Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: her şey rakı bardağının kırılması ile başladı..

  • *
  • İleti: 3573
Herşeyden önce şunu söylemek isterim. Şimdiye kadar birçok seyir yaptım ve başka tekneler ile seyirlere katıldım. hiçbirinde böyle eğlendiğimi hatırlamıyorum.

Gerçekten çok eğlenceli , öğretici bir etkinlik oldu. Her şeyden önemlisi dostluklarımız pekişti. Sanal alemden tanıdığımız dostlar  ile gerçekten tanışma fırsatımız oldu. Üstelik hep beraber seyir yaptık.

Ancak önce Suat kaptan dan bahsetmeliyim. Şöyle .. Maksimum bilgi ve tecrübe.. ama yanında maksimum mütevazilik. Yok böyle birşey. Biz daha ilk gün , işi oldu bittiye getirdik. Nasıl yelkenciler olduğumuzu kanıtladık. Bülent'in ofisinde oturup çay içiyorken ben Kendisine şu hava tahminleri ve izobarlar üzerinden cephe sistemlerinin nasıl yorumladığını sordum. Suat kaptan bir dost muhabbeti yapıyormuşçasına anlatmaya başladı. BU karmaşık konuyu öyle basit ve anlaşılır bir şekilde anlatmaya başladı ki , Bülent bir anda yerinden fırlayıp, odanın kuytusundaki tahtayı çıkarıverdi. Böyle daha rahat anlatırsın diye kalemi de eline tutuşturuverdik. Bir anda kendisini eğitim veriyor pozisyonunda bulan Suat kaptan neredeyse bir saat boyunca bizlere eğitim verdi.

daha kendisi de bilmiyor ama Özgür Ökten desteği ile sanırım yakında hepimiz birer radyo sahibi olup, radyo üzerinden hava haritalarına ulaşabileceğiz. Bir radyo ve basit bir telefon aplikasyonu ile dünyanın neresinde olursanız olunuz bu hava haritalarını radyo sayesinde alabiliyorsunuz. sanırım Hasan abi de yardımcı olacaktır. Yazın bana bundan bahsetmiş ve göstermişti ancak çok önemsememiştim. Daha doğrusu anlamamıştım. Bir de Hasan abinin her durumda ne salaksın anlamıyorsun tarzı üslubu insanı daha baştan konudan soğutuyor zaten :)

Bir diğer teşekkür de elbette ki tekne sahiplerine.. Bülent , Erman ve Erol kaptanlar bu guruba gösterdikleri misafirperverlik ve sabır için ne kadar teşekkür etsek az sanırım. Hele Erman , bu seyir de muhtemelen daha hiç yaşamayacağı türden tecrübeler edindi. :)

Erol kaptan, (namı diğer Cemal kaptan nedense adama bir gün boyunca Cemal dedim.. ) Erol kaptan dan da az biraz bahsedelim. Daha çok konusu geçecek , o yüzden tanımakta fayda var. Müthiş yelkenciliği filan zaten ayrıca konuşulur. Ancak bana göre en önemli özelliği içtenliği ve samimiyeti. Daha  ilk tanışmanızda yıllardır görmediğiniz ve çok sevdiğiniz bir dostunuzu görmüş gibi oluyorsunuz.

Erman ise mazoşist derecede duyarlı ve duygusal bir kaptan.. Hani dünya niye böyle yoksa benim yüzümden mi kıvamında.. o derece yani..

Bülent ten çok bahsetmiyorum.. Ancak huysuzluğu bu sefer çok işe yaradı.. Bu tarzı ile tüm Adana restoranlarını sindirmiş. Aman adam laf etmesin diye gelen yemekler inanılmaz ve fiyatlar komik. Adana da son yemek yediğimiz yerde hesap geldi. İstanbul standartlarında böyle miktar et yemek zaten mümkün değil o ayrı. Gelen hesabı da yüksek diye geri gönderdi. Ben artık nasıl bir bakış attıysam .. İlk hesaba denkleşecek kadar da bahşiş bırakarak olayı çözdük.. :)

Gelelim Kıprıs ekibine.. Karpaz marinaya yaklaşmadan önce zaten durumu bildirmiştik.. Deniz Akaltan bizlere endişe etmemeiz gerektiğini , Kiri Kiri'yi kendisinin yedekleyeceğini bildirmişti. Biz de doğal olarak marina çıkışından bir tekne bekliyoruz. Koca Kiri Kiri yedeklenecek öyle ya.. Öyle olmadı.. Bir Hugo Boss klasiği kıvamında bir olay yaşadık.

Marinadan bir zodyak çıktı. Üzerinde kravat hariç resmi giysiler içerisinde Deniz Akaltan.. Gözünde siyah gözlükler.. Tecrübe böyle birşey demek ki. deniz Akaltan Dümen kontrolü olmayan Kiri Kiri yi yedekledi ve çalkantılı denizde marinaya soktu demiyeceğim.. Bildiğiniz pantona götürüp yanaştırdı. Yok böyle bir şey.. Yanarım yanarım videosunu çekmediğime yanarım.

Bu arada Deniz Akaltan şokta idi.. Ben bildim bileli herkesi davet eder.. eh bugüne kadar da davete pek icap edememiştik. Son dakikaya kadar üç yelkenlinin geldiğine inanamadı sanırım. :)

Ağırlama ve organizasyon  inanılmazdı. Kıbrıs gibi bir yerde her şeyin anında olabildiği tek yer BU marina ..

Ve tabi Aydın reis.. o olmasaydı Kiri Kiri ile dönmemiz mümkün olmayacaktı sanırım. Yarım günde Kiri Kiri 'nin dümen arızasını giderdi ki  bu Kıbrıs şartlarında ışık hızı gibi birşey..

seyre katılamayan Köstekçi ise son dakika bizleri uğurladı ve karşıladı.

Bir diğer teşekkürü de Oktay reis hakkediyor.. Serdar reisin yaptığı çok hoş tasarımı bire bir hayta geçirmiş. İnanılır gibi değil. Açıkçası ben biraz şüpheliydim ancak başarmış. Bu arada Serdar reis ile çok ciddi  çalışıp emek harcamışlar tekrar teşekkürler..

geliyor efendim.. tekmili birden.. müthiş maceraları , bol atraksiyonu ile meşhur Kıprıs seferii..





  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
...daha kendisi de bilmiyor ama Özgür Ökten desteği ile sanırım yakında hepimiz birer radyo sahibi olup, radyo üzerinden hava haritalarına ulaşabileceğiz.
aa ne hoş! :D

Siz SSB özelliği olan kısa dalga radyoları bulun gerisi kolay! :)
  • IP logged
><(((º>

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
...daha kendisi de bilmiyor ama Özgür Ökten desteği ile sanırım yakında hepimiz birer radyo sahibi olup, radyo üzerinden hava haritalarına ulaşabileceğiz.
aa ne hoş! :D

Siz SSB özelliği olan kısa dalga radyoları bulun gerisi kolay! :)


İşte aranan radyo :)
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Öncelikle, hoş geldiniz hepiniz.
Selametle gidip geldiniz.

Gelemeyenler olarak yeterince çatladık  ;D
Bir de şu yazıları Brezilya dizisi gibi 3000 bölüme bölmeyiniz. Bekliyoruz heyecanla.
Hepiniz ayrı ayrı kendi gözlemlerinizi yazınız lütfen.

Radyo konusu şuradan devam edebilir.
http://heyamolahey.com/haberlesme/usb-band-kisa-dalga-radyo-laptop-ve-jv-comm-programi-ile-navtex-mesaji-alimi/msg3881/#msg3881
  • IP logged

  • *
  • İleti: 283
Hoş geldiniz de rakı bardağının kırılması ne alaka ??
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Hoş geldiniz de rakı bardağının kırılması ne alaka ??
Bekle ve gör:)

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Vakıa özeti;
Motorda belirgin yağ kaçağı;
Dümen iflası (maalesef ve hakimiyet sözcükleri )
yine mi batıyorum?
Halatı biz verdik,
"aranızdan geçeceğim" ve "nasıl yani" diyalektiği
27 mil yedekleme,
pervaneye "bir şeyin" dolanması
rakı var mı?


  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ha bir de çocuk bezi var ki, lazımmış.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1049
Vakıa özeti;
Motorda belirgin yağ kaçağı;
Dümen iflası (maalesef ve hakimiyet sözcükleri )
yine mi batıyorum?
Halatı biz verdik,
"aranızdan geçeceğim" ve "nasıl yani" diyalektiği
27 mil yedekleme,
pervaneye "bir şeyin" dolanması
rakı var mı?

Tiryaki de sizleydi değil miydi?  0/_/
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Sende mi Matay???

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 3573
yazacak o kadar çok şey var ki.. O yüzden ayrı ayrı konu başlığı olarak yazmayı düşünmüştüm.. Ana konuda da devam ederim..

Bir şekilde teknelere vardık. herkes teknelere dağıldı ve tekneler kendi kumanyalarını tedarik ettiler. Çıkış işlemleri ile birlikte saat öğleden sonra iki sularında avara olduk. Önce Kiri Kiri yani bizler ayrıldık. arkamızdan Avara ve sonrasında Masal.

Rüzgarsız ve sakin bir denizde motor seyri ile devam ettik.. Önce ayrıldığımızdan ve motor gücü nedeni ile biraz ara açıldı. Tam bu sırada Avara da yağ sorunu başgösterdi. Masal da fazla yağ varmış, onlar yağ vermek için Avara ya yöneldiler. O sırada da müthiş muhabbetler dönmüş. Anlatırlar artık. :) Bize komodordan  göz mesafesini kaybetmememiz ve beklememiz talimatı geldi.

Oturduk bekliyoruz. Bu arada mazot ödemelerinin ortak olduğunu öğrenen Öcal abi tutturdu da gidelim diye. Amaç birinci gelip Flamayı kapmak. (Öcal abinin Kayserili olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı ? ) Şaka bir yana iyi ki de gitmemişiz.

BU seyirde Masal resmen yardım teknesi gibi idi. Bir süre sonra Avara problemini çözdü yola devam ettik. Bizler sıra ile dümen tutuyoruz , muhabbet ediyoruz. İlk şikayet Serkan dan geldi dümen ile ilgili. Hemen susturduk bi dümen tutamıyorsun diye.. :) Benzer sorunları ben de yaşıyorum ancak, iyice açık denize çıkınca dalgalar ve akıntılar nedeni ile dümen kaçırıyormuş sanıyorum kendimi.

Erman da şaşkın.. Daha yağını yeni değiştirmiş hidroliğin. Bir ara Öcal abi dümendeydi ve kendi tabiri ile ' dümen respond etmiyor ' gibi bir tabir kullandı. Sonrasında ne zaman yelken açmaya kalksak dümen hakimiyetini kaybediyoruk. Tekne Türkiye yönüne aykırılıyordu.

sabah saat 2 sularında motor sesinin kesilmesi ile uyandım. Serkan ve Erman yelkenler açıyorlar ve dümende Öcal abi var. Öcal abi bir süredir , hidrolikte hava olduğunu ve o yüzden teknenin dümeninde sorun olduğunu söylüyordu zaten. Benim ise hiç bir bilgim yok bu konu ile ilgili. Ancak yelkenleri açınca dümen hakimiyetini tamamen kaybediyoruz onu biliyorum.

Öcal abi , nispeten geniş olan motor kabinini açıp, hidrolik havasını almamızı öneriyordu bir zamandır. Bizler ise çalkantılı denizde yetersiz ışık altında stop edilse bile bu dar alanda üstelik motor sıcak iken müdahale etmenin bir kaza ile sonuçlanmasından korkuyoruz .

zaten 22 mil civarında bir yolumuz var ve dümeni zorlamadan yol almak daha mantıklı duruyor. Gündüz gözü ile rahat rahat Karpaz da problemi çözeriz diye düşünüyoruz.

Ben uyurken Erman , daha stabil olur diye yelkenleri açmaya karar vermiş. Yelkenleri açınca benim başıma gelen aynı problem ortaya çıktı ve tekne hem bayıldı hem de Türkiye istikametine dönüp sürüklenmeye başladı. Bu sırada dümen hakimiyeti tamamen kayboldu. Ben yelkenleri biran önce toplayıp, dümen hakimiyetini kazanmaya çalışmamızı önerdim. Öcal abi ise yelkenlerin faça flok durumunda olduğunu , böyle daha stabil kalacağımızı ve tamiri gerçekleştirmemizi önerdi. Ancak stabil kalamadık. Sonuçta yelkenleri topladık . Tekne doğruldu ancak yolda olmadığından ciddi yalpa yapmaya başladı. Biz bu sırada yelkenleri kapatınca dümen kontrolümüzü sağlayacağımızı düşünüyorduk.

Düşündüğümüzle kaldık. Bir iki denemede sanki düzeliyormuş gibi oldu ancak tekneyi tekrar Kıbrıs istikametine döndürmek mümkün olmadı. Kıbrıs Karpaz 'a 22 mil açıkta , sabah saat 2.20 sularında fırtına artığı soluganlı bir denizde dümensiz kaldık.

Artık yapacak başka bir şey kalmadığından ben önce telsiz ile diğer tekneleri haberdar ettim. Kullandığım dilin sonradan epey geyik konusu olacağını bilmeden dümen kontrolünü kaybettiğimizi , yoldan düştüğümüzü, dümen kontrolunu kendi imkanlarımız ile sağlamaya çalışacağımızı , sonuçlarını bildireceğimi bildirdim. Diğer tekneler de bu anons üzerine eğlenmeye başladılar.

Motor kapağı açıldı ve saatlerdir arıza olduğunu söyleyen Öcal abi makine dairesi kapağından zar zor içeri girdi. Tam ulaşamasa bile o sakin ve kahredici ses tonu ile şöyle söyledi. Beyler durum sandığımızdan da kötü. Piston bağlı olduğu yerden kopmuş, tutan ahşaplar kırılmış ve sintineye doğru kaymış...

Öcal abi çıkınca hemen  Erman deliğin içinde kayboldu. Ancak pistonu yerine kaldıramadı. Başta da yazdığım gibi Erman gerçekten çok duygusal. Bunun kendi hatası olduğunu düşünüp, bu kadar kişiyi de yolundan ettim diye üzülüyor. Tam o sırada Serkan deliğe girmeye karar verdi. Serkan her ne kadar pistonu yerinden kaldırmayı başardı ise de tekrar monte etmenin imkansız olduğunu , pistonu taşıyan ahşabın darmadağın olduğunu bildirdi. Ancak bu sırada hayati önemde bir iş başardı ve dümen palasını düzeltti . Böylece artık düz bir seyir yapabilme imkanı doğdu.

Bundan önce Öcal abi, piston yağının boşaltılmasını söylemişti. Erman pistondaki yağı boşalttı ancak yine de yeke serbest hareket edecek duruma gelmedi.

Serkan , dümneni düzletmiş ancak kolları yara bere içinde kalmıştı. İşte o müthiş cümle orada edildi. Serkanın teknesi daha önce bu forumda okumuşsunuzdur ustanın eksoz delik yerini açık bırakması nedeni ile batmıştı.

Serkan yağa bulanmış , kan ter içerisinde kapaktan çıktı. Bana döndü ve aramızda şu monolog yaşandı.

- Abi aşağıda piston kolunun dışarı çıktığı delik kocaman.
-eee???
-oradan tekne su alıyor abi dalga geldikçe
-Nasıl yani ??
-evet abi su alıyor oradan tekne.. ben aynı şeyi yaşadım.. oradan su almaya devam eder ve tekne bu deliğin hizasına kadar batarsa ne olduğunu anlamadan batarız abi..
-yok canım daha ne neler.. (ancak bir ürperiyorum açıkçası sonuçta tecrübe konuşuyor. )

Serkan'ın yüzü bembeyaz kesilmiş, muhtemel eski anıları gözünün önüne geliyor ..

- Abi yoksa ben yine mi batıcam..???

Erman rahatlatıyor bizi.. Abi 35 yıldır bu tekne böyle yürüyor..

Erman' a güveniyoruz..

Ve benim meşhur telsiz anonsunu yapıyorum.

- Heyamola Hey Kıbrıs flotilla tekneleri Kiri Kiri konuşuyor.
- Masal ve Avara dan dinlemedeyiz anonsu geliyor.
- Kendi olanaklarımızla dümeni tamir etmeye çalıştık ancak başarılı olamadık
-Tüm dümen kontrolümüzü kaybettik.

söylenene göre bunu son derece acıklı bir sesle abilerim ablalarım modunda yapmışım.

BU andan itibaren Avara ve Masal kendi aralarında konuşmaya başlıyorlar. Bir tarafta Mustafa abi, Ahmet, Burak ve Bülent, diğer tarafta Suat ve Erol kaptanlar.. Bir ara çekilecek halata Kiri Kiri nin zincirinin bağlanması gündeme geliyor. Bize birşeyler soruyorlar ancak biz söylenen yöntemi hiç bilmediğimizden doyurucu yanıtlar veremiyoruz. Bu teknik detay ayrıca yazılmalı mesela.

BU konuda da bir yardımımız olamayınca diğer iki tekne kendi aralarında konuşarak bizi tamamen konu dışı bırakıyorlar.:)

Yöntem şu.. Masal Bizi 22 Deniz mili Kıbrıs 'a kadar çekecek. ! yok daha neler.. 22 koca mil, hem gece, hem soluganlı denizde
Masal sanırım kendinden daha ağır bir yelkenliyi çekecek. !

ortasında usturmaça olan halat daha doğrusu sapan hazırlanıyor. Resmen şiir gibi çalışıyor masalcılar. rüzgarın Türkiye yönünden esmesi büyük avantaj oluyor.

Bizler bu arada yapacak birşeyimiz olmadığından ve çokta umursanmadığımızdan kendi aramızda yaşananları tartışıyoruz. Öcal abi eski ve bilgili yelkenci olduğundan gurur meselesi yapıyor biraz. Tam da bu arada Masal gelip, bizim babalara sapanı bağlıyor. Öcal abi hepten delleniyor.

- Yahu adamlar sapanı bile bize sormadan bağlayıp gittiler. ! yuh olsun bize.. !

Yol boyunca dümen arızasını Öcal abinin dediği gibi acaba onarabilirmiydik ? Öcal abi hidrolikte hava olduğunu , bu havayı almadığımız için dümenin zorlandığını ve pistonun yerinden çıktığını düşünüyor.

Bense daha farklı düşünüyorum. Erman , dümen hidroliğini iki hata önce kontrol ettiğini ve değiştirdiğini söylüyor. Değiştirdiği günden beri de bir sorun yaşamamış. Benim görüşüm, pistonda bir problem olmadığı, ancak yelken seyri ile birlikte zorlanan pala ve pistonu tutan çürümüş ahşap takozların kendini bıraktığı yönünde.

Her hangisi ise önceden müdahale edilip çözülebilirmiydi ? Belkide.. Ancak mecbur kalıp özellikle Serkan'ın kolundaki çizikleri düşününce  zor şartlara arıza tamiri yaparken ciddi şekilde sakatlanmaların yaşanabileceği benim gözönünde tuttuğum birincil öncelikti. Daha ne olduğunu anlamaya çalışırken Serkan 'ın kolu derin çizikler ile kaplanmıştı.

Sonuçta yalnız değildik ve son derece tecrübeli kaptanlar ile beraberdik. Riske girmenin anlamı yoktu. Nitekim şiir gibi bir çekme operasyonu yapıldı. 22 mil boyunca kimi zaman yelken , kimi zaman motor yelken Masal Kirikiri yi çekti.

Serkan ve Teknenin sahibi ve kaptanı Erman da benim görüşümü uygun gördükten sonra ben meşhur anonsumu yaptım.

Yani gurur meselesi yapacak durumda değildik.. hepimizin sağlığı çok daha önemliydi. Doğru bir karar verdiğimizi düşünüyorum. 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Ocak 2018, 16:51:45 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 760
    • sy-gezgn
Harika bir seyir ve "no panic" kıvamında doğru çözüm ve müdaleler... Az sonraaaaa   di mi Böke reisim

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged

  • *
  • İleti: 194
  • Kon Tiki
Efendim,

Öncelikle hikâyeye bir gece öncesinden başlamak gerek. Malum forumda aktif değiliz. E, öncesinde Hakan Tiryaki dışında da kimseyle yüz yüze tanışıklığımız yok. Kış günü Kıbrıs seyri lafını duyunca atladık da, “şimdi orada tanımadığım bir dünya kişinin arasında ne yapacağım ben” ile başladı Cuma akşamı. Bir yandan çanta hazırlanacak ki en sevmediğim şeydir, bir yandan Hanım’ ın “ne olur gitmeeee” yakarışları diğer yandan yabancı bir ortama girecek olmanın verdiği sıkıntı. Acaba Hanım biraz daha duygu sömürüsü yapsa da ben de “tamam gitmiyorum” desem ne güzel olur, hem çanta hazırlamam da gerekmez düşünceleri arasında çantaya bir şeyler tıkıştırmaca. Hanım 27 -28 kezden fazla ısrar etmedi. Hain kadın! Çanta bir şekilde hazırlandı ve saat sabah 4:00’ e kurulup “keşke biraz daha denizcilik tecrübem, bilgim olsaydı” kuruntuları ile yatıldı. Saat 3:20’ de kalkılıp alarm çalmadan kapatıldı ki Hanım uyanmasın. Ver elini havaalanı ve derken Adana. Mart kafede bir duble çay içerken Mustafa, Kemal, Ahmet ve Mustafa Reislerle buluşma. İlk hoşbeşten sonra araç geldi ve ekibin geri kalanı  gürültülü bir sevinçle birbirine sarıldı. Aklımdan ilk geçen şey “Bu adamlar amca, dayı çocukları herhalde, çocukluktan beri birlikteler sanırım” oldu.  Yoldaki muhabbeti, kahkahaları atlayıp doğrudan Mersin Marina’ya geleyim. 

Ersin Reis’ in pamuk eller cebe çığırışları arasında arabadan indik ve teknelere doğru yollandık. Avara teknesinde Erol Kaptan bir yandan bize hoş geldiniz diyor bir yandan da oradan oraya koşturup bir şeyleri derliyor topluyor. Bir şey lazım mı, biz ne yapabiliriz diyoruz, yok yok bir şey yok, siz geçip oturun ben hallediyorum diyor. Zor bela işin en ucundan tutmamıza izin veriyor da kendimizi biraz işe yaramış hissediyoruz. Ekip marinadaki bir tekneyi gezmeye gitmiş. Hadi ben de gideyim diyorum. Teknenin başına geldiğimde ilk dikkatimi çeken şey tek noktadan güverteye bağlanmış pasarella. Tekne de dalgayla sağa sola, ileri geri hareket ediyor ve her hareketinde pasarella yer değiştiriyor. Bu tip pasarellalar tehlikelidir, dikkat etmek lazım diyorum kendi kendime. Allahtan Kemal Reis teknede halatı tutuyor. Bir de kış günü burada suya düşmek var derken uygun anı kollayıp atıyorum adımımı. Atmamla birlikte pasarella ayağımın altından sola, bendeniz de sağa doğru savruluyorum. Mataforayı sol elle yakaladım ama tutunamayacağım. Aşağısı müsait mi acaba? Evet oğlum Melih, hiç Ocak ayında denize girmemiştin. Şimdi tam sırası. Derken Melih suda. Kemal Reis bağırıyor, “denize adam düştü”. Bütün marinaya ilan etmeyeydi iyiydi. Bir anda teknenin içinden etraftan bir dünya insan toplanıyor ve beni tekneye alıyorlar. Her yanımdan sular damlıyor. Herkes iyi olup olmadığımı soruyor. Kimisi kendisinin kaç kez pasarelladan düştüğünü anlatıyor. Öcal Reis bir kaburgasının hala kaynamadığını, halen kırık olduğunu söylüyor. Galiba kimse gülmeyecek, dalga geçmeyecek derken aklımdan su gayet güzeldi düşüncesi geçiyor. Hazır girmişken biraz daha kalsaydım keşke derken asıl sorun baş gösteriyor. Aynı pasarelladan geçip kıyıya çıkmak gerek. Öcal Reis arkadan sesleniyor: “Önden Melih geçsin, o nasılsa ıslandı”.  Avara’ ya dönüp üstümdekileri çıkarıyorum ve kuruları giyiyorum. Ben daha dışarı çıkamadan bütün giysiler vardevela tellerinde mandallanmış vaziyette asılı. Gelen geçen bir şey lazım mı diye soruyor. Ya bu adamlar neden bu kadar iyi? Birinin başına bir şey geldiğinde gülüp dalga geçmek yerine ne yapabilirim diye deli divane oluyorlar. Hep mi böyleler acaba? Bunun cevabını yol boyunca fazlasıyla aldım.

Lafın kısası bir dünya kuruntu ile başladığım bu gezide, karşılık beklemeden birbirinin yardımına koşan, bilgisini en zarif şekilde karşısındaki ile paylaşan, bunu yaparken büyüklük taslamayan, yardım ederken dahi bunu karşısındakini incitmeden, zorlamadan yapmanın en zarif yollarını içten gelen bir doğallıkla bulan bir ekiple karşılaştım. Çok güldüm, çok eğlendim, çok şey öğrendim. Öğrendikçe bilmediklerimin ne kadar fazla olduğunu fark ettim. İyi ve güzel insanların arasında olmanın ne kadar huzur verici ve özlediğim bir şey olduğunu fark ettim.

Herkese çok, çok teşekkür ederim. Bilmeden kalbini kırdığım, üzdüğüm kimse varsa özür dilerim, kusura bakmasın.

Benden “MOB” kısmı. Gerisi diğer Reislere havale…

Sevgiler,
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Söz konusu çağrı şu şekildeydi:
"Tüm çabalarımıza rağmen maalesef ki dümen hakimiyetimizi tamamen kaybettik."

Aşağı yukarı böyle bir şeydi. Adam acil durum çağrısını bildiğin TRT anonsu tadında yaptı ki ses tonu cidden dramatik ve metin takdire şayandı:)

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 760
    • sy-gezgn


Herşeyden önce şunu söylemek isterim. Şimdiye kadar birçok seyir yaptım ve başka tekneler ile seyirlere katıldım. hiçbirinde böyle eğlendiğimi hatırlamıyorum.

Gerçekten çok eğlenceli , öğretici bir etkinlik oldu. Her şeyden önemlisi dostluklarımız pekişti. Sanal alemden tanıdığımız dostlar  ile gerçekten tanışma fırsatımız oldu. Üstelik hep beraber seyir yaptık.

Ancak önce Suat kaptan dan bahsetmeliyim. Şöyle .. Maksimum bilgi ve tecrübe.. ama yanında maksimum mütevazilik. Yok böyle birşey. Biz daha ilk gün , işi oldu bittiye getirdik. Nasıl yelkenciler olduğumuzu kanıtladık. Bülent'in ofisinde oturup çay içiyorken ben Kendisine şu hava tahminleri ve izobarlar üzerinden cephe sistemlerinin nasıl yorumladığını sordum. Suat kaptan bir dost muhabbeti yapıyormuşçasına anlatmaya başladı. BU karmaşık konuyu öyle basit ve anlaşılır bir şekilde anlatmaya başladı ki , Bülent bir anda yerinden fırlayıp, odanın kuytusundaki tahtayı çıkarıverdi. Böyle daha rahat anlatırsın diye kalemi de eline tutuşturuverdik. Bir anda kendisini eğitim veriyor pozisyonunda bulan Suat kaptan neredeyse bir saat boyunca bizlere eğitim verdi.

daha kendisi de bilmiyor ama Özgür Ökten desteği ile sanırım yakında hepimiz birer radyo sahibi olup, radyo üzerinden hava haritalarına ulaşabileceğiz. Bir radyo ve basit bir telefon aplikasyonu ile dünyanın neresinde olursanız olunuz bu hava haritalarını radyo sayesinde alabiliyorsunuz. sanırım Hasan abi de yardımcı olacaktır. Yazın bana bundan bahsetmiş ve göstermişti ancak çok önemsememiştim. Daha doğrusu anlamamıştım. Bir de Hasan abinin her durumda ne salaksın anlamıyorsun tarzı üslubu insanı daha baştan konudan soğutuyor zaten :)

.........................

geliyor efendim.. tekmili birden.. müthiş maceraları , bol atraksiyonu ile meşhur Kıprıs seferii..

Efenim ben Böke, Serkan, Erman, Burak, Ahmet reisin oğlu Mustafa, Aydın, Erol, Kemal, Melih, Oğuzhan reisler  ile ilk kez bir araya geldim ve sanal hayat dışında ilk kez aynı havayı soludum. Diyebilirim ki; kişilerin hayatlarında olması gereken ender dostların arasında/tadında bir dostluk kazanmış oldum.

Gelelim Böke'nin bahsettiği meterolojide izobar/cephe ve kendi tahminlerimizi yapabilme konusuna. Uzun süredir mecbur kalmadıkça internet üzerindeki met raporlarına bakmıyorum çünkü hepsi birer tahmin. Ehhh benimki de tahmin olunca ne gereği olur tahmin üzeri tahminlere bakmaya... Şaka bir yana teknemde kurduğum basit bir radyo sistemi üzerinden sinoptik yayınları dinleyip (anten gelişimi için konu başlığında çözüm arayacağız ki; Özgür reis tüm ihtiyaç duyulan teknik yardımı verecek sanırım)  faxa dökerek aldığım sinoptik haritaları yorumluyorum. Bunun en güzel yanı hiç bir suretle internet'e ihtiyacınız olmamamınızdır. Aynı zamanda ilgi düzenekte yazılı yayın olan Navtex yayınlarını da alabilmektesiniz. Yani kısaca "no internet, yes meteroloji"...
Ben Tecsun PL660 radyo, Istralya İp Anten ve FlDigi programını kullanıyorum (fax dönüştürücü olarak).

Efenim en kısa zamanda başlıyorum. Son derece net, basit ve anlaşılır bir dille...

Sextant ve Temel Navigasyon'a da devam...

Selametle.

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged

 
Yukarı git