 gün sonrada cevizler çırpılır. Bu günden sonra geceleri havalar serinlemeye başlar bağcılar şehire inmeye başlarlar ufak tefek fırtınalar olur. Bazen yağmur yağabilir. Çiftçiler bu aya ' Sağır Ay ' derler. Çıra, yazla güzün ortak günleridir.
"Çıra yanmayınca ceviz mi kavlar, ciğer yanmayınca gözler mi ağlar"
Çıra kelimesinin eskiden Kayserili Hıristiyanların Erciyes eteklerine ve Ali Dağı' na çıkarak çıra yakıp ayin yapmalarından kaldığını söyleyenler vardır. Rumlar' da bu günde ' Yuvanis Bodurumus ' ismi ile Hazreti Yahya' yı anmaktadırlar.
KÜÇÜK MİHR-CAN (Mihrigan) : 7-8 EYLÜL
Farsça sonbahar anlamına gelir. Eski İranlılar' ın iki büyük bayramından birisinin adı olup, yedinci güneş ayının onaltıncı gününe rastlar. Altı gün devam eder. Feridun' un Dahhak' ı yendiği gündür. Çıradan bir hafta sonraki sayılı gündür. Bir-İki gün devam eder. Yazın son fırtınasıdır. Soğuk rüzgarlar eser. Patlıcan, domates ve bostanları soğuk alır. Sabahları çığ düşer, sis olur. Elmalar bu günlerde toplanır. Mihrican soğukları henüz kış ortamına girmeye hazırlıklı olmayan halkı birden etkilediğinden türkülere bile girmiştir.
Hizmeti der güzel sevmek sevaptır , Akil isen düşünerek cevap ver
Düşün, evvel-ahir yerin türaptır , Bir gün olur Mihrican' a uğrarsın
Aslın bir menidir mağrurlanmak nene , Senden evvelki gelenleri dinle
Mağrurlanma hüsn-i cemaline , Bir gün olur Mihrican' a uğrarsın.
BÜYÜK MİHR-CAN (Mihrigan) : 15 EYLÜL
Küçükten bir hafta sonra başlar güzün ilk haftasıdır. Güneş Mizan (Terazi) burcuna girer.
HAÇ: 22 EYLÜL
Büyük Mihrican' dan bir hafta sonra gelen fırtınalı bir gündür. Bağcılar bu günlerde bağdan şehire göçerler. Devamsız soğuk yapar. ' Kestane Karası ve Turna Geçimi ' fırtınaları bu günlerde olur.
PASTIRMA YAZI: 13 EYLÜL-13 EKİM
Eski takvime göre Rumi Eylül ve 1. Teşrin aylarındaki günlerdir. Havalar ısınır. Bu sebeple bu günlere ' Fukara Yazı ' da denir. Henüz mangallar yanmaz.
KOÇ KATIMI: 22-24 EYLÜL
Genellikle Rumi 15 Eylül' den sonra Koç Katımı yapılmakla beraber, 150 gün süren gebelik sonunda kuzulama günü ' Mart 9 ' soğuğundan sonraya rastlamak için Rumi 9-11 Teşrin-i Evvel günlerinde uygulanır.
AĞAÇ BUDAMASI YAPILMAYAN GÜNLER: 13 KASIM
13 Kasım' dan 58 gün evvelden başlayarak 58 gün sonraya kadar budama yapılmaz.
AĞAÇLARIN SUYUNUN ÇEKİLMESİ: 27 KASIM
Rumi 14 Teşrin-i Sani gününden itibaren ağaçların suları çekilir ve bu günden itibaren ağaç fidesi dikilebilir, nakil yapılabilir.
PASTIRMA SICAĞI: ARALIK AYININ İLK VE İKİNCİ HAFTASI
II. Teşrin-i nin son haftası ile I. Kanun' un ilk haftası arasındaki günlerdir. Hava sıcaklığı gündüzleri 15 dereceyi geçer. Pastırmalar bu günlerde kurutulur.
GÜN DÖNÜMÜ: 23 ARALIK
Kara kışta yani, I. Kanun' un, onuna rastlar. Güneş ' Cedy ' (oğlak) burcuna girer. Yağmur hatta kar yağar, soğuk artar sabahları don ve buzlanma olur. Hamsin başlangıcıdır. (50 günlük başlangıcı)
YANARIN YAMACI: 1- 9 ŞUBAT
Rumi II. Kanun' un 19-26. günleri arasındaki zamandır. Kışın en soğuk günleridir. Bu günlerde hamama gidilmez. Gidenlerin ciltlerinde alaca lekeler olabilir. Burç olarak ' Hamsin ' bitimidir. Yani 50 günlük kışın sonudur.
OCAK
02 Ocak - Fırtına (3 gün)
08 Ocak - Zemheri fırtınası
14 Ocak - Karakancalos fırtınası
17 Ocak – Fırtına
18 Ocak- Fırtına
23 Ocak - Fırtına
25 Ocak - Kışın şiddeti
28-Ocak - Ayandon fırtınası
30 Ocak - Zemherinin sonu
31 Ocak - Balık fırtınası
ŞUBAT
01 Şubat - Hamsin fırtınası (üç gün)
05 Şubat - Fırtına
11 Şubat - Fırtına (3 gün)
20 Şubat - 1. cemre (havaya)
27 Şubat - 2. cemre (suya)
MART
06 Mart - 3. cemre (toprağa)
11 Mart - Kocakarı soğukları
12 Mart - Husum fırtınası
15 Mart - Fırtına
24 Mart - Kozkavuran fırtınası
26 Mart - Çaylak fırtınası
29 Mart - Fırtına
NİSAN
01 Nisan- Fırtına
08 Nisan - Kırlangıç fırtınası
11 Nisan - Fırtına (Leyleklerin gelmesi)
16 - 18 Nisan - Kuğu (Sitte-i Sevir) fırtınası
21 Nisan- Fırtına
29 Nisan - Fırtına (3 gün)
MAYIS
04 Mayıs - Çiçek fırtınası
08 Mayıs - Fırtına (Doğu rüzgârları)
13 Mayıs - Fırtına
16 Mayıs - Filizkıran fırtınası
19-21 Mayıs - Kakulya fırtınası
22 Mayıs - Ülker fırtınası
30-31 Mayıs- Çabak meltemi
HAZİRAN
03 Haziran - Fırtına (3 gün)
10-12 Haziran - Ülker doğumu fırtınası
22 Haziran - Gündönümü fırtınası
27-28 Haziran - Kızıl erik fırtınası
TEMMUZ
1 Temmuz - Yaprak fırtınası
06Temmuz- Fırtına (2 gün)
11 Temmuz - Çark dönümü fırtınası
16 Temmuz - Fırtına (2 gün)
22 Temmuz - Kara erik fırtınası
30 Temmuz - Kızıl erik fırtınası
AĞUSTOS
12 Ağustos - Fırtına
16 Ağustos - Fırtına
19 Ağustos - Leyleklerin dönüşü
22 Ağustos - Çaylak fırtınası
31 Ağustos - Mercan fırtınası
EYLÜL
07 Eylül - Bıldırcın geçimi fırtınası
13 Eylül - Çaylak fırtınası (mükerrer)
19 Eylül - Fırtına
25 Eylül - Kestane kırası fırtınası
30 Eylül - Turna geçimi fırtınası
EKİM
03 Ekim - Kuş geçimi fırtınası
04 Ekim - Koç katımı fırtınası
14 Ekim - Meryem Ana fırtınası
18 Ekim - Kırlangıç fırtınası
21 Ekim - Bağbozumu fırtınası
28 Ekim - Balık fırtınası
KASIM
02 Kasım - Kuş geçimi fırtınası (mükerrer)
07 Kasım - Kasım fırtınası
12 Kasım - Lodos fırtınası
17 Kasım - Koç katımı (mükerrer)
24 Kasım - Güney rüzgârları
28 Kasım - Ülker dönümü fırtınası
ARALIK
06 Aralık - Kuzey rüzgârları
10-11 Aralık - Kara kış fırtınası
15 Aralık - Fırtına (2 gün)
18/19 Aralık - Gündönümü (Zemheri) fırtınası
28/29 Aralık - Fırtına
Saygı Sevgi ve Selametle