Andromeda, transferli tatil seyrini tamamladı. Dün Turgut Köyü Ella Kulüp iskelesine bağlandık. Burayla anlaşmamızda referans olan Mehmet Atay Reisimize çok teşekkür ederiz. Hayatımızın en güzel tatillerinden birisini bitirdik demeyelim ara verdik demek daha doğru olur. Hem de son akşam Emel Sayın Koyunda dolmaya başlayan Ay Dede’nin romantik ışığında çiçeği burnunda bir dedenin kulaklarını da bol bol çınlattık. Bu koy, Tahtacıoğlu ve İnbükü diye iki bölümden oluşuyor. Biz İnbükü tarafındaydık. Mehmet Atay Reisin verdiği dereceyi takip edince doğrudan ulaştık. Dereceye girmek diye buna derim ben.
Transferle ilgili detayları aklımıza geldikçe yazacağız. İngiliz Koyu tam bir yeryüzü cennetiydi. Burayı görüp zirvedeyken bu işi bırakalım diye espri yaparken Knidos Büyük Limanının da bir su altı cenneti olduğunu görünce beynimiz yine mutluluk hormonu konusunda bize cömert davrandı. Knidos antik şehrinde sadece maske, palet şnorkel ABC’siyle bile şahit olduğumuz güzellikleri anlatmayı Ece Reis benden daha çok hak ediyor.
Palamut Bükünde kısa bir görüşme de olsa Çetin Kent’le tanışma şerefine eriştim. Bencik Koyunda Kıçtan kara bağlanma konusunda bol bol deneme yaptık. Sonunda bu işi kaptık. Hisarönü yelken yapmak ve konaklama için zengin bir yer. Bu seyirde Yelkenli Yatçılık teriminin hakkını verdiğimize inanıyoruz. Yelkencilik de yatçılık da ayrı ayrı güzel hobiler.
Bu seyre çıkmadan önce özellikle transfer konusunda çok endişelerim vardı. Yolda bir aksilik yaşamamak için arkadaşlarımın da desteğiyle çok iyi hazırlanmaya çalıştık. Oğuzhan sağ olsun yelken halatlarının değişimi ve bakımı konusunda fedakarca yardımcı oldu. Teknenin eksikleriydi, yelken bakımıydı, motor bakımıydı yenilenmesiydi derken çok uğraştık. Cevat İpekçi Reisimiz sayesinde botu ve güneş panellerini taşıması için paslanmaz bir taşıyıcı için düzgün bir usta ile anlaşıp bizim için önemli bir sorunu da hallettik. Sondan bir önceki gün bir anda aküleri de değişmeye karar verdik. Son gün bir sürü koşturmanın arasında yeni aküleri taktım, eski aküleri de aküleri aldığım firmaya götürüp teslim ettim. Teknenin donanımı ile ilgili sonradan sıkıntı çıkarabilme ihtimali olan her şeyi değiştirmeye çalıştık. Çünkü yollarda su koyuverecek bir ekipmanı beklemek için zaman kaybedebilirdik. Yolculuğun ilk haftası bayram tatili olduğu için hiç bulamama riskimiz bile vardı. Motorla ilgili pek çok parçayı bu nedenle yedek olarak aldık. Bizden sonra seyre çıkan komşumuz Murat Ayduk Reisimizle yangın tüpleri bakım ve sertifikasyon işini hallettik. Murat seyir sırasında da sağ olsun hep yanımızda oldu takip etti.
Bu tip bir seyre çıkmadan önce rota planlaması çok önemliymiş. Forumdaki pek çok reisimizden taktikler aldık. Hava durumuna göre B, C hatta D planları yaptık. Teknede yeni olan kedimiz Bosa ve arkadaşımız Gökhan’ın kondisyon durumlarına göre de planlarımız vardı. Her ikisi de çok iyi uyum sağladılar. Onların sayesinde bizim de içimiz çok rahat oldu. Zaman sınırımız olduğu halde bu baskıyı hiç hissetmedik. Hissettirmedik.
Kumanya planlaması da çok önemli bir konuydu. Buna da değinmek gerek. Önceden ihtiyaçlarımızı güzelce listeledik. Teknenin kapasitesine ve bulunabilirlik kriterlerine göre tüm ihtiyaçlarımızı abartmadan stokladık. ( Su hariç. Ben her zamanki gibi suyu biraz abarttım)
Transfer yorgunluğu ile başlayıp tatil moduna dönen seyrimiz boyunca Ece Reis de ben de yine çok şey öğrendik. Her konuda bir birimizi yedeklemeye çalıştık ve başarılı olduğumuza inanıyorum. Birbirimize kızdığımız anlar da oldu sonra hatırladıkça güldük. ( Ece bazılarına hala gülmüyor bozuntuya vermeyeyim).
Bosa bizi çok şaşırttı. İlk günler baş kamaradan çıkmayınca onu getirdiğimize çok üzüldük. Ama kerata sonradan havuzluğun en korunaklı ve konforlu köşelerini kapıp bize talimat bile vermeye başladı. Son akşam İnbükünde bumbanın üzerinde ay yürüyüşü yapıyordu. Altı yüz deniz mili yol aldı ve üst segment bir kedi oldu.
Bu seyir sonunda bir şeyi yine anladık ki, tek bir “Deniz” yok, farklı denizlerden oluşan bir bütün var. Bu denizler topluluğu size her an bir şey öğretiyor. Doğayı, kendinizi daha iyi tanımanızı ve geliştirmenizi sağlıyor. Yol boyunca seyirde hiç yalnız olmadık. Bizi takip eden arayan pek çok reisimiz vardı hepsine teşekkür ederiz. Ayrıca şimdiye kadar yazdıkları ya da bize anlattıkları ile bizimle seyir yapıyormuş gibi hissettiğimiz Gezgin Korsanlar ve Heyamolahey Reislerine de çok teşekkürler.
“Babakale’yi döneli iki saat olmuş. Usul usul yağan yağmur taneleri arada bir yüzüme dokunuyor. Deniz sakin... Motorla da olsa çok keyifli bir seyir. Vardiyada tek başımayım. Andromeda oto pilotta seyir halinde. Bir ara başımı içeri uzatıyorum. Ece ve Bosa salondaki koltukta mışıl mışıl uyuyorlar. Sıcak kahvemden bir yudum içimi ısıtıyor. Ufka bakıyorum ileride kara bulutların bittiği yerde gökyüzünün aydınlığını görmenin mutluluğu ile derin bir nefes alıyorum. Teşekkürler hayat…”