Ali, beterin beteri var, haklısın. Bunun yanında Yengeç cillop gibi
Şimdi efenim, şu polyurea ya da Böke'nin öznel yorumuyla sümsük malzeme ve Yengeç'te kullanma niyetimle ilgili biraz yazayım fırsat bulmuşken.
Bu konuyu ele almak için farklı bir kaç açıdan yaklaşmak lazım. Öncelikle bir tırhandil sahibi olmak başlamakta fayda olacaktır.
Bir ahşap delisi olarak ilk tercihim tamamen masif ahşaptan mamul bir teknedir. Ki halihazırda Yengeç'te bir santimetrekare su kontrası bile yok. Ahşabın hem görünümü, hem mucizevi bir şekilde hemen her sezon çirkin ördek yavrusundan görkemli bir kuğuya dönüşümünü, ağırlığını, yalıtım özelliklerini... her şeyini severek kullandım, kullanıyorum. Ersin'in bayağı dürtüklemesine karşın geç bulaştığım bezir yağı uygulamasından beri güzelim ahşaba vernik vurmaya bile kıyamıyorum artık.
Tüm bu yazdıklarıma bir de yüzyıllarca neredeyse değişmeden bugüne gelmiş efsane bir kayık, bir tırhandil sahibi olmanın aynı zamanda bir geleneği yaşatma sorumluluğu getirdiğinin farkında olduğumu hemen tüm yazılarımda dile getirmişimdir. Beş yıldır temel kaygım Yengeç'i yaşatmak. Beş yıl önce hedefim Hint Okyanusu idi. Oysa şu günlerde hedefim öncelikle Yengeç'i yaşatabilmek. Türünün bence nefis bir örneği olarak yaşatabilmek. Ki ilk günden beri gözümü rahatsız eden arması, davlumbazı gibi handikaplarına rağmen oranlarıyla türünün başarılı bir örneği, iyi düşürülmüş bir tırhandil olduğunu düşünüyorum.
Gelelim bir tırhandili, bastonundan dinlencesine 16,5 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde bir tırhandili yaşatma kısmına. Öncelikle ben tekne sahibi olmaması gereken bir adamım. Bunun başından beri farkındayım. Mevcut ekonomik tablomla olsam olsam bir şişme bot sahibi olabilirim. Hatta Yengeç'i bırakın satmayı, şu an olduğu yerde bırakıp hayatımdan çıkartsam, hayatımın kalan kısmında ne çalışmama gerek var, ne de maddi bir kaygım var. Basit ve sevdiğim bir hayatım var ve onu dibine kadar yaşıyorum. İşte bu mali portre ile Yengeç gibi bir tırhandil sahibi olmak ve dahası onu yaşatmaya çalışmak imkansız değilse de bir seviye altı. Hemen hemen adanmışlık gibi bir şey. Mantıklı hiç bir açıklaması olmayan hastalıklı bir durum. Son beş yıldır sigaram ve yemeğim dışında her kuruşumu tüketirken hala istediğim, beklediğim performansın çok uzağında bir noktada Yengeç. Bahsettiğim tablonun eş ilişkilerine yansıması apayrı bir konu ki hiç girmeyeceğim bile ona.
Şimdi girizgahtan sonra önce sorunu koyalım ortaya. Bağlama bütçemiz yok, alarga ve huzursuz bir deniz hayatımız söz konusu. Bakım kısmına gelince karaya alma kısmı başlı başına fiyasko. Bu yıl detayına girmeyeceğim, şansım yaver gitti ve becerdim. Daha usta mevzularına girmiyorum bile.
En az iki yılda bir, bilemedin üç yılda bir karaya almam gerek diyelim. Yengeç gibi bir tekne karaya çıktığında sadece alt bakımı için en az bir haftaya ihtiyacım var. O da hava elverir, ben zinde bir halde olursam. Hele ki altını yakalım, macunu yenileyelim falan dedin mi o süre kafadan iki ayı buluyor. Dolayısıyla Yengeç'in kara süresini minimize etmem gerek. Bu noktada polyurea bana tam ihtiyacım olan avantajı sağlıyor. Sintinesini makul seviyede kuru tuttuğum sürece bir fiber tekne kadar iş yükü getiriyor. Yani karada 3-5 günlük bir süre temel bakım sorunumu çözmeye yetebiliyor. Tabi ki istisnalar olabilecektir. Derdim öncelikle rutini ulaşılabilir kılmak...
Gelelim su üstüne. Kasara ahşabı ve armuzları bitik. Ahşap yer yer açmış vaziyette. Hemen her yerden su yapıyor. Tamiri düşündüm, gelen tüm ustalar ağız birliği etmişçesine unut dediler, işe yaramaz. Komple ahşabı değiştirmeyi düşündüm, çıkan bütçe benim iki yıllık bakım bütçem ve bir kerede vermem gerek. Yani yalan o da. Alternatiflerim ahşap değişimi, tahmini bütçesi 15.000 TL civarında, elyaf sarma ki yine bütçesi hemen hemen aynı ya da su kontrası çakıp macunu çekip boyaya dönmek ki yine bütçe 10.000 tl civarında. Ahşao görüntüsünden vazgeçmek en son istediğim şey ama bütçe yalan. Elyaf sarma ya da su kontrası çakmak yine sonu boyayla sonuçlanacak bir süreç ve uygulamada sorunlar olması muhtemel. İşçilik birinci derecede önemli. Hiç birini yapmazsam ne olur? Kayığım çürür. Çünkü sintineme sürekli yağmur suyu iniyor ve dışarıdan damla su yapmayan kayık içten içe tatlı suyla doluyor.
İşte bu noktada polyurea benim için en makul malzeme olarak karşıma çıkıyor. Piyasa fiyatının yarısına anlaşmamın sonucu diğer alternatiflerden de ucuza geliyor. Uygulamada hata riski neredeyse yok. Uygulama süresi son derece kısa, bir gün. Yüzde dörtyüz oranında esneyen bir malzeme olması ahşap için son derece uygun. Sintinedeki su miktarı ve ahşabın nemi makul seviyede tutulabildiği sürece ömrü beni gömmeye yeter. Lokal uygulama lüksü de cabası. Yani kolaylıkla tamir edilebiliyor.
De ki bu sümsük malzemeyi vurdum kayığıma, Yengeç artık bir tırhandil olmayacak mı? Kompozit adı altında yapılanlar kadar tırhandil olmaya devam edecek. Ne oranlarında, ne o güzelim görüntüsünden hiç bir şey kaybetmeyecek. Sadece kasarası artık ahşap görünümlü değil de boyalı olacak. Ama hepsinden önemlisi eğer ki düşündüğüm performansı sağlarsa Yengeçle ömrümüz uzayacak.
Rasyonel olmak zorundayım. Daha sırada tikler var. Yaklaşık 50 metrekare tikten bahsediyoruz. Hesabı basit, iyi bir işçilikle malzeme dahil metrekare fiyatı 650 €, yani 30.000 €'dan fazla bir rakam. Bugün Yengeç'i satıyorum desem ne kadar eder sizce? Eğer ki aklımda olan bir kaç malzemeyi tiklerin üzerinde kullanabilmenin bir yolunu bulamazsam bir ya da iki sene sonra Yengeç'in tikleri de olamayacak. Bunlar seçim değil, realite.
İki sene sonra belki de Yengeç sarıkız olarak değil de mavi-turuncu-bordo kuşaklarıyla, bembeyaz bedeniyle bir Yunan tırhandili gibi görünecek. Güvertesi tik değil de beyaz ya da başka bir renge bürünmüş olacak. Ama hala bir tırhandil olacak. Hem de hala güzel, iyi düşürülmüş bir tırhandil olmaya devam edecek. Görselliğinden şüphesiz bir şeyler kaybedecek ama birlikteliğimiz devam edebilecek.
Son bir noktaya daha dikkat çekmek isterim. Polyurea yeni bir teknoloji değil. Sadece buralarda, deniz üzerinde yeni. Ama rahatlıkla şu öngörüde bulunabilirim, gelecek polyurea gibi, karbon-fiber gibi malzemelerde ve bu malzemeler tıpkı yüzyıl önce olmayan motor gibi ya da seyir ekipmanları gibi yaşantımıza girecek. Belki bir anlamda modernle geleneksel bir araya gelecek Yengeç'in karinasında, kasarasında.
Son olarak, bu kadar yazdım ama uygulamayı yapacak elemanlar kayıp, arıyorum yoklar ortada. Bir kaç gün daha gelmezlerse karinaya vuracağım macunu, bir kez daha armuzların açılmasını beklemeyeceğim