Heyamola Hey
Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Mehmet Atay - 23 Mart 2017, 20:14:56
-
Tekne güneyde, ev Istanbul'da olunca bir marina bağlılığı oluşmadı biz de...
Hem her sezon farklı yerleri görebilmek hem de marina fiyatlarındaki iniş çıkış sebebi ile biraz gözebe bir marina sicilimiz oldu.
Istanbul dışında ilk Sığacık'ta başlayan gezinmelerimiz, sırasıyla Didim, Kuşadası, Yat Marina derken, şimdiki durağımız Club Ella Turgut oldu.
Mart sonu biten sözleşmemiz sebebi ile, karadaki işlemler bitip de suya inince, iş ve hava sebebi ile de 18 Mart haftasonu uygun olunca, yola koyulalım dedik.
Sarıyaz'ın transferlerinin en önemli, ayrılmaz elemanı Sayın Aali San Bey de olur verince yola koyulduk.
Dalaman üzerinde marinaya geldik. Akşam da Kaan Erdem'le kebap yemek üzere sözleşmiştik. Onu da ikinci dublede bizle gelmeye ikna edince, tek engel eşi Gamze'yi ikna kalmıştı ki, o da nedense çok kolay oldu. Gamze bu jestimize karşılık hediyelere boğdu. Kendisine teşekkür ederiz.
Bir teşekkür de Aali'nin eşi Özlem'e edelim, çünkü o da kocasını doğum gününde göndermeyi kabul etti. Belki d zorunda kaldı. Çünkü Aali her ne kadar ufak tefek olsa da tanıdığım en sert kocalardandır.
Neyse, Pazar sabahı yola çıktık. O yöreye göre makul bir havada seyrimiz ilerliyordu. Kaan, Serçe'yi görmemişti. Girdik, bir tur atıp çıktık. Bodrum müzesinde sergilenen gemiyi ve denizcilerini andık.
Hedef Selimiye; o gece güzel bir rakı balık ile Aali'nin yaşgünü kutlayacağız. Ertesi gün de Turgut'a tekneyi bırakıp, döneceğiz.
Ama bildiğiniz üzere denizde plan olmuyor. Dirsek bükünü geçip, Güzelbahçe'yi bordalarken, etrafımızda yunuslar oynaşırken motordan beyaz bir duman çıktı. Ne oluyo ya, su buharı mı filan derken, alarm da çalınca motoru stop ettik.
O mudur bu mudur derken, baktık çözemeyeceğiz, Selimiye'den vazgeçip, direk Turgut'a kapağı atalım dedik. Yelkeni basıp 3 mil esen havada 2.5 mil hızla yarım saatlik yolu 2.5 saatte alıp, yerimize bot yardımı ile bağlandık.
Akşam yemeğini Zakkum'da yedik. Bana çok lezzetli geldi. Fırında helvanın üzerine mum dikip Aali'nin de kutladık.
Nokta.
Not: Resimler Kaan'dan gelsin artık. Ben yazmaktan yoruldum.
-
Bu da bir başarı tabii.. Cidden taktir ediyorum.. Ben Matay 'ın hiç seyir yazısı yazdığını görmedim.:)
Ancak merak etiğim konu şu.. Aali gibi bir kişilik ile seyir yapacaksın, ve sadece bu kadar yazı yazılacak.. Mümkün değil.. ,
Aali ile bir seyir yapsam, yeni bir forum kuracak kadar malzeme çıkarırım.. :)
-
Evet ekibe bakın , bu ekip ile bırakın seyri, teknede oturunca bile yazacak bir sürü konu çıkar. Ben anladım çok kişi öğrensin istemiyorlar. :) Bu arada motora ne olmuş?
-
Bu da bir başarı tabii.. Cidden taktir ediyorum.. Ben Matay 'ın hiç seyir yazısı yazdığını görmedim.:)
Ancak merak etiğim konu şu.. Aali gibi bir kişilik ile seyir yapacaksın, ve sadece bu kadar yazı yazılacak.. Mümkün değil.. ,
Aali ile bir seyir yapsam, yeni bir forum kuracak kadar malzeme çıkarırım.. :)
Normal ama...
Senin daha öğreneceğin çok şey var 8)
-
Hımmmm,
Aslında resimler Kaan dan gelsin derken ben size attığı pası söyleyeyim.
Yaaaa Kaan, şu işe bir el at bir şeyler yaz demek istiyor.
Tamam,tamam yazarım ama tüm fotoları sana zaten yolladım,benim buradaki kısıtlı internet imkanlarımla yükleme topunu da bana atma.
Efendim bu iki güzide kişi gelmeden önce bana mesaj atarak geliyoruz, hadisen de gelsene diye bir mesaj attılar sağ olsunlar.
Ben de ehmmm,kem küm bakarız ederiz dedim.
Yani hani şimdi gündüzler iyi de, ben çabuk üşüyen adamım bunun gecesi var. Acaba kaloriferi çalışıyor mu? Battaniyesi felan var mı? Hem bakalım teknede yiyecek neyse de, yeterli sıcak ve soğuk likit var mı?
Du bakaliii hele bir gelsinler de deyip kulak üstüne yattım.
Neyse bu arkadaşlar ben uyurken Marmaris e avdet eylemişler. Öğle vakti uyanıp aradım, akşam için arabayla gelip alayım falan derken, iş iyisi mi biz tekne ile Netsel e gelelim, akşam dönmesi "o kafa ile zor olur , hem de minibüs ile erken dönmek gerekir " diyerek ten saat 18.15 gibi gelip benim teknenin yanına bağlandılar.(Koltuk halatlarını aldım)
Tabii ben sarı sıvıları da bardaklara üleştirmiştim bu 30 dakikalık yoldan gelecek yorgun gençler için.
" Bugün Face de paylaştığımız resimlerin altına yapılan yorumlardan birine - Pişekar ile kavuklu geldi "" diye yazmıştım ama sonra sildim.Malum arkadaşlarımızdan biri hala ağırlığı olan bir yönetici ."
Ama burada yazabilirim sanırım.
Efendim bu ikilinin hacivatım, karagözüm, çıksın iki gözün muhabbeti daha bağlanırken kulaklarıma yapıştı, beni Netsel marinaya fiyakalı bir araçla bırakana kadar da sürdü. Sonrası ne oldu bilemiyorum ama ikisi de ses verdiklerine göre yaşıyorlar.
Neyse teknede biraz sarı sulamaca Gamze reisin sohbete katılması ve sonra bizi ekip, tiyatroya gitmesini takiben evvelce yerimizi ayırttığımız kebapçımıza gittik. İzzet ikram ağırlanıp lezzetleri taam ettik, beyazlayan sıvıları hüpürdettik.
Hadise doğal olarak burada bitmedi, tekneye döndüğümüzde Gamze Reis bizden önce dönmüş ve kaloriferi yakmış idi.
Bilenler bilir, kışın bizim havuzluk kapalı olduğu için yağsa da yağmur çaksa da şimşek, sizin şair olmanıza izin vermek üzere oturmaya müsaittir.Eh biz de sohbete orada "Yacht Made Beyazlayan Sıvı" eşliğinde devam ederken Pişekar ve Kavuklu Gamze reis i de yanlarına alarak bu seyre beni dahil ettiler.
Sayın Matay kişisi; çıkınına yastık kılıfı ile çarşaf koy Gamze dediği andan 3 dakika sonra benim çıkın kahve kavanozu,şeker,french press,eşofman,çamaşır, çorap vb.şeklinde benim salak,salak bakan suratımın önünde hazırdı.(Acaba bu durumdan bir mesaj mı almalıyım??)
Neyse efendim,yattık,kalktık Marina da meşhur bir yerde mükellef bir kahvaltı yaptık.Cüssesi küçük ama yediği büyük arkadaştan bahsetmeyeyim ayıp olur.
Saat 10.00 da uykulu gözlerle bize bakan ikili (Gamze Hanım ve Zıpkın hanım) ye veda ederek avara olduk ve mazot iskelesine benim önerim ile yanaşarak ikmal yaptık.
Veeeee, tatatata,
Saat 10.30 yola çıktık.
Nasıl giriş ama!
Devamını bekleyiniz :-)
-
Pişekar ile kavuklu.. Offf sabahın bu saatinde çok güldüm..
Kaan Erdem, Nasıl da özlemişiz yazıları.. Çok iyi geldi..
-
Günaydın Böke.
Sen uyandın,bense yazıyı tamama erdirdim. Şimdi yatmaya gidiyorum.Yazinin devamı yarın öğle saatlerine.
Gününüz bereketli ve bol kazançlı olsun.
-
...Bu arada motora ne olmuş?
Ne olduğunu henüz bilmiyoruz; bıraktık tekneyi orada döndük. Kaan'ın tavsiyesi ile tanıdığım, güvendiği bir arkadaşımız gerekli çalışmayı yapacak.
Ne olduğunu bilmiyoruz ama neden olduğunu biliyoruz.
Dediğim gibi çıktık yola 10:30 gibi; 11:30 gibi Kadırga Burnu'nu döndük, Çiftlik miftlik palpa liman havada motorla gidiyoruz.
Bu ikisi (Kaan ve Aali) başladılar:
- Bu motor ne marka (Volvo bu arada)
- Ne kadar sessiz
- Ne kadar keyifli çalışıyor
- Kaç saatte
- Benim Yanmar böyle değil (Aali)
- Benim Yanmar iyi ama (Kaan)
1 saat boyunca bu muhabbet böyle sürünce başka neden aramaya gerek var mı?
-
...Bu arada motora ne olmuş?
Ne olduğunu henüz bilmiyoruz; bıraktık tekneyi orada döndük. Kaan'ın tavsiyesi ile tanıdığım, güvendiği bir arkadaşımız gerekli çalışmayı yapacak.
Ne olduğunu bilmiyoruz ama neden olduğunu biliyoruz.
Sorumu geri aldım , çatlamış demekki garibim motor nazarlardan.
-
Sabah sabah çok keyifle okudum kaleminize sağlık :) .
Teşekkürler
-
Çok keyifli :)
-
Çok keyifli :)
Ben de seni merak ettim, sesin çıkmıyordu.
Hatta Laura Dekker başlığında laf attım.
Valla okuması keyifli tabii; Kaan'la Aali'de keyif almışlardır.
Bana da motor kaldı.
Bakalım kaç Avro'luk nazarları varmış.
-
Ahmet ve Ersin de biliyor, işler yüzünden bir yoğunluk var. Her zamankinden çok şehir dışına çıkınca geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalıyoruz bugünlerde.
Başka hiç bir gerekçesi yok. Teşekkür ederim, merakınız için.
-
Adaşım abicim,
Ne zamandır yazılarına hasret kalmıştık, çok güzel geldi. Teşekkürler.
Matay Reis, bu nazardan önce mi sonra mı ? ;D ;D ;D
(http://i.hizliresim.com/W0gPm4.jpg) (http://hizliresim.com/W0gPm4)
-
Devamını bekliyorum. :)
-
Adaşım abicim,
Ne zamandır yazılarına hasret kalmıştık, çok güzel geldi. Teşekkürler.
Matay Reis, bu nazardan önce mi sonra mı ? ;D ;D ;D
Önce...
Zaten o kırmızılının ifadesine dikkatli bakınca, "nereye sarsam"bakışını göreceksin.
-
“Ah O teknede ben de olsaydım!” ekibi olmuş. 0/_/
-
Yola çıkmadan bir gece önce.
Saat 23.30.
Ali San havuzluktan kalkar ve kıç üstüne yönelir. Maksadı bellidir, alınan likitlerin bir biçimde iadesi gerekmektedir.
Önce bir ses duyulur ardından
- Galiba Kaan kıç üstünden bir şey düştü! der Alii.
Elbette hemen segirttik merakla, ne düştü diye, bu arada Sevgili Alii kıç üstünü terk etmiş paserellanın bağlandığı basamak üzerinde durmakta ve şöyle bir cümle kurmaktadır.
-Dipte fener gibi yanan bir şey var !
Evet ne acıdır ki dipte, “ beni nasıl terk ettin ey sahibim ” tiradını ışıkları ile Alii bey e yönlendiren, bir cep telefonu vardır.
Ben ilk kez bir cep telefonunun böylesi acı, “ beni nasıl bıraktın ” yansımasını o gece gördüm.
Peki bunun bana ve Matay bey e yansıması nasıl oldu?
Yola çıktıktan sonra;
Aali bey’e ulaşamayan ve “ onun doğum gününü benim adıma da kutla” mesajları ve “ bizim içinde öp “ diyen dostları kıramayarak (Zira durumu face book ta paylaşmıştım) bir yılda öpeceğimden fazla miktarda Aaali Bey’i öpmek durumunda kalan bendeniz, dudak yorgunu olurken, Aaalinin eşinin Matay’a ulaşması ve onunda çiftleri görüştürmesi seyahatin özel bir hatırasıdır.
Neyse puslu bir Mart sabahında yola sakin bir hava ile çıktık. Bendeniz yaklaşık 4 yıllık bir Marmarisli olarak orası şurası, şurası burası diyerek az biraz mihmandarlık yaptım. Kadırga burnunu dönerken de miss kokulu kahveler yaparak gözlerimizin biraz daha açılmasını sağladım.
Rüzgar pruvadan, Cenova henüz takılmamış, ana yelken sarma, motor gırıl gırıl çalışmakta.
Aaali Bey motorun sesine övgüler düzmekte. Matay Bey pervanesinden bahsetmekte.
Pişekar ile kavuklu aralarında tatlı tatlı atışmakta ,ben ise kamarada çekirdek aramakta.Bu durumda pek te güzel çitlenir valla.
Denizde durum.
Yolculuğun ilk 1 saatinin sonunda iskelemizde açıkta bir balıkçı kayığını görüyoruz, arkası Rodos puslar arasında. Geriden tapa gaz köklemiş İri kıyım olanlarından bir Sahil Güvenlik botu gelmekte. Rüzgâr hava tahminlerine uygun yavaş yavaş artarak 12 ila 16 knot arası kafadan eserken Serçeye yaklaşmaktayız ki dalgasını da kaldırdı.
Bu arada Aaali bey firari, aşağıya tüyüp uyumaya gitti, Matay bey ise teknolojinin nimetlerine sahip sorumlu bir Reis olarak “ ne dinlemek istersin ” dedi.
Fark etmez dedim, harika bir Nilüfer seçkisi blue tooth üzerinden hoparlörlere yansırken Matay Bey de Türk Bayrağına geçmek için teknedeki elektroniklerin envanterini IPad ine geçirmeye başladı tek tek seri noları ile.
E adam rahat, zira Kaan elinde dürbün 360 derece etrafı kollamakta. Oto pilot desen enerjiyi ham yapmakta.(Öf ülen öf.Gel de yanma 90 gün oto pilotsuz seyir yaptıktı bu yaz anasını satayım.)
Deniz bu rahat durur mu, unuttuğumuz Sahil Güvenlik botunun haşin dalgaları elbet bizi yakaladı ve iskele sancak salınıma girdik.
Eh dedim şimdi Aaali İskele,sancak yatak ta yuvarlanıyordur.
Netekim kısa süre sonra kendileri havuzluğa avdet ettiler, homur homur bir suratla.
Ben iyisi mi bir kahve daha yapayım !!!…..
-Beyim nasıl olmuş kahven?
-Ohhh, eline sağlık beyim çok güzel olmuş.
Offf, neyse atlattık!
Karşıdan bir katamaran gelmekte , tam arma,dalga da,rüzgarda kıçtan paldır,küldür Marmaris istikametine geçti iskelemizden.
Yaş, henüz genç ve enerjimiz yerinde iken hanımla önce uzun yolları yapalım, nasıl olsa bizim koyları yavaş, yavaş gezeriz diyerekten şu meşhur Serçe limanını yıllardır hep ihmal etmiştik. ( Aslında ilk girme niyetim de yaklaşık 10 yıl önceye dayanır. Tam serçeye 1 mil kala motor susmuş, hava durmuş eylen sunam, eylen olmuş ve yutkunarak serçe limanına bakarken telefonum çalmıştı. Arayan sevgili dostum Levent Çelmendi ve öylesine aramış neredesin diye sormuştu. Durumu anlatınca geliyorum diyerek teknesi ile turunçtan fırlayıp gelmiş beni yedekleyerek Yacht Marinaya getirmişti. Yani Serçeye girememiştik.)
Ancak benim çocukluk anılarımda Serçe Limanınının yeri özeldir. Zira ben ilk kez çocukluğumda Bodrumda Serçe Limanı batığı ve George F.Bass adını duymuştum. Yani bende ki duygusal bir durum.
Matay ile bunu paylaşınca sağ olsun beni kırmadı girdik bir turaladık içeriyi. Hatırlar mısınız bilmem, Matayın bu bölgedeki adı sanı çok duyulmuş büklerdeki restaurantlara ilişkin bir yazısı vardı ve de hayal kırıklıkları.
İşte bende de durum biraz öyle oldu buraya girince.
Neyse çıktık tekrar yola ve son burnu dönünce rüzgâr kullanılabilir şekilde geniş apaza döndü, devir düşürüldü ana yelken tam açıldı. Ohhh keyifle seyrediyoruz.
Hava kah puslanıyor, kah güneş yüzünü gösteriyor. Ergen bir genç kızın kaprisli ama keyif veren havasında.
Zırr, zırr, telefon ve ne yazık ki Turkcellden çıkmış, Cosmoteye girmişiz. Arayan Babam ,oğlum neredesin, akşama marmariste konferans varmış, gidecekmisiniz? derken ben kapat kapat Baba sana da bana da yazıyor yurt dışı konuşuyoruz ben seni ararım, denizdeyim Simi iskelemde dedim ve kapattım.
Bu arada saat te 12.00 ı devirmiş.
Eeee, bu durumda bir kutlama gerek.
Açılsın sarı ateş suları.
Sanırım bu üçlünün dostluğunun 17.yılı olsa gerek. Biz bu zaman dilimine öyle çok şey sıkıştırdık ki. Katıldığımız Ralliler, bizim düzenlediğimiz ralliler,ralli seyrinde yapılan kuru fasulye pilav a gölcükte beraberce çatal sallamacalar, trilye rallisinde gece trilye limanında denize düşenleri toplamacalar,çocuklarımızı nerede ise bir arada büyütmeceler ve elbette bizi buluşturan DSTİ deki delice çalışmalarımız,fuarlar,Barbaros anıtında ilk kez 1 Temmuzda bayrak açan isyankar Amatör Denizciler.(Polis önlem almıştı.Hala gülerim.)Ve hala özlemle andığımız yitirdiğimiz dostlar. (Alii, Matay abartmadım değimli hı ? )
Siz bakmayın atışmalar, matışmalar dediğime. Çok koyu ve içi gerçekten dopdolu bir sohbetle yola devamdayız. Her taraftan ,her konudan içi dopdolu bir sohbet içindeyiz.Hatıralar, Dün, Bugün ve Yarın a dair.
Önümüz Atabol kayası. Oldum olası sevmem. Sanırım gözümü Huzur içinde uyusun Sadun ağabey korkutmuştur. Denizin ortasında münasebetsiz bir minare işte Atabol kayası.
Matay a içeriden mi, dışarıdan mı geçeceksin? diye soruyorum.
Karar dışarıdan.
Selametle geçiyor ve Hisar önü Körfezine dönüyoruz ve hava da, dalga da hızlı bir biçimde düşerken, erken baharın güneşi içimizi ısıtıyor. Pek keyifli gidiyoruz.
Sohbet artık biraz da acıkmanın verdiği etki ile olsa gerek akşam Selimiye’de iskeleye bağlanıp yiyeceğimiz yemeğe kayıyor.
Tam o esnada Yunuslar ortaya çıkıyor. Gözlerimize keyif veren görüntüler bunlar. Etrafımızda raks ediyorlar sanki ve sonra
- hoşça kalın, pruvanız neta olsun,
diyerek uzaklaşıyorlar.
Aaali bey, zaman zaman
- bayılıyorum şu motorun sesine tekrarlamasını yapıyor. Artık ana kara ile adalar arasına
girmek üzereyiz. Aaali Bey bu sefer aşağısı yerine havuzluğu tercih etmiş, bahar güneşi altında tatlı tatlı kestirmekte.
Matay’a yol üzerinde tam ortadaki kayayı biliyorsun değil mi ne tarafından geçmeyi düşünüyorsun diyorum.
Ne kayası, ben daha evvel geçtim , görmedim diyor.
Zınnkkk!!
Dur yanına geleyım, chart plotterdan göstereyim diye seyirtiyorum ki gözüm takılıyor, egzosttan alışılmadık bir beyaz duman çıkmakta su buharı gibi. Mataya dönüyor ve söylüyorum.
Tabii anında hepimiz teyakkuza kalkıyoruz ve ardından sevimli bir alarm sesi.
Vııııııııııııı !!!
Üç biri birini bilen ve deneyimli bir arada olunca hareketlerde son derece senkronize oluyor. Aaali hemen aşağı iniyor, ben dümende , Matay havuzluktan kamara girişinde iki taraf arasında hem koordinasyon sağlıyor ve hem de tekneyi bilen olarak yönlendirme yapıyor.
Bu arada Ana yelkeni hemen açıyoruz ve 3 ila 4 knot arasında esen rüzgârda kanala giriyoruz.
Karar zamanı, kısa bir konsey toplantısı yapıp motoru zorlamamaya, rüzgârın önünde akmaya ve gerekirse son çare yanaşırken çalıştırmaya karar veriyoruz.( Bu durum aklıma geçen yaz ilk kez gittiğim Karpathos ve Kasos adalarına yelken ile rıhtıma aborda olma maceramı getiriyor.)
Rotamız artık Selimiye değil, nihai hedef olan Turgut. Ancak gene de bir deneme yapalım bir daha kontrol edelim diyerek marşa basıyoruz ama tık yok. Bu sefer Matay kamarada ve aşağıdan gelen bilgi; sigorta atmış. Hemen yedek sigortalar kutusu çıkarılıyor.
Hey hat ne çare ki atan sigorta benim de daha evvelce görmediğim bir model ve yedekler arasında yok. Telden yapmayı Matay’ın denediği çakma sigorta da fayda vermeyince adalar arasından sıyrılıp Hisar önü körfezi orta suya çıkıyor ve saatte 2 ila 2.8 knot arası bir süratle ilerliyoruz. Rüzgar 3 ila 5 knot eserim, sizi de Turgut a geçerken bırakırım havasında.
Yapacak bir şey yok diyerek gevşiyor ve sarı ateş sularından açıyoruz. Yarım saatlik yolu 2 saat civarında tamamlıyor ve Turgut a geliyoruz. Önceden telefonla bilgi verdiğimiz Ellanın botu gelerek bizi karşılıyor ve bağlanmamıza yardımcı oluyor.
Saat 18.30 ve kurt gibi açız. Neye niyet neye kısmet. Selimiye derken Turgut’tayız ve Ellanın restaurant ı kapalı. Neyse ki yanda ki Zakkum Restaurant açık ve içeri dalıyoruz, birkaç masa dolu ortada soba yanmakta.
Ortada henüz bizim tanımlayamadığımız bir heyecan dalgası var ki birazdan yan masaya Ellanın sahibi / Ortağı Ufuk geliyor altında şort üstünde mont ile heyecanlı, heyecanlı konuşurken göz göze geliyoruz hemen masamıza geliyor. Matay telefon ile konuşmuş ama tanışmamış, biz ise evvelden birkaç kez görüştüğümüz için hemen sohbet ilerliyor. Meğer bugün köyler arası Futbol turnuvası varmış ve bunlar şampiyon olmuşlar.
Siparişlerimizi veriyor ( Ahtapot ızgaranın tarifini almak şart oldu ) beyazlayan sıvılarımızla Aaali Beyin yeni yaşını en güzel, en içten temennilerimizle kutluyor keyifle sohbet edip üstüne pasta niyetine mumla süslenmiş helvamızı yiyip tekneye dönüyoruz.
Sohbet elbette teknede devam ediyor, bir yandan da Volvonun kitabı kurcalanarak olası aksaklık bulunmaya çalışılırken saatler ilerliyor, sabah buluşmak üzere konforlu bir ortamda uykuya çekilen arkadaşları uyutup ben biraz daha uykuya direndikten sonra horrrr.
Kalorifer canavar gibim çalışıyor. Boşuna endişe etmişim.
Sabah
Yok, Horoz ötmesi sesi duymadım, lumbar ağzı kapağının sürülme sesine uyandım. Matay bizden erken kalkmış. Hızlı bir biçimde toparlandık, saat 11.00 da shuttle gelecek beni Marmaris e, onları Bodrum a intikal ettirecek.
Nefis bir sabah. Kuşlar cıvıl cıvıl, deniz palpa liman, iskelede yürürken, deniz bize yavaş yürü dalga olmasın demekte. Yeşil, Hisarönü körfezinde coşmuş, denizden hafif bir buğu yükselmekte iken Zakkumun bahçesine oturuyor ve kahvaltımızı yapıyoruz.
Bu coğrafyayı gerçekten ne çok sevdiğimi, nefes alarak içime çekiyor ve ne kadar doğru bir karar vererek buralara yerleştiğimi son çayımı yudumlarken düşünüyorum.
Güneş sımsıcacık bizi ısıtmakta iken aracımız geliyor, Sarıyaz ı yeniden buluşmak üzere yeni yerine emanet edip veda ediyor ve yola koyuluyoruz.
Dostlarımla geçirdiğim harika bir hafta sonu onlarla Netsel Marina da vedalaşarak bitiyor ve ben onlara el sallayarak tekneme doğru yavaş adımlarla yürüyorum.
Gamze ve Zıpkın Hanımlar ne de olsa beni bekliyorlar.
Teşekkürler Mehmet, Teşekkürler Aali…
-
Eline, kalemine sağlık abi.
Çok keyif alarak okudum. Tekrar teşekkürler.
-
Benim 10 satırda anlattığımdan ne hikaye çıkmış.
Edebiyat bu olsa gerek :)xx
-
Kaan reis,
Ne güzel bir anlatım olmuş kaleminize ,yüreğinize sağlık .
Teşekkürler.
-
Çok güzeldi ,teşekkürler Kaan Reis. :)xx
-
Çok güzel Kaan reis. Kaleminize sağlık :)
-
Benim 10 satırda anlattığımdan ne hikaye çıkmış.
Edebiyat bu olsa gerek :)xx
Tamamen katılıyorum.. :)xx :)xx :)xx
-
Sağ olun Reisleri.
Sadece gördüklerimden aklımda kalanı paylaştım.
Sevgiyle
-
Sağ olun Reisleri.
Sadece gördüklerimden aklımda kalanı paylaştım.
Sevgiyle
Birader, kendin açsıydın o zaman konuyu.
Düpedüz rol çalmak bu...
Olmuyor ama.
-
Harikaydı, kaleminize sağlık.
-
Dünyayı dolaşıp da daha az yazı yazmış adamlar biliyorum ben yaa... ?0-?
-
Çok eğlendim sabah sabah.
-
Dünyayı dolaşıp da daha az yazı yazmış adamlar biliyorum ben yaa... ?0-?
Onların yanında sizin gibi daha dakika 1 telefonu denize düşüren, nazarla motor bozan ekip yok ama...
-
O adamlardan bi tanesi dünyayı 3 kere ( 2 kere düz bi kere ters ) motorsuz tekneyle dolaşti.
( Bknz : Wilfried Erdmann )
-
Sizle bir daha denize çıkarsam, ben de motorsuz çıkacağım.
-
Sizle bir daha denize çıkarsam, ben de motorsuz çıkacağım.
Matayim bu konuda dertlenme.Benim yeterince motorsuz seyir deneyimim var.😀
-
Çok iyiydi Kaan reis, özlemişim yazılarınızı.
Kaleminize sağlık, teşekkürler.
-
Çok acaip bi hikaye..
Baştan sona beceriksizlik hatıratı.
Millet neler yapıyo okyanuslarda, bunlar bi Hisarönüne gelmişler Marmaris'ten topu topu..
Sanırsın ulaşılabilemez güney noktasından, ulaşılabilemez kuzey noktasına, 5 metron motorsuz açık bi yelkenliyle seyir yapmışlardır ölümüne..
Peh..
Onu da başaramamışlar netekim.
Bi de millet alkışlıyo.
Ne diim..
-
Millet neler yapıyo okyanuslarda, bunlar bi Hisarönüne gelmişler Marmaris'ten topu topu..
Yahu abicim, biz alışkınızdır, pantondan 1 mt ileri bir metre geri ve hepi topu 4 mil hikayelerine ;)
Anlatan güzel anlatınca, alkışlıyoz tabii ki kocaman. ;D
-
4 mil candır..
Fazlası israftır..
-
Tahtaylan mı RIB'len mi ? :P
-
RİB'e paramız yetmiyo..
Tahta candır..
-
Kısacık bir şey yazdım, Kaan'ı Aali'si, Cüneyt'i üşüştü hemen.
Uzun yazsam neler olacak kimbilir?
-
Cürüm, sen buralardamiydin iki gözüm.
-
Kaan'ım ben her yerdeyim vesselam..
-
Cücüm seni görmek ne güzel.
-
Cücüm seni görmek ne güzel.
Çok güzel. :) !O__
-
Cücüm seni görmek ne güzel.
Çok güzel. :) !O__
Bence de çok güzel, hoşgeldiniz. Ben zaten her bir yerde okuyup takip ediyordum.Hatta Fb deki tekneye de 7. sırada binmişim :)
-
Dostlar her zaman beraberiz bea.
Biz de bu Heyamola formusuna ilk üye olanlardanız netekim.
Vaktimiz yok yazışmaya o başka..
Aslansınız..
-
Sizi gördüğüme memnun oldum.