Bütün Aktur'un ortasında Aytül ablaya kendi havuzluğumdan seslenip Hasan abi'ye bunca yıl nasıl tahammül ettiğini sormuş, etraftakilere çapamı kontrol ettirmiş, Serçe koyunda Esay'a "bak şu karşıda duran yaşlı ve hafif göbekli adam Kamil abi" demiş, Kaan abi ve Gamze ablaya,Masal'ı emanet edip, Turmepa, mazot ve sair işlerini halletmelerini, benim gidip Selimiye'de keyif yapacağımı söylemiş (valla hepsini halletiler), aklınıza gelebilecek her nevi şımarıklıkla küstahlığı yapıp bir güzel dinlenmiştim. Kasım kasım kasılıyordum. Kamil abi botuyla Masal'a aborda olunca, "ne kadar fakirsin , botun fiber taban bile değil" dediydim.
Yetmedi, Esay'a yemek yapmamasını, nasılsa Kaan abi ile Gamze'de yiyecek bir şeyler olduğunu söylemiş, gece yarısı Dimple'a sanki onları görmeye gelmiş numarası yapıp çıkmış, akabinde "hadi karnımız doydu kalk gidek" de demiştim.
Aynı numarayı Kamil ve Emine çiftine de çektik ve o da tuttu. Serçe'de yediğimiz bütün yemekleri Kamil abi'ye ödetmek yönünde attığım feykler Kamil abinin beraberinde getirdiği 2 tekne sahibi tarafından başarılı bir şekilde savuşturulsa da, yine de şahane bir 12-13 gün geçirdik. Sağolsunlar.
Önümüzdeki yıl kısmetse bu üç tekne sahibine daha yakın, bir gomina mesafede bir seyir yapmayı planlıyorum.
DADD'ın MARS seyrine katılacak adayları da şöyle bir tartarsam belki o seyre de katılırım.
Neyse, bunları geçelim ama şu ki; dönüş, Erman Reis yanıma gelene kadar hiç bu kadar kolay olmadı.
Ben, Sığ Liman- Alanya arasındaki takribi 220 millik yolda biraz da koşulların zorlaması ile hatalar yaptığımı düşünüyorum.
Normal şartlar altında önümdeki 430 millik yolu hiç 430 mil olarak hesaplamamıştım. Daha çok Marmaris-Mersin şeklinde düşünüp yine kabaca söylüyorum 380 mil ve 5 gün olarak planlamıştım.
Planımız 8-9 gün kadar Hisarönü'nde kalmak, sonra yavaş yavaş Marmaris'e dönmek, Esay'ın da oradan Adana'ya gitmesi benim de işte kalan 5 günde tekneyi Mersin'e taşımamdı. Sığ Liman'da geçirdiğimiz o keyifli günler, Esay'ın çok uzun zamandan beri sahiden dinlenmeye gereksinimi olması, Sığ Limanı ve dostlarımız çok sevmesi, üstüne Esay ve tabii benim için çok özel yeri olan Aygün abi ile Sema ablanın Sığ Limana gelmesiyle, onu uzun zamandan bu yana görmediğim kadar huzurlu görünce, kıyamadım, "boşver Marmaris'i bir iki gün daha burada kalalım, ben seni buradan Adana'ya yolcularımTaylan da buraya gelsin ben kopup giderim " dedim. Olmaz dediyse de "en kötü Marmaris'te kalır kayık otur oturduğun yerde" deyip sert yanımı da göstermeyi ihmal etmedim.
Hasılı bunca dem, Esay'ı Selimiye'den Marmaris'e gönderip aynı gün ve saat Taylan'ı karşıladım. İlk ve en büyük hatam, daralan takvimi hiç hesap etmemekti., Bir de üstüne Taylan gibi denizden, tekneden hiç ama hiç anlamayan bir arkadaşımı mürettebat olarak seçmeme ne denir, siz söyleyin. Gerçi bunda da, bu kez Taylan'ın böyle bir tatile gereksinimi olmasının payı büyüktü ama, bu kadar uzun bir yolu böyle bir mürettebatla geçebileceğimi düşünme şımarıklığını göstermek ve bu kadar dar zamanda geçmeyi planlamak büyük bir hataydı.
Taylan'ı karşıladım, Masal'a geçtik. Son bir kez Kaan abilere yıkıldık. Güzel sohbet kurduk. Oradan Taylan'la uzun bir gece sohbeti yaptık. Az alkole karşın sohbet çok geç saatlere kadar sürdü. Tatilin şımarıklığı-rehaveti gibi pek çok gerekçe ileri sürme olanağım olsa da hiç biri ertesi gün tek başına 70 mil yol yapmayı planlayan bir kaptana yakışmaz. Uyuduğumda saat 03'ü gösteriyordu. Alt tarafı 2 saat sonra uyanıp yola gidecektim. Bakarsanız hiç yapmadığım şey değil. Ama sohbet o kadar güzeldi ki, öyle güzel şeylerden söz ediyorduk ki, saati fark edememişim.
Sabah 7'de uyandım. Kendime küfrettim, hızla tekneyi netalamaya çalıştım. O kadar hızlı demir aldım ki, gören fırtınadan kaçıyor sanır. Plan Fethiye-Gemiler bölgesi. Olmazsa Ekincik.
Tabii burada bir gece önce yaptığım İkinci büyük hata var: Allah rızası için 5 dakikalığına haritayı aç, rotana bak, hafızanı tazele, yolda neler seni bekliyor anımsa! Nerde?! Akşam Kaan abiyle jakoben sohbet, oradan teknede "Sol Sapma" "Aşk" "Deniz" "Kadınlar" üzerine laflamalar derken, haritaya zaman mı kalır?
Sabah deniz o kadar güzel ve doğa o denli büyüleycidi ki, Taylan'la keyfini çıkarmaya başladık yolun. Hava kimi zaman yelken açmamıza izin verse de pek düşük. Mideme iyi gelen bira keyfimi de arttırıyor.
Lak lak ederek Kızılburun'a doğru gidiyoruz ( 36,36.043N 27,57.339E) Taylan "Abi nereye gidiyoruz?" dedi. Kendi kendime sordum, " Sahi, nereye gidiyoruz?". Bu soruyu sanki kendime hiç sormamış gibi "Bakacağız, Tanrıyı güldürmek istiyorsan denizde plan yap" dedim bilmiş bilmiş. "Gemiler, olmazsa Ekincik, biraz içeride kalıyor ama, oraya gideriz".
Bozburun yarımadasını döndük. İlk kez bu yıl geçmiştim doğu batı yönünde burayı. İlk geçişte Hasan abi, "Kızıl ada ile Bozukkale arası illa eser, çok da deniz kaldırır aldırma" demişti. Ben de temkinli olmuştum. Hatta son geçişte, daha buraya yaklaşırken, Esay'a "bak birazdan deniz bozacak, istersen geç yat, alt tarafı bir kaç saat sürüyor, hem dinlenirsin hem de denizin tokadını hissetmezsin" demiştim. Uyuyuvermiş, Bozukkale'de uyanmıştı.
Burayı bu yıl 4. geçişim. İkisi tek-el. Daha önceki her geçişimde kötü denize hazırlıklı oldum. Ama bu kez böyle olmadı.
Deniz koptu. Kıçtan gelen dalga sersemletti. Hava pek düşük. Deniz büyük. Taylan garipsedi. Ben bütün tecrübelerimi unutmuş halde, ne oluyor diye sorular soruyorum. Oysa biliyorsun, biliyorsun, burası hep böyle. Yok, aklıma gelmiyor. Aklım, hep gündüz baktığım hava raporlarında, orada hava gösterilmiyor. Çatal adaları geçince hava da yükseldi (36,33.488N - 28,2.138E). Cenovayı açtım, geniş apaz-pupa arası. Büyük dalga devam ediyor. Kızıl adaya yaklaşıyoruz. Ama bir türlü hava ve denizin bu bölgede sıklıkla böyle olduğu hiç aklıma gelmiyor. Kızıl Ada'yı bordaladım (36,35,908N-28,7,568). Hava düşmedi. Dalga da. Yok, devam edemem dedim. Çiftlik'e gireceğim. Taylan "neden devam etmiyoruz" dedi. Hava kötü gidemem, hem gitsem, Gemiler'de gece olacağım, gece koya girmek istemiyorum dedim. Ekincik? dedi. Ekincik nere lan ?dedim, Çiftlik'e gireceğiz! Serdar abiyi aradım, nerede durulur dedim. Rafet dedi. Gidiyorum dedim. Çiftlik koyuna kaçtı girdik anımsamıyorum, ikindi olması lazım. Anımsadığım, daha yaklaşırken deniz durulmuş ve hava kalmıştı.
Yol boyunca yaptığım tek doğru şeyi burada yaptım. Palamar T iskelenın kuzeyine aborda olmamı istedi, tornistan yanaşarak aborda oldum.
Yola devam etsem, Gemiler'de gece mi olurdum yoksa gün ışırken mi demiri atardım, hâlâ bakmadım.
Bir kaç sayfa laf geçirmeniz için ara veriyorum.
devam edecek.
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.