Sevgili Reisler
Uzun zamandır Andromeda'yı Egeye indirmeyi planlıyorduk. Son bir kaç aydır yoğun şekilde hazırlandık ve geçen hafta 31 Mayısı 1 Hazirana bağlayan gece sevgili kedimiz Bosa'yla Tuzladan avara olup yola çıktık. Üniversite yıllarımızdan beri arkadaşımız Gökhan da misafirimizdi. İlk durak Çardak, ikinci durak Bozcaada idi. İlk gece rüzgar pek yoktu amadalga çoktu.o nedenle Marmarayı kuzeyden geçtik. Başlangıçta ortadan gidecektik. Gökhan ve Bosa bu şartlara alışık olmadıklarını belli edince rotayı kuzeye çevirdik. Ertesi akşam Çardak nefisti. Demir attığımızda hava henüz kararmıştı. Yemeğimizi yedik ve uyuduk. Gece koy göl gibiydi. Sabah kalktığimızda da öyleydi.
Çanakkale boğazını Anadolu kıyısından rüzgarsız ve çok rahat indik. Abideyi selamladıktan biraz sonra rüzgar lodos formunda tatl tatlıı tatlı esmeye başladı. Bozcaada'ya vardıktan sonra tatlılığı kalmamıştı. Bozcaada'da hava nedeniyle bir gün fazla kaldık. O gün lodostan dolayı havuzlukta oturabilmek için arka tentelerimiz germek zorunda kaldık. Burası yaz boyunca kalınabilecek güzellikte bir liman aslında.genelde kuzey rüzgarı alan adada liman içi hep huzurlu oluyor.
Pazartesi gecesi lodos biraz yavaşlayınca ani bir kararla yola çıktık. Buraya gidiş zor olmadı. Ece gün ışıyıncaya kadar benimle vardiyadaydı. Babakaleyi birlikte döndük. Hava yatıktı. Babakalede bordadan dalga yemeye başladık. Ama çok sarsmadı. Lodos en fazla saatte 7-8 knot esti. Ece saat 6 civarı uyudu. Gökhan zaten bütün gece araziydi. Saat sekizden sonra yağmur başladı. 11'e kadar devam etti. Ama şiddetli olmadı hiç. Saat 14 gibi kalem adasına demir attık nihayet. Son bir kaç yıldır hayal ettiğimiz bir yerdi burası da... Maldivlere benzetilen denizinin yanısıra çevresinin ağaçlık olması ve sessizliğiyle huzur vericiydi.
Ertesi sabah tekrar yola düştük. Çandarlı korfezi çok sakindi. Çeşme'yi de çok rahat geçtik. Alaçatı derken Nergis Koyuna akşam üstü 18.30 da vardık. Burası çok korunaklı koy içinde ayrı bir koy. Dışarıdan böyle bir koy olduğunu farketmesi bile çok zor. Nergis Koyuna girdik ama her yer kapılmıştı. Şansımıza girişe yakin bir tekne ayrıldı. Biz de onun yerine demir attık. Hemen ortalığı neta edip denize girelim dedik. O sırada Blue İçe isimli bir tekne gelip artistik hareketlerle demir attı. Gökhan "Adama bak helal olsun ne güzel girdi attı demirini dedi. ( Adam iki günde bizim acemiliklerimizi anlamıştı). Gözlüklerim olmadığı için kullanan kişiyi seçemedim ama DADD bayrağını gördüm. Denizden çıkınca bakarım dedim. Sonrasında yemekti bulaşıktı derken unuttum. Ertesi gün giderken netten bakınca Tuğrul Koyuncu Abi ve eşi Zeynep Abla olduklarını öğrendim ve önceki akşam bakmadığım için çok üzüldüm. Benzer şekilde Bozcaadada da Alper Reisin yeni teknesi Baba'yi görmüştüm. Ama onun teknesi olduğunu bilmiyordum. Sonradan sosyal medyada görünce anladım.
Neyse yola devam dedik ve sonraki gün Didim'e, marinanin yanındaki koya demir attık. (Ahmet Ilgaz sağolsun). Nergisten çıkarken hava yanıktı. Dilek Boğazı sonrası başlayan gün batısı saatte 15 -20 knot hızlarla biz uçurdu. Ege sularıda yelkenle seyir paha biçilmez. Ertesi gün kısa ama muhteşem bir yelken ziyafeti daha çekerek Yalikavak'a gittik. Orada yakıt almak ve atık vermek için Pal Marinaya uğradık. Deniz Akaltan Reisimizi aradık. İzin günü olduğu için görüşemedik. Sağolsun iş arkadaslarını arayıp haberimizi vermiş. Marina görevlileri bizimle inanılmaz ilgilendiler. Deniz Reise çok teşekkürler. Bizimle seyahat eden arkadasimiz Gökhan'la Yalıkavak'ta vedalasip onu Bodruma uğurladik. Aksam marinanin karşısındaki koya demir attık. Hava kuzey batılı ve yüksek olmasına rağmen çok rahat ettik. Dün sabah oradan ayrılıp Bodrumu dolandik. Karaadanin arkasından Gökovaya girip 6 saatlik motor seyrinin ardından Çökertme koyunda demir atarak ilk kıçtan kara kayaya bağlanma deneyimimizi yaşadık. Bu koy Mandıra Filozofu filminin çekildiği yermiş. Hulusi Reis söyledi. Sezon tam başlamadığı için çok kalabalık degildi. Sabaha kadar en ufak rüzgar hissetmedik. Gece huzurlu geçti. Koyda yapılaşma hoş olmamış. Çökertmeden çıkan Halil bir daha geri dönmemiş. İbraam Çavuş da hala Allahına emanet. Neyse kolcular gelmeden bu sabah biz kaçtık.
Bu sabahki rotamiz Okluk Koyu idi. Mehmet Cömert Reisimizden tüyolari aldık ve 07:30da yola çıkıp saat 11 gibi buraya bağlandık.
Bir çoğumuzun denizcilik sevdamızın ilhamı olan Sadun Boro'nun Okluk Koyu'nu görüp hacı olmak en büyük hayalimizdi. Sağlığında burada ziyaret edemediğimiz büyük ustayı temsili kabrinde ziyaret ettik. Kabire deniz kabuklarimizi bıraktık. Bu yolculuğun en büyük motivasyon kaynaklarından birisi Gökova'ya ve Okluk Koyuna gelebilmekti. Çok şükür bir hayalimiz daha gerçek oldu. Umarız bundan sonrasında da selametle gider son durağımız Hisarönü'ne sorunsuz ulaşabiliriz.
Bu hayaller yolculuğunda Bosacık da epey macera atlattı. Bozcaada'da hormon fazlaligi nedeniyle tekneden tekneye atladı. Limanın maskotu oldu. Kayaların arasında dişi kedi kovaladı. Erkek kedilerden fena dayak yedi. Didim'de tekneden düştü. Yüzme biliyormuş neyse ki... İlk günler seyirdeyken sürekli baş kamaradaydi. Sonlara doğru havuzlukta bize eşlik etti. Bu sabahki Fotoğrafta görüldüğü gibi tam görev bir görev adamı.
Günlerdir bizi takip eden reislerimize çok tesekkur ederiz. Forumda olmayan komşumuz Ediz Reis hazırlık safhasinda çok fazla destek oldu. Andromeda'yi emanet aldığımız Uğur Abi de cok yardımcı oldu. Herkese çok teşekkürler. Daha sonra daha detaylı yazmaya çalışacağız.
Denizde olan tüm reislerimize selamet diliyorum.