Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Yengeç karada...

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Yengeç karada...
#675: 29 Temmuz 2024, 13:32:42
Alışmış, kudurmuş mevzuu...

Şu haldeyken kim benden normal olmamı bekleyebilir ki :P
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Yengeç karada...
#676: 29 Temmuz 2024, 15:25:13
A hahahahahahahahhah
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Yengeç karada...
#677: 10 Ağustos 2024, 00:59:38
İki gündür gerilimli işler var gündemde. Daha önce hiç yapmadığım, mümkünse bir daha da yapmak istemeyeceğim türden işler.

Önce dünden başlayalım. Motoru yerine geri koyarken motor takozunun ayar somununu bulamamıştım ve sağolsun aklı evvel Hasan, "Sonra koyarız abicim, bir şey olmaz." demişti. Bazen akıl tutulması mı oluyor ya da o an o bahaneye sorgusuz sualsiz sarılmak daha mı cazip geliyor bilmiyorum. O günden beri kafama takılıp duruyor bu saçma iş. Neyse, birkaç gün önce kaba layn ayarı yaparken o malum pabuçta bir kasma olduğunu farkettik. Kasmanın nedeni pabucun tijinin motor üzerindeki yuvaya biraz kalın geliyor gibi görünmesiydi. Teorik olarak olay basit; motorun altına kriko vurulacak ve şanzımanlar birlikte yaklaşık 550 kilo gelen azman yerinden kaldırılacak, malum pabuç çıkartılıp motor üzerindeki yuva temizlenecek. Bir de ayar somunu eklenip tekrar inecek. Yahu arkadaş tek başına olunca safi stres bu iş. Ucunda motoru devirmek var!

Bir tahta takozla vurdum krikoyu, ağır ağır başladım kaldırmaya. Her seferinde 1 cm kadar :) Çok şükür motoru devirmeden aldım pabucu dışarı. Attım bir çizik daha. Tabi erken atmışız çiziği. Bir saat sonra tornacı geldiğinde iş yine çirkinleşti. Motorun ayağını işlemek için bir önceki gün bir saat kadar uğraşıp laynına aldığım iskele alternatörü sökmem gerekti. Bir de üzerine motorun ayağındaki deliği temizleyip, denemek suretiyle motoru bir 8-10 kere daha kaldırıp indirmem gerekti. İki saat önce üçbuçuk attığım iş sıradanlaşıverdi :)

Motoru bir önceki gün bayağı bir toparladık. Bir kısmında Hasan el attı sağolsun. Bir kısmı yine tek başına bana girdi. Hortumları falan hallettik ama eksoz manifoltunun saplamaları neredeyse bitikti, onları sökmek biraz uğraştırdı. Bugün yenilerini aldım. Mazot tanklarının contaları kalın geldi, kapaklar oturmadı, bugün yeni conta aldım. Kesilmek ve delinmek üzere bekliyor. Günde kaç kalem işle uğraştığımı kestiremiyorum artık. Sürekli bir şeyleri takıyor ya da takamayıp elden geçiriyor ya da değiştiriyorum.

Neyse, bugün en sonunda sevgili Cem (Gür) ile saatlerce üzerine konuşup, kafa patlattığımız kovanın sabitlenmesi mevzuuna sıra geldi. Ben inatla kovanı sabitlemek için beton atmanın saçma olduğunu söylüyor, iki noktadan daha sabitlenmesinin yeterli olacağını düşünüyordum. Cem de sağolsun sorup, soruşturuyor ve alternatifler üzerine kafa patlatıyordu. Sonunda gün gelip çattığında pes ettim ve betona karar verdim. Ama betonun ağaca tam olarak yapışmamasından dolayı ağacı izole etmek üzere alternatif arayışına girince en makul çözüm zift gibi göründü. Alabandaları temizleyip ziftleyecek, böylelikle bir şekilde su yürüse dahi beton ile ahşabın arasına giremeyecekti. Fakirliği gözü kör olsun. Epoka falan gibi alternatif bir ton malzemeyle tanıştım yol aldıkça ama rakamlar saçma sapan. Dün inşaat malzemeleri satan arkadaştan aldım bir teneke zift, dedim hayırlısı.

Arkadaş çok çirkin bir iş bu. Stresli, sıkıcı ve en beteri de bu sıcakta olacak iş değilmiş. En büyük sorun ziftin kıvamı. Hava gün içerisinde 40 derecelerde olunca zift öyle bir kıvama gelmiş ki tenekeden alabilmenin imkanı yok. Yoğun, esnek ve çektikçe uzuyor. Oysa ben parça parça keser, kırar falan kaynatırım diye umuyordum. Bir diğer sorun taşıma mevzuunu aradan çıkartabilmek için makine dairesinde, yani göt kadar yerde kaynatmak zorunda kalmak. Akşamüstü bir küçük tüp, bir eski büyücek çaydanlık ve bir teneke zift ile giriştim mevzuya. Çıkmıyor ulan tenekeden şerefsiz! Kollarım koptu, ittir, kaktır, küfret; olmuyor. Bir ara tenekeyi koyayım ocağın üzerine dedim, onu da gözüm yemedi. 25 kilo kadar zifti göt kadar makine dairesinde devirebilme ihtimalimi düşününce daha çok eziyet, daha az riski seçtim. İki sopayla kanırta kanırta, sara sara her seferinde kuş kadar zifti çaydanlıkta eritip başladım dökmeye. Döktükçe makul ısı aralığı, uygulama yönü vs daha bir yerli yerine oturdu ama gel gör bir kaç küçük ama berbat yanığa engel olamadım. Hatta iş bittiğinde o kadarına şükrettim. Diyeceğim o ki, rabbül deniz düşmanıma vermesin böyle bir eziyet. 22:00 civarı ufak tefek eksikleri ertesi gün fırçayla tamamlamak üzere küfrü basıp çıktım kayıktan. Tabi devamında daha da çirkinleşti mevzu. Önce arabanın sürücü koltuğu, sonra salondaki koltuğun minderi... la arkadaş nereye oturduysam bir yerlerimden bulaştırmayı becermişim. Neyse ki depomda mazot vardı. Aklınızda olsun benzin, mazot ya da balata spreyi henüz katılaşmamışsa kolayca çözüyor. Aseton sadece masaj yapıyor, bir boka yaramıyor. Eldiven şart. Hatta benim gibi mallık edip ince eldiven değil iş eldiveni kullanmak lazım. Kaynamaya başladığında dökmek gerek, daha inceliyor ve daha iyi nüfuz ediyor. Sıçrayınca çok pis yakıyor. Dahası almaya çalıştığınızda derinizle birlikte geliyor. Benim gibi mallık yapıp hamamoğlanı gibi çalışmayın. Aslında böyle saçma bir işiniz varsa hiç yapmayın. Ya bir cengaver bulun, verin parasını yaptırın ya da sittiredin, başka bir malzeme kullanın. Çekilir dert değil. Hele ki tek başına, aklınızdan bile geçirmeyin.

Bu arada büyük konuşmamak gerek belki ama bir kaç gün önce kaba layn ayarı yaparken çok küfrettim bunca yıl bu kayığa bu eziyeti çektirdiklerine. Motor uygun açıya geldiğinde şaft da uzayınca daha ilk denemede neredeyse cuk diye ses geldi. Aradaki fleksibıl kaplini bile kullanmaya gerek kalmayacak gibi görünüyor. Geçmişteki sorun şaftın muska tahtasına kadar gelmesi, oradan sonra arada eski bir iç glen ve bir oto mafsalından oluşan absürt bir sistem kullanılmasıydı. Çıplak gözle bile motor ve kovan arasındaki yükseklik farkı göze batıyor, mafsal ancak bir noktaya kadar kaçıklığı tolere edebiliyordu. Yarın bir aksilik olmazsa mekaniği tekrar oturtup betona hazır hale getireceğiz. Yani herşey son şeklini alacak ve sabitlenecek. Sonra bir beton mikseri bulup kayığa beton döktüreceğim; şaka gibi :D Onu da kendim yaparım diyordum ama güvertede harç karıştır, makine dairesine taşı... yalan o iş.

Empati yoksunu ya da komple soyulmuş bir teknenin ne demek olmadığını bilen güruh hala aklınca laf çakıp, dalga geçmeye devam ediyor ama bir allahın kulu da bir işin ucundan tutayım demiyor. Teknenin her noktasına bir şeyler var, çünkü her an bir yerinde montaj, ayar, sabitleme vs işi var. Bir türlü toplanamıyor. Mesela merdivenden salona iner inmez sağda elektrik malzemeleri var, çünkü bir yandan elektrik tesisatı ile uğraşıyorum. Rölelerin bir kısmını değiştirdim, buzdolabını sonunda çalıştırdım ama korozyon yapan bağlantı panelini hala değiştiremedim. Çünkü yapan arkadaş sağolsun, nefis iş yapmış, her terminali numaralamış ama numaraların hangisi nedir, hiçbir emare yok. Hepsini teker teker deneyerek bulmak gerekiyor. 64 terminal sadece ana panoda var. Kokpitte de 38 terminal daha. Rölelerin üzerine kağıt stikırla yapıştırılan etiketler uçup gittiği için röleler de karakutu. Şansa denk gelirse ne ala...

İkinci tuvaletin önündeki farş bir aydır açık çünkü oradaki sintine pompası-aktarma pompası-drenaj suyu sistemini tek giderden başabilmenin geçmiştekinden daha stabil ve güvenli yolunu keşfetmemi bekliyor.

Birinci tuvaletin dolap kapakları takılmayı, rafları sabitlenmeyi, tuvaleti elektrik bağlantılarını bekliyor.

Mutfak tezgah arası mozaik ve evyelerin montajını ve yeni ocağını bekliyor.

Sintine pompaları komple elden geçti, iki tanesine yol verilip yenileri alındı. Bir tanesini komple elden geçirdim. Yengeç'te sabit üç adet sintine pompası var. Her biri flatörlü, ikisi miço, birisi impelırlı. İki miçodan birini aynısıyla, diğerini düşük profilli yatay olanıyla değiştirdim. Bir küçük 24 V dalgıç yedek bekliyor. Bir manuel Whale pompaya ilave bir de manuel Sure pompayı da devreye sokup sokmama konusunda kararsızım. ;D

Havuzlukta tiklerin silinmesi ve masanın montajı dışında kalan iş yok. Güvertede kıyamet gibi montaj işi var.

En büyük kalemlerden biri dümen sisteminin kıçta yer alan kısmının revizyonu olacak gibi. Büyük ölçüde yeniden tasarlanacak. Eski sistemde bir kutu profil postalara bağlanmış ve piston ve kol bu profil üzerine monte edilmişti. Muhtemelen sargı bitmeden yapılmıştı montajı, çünkü sabitlemek için kullandıkları saplamalara ulaşmanın mümkünatı yoktu. Şimdi bir de üzerine postaları kapattığım için sistemi komple yeniden kurgulamak gerekecek. Bu da önümüzdeki haftanın işlerinden biri. Bu arada tüm hidrolik hortumlar değişti, tüm jaklar paslanmaz olarak basıldı, hidrolik kilidi, pompa vs hepsi revize oldu.

Durum bundan ibaret. Devam...









  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Yengeç karada...
#678: 10 Ağustos 2024, 04:34:14
İki ölçek Nizameddin lazım sana Tiryaki.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Yengeç karada...
#679: 02 Eylül 2024, 00:06:49
Çok tuhaf, hatta çok saçma işlerle geçiyor günler. Geçen hafta eritip zift döktüğüm kovan çevresine bu hafta da beton döktük. Bir yandan öte öte çalışırken bir yandan da ister istemez sorguluyor insan nelerle uğraştığını...

Zift macerasını ana hatlarıyla yazmıştım. Yanlış ölçüde işlenen şaftı kısalttıktan sonra testler de yolunda gidince sıra geldi kovan çevresine beton dökmeye. Önce hazır beton dökeyim dedim ama sadece pompa kurulumuna 5.000 yurdum parası istediler. Vakti zamanında "ne işime yarayacak lan bu geometri" demememin faydasını tam da bu aşamada gördüm. Hiç bir geometrik forma uymayan beton dökülecek alanın hacmini yaklaşık 0.18 metreküp olarak hesaplayınca hazır beton işi tamamen yalan oldu. Adam pompayı açtığı gibi taşabilir bile...

İnşaat malzemesi satan arkadaştan rica ettim, dedim "kayığın kıçına beton dökeceğim, yap bana bir iyilik, çuvallar halinde karışım hazırla." Sağolsun makul bir ücret karşılığı 18 çuval kadar hazırlamış. 25 kg civarında çuvalları bir elimde sigaram, tek elle alıyorum artık teknenin üzerine. Aksi durumda çimento torbasını yukarı çekmek kabus gibi bir şey. Havuzluğa kurduk tezgahı. Bu aralar her işime koşan Başara kardeşler de bir ucundan tutunca başladık karıp karıp dökmeye. Bir saat içerisinde 8 çuval kadar malzemeyle kovan çevresini tamamen doldurduk ve en saçma sapan işlerden birine daha attık bir çizik. Tabi bir diğer saçma iş de her gün beton çatlamasın diye teknenin kıçını sulamaktı :)

Beton biraz kendine gelene kadar sıradaki absürt ya da kıl işlerle devam ettik hayata. Mesela en saçmalarından biri kapline açılmış kama yuvasının yamuk açılmasından dolayı ona göre kama işlemeye çalışmaktı. Yaklaşık 5 saat uğraştık. Bu arada sanırım bir çok işi artık kendim de yapabilirim torna atölyesinde. Adamlar benden bıktı ama gerçekten bir ton şey öğrendim :) Sıra yeni sızdırmaza gelince farkettim ki keçe değişimi için çok da pratik olmamış. Ona da bir su kanalı ve yerinde keçe değişimi için bir açılır kapak ekledik. Fethiye'den hayalimdeki gibi şekilli, şüküllü olmasa da 80'lik esnek hortum bulunca neredeyse herşey hazır hale geldi. Artık Yengeç'in yeni mekaniği bitmek üzereydi.

Bu arada benim eski atölyede iş yok, tatildeler, aradım, dedim bir işe yarayın, şu zehirliyi bir atıverin. Keko sağolsun, üç günde zımpara, astar ve iki kat zehirliyi çıkartıverdi aradan. Yarın son bir kat daha atıp zehirli defterini de kapatacağım.



Dün alemin en nadide karakterlerinden Hasanla girdik makine dairesine. Plan mekanik bağlantılarını tamamlamak, hatta motoru da çalıştırmaktı. Motor kısmı yalan oldu, çünkü ön göremediğim bir sorunla karşılaştık ve neredeyse bütün günümüzü yedi. Mekaniğin sırası basit ve değişmez; önce körük, sonra sızdırmaz, yedek keçeler ve nihayet kaplin bağlanacak ve şanzıman bağlantısı ile son bulacak. Eskiden sistem daha önce de bahsettiğim gibi muska tahtasında biten ve iç glene bağlanan bir şaft, iç glenle şanzıman arasında da bir mafsaldan oluşuyordu. Ön göremediğim kısım muska tahtası ile şanzıman arasındaki mesafenin ne kadar sınırda olduğuymuş. Kaplini takabilmek için bir ara neredeyse şanzımanı sökmeyi bile düşündük. Nihayetinde kovan ile sızdırmaz arasındaki mesafeyi biraz kısaltarak ve de yedek keçelerden vazgeçmek pahasına montajı tamamlayabildik. Bir sonraki kara serüveninde kaplinin biraz küçültülmesi gerekecek. Gün sonunda pervaneyi de sıktık ve sistem gerçekten yağ gibi kayıyor. Yengeç için tek kelimeyle devrim bu... Dilerim suya indiğinde umduğum performansı alabilirim ama an itibarı ile her şey ip gibi, tam da olması gereken şekilde. Denize indikten kısa bir süre sonra son bir ayar daha gerekecek şüphesiz ama motor yaklaşık 6 derecelik açıyla tam olarak laynına oturdu. Pervane elle neredeyse dümen simidi kadar rahat dönüyor! Tek sorun o hengamede şaftın üzerinden, muska tahtasına ilişerek geçmesi gereken su tesisatı ve elektrik kablolarını şaftın altında unutmuş olmam :) Nazarlık diyecek ve de geçeceğim artık bu saatten sonra.



Yarın ırgatın bağlantılarını bitirip zinciri toplayacağım. Galvanizden gelen zincir ve çapa cillop gibi uzanıyor teknenin altında. Irgatın bakımını bayağı önce yapmıştım. Bugün yeni saplamalarla yerine sabitledim. Elektrik bağlantıları ve yağını koyunca o da göreve hazır hale gelecek.

Şaka maka kaymaz boya dışında kayda değer bir iş kalmadı ve Çanakkale - Antalya programlarının ardından, ayın ortası olmadan denizle buluşacağız gibi...
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 938
Yengeç karada...
#680: 03 Eylül 2024, 21:36:21
0,18 m^3 beton ~ 400 - 450 kg ??
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Yengeç karada...
#681: 03 Eylül 2024, 22:12:55
0,18 m^3 beton ~ 400 - 450 kg ??

Kendimiz karıştırırken yaklaşık olarak 20 kg kum-çimento karışımına 3 lt kadar su ilave ettik. Tahminim 250 kg civarı bir beton ağırlığına ulaşmışızdır. Yengeç için çok bir ağırlık değil, tahmini ağırlığı 25 ton civarı. Zaten aynı alandan kırdığım betonun sadece bir parmak kadar fazlasını döktüm. Fiberlere göre çılgın rakamlar ama koca karınlı bir ahşap kayık için çok da büyük rakam sayılmaz :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 938
Yengeç karada...
#682: 03 Eylül 2024, 22:40:37
O geldi aklıma yerinde de beton mu vardı acaba diye de 45 sayfa filan geri gitmek istemedim  :P
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Yengeç karada...
#683: 04 Eylül 2024, 00:05:13
O geldi aklıma yerinde de beton mu vardı acaba diye de 45 sayfa filan geri gitmek istemedim  :P

Eh, sen de haklısın :) O betonun kırılması da bambaşka bir kabustu zaten. Teknenin kıçında hiltiyle beton kırdığını hayal et :P
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

 
Yukarı git