Suat kaptan güzel güzel yazıyordu. Bu aralar yoğun ya da sıkıldı her halde. Gerçi Suat kaptan biraz fazla matematik ağırlıklı yazdığından, yorumlar genelde elinize sağlık pek bir güzel yazmışsınız kıvamında olunca yani ciddi ciddi soru gelmeyince Suat kaptanım sıkılmış olabilir.
Zamanında kendi kendime, -hem teknende 100 yıl önce nasıl yelken yapılıyor ise öyle yelken yapılıyor diye atıp tutuyorsun halbuki sekstant neyim bilmiyorsun - dediğimden bu konuyu biraz çalışmıştım.
Suat kaptanımın tersine ben , sizlere bu göksel navigasyon işini kendi öğrendiklerim ve üslubum ile anlatayım dedim.
Gerçi bizlerin navigasyona filan ihtiyacı yok. Bilmesek de olur. Zaten Ege de geziyoruz. Gps bile olmasa bir adaya denk getiririz nasıl olsa. Bunu böyle denizleri olmayan yabancılar düşünsünler di mi ama.
Bir gün gps sistemi çökerseymiş te , ben o sırada denizde olsam ne yaparmışım da ..şaka bir yana gps ne kadar önemli bir teknoloji.
Kolmb' u düşünün.. Adam hindistana geldim zannediyor , oysa yeni kıta bulmuş haberi yok. Hay bulmaz olsaymış diyeceğim politika olacak geçelim. Adam hindistana geldim sanınca , oradaki kızlderilileri de ' hintli ' sandığından bunlara da ' indians' diye isim takmış iyi mi.
Hintli dediğin adam sütlü kahve kıvamında bir adam. Bunlar bildiğin kırmızı . Yahu hiç mi Hintli görmedin be Adam.
Gerçi bunlar o zaman da bizim hakkımızı yemişler. Biliyorsunuz Amerikayı ilk Türkler buldu. Millet olarak bildiğimiz şeyleri saklama huyumuz olduğundan çaktırmamışız. Bakın ciddi söylüyorum. Bu Amerikayı ilk Türklerin bulması çok muhtemel. Yayılmacılık ganimetçilik bizim genlerimizde var. Üstelik hala var. Aydan görülebilen tek insan yapısı çin seddini adamlar kimler için yaptı bir hatırlayın isterseniz.
Bütün dünyayı bilicen, Amerikayı bilmiycen, yok öyle şey.
Neyse efendim konuyu çok dağıttık. Sonuçta ve muhtemelen hiçbirzaman sekstant kullanmayacaksınız. Ancak dünya üzerinde nerede olduğunuzu nasıl bulacağınızı bilmek ilginç bence.
Şimdi efendim dünya yuvarlak filan değil. Bildiğiniz portakala benziyor aslında. Biz de benzetmelerimizi portakal üzerinden yapacağız.
Bilmeniz gerken enlem ve boylam. Bizler bunu açısal değeri ile hep karıştırıyoruz. Şimdi anlatıcam.
Efendim hani portakalı soymak için sabından altına dilim dilim bıçakla çizeriz ya . Hah . İşte onlar boylam. Sıkmak için ortadan ikiye kestiğimiz çizgi ise enlem. En geniş halka olan enleme de ekvator diyoruz malum.
Bu boylamın ingilizce adı meridian. Yanni ilk başlangıç boylamı da İngiltere Grinwich te.
Şimdi kafa karıştıran kısım şurada. Bu yüzden daha başlamadan bir çok denizci bu işi bırakıyor.
Dünya üzerindeki koordinatlar açı cinsinden veriliyor. Dünyanın merkezine bir makas yerleştirin.
Bu makası da iki enlem arasında açtınız diyelim. İki enlem arasındaki dünya üzerindeki mesafeyi gören açı değeri ile enlem ifade ediliyor. Ancak bu görünen mesafe aslında iki enlem arasında kalan boylam parçacığı olduğundan karıştırılıyor işte.
Benim anlattığımda çok karışık oldu. Dur bir daha anlatayım. Yerinizi bilmeniz için bulunduğunuz noktanın, ekvator ve başlangıç meridyenine göre sanki dünyanın merkezinde bir çubuk varmış gibi döndürdüğünüzde , dünya yüzeyinde oluşan mesafenin, dünyanın merkezinden bakıldığında kaç derecelik bir yay olduğunu bilmeniz gerekiyor.
Ekvatordan uzaklığınızı dünya merkezli açı cinsinden ölçüyorsunuz yani. Bulunduğunuz noktanın ekvatora olan uzaklığı aslında bir boylam parçacığı olduğundan bu karışık durum ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak enleminizi , ekvatora uzaklığınızı gösteren boylam parçacığı ile , boylamınızı da başlangıç meridyenine olan uzaklığınız gösteren enlem parçacığı ile tanımlıyorsunuz.
Bu mesafeler de bildiğiniz uzunluk ölçüsü ile değil, dünya merkezine göre açı olarak veriliyor. O yüzden bilmem kaç derece , bilmem kaç dakika , şu kadar saniye kuzey deniliyor.
Niye böyle? Boşverin . Böyle işte.
Yani efendim, bulunduğunuz noktanın enlem değeri sizin ekvatora göre ne kadar kuzeyde yada güneyde olduğunuzu , boylam değeri de başlangıç merideyenine göre ne kadar doğuda ya da batıda olduğunuzu söylüyor.
Bu son yazdığım paragrafı hatırlayın yeter. Gerisi çok da önemli değil.
Yani efendim konumumuzu, hayali ekvator çizgisi ve yine hayali başlangıç meridyenine göre belirliyoruz. Bu ikisi bizim referans çizgilerimiz.
Anladık ta yerimiz nasıl bulucaz diyorsunuz di mi.? Bekleyin anacım anlatıcam, sırasıyla.
Şimdi efendim yelken işini yaladık yuttuk. Artık ana yelkenimizi de açıyoruz. Açıldık okyanusa dünya tutu atıyoruz. Hava güzel, tutturduk bri rota gidiyoruz. Gidiyoruz ama benim gibi bimininiz yo farzedelim ve güneş hep tepemizde duruyor. Beyniniz haşlanıyorsa ve doğu batı yönünde ilerliyorsanız tam da ekvatorun üzerindesiniz demektir.
Yani efendim, bulunduğunuz konumda , güneşin ne zaman tam tepenizde olduğunu bilirseniz ve tam da bu sırada, ufuktan yüksekliğini açı cinsinden bilirseniz o zaman yerinizi bilebilirsiniz işte.
Sekstant bu işe yarıyor anlıyacağınız. Elinize bir saat alıp, bulunduğunuz yerde güneşin tam tepede olduğu saati bulmanız gerekiyor.
Yani öyle sekstantı aldım baktım hoop neredyim buldum yok. Önce yaklaşık öğle anını tahmin ediyorsunuz. Sonra bu saatten 20 dakika önceden sekstant ile ölçüm yapmaya başlıyorsunuz,
Sekstant ta örnek saat 11 50 de ölçüm yapıp, güneşin ufuka olan mesafesini yine açı cinsinden ölçüyorsunuz. Bir dakika sonra bir daha, güneş hala yükselmeye deva ediyor olacak ve bu sefer daha büyük bir açı okuyacaksınız. Saat tam 12 de de bir ölçüm yapıyorsunuz.
Size lazım olan, en tepedeki noktayı bulmak. Sonra bir ölçüm yapıyorsunuz ki açı düşmeye başlamış. Hah işte..
Örmek saat 11.58 de açı 45 derece idi. Saat 11.59 da 44.5 derece.
Demek ki bulunduğuz bölgede güneş tam tepenizde 11 58 ile 11 .59 da oluyor ve bunun açısı da 44.75 derece diyelim.
Yani güneşin en tepede olduğu andaki saatin kaç olduğunu ve tam da o sırada ufukla yaptığı açıyı ölçerseniz, almanaktan bakıp, koordinatınızı bulabilirsiniz.
Şimdi siz bunları bi sindirin detaya gireceğiz efendim.