1
Seyir Anıları / BİR NEHİR, ÜÇ ÜLKE
« En son Gönderen: Cevat İpekçi 21 Haziran 2025, 22:45:48 » Bundan önce üç gün kaldığımız Şahinburgaz köyü ve limanı. Sevgili arkadaşım Mücahit iki günlük bağlanma paramı bile ödemiş. Merhaba dediğim zararla kalkıyor adeta. Bir de arkadaşları her gün uğrayıp, bir eksiğin var mı ağbeyim diye soruyorlar. Sırp arkadaşım Petar bu ilgiye şaşırıp
" -Sen mühim bir kişisin de benden gizliyorsun galiba " diyor
Buranın ahalisi 1924 Yunanistan ile yapılan mübadele anlaşması kapsamında gelmişler. Tanıştığımız bir teyzenin dedesi ve ninesi yeni evliler imiş. Neyi var neyi yoksa büyük bir gemiye ( Bu büyük gemi dediği o dönem hizmet veren Gülcemal vapuru olmalı) yüklediklerini, bunlar arasında keçiler hatta değirmen taşı bile varmış. Taş mühim çünkü neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Buğday olmazsa arpa, mısır bulur, öğütür hayatta kalırız diye düşünmüşler. Gelince devlet onlara bir hafta kazanlarda et, yemekler kaynatıp yerleşmelerine yardımcı olmuş. Bebekleri dahi birey sayıp, nüfusa göre arazi ev, ortak kullanım koşulu ile tarım aletleri vermiş.
TBMM o dönemin koşullarına göre gerekli önlemleri almış. Karantina gözlem ( Örneğin Tuzla'da Tahaffuzhane caddesi var) yerlerinde sağlık taramaları ile yaygın hastalık olmaması için çalışmalar yapılmış.
Ey büyük Atatürk'ümüz nelere kadir oldun. Namuslu, çalışkan ekibinle her şeyi mümkün olduğunca hallettin.
İlk gelenler bizim büyüklerimiz gibi çok güçlük çekmişler. Ancak sonraki kuşaklar kendisine güzel bir gelecek sağlamışlar. Örneğin orada tanıştığım Mümin Kocaman yıllarca kaptanlık yapmış, şimdi büyük bir balıkçı teknesi var, Durumu iyi, huzur dolu bir yaşantısı var. Kuzeni Tamer Sezer ses mühendisi. Emekli , köye yerleşmiş. Babası Cevat Sezer sinema yönetmeni.
Diyeceğim şu ki mübadele olmasaydı orada hor görülen ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamını sürdüreceklerdi. Yunan hükümeti Türk nüfuslu köylere yerleşecek Ortodoks'lara ayda 500€ yardım kararını mecliste onayladı.
Daha ne yazayım.
Mübadeleye karşı çıkanlar kendince haklı. Çok acılı bir dönem olduğundan söz etseler de, ileride barış ve huzur içinde yaşamanın karşılığıdır o acılar.
Bosna'da hızla bu yönde çalışmalar başlatılmalı, ya da mübadele karşıtları akılcı, somut bir öneri (ler) sunmalılar. Bir öneriye karşı çıkmanın çözüm yolu olmadığını bilmelidirler.
Siz ne dersiniz?
" -Sen mühim bir kişisin de benden gizliyorsun galiba " diyor
Buranın ahalisi 1924 Yunanistan ile yapılan mübadele anlaşması kapsamında gelmişler. Tanıştığımız bir teyzenin dedesi ve ninesi yeni evliler imiş. Neyi var neyi yoksa büyük bir gemiye ( Bu büyük gemi dediği o dönem hizmet veren Gülcemal vapuru olmalı) yüklediklerini, bunlar arasında keçiler hatta değirmen taşı bile varmış. Taş mühim çünkü neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Buğday olmazsa arpa, mısır bulur, öğütür hayatta kalırız diye düşünmüşler. Gelince devlet onlara bir hafta kazanlarda et, yemekler kaynatıp yerleşmelerine yardımcı olmuş. Bebekleri dahi birey sayıp, nüfusa göre arazi ev, ortak kullanım koşulu ile tarım aletleri vermiş.
TBMM o dönemin koşullarına göre gerekli önlemleri almış. Karantina gözlem ( Örneğin Tuzla'da Tahaffuzhane caddesi var) yerlerinde sağlık taramaları ile yaygın hastalık olmaması için çalışmalar yapılmış.
Ey büyük Atatürk'ümüz nelere kadir oldun. Namuslu, çalışkan ekibinle her şeyi mümkün olduğunca hallettin.
İlk gelenler bizim büyüklerimiz gibi çok güçlük çekmişler. Ancak sonraki kuşaklar kendisine güzel bir gelecek sağlamışlar. Örneğin orada tanıştığım Mümin Kocaman yıllarca kaptanlık yapmış, şimdi büyük bir balıkçı teknesi var, Durumu iyi, huzur dolu bir yaşantısı var. Kuzeni Tamer Sezer ses mühendisi. Emekli , köye yerleşmiş. Babası Cevat Sezer sinema yönetmeni.
Diyeceğim şu ki mübadele olmasaydı orada hor görülen ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamını sürdüreceklerdi. Yunan hükümeti Türk nüfuslu köylere yerleşecek Ortodoks'lara ayda 500€ yardım kararını mecliste onayladı.
Daha ne yazayım.
Mübadeleye karşı çıkanlar kendince haklı. Çok acılı bir dönem olduğundan söz etseler de, ileride barış ve huzur içinde yaşamanın karşılığıdır o acılar.
Bosna'da hızla bu yönde çalışmalar başlatılmalı, ya da mübadele karşıtları akılcı, somut bir öneri (ler) sunmalılar. Bir öneriye karşı çıkmanın çözüm yolu olmadığını bilmelidirler.
Siz ne dersiniz?