İlk yarım saat tam da Cem'in dediği gibi lift havuzunda askıda kafamda binlerce soru ve senaryo arasında boğularak geçti. Çekek şefi Serdar abi sağolsun, beni sakinleştirmeye çalışıyor ama nerede... o kadar uzağım ki sakin olma durumundan. Direkt aklıma gelen şimdi nereye, nasıl çekeceğim ben bu kayığı sorusu oldu. Kaynaklar çoktan tükendi, bütçe falan yok, işler bekliyor, yazın yarısı geçti bile; ne bok yiyeceğim ben şimdi; kafamda hep aynı sorular.
Serdar abi önce talaş dedi. Ulan bin kerre duydum ama bir kere yapmadım ki o dediğini. Kafam basmıyor. Sonra gres var mı dedi, olmaz mı dedim. Kaldırdık yeniden kayığı, havuzun dışına alıp bastık armuzlara gresi. Yapıyorum ama ilk kez camide saf tutmuş, çevresindekilere ayak uydurmaya çalışan adam gibiyim. Bir şey yapıyorum ama inandığımdan ya da anladığımdan değil; bildiğin ya tutarsa!
On dakika sonra yeniden indirdik. Vay arkadaş ya, derelerin sayısı cidden azaldı, debisi de ama hala oluk oluk su geliyor. Deli olacağım. Aklım kesmiyor bir türlü bu ahşabın şişipte suyu keseceğine.
Tam geceyi askıda geçirsek diye konuşurken bir tekne manevra pervanesi değişimi için geldi, iyi mi. Mecburen çıktım küçük havuzdan, bir manevra yapıp büyük havuza attım kendimi Serhatla beraber. Ne olur, ne olmaz diyerek en sığ yerine kadar soktuk kafamızı. Batarsak da ucundan azıcık batalım hesabı. Lan arkadaş neleri hesaplıyorum...
Yengeç'te 3 adet flatörlü-elektirkli, bir adet de manual pompa var. İlk saatler hemen hepsini çalıştırarak geçti. Bu arada itiraf etmeliyim ki inaılmaz uyum yetim sayesinde kısa bir süre sonra eğlendiğimi bile farkettim
Nükhet geldi, Burak geldi, Serdar abi ve Serhat uğradı derken ben iyiden iyiye duruma alıştım. Hatta bir ara yanlız kaldığımda seyir fenerlerini falan taktım.
An itibarı ile kıç miçom ortalama 4 dakikada bir devreye girip 1 dakika kadar su basıyor. Diğer pompaları kapatalı bayağı oldu.
Sonuç olarak Mayıs sonlarına kadar kurutmaya çalıştığım ahşabın şimdi bir an evvel yeteri kadar ıslanarak şişmesini beklerken yine aynı soruyu soruyorum kendime:" Ne işim var ulan benim burada!"
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."