Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Yengeç karada...

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Yengeç karada...
#150: 02 Haziran 2018, 08:48:39
Bir aksilik olmaz ise önümüzdeki hafta sonu Tayo Mar , Ören Marinaya Gökova 'ya gelmek için avara olacak. Bu sefer  gelip yardım edicem . Söz.  ;)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: Yengeç karada...
#151: 02 Haziran 2018, 10:02:53
Yok abi ben poluüretan kullanmadım..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 989
Ynt: Yengeç karada...
#152: 03 Haziran 2018, 22:22:07
Hakan Reisim haline şükret senin teknede hiç bişiy yok,kolay gelsin :)
Birde böyleleri var tekne ismi Kuzey yıldızı :)







  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#153: 03 Haziran 2018, 23:28:35
Ali, beterin beteri var, haklısın. Bunun yanında Yengeç cillop gibi :)

Şimdi efenim, şu polyurea ya da Böke'nin öznel yorumuyla sümsük malzeme ve Yengeç'te kullanma niyetimle ilgili biraz yazayım fırsat bulmuşken.

Bu konuyu ele almak için farklı bir kaç açıdan yaklaşmak lazım. Öncelikle bir tırhandil sahibi olmak başlamakta fayda olacaktır.

Bir ahşap delisi olarak ilk tercihim tamamen masif ahşaptan mamul bir teknedir. Ki halihazırda Yengeç'te bir santimetrekare su kontrası bile yok. Ahşabın hem görünümü, hem mucizevi bir şekilde hemen her sezon çirkin ördek yavrusundan görkemli bir kuğuya dönüşümünü, ağırlığını, yalıtım özelliklerini... her şeyini severek kullandım, kullanıyorum. Ersin'in bayağı dürtüklemesine karşın geç bulaştığım bezir yağı uygulamasından beri güzelim ahşaba vernik vurmaya bile kıyamıyorum artık.

Tüm bu yazdıklarıma bir de yüzyıllarca neredeyse değişmeden bugüne gelmiş efsane bir kayık, bir tırhandil sahibi olmanın aynı zamanda bir geleneği yaşatma sorumluluğu getirdiğinin farkında olduğumu hemen tüm yazılarımda dile getirmişimdir. Beş yıldır temel kaygım Yengeç'i yaşatmak. Beş yıl önce hedefim Hint Okyanusu idi. Oysa şu günlerde hedefim öncelikle Yengeç'i yaşatabilmek. Türünün bence nefis bir örneği olarak yaşatabilmek. Ki ilk günden beri gözümü rahatsız eden arması, davlumbazı gibi handikaplarına rağmen oranlarıyla türünün başarılı bir örneği, iyi düşürülmüş bir tırhandil olduğunu düşünüyorum.

Gelelim bir tırhandili, bastonundan dinlencesine 16,5 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde bir tırhandili yaşatma kısmına. Öncelikle ben tekne sahibi olmaması gereken bir adamım. Bunun başından beri farkındayım. Mevcut ekonomik tablomla olsam olsam bir şişme bot sahibi olabilirim. Hatta Yengeç'i bırakın satmayı, şu an olduğu yerde bırakıp hayatımdan çıkartsam, hayatımın kalan kısmında ne çalışmama gerek var, ne de maddi bir kaygım var. Basit ve sevdiğim bir hayatım var ve onu dibine kadar yaşıyorum. İşte bu mali portre ile Yengeç gibi bir tırhandil sahibi olmak ve dahası onu yaşatmaya çalışmak imkansız değilse de bir seviye altı. Hemen hemen adanmışlık gibi bir şey. Mantıklı hiç bir açıklaması olmayan hastalıklı bir durum. Son beş yıldır sigaram ve yemeğim dışında her kuruşumu tüketirken hala istediğim, beklediğim performansın çok uzağında bir noktada Yengeç. Bahsettiğim tablonun eş ilişkilerine yansıması apayrı bir konu ki hiç girmeyeceğim bile ona.

Şimdi girizgahtan sonra önce sorunu koyalım ortaya. Bağlama bütçemiz yok, alarga ve huzursuz bir deniz hayatımız söz konusu. Bakım kısmına gelince karaya alma kısmı başlı başına fiyasko. Bu yıl detayına girmeyeceğim, şansım yaver gitti ve becerdim. Daha usta mevzularına girmiyorum bile.

En az iki yılda bir, bilemedin üç yılda bir karaya almam gerek diyelim. Yengeç gibi bir tekne karaya çıktığında sadece alt bakımı için en az bir haftaya ihtiyacım var. O da hava elverir, ben zinde bir halde olursam. Hele ki altını yakalım, macunu yenileyelim falan dedin mi o süre kafadan iki ayı buluyor. Dolayısıyla Yengeç'in kara süresini minimize etmem gerek. Bu noktada polyurea bana tam ihtiyacım olan avantajı sağlıyor. Sintinesini makul seviyede kuru tuttuğum sürece bir fiber tekne kadar iş yükü getiriyor. Yani karada 3-5 günlük bir süre temel bakım sorunumu çözmeye yetebiliyor. Tabi ki istisnalar olabilecektir. Derdim öncelikle rutini ulaşılabilir kılmak...

Gelelim su üstüne. Kasara ahşabı ve armuzları bitik. Ahşap yer yer açmış vaziyette. Hemen her yerden su yapıyor. Tamiri düşündüm, gelen tüm ustalar ağız birliği etmişçesine unut dediler, işe yaramaz. Komple ahşabı değiştirmeyi düşündüm, çıkan bütçe benim iki yıllık bakım bütçem ve bir kerede vermem gerek. Yani yalan o da. Alternatiflerim ahşap değişimi, tahmini bütçesi 15.000 TL civarında, elyaf sarma ki yine bütçesi hemen hemen aynı ya da su kontrası çakıp macunu çekip boyaya dönmek ki yine bütçe 10.000 tl civarında. Ahşao görüntüsünden vazgeçmek en son istediğim şey ama bütçe yalan. Elyaf sarma ya da su kontrası çakmak yine sonu boyayla sonuçlanacak bir süreç ve uygulamada sorunlar olması muhtemel. İşçilik birinci derecede önemli. Hiç birini yapmazsam ne olur? Kayığım çürür. Çünkü sintineme sürekli yağmur suyu iniyor ve dışarıdan damla su yapmayan kayık içten içe tatlı suyla doluyor.

İşte bu noktada polyurea benim için en makul malzeme olarak karşıma çıkıyor. Piyasa fiyatının yarısına anlaşmamın sonucu diğer alternatiflerden de ucuza geliyor. Uygulamada hata riski neredeyse yok. Uygulama süresi son derece kısa, bir gün. Yüzde dörtyüz oranında esneyen bir malzeme olması ahşap için son derece uygun. Sintinedeki su miktarı ve ahşabın nemi makul seviyede tutulabildiği sürece ömrü beni gömmeye yeter. Lokal uygulama lüksü de cabası. Yani kolaylıkla tamir edilebiliyor.

De ki bu sümsük malzemeyi vurdum kayığıma, Yengeç artık bir tırhandil olmayacak mı? Kompozit adı altında yapılanlar kadar tırhandil olmaya devam edecek. Ne oranlarında, ne o güzelim görüntüsünden hiç bir şey kaybetmeyecek. Sadece kasarası artık ahşap görünümlü değil de boyalı olacak. Ama hepsinden önemlisi eğer ki düşündüğüm performansı sağlarsa Yengeçle ömrümüz uzayacak.

Rasyonel olmak zorundayım. Daha sırada tikler var. Yaklaşık 50 metrekare tikten bahsediyoruz. Hesabı basit, iyi bir işçilikle malzeme dahil metrekare fiyatı 650 €, yani 30.000 €'dan fazla bir rakam. Bugün Yengeç'i satıyorum desem ne kadar eder sizce? Eğer ki aklımda olan bir kaç malzemeyi tiklerin üzerinde kullanabilmenin bir yolunu bulamazsam bir ya da iki sene sonra Yengeç'in tikleri de olamayacak. Bunlar seçim değil, realite.

İki sene sonra belki de Yengeç sarıkız olarak değil de mavi-turuncu-bordo kuşaklarıyla, bembeyaz bedeniyle bir Yunan tırhandili gibi görünecek. Güvertesi tik değil de beyaz ya da başka bir renge bürünmüş olacak. Ama hala bir tırhandil olacak. Hem de hala güzel, iyi düşürülmüş bir tırhandil olmaya devam edecek. Görselliğinden şüphesiz bir şeyler kaybedecek ama birlikteliğimiz devam edebilecek.

Son bir noktaya daha dikkat çekmek isterim. Polyurea yeni bir teknoloji değil. Sadece buralarda, deniz üzerinde yeni. Ama rahatlıkla şu öngörüde bulunabilirim, gelecek polyurea gibi, karbon-fiber gibi malzemelerde ve bu malzemeler tıpkı yüzyıl önce olmayan motor gibi ya da seyir ekipmanları gibi yaşantımıza girecek. Belki bir anlamda modernle geleneksel bir araya gelecek Yengeç'in karinasında, kasarasında.

Son olarak, bu kadar yazdım ama uygulamayı yapacak elemanlar kayıp, arıyorum yoklar ortada. Bir kaç gün daha gelmezlerse karinaya vuracağım macunu, bir kez daha armuzların açılmasını beklemeyeceğim :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Yengeç karada...
#154: 04 Haziran 2018, 06:25:37
Yazdıklarını dikkatle okudum. Ben tirhandil ahşap olur gibi geleneksel ahşap muhabbeti için yazmadım ama o sümsük malzemeyi kullanma diye.

Bence Yengeş 'in birinci problemi altı değil üstü . Yani Tatlı su. Görmedim ancak Teknenin altının çürümemiş olması tuzlu sudan kaynaklı. Şİmdi sen karinayı bu malzeme ile yalıtınca , tuzlu su girişini önleyeceksin ancak bu sefer de üstten gelen tatlı su , bir şekilde karinaya da sızacak. Bu yüzden bu malzemeyi kullanma diyorum.  Altı çürüyecek o zaman.

BU malzemeyi kullanacaksan bence önce güverteye odaklanmalısın diye düşünüyorum. Yengeç te ilk problem üst taraf bence. Yine de karar senin elbette. Gerekçelerin de son derece haklı.


  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#155: 05 Haziran 2018, 21:35:36
Len Boke, kalbin mi temiz, neyse artık. Bugün polyurea macerasından vazgeçtim.

Sorun malzeme değil ama uygulama öncesi hazırlıklarının bana göre asgari gereklilikleri karşılamaması ve bu durumun da adamların usta diye gönderdiği denyodan kaynaklanması. İkinci kez çatlayan armuzlar içiin uygulamacı firma kendi elemanlarını göndermişti armuzları tekrar doldurmaları için. Ki bu gerekliliği de benim uyarım üzerine farketmişlerdi. Armuzlarda olası çatlaklar sintinedeki suyun ahşap ile polyurea arasında yürüyebileceğini söylemiştim ve -şaka gibi ama- hak vermişlerdi :) Elemanları hızlıca girişti işe. Benim de o günlerde yarış falan bir ton ıvır zıvır vardı başımda. Ertesi gün geldim, tası tarağı toplayıp gitmişler bitti diye. Bir ton yer kalmış çatlak. Bir de üzerine macunun kıvamını gözüm tutmadı. Neyse, kalan yerlere vurdum macunu. Hesapta ertesi gün ince bir çizip macunu astar atacağız. Nerdee! Adamın yaptığı macun vıcık vıcık. Aradım, geldi. Dedim bu ne? Macunun özelliği o dedi. Hadi len dedim. Kıvırmaya çalıştı. Bak dedim, sertleştirici ya koymamışsın ya da çok az koymuşsun. Ahşabın üzerindeki tozu temizlememişsin ve aldığım astarı da kullanmamışsın. İddialaşıp çekti gitti. Derken yağmurlar başladı. Adım gibi biliyorum, herif macunda kelimenin tam anlamıyla zıçtı, atarlanarak da üzerine tüy dikti.

Yağmur bitti, başladım yine adamları aramaya. Olmayacak biliyorum. Dediler yarın gelip astarı atıyoruz. Peki dedim ama bu arada Cem'le (Eğrikavuk) birlikte iş yapıyoruz ve ben gün içerisinde elli kez fikir değiştiriyorum. Bu sabah yine gittik kayığın başına. Bir kez daha karinanın etrafında dolandıktan sonra firmayı aradım ve o denyo hariç bir adam göndermelerini istedim. Durumu tarif ettim. Sağolsun adam geldi. Sevdiğim de bir adam. Baktı ve bu durumda uygulayamayız dedi. Nah uygularsınız zaten dedim. :) Lan dedim, arkadaşlık baki ama bir daha kayığıma elinizi sürebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Sonuçta mutlu ayrıldık :) Belki bir daha ki sefere :)

Şimdi efenim, geldiğimiz nokta şu; yarın tekrar karina zımparalanacak, armuzlar yer yer tekrar açılacak. Ardından hemen yine klasik armuz dolgu macunu ile Allah ne verdiyse girilecek ve hafta sonu gelmeden karina örtülecek.

Üst yapıya kelimenin tam anlamıyla daldık Cemle. Çürük ahşapları söktük. Tüm armuzları temizledik. Kasaranın neredeyse tamamını zımparaladık, ahşaba kadar indik. Yarın Fethiye'ye gidip ahşap alacağız ve iş başa düşecek sonrasına. Ahşapları işlemesi ve yerine alıştırması yine bana kaldı. Memlekette marangoz yok, olanı da çok Allahsız!

Kasara çevresi için planım armuzları standart genişlikte açarak Sika ile doldurmak. Ama bu kez 290 DC kullanacağım. Primerini, yemini, suyunu tam vereceğim. Sızıntının kaynakları büyük ölçüde çıktı ortaya. Bir de üst güverte boyunca suyu yönlendirecek bir ahşap küpeşte fitili gibi bir şey yapacağım.

Fotoğraflar yarın.

Hedef 15 gün sonra falan denizde olmak...
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: Yengeç karada...
#156: 06 Haziran 2018, 00:18:26
Benim tekne plastik diye ses çıkaramadım Böke'den korkumdan.

Ama işin aslı kalbi temiz olan bana göre sensin. :)xx

Haldun abinin Maviş'ine yok polyester kaplat yok epoksi kaplat diye bir dolu akıl veriyorlardı.Ama o sürekli aynı cevabı verirdi ''tuzlu su ile buluştuktan sonra tekneyi kaplarsan o ağaç çürür'' diye.Ben de bu dediklerinin ispatını Martı marinadaki çekek stajımda çok kereler gördüm.  8-)

Geçmiş olsun. ;)
  • IP logged
DeDe

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Yengeç karada...
#157: 06 Haziran 2018, 00:37:15
Ucu sana dokunacaksa da sevinmedim desem yalan olur.
Her ne kadar İyonia Yengeç'in yarı boyunda ise de Simba faktörü, sıcaklar bir da kafası farklı çalışan Tirabizon'lu (memleketlin ama bu farklısı) Haalim'in yap bozları ile ilerliyoruz.
Bu yıl armuzları jet motoru ve 36 kum zımpara ile açtı. Yeniden macunladı. Ufak tefek tamirleri tamamladık. Bugün baston desteği ve kendisi yerini buldu. Direk alt ıskaçası ile üst yatağı tamamlandı. Direk donanımına başlayacağız. Yekenin kalıbını çıkarıp su kontrası ile 4 veya 5 kat lamine yapacağız.  Uzun Hsan gibi boyu 2 metre  :D

Bu arada motor işi - çıkma ruhsat - ve ola ki Çeşme'nin kayıt işi yalan oldu.

Önümüzdeki hafta başı İzmirden arma donanımı için ip/ radanza vs ile Aliağa'dan bir veya iki çift kürek, ip merdiven falan alacağım.

İşler bitmiyoooor. Zeman su gibi akıp geçiyoor.

Bir de üzerine taşınma problemi bindi.... Tek tek gelseler amenna. Haydar haydar geliyorlar.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

n

nuri_kongur

Ynt: Yengeç karada...
#158: 06 Haziran 2018, 00:55:21
Neyse hayırlısı olsun. Maalesef denizcilik sektöründeki ortalama zanaatkar tiplemesi bu. Yaptığı işten sorumluluk almayan adamlar beni hasta ediyor. Adam olmanın birinci şartı bilecen , ikinci şartı yaptığının sorumluluğunu alacan. Bu elemanlarda ikisi de yok
Fiyatlar böyle ucuzlamaya devam ederse zaten polyüreayı yüzeye tatbik edecek donanımı kendin alıp uygulamasını yaparsın. Bence bu işten vazgeçmek yerine ertelemiş ol. Uygulaması da atla deve değildir. En azından onlar yapabiliyorsa sen hayda hayda yaparsın. Biraz etüd etmek yeterli olacaktır.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#159: 06 Haziran 2018, 01:24:00
Eh, her işte bir hayır vardır diyelim. Cem sana da sabır diliyorum. Allah bize ve bizim gibilere akıl-fikir ve de daha fazla sabır versin.

Neyse, her şerde bir hayır vardır hesabı, şu vana operasyonunu revize ettim. Cem'in (Eğrikavuk) gazı, Erol'un (Mayadağ) yardımıyla kingston hariç tüm vanaları TrueDesign'a çevirdim. Zaten tamamını sökmüştüm. Üç tanesini de paslanmaz olarak almıştım ama bir türlü içime sinmedi. Gözü kararttım, erdim siparişi. Herhalde yarın, bilemedin öteki gün gelir.



İşler bitmiyoooor. Zeman su gibi akıp geçiyoor.

Bir de üzerine taşınma problemi bindi.... Tek tek gelseler amenna. Haydar haydar geliyorlar.


Aynı hissiyat içindeyiz. Zaman su gibi akarken işler mehter adımıyla ilerliyor. Üçüncü kez armuz mu doldurulur arkadaş!

Üst yapı tamiratı bitecek, küpeşte ve bordalar zımparalanıp yağlanacak. Sarı rengimiz, armuz çatlakları onarılarak yenilenecek. Yedi adet vana ve kovan montajı, bağlantıları. Tüm hortumlar ve kelepçeler yenilenecek. Direğin verniği yenilenecek. Kayığın neresine baksan iş. Zaten kayıktan çok şantiye gibi şu an. Sanırsın "project boat" :)

Lan arkadaş, şu an görünenin aksine, yüzerek geldi bu kayık ya...
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Yengeç karada...
#160: 06 Haziran 2018, 07:03:49
Direği de vernikleme. Yağla.. Verniği sökmek, hele direkten ayrı bir dert, Vernik zaten kabuk kabuk kalkıyor. Klktıkça yağla üstüne. en sonunda tek bir seferde bitirirsin işi.  Vanaları değiştirdiğin çok iyi olmuş , alınmış alınmıştır.

Armuzları neyle dolduruyorsunuz bilmiyorum. ancak Sikanın sitesinde bir armuz malzemesi var. Muhtemel, evladiyelik bir malzeme. Bir incele istersen.
  • IP logged

n

nuri_kongur

Yengeç karada...
#161: 06 Haziran 2018, 09:34:48
Konuyu dağıtmamak için sildim.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
« Son Düzenleme: 06 Haziran 2018, 09:45:01 Gönderen: Nuri Kongur »

  • *
  • İleti: 194
  • Kon Tiki
Ynt: Yengeç karada...
#162: 07 Haziran 2018, 17:48:44

Neyse, her şerde bir hayır vardır hesabı, şu vana operasyonunu revize ettim. Cem'in (Eğrikavuk) gazı, Erol'un (Mayadağ) yardımıyla kingston hariç tüm vanaları TrueDesign'a çevirdim. Zaten tamamını sökmüştüm. Üç tanesini de paslanmaz olarak almıştım ama bir türlü içime sinmedi. Gözü kararttım, erdim siparişi. Herhalde yarın, bilemedin öteki gün gelir.



Bu sene forumda okuyunca ben de vanalara bir bakayım dedim. İyi ki de bakmışım. Sonuçta 15 senelik vana olduklarını, neredeyse kopma noktasına kadar inceldiğini görmüş oldum. Odur budur derken kompozit mi olsun, bronz mu ola ki derken kompozite güç yetmez deyip bronzdan (Groco) fiyat aldım. Derken satınalmacı damarım kabardı ve bir de şu kompozite bakayım dedim. Fiyatlar bronzla karşılaştırınca çok da pahalı gelmedi. Bir de distribütörü ile uzaklardan tanış çıkıp, fiyat bronzun altına gelince gözü karartıp daldık.

Evdeki hesap çarşıya uymadı tabi. Metal vanalar ve bağlantı parçaları nispeten az yer kaplıyor. Kompozit ise daha etli butlu. Sonuçta 3 - 4 yerde kompozit dirsekler sığmadı. Onların yerine sarı malzeme kullandım. Oralarda aslında vana da monte edilemedi başta. Hatta usta "bu olmuyor, sarı vana alalım" dedi. Dur şunun kitabını bir okuyayım derken vana kolunun montaj için sökülebildiğini öğrendik. Sonuçta dar olan yerlerde kolu söküp, sarı dirsekle monte ettik. Vana yerine monte edildikten sonra kolda monte edildi. Başlangıçta sarı ve kompoziti birlikte kullanmaktan biraz endişe ettim ama distribütör sorun çıkmayacağını söyledi. Sonuçta sarı malzemeyi vananın teknenin içine bakan tarafta kullandığım için çok da dert etmedim (cahil cesareti diyenleri duyar gibiyim). Sonuçta 4-5 yıl sonra sarı dirsekleri söküp bir bakacağım. Gerekirse değiştiririm.

Ha 5 yıl sonra Kon Tiki hala bende olur mu, ben hala denizlerde olur muyum, bilemem.

Şu an baktığımda, bu sene yaptığım iyi işlerden biri olarak görüyorum.

Bu arada vana işine girince bir de tuvalet hortumu işi çıktı tabi. 22 metre hortum itina ile değişti. Malum pahalı markalarla bir servet tutuyordu. Forumda alüminyum izolasyon bantı veya duct tape ile normal (ucuz!!!) hortumu sarmanın yeterli olacağını okumuştum. Bu durumda benim gibi işgüzar biri 22 metre hortumun üzerine önce alüminyum izolasyon bantı sonra onun üzerine 3M duct tape sardı.

Sonuç sanırım 1 yıl sonra belli olacak  ;D

Darısı başınıza....

Önemli Not: Sarı - kompozit bileşimini teknede kullanmak, ucuz hortumun üzerini bantla sararak kullanmak tamamen kişisel tercihimdir. Yanlış, hatalı ve yüksek riskli olabilir. Bu konularda uzmanlardan detaylı bilgi ve görüş almadan uygulanmamalıdır.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#163: 07 Haziran 2018, 20:55:17
Hava ısındıkça iş yapmak iyiden iyiye zulüm olmaya başladı. Bugün kızgın güneşin altında üst yapının armuzlarını temizleyerek ve biraz daha çürük ahşap sökerek geçti. Dremel 300'ün ucuna aldığım iki boy freze uçları armuz işi için gayet başarılı sonuç verdi. Düzgün ve daha hızlı temizleyebiliyor, istediğim derinlikte açabiliyorum armuzları. Daha önce ilkel aletler kullanmaya çalışıyordum. Bu bildiğin lüks oldu :)

Bugün True Design vanalarım ve kovanlarım geldi. İlk görüşte kanım ısındı. Nitekim kendi ölçeğimde bir servete maloldular. Ama sanırım bu süreçte yaptığım en akılcı yatırım olacaklar. Şu lanet olası macun işi biter bitmez montaja girişeceğim. Daha hortumların da değişeceğini düşündükçe bildiğin daralıyorum.

Bir tuhaf eleman var burada. Bir kaç gün zımpara için çalışmıştı. Ona macun işini ücret-i mukabili çaktım dün. Ama bugün içime sinmedi. Adam Pazar günü gelebilecek ve bugün daha Perşembe. Galiba yarın kendim girişeceğim ama tabi sıcaktan yığılıp kalmazsam. Önce armuzlar elden geçecek, sonra zımpara, astar ve ilk kat macun.

Hedef 15 gün sonra falan denizde olmak... :) :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#164: 10 Haziran 2018, 19:57:43
Son iki gün Yengeç'e uğrayamadan, bir X-Yacht 46'nın altında osmoshell denen illet macunla geçti. Hele ki teknenin altı brandayla kapalı olunca, bir de hava sıcaklığı 38-40 derece olunca son iki gün bayağı bir acılı geçti. Bir de malzeme sırf eziyet olsun diye üretilmiş gibi. İçinde cam tozu var. Günün sonunda onikinci sınıf assolist gibin pul pul parlıyordum. Kaşıntı da cabası. Siz siz olun bu lanet malzemeyi kullanmanız gerekirse mutlaka tulum giyin.

Neyse, sonunda bu sabah kahvaltıdan sonra Yengeç'e intikal ettim. Daha önce tuhaf bir adam diye bahsettiğim eleman ki dün itibarı ile denyoluğa terfi etti, sattı. Ve tabi iş başa düştü. Önce polyurea'cıların usta diye getirdiği denyonun teknenin tüm karinasına sertleştirici koymadan sürdüğü macun olmaktan çok uzak şeyi kazımak gerekiyor. Türkçe meali tüm karina tekrar zımparalanacak, armuzlar gözden geçirilip, gereken armuzlar tekrar açılacak, sonra astar ve sonra macun...

Şu macun işini dahi beceremeyen, daha doğrusu nasıl olsa üstü kaplanacak diye yalap şalap süren ustayı sanırım her dakika andım. Sabah saatlerinde başladım zımparaya. Tek tesselim Mirka. Mirka'yı ahşap kayığı olan her zavallıya tavsiye ederim. Havalı orbital mantığıyla çalışan ve havalı orbital kadar hafif bir elektrikli eksantirik orbital. Fiyatı biraz tuzlu ama her kuruşuna değer. O olmasa bugün yaptığım iş yarı yarıya fark edebilirdi.

Kayığımı özlemişim. İki denyoya da fena halde kurulmuşum. Salıverdim içimdeki ameleyi. Akşam saat altıya kadar neredeyse durmamacasına zımparaladım. Babamla fazlaca benzer yönümüz var. Olmasa şu benim çıtır zamanlarımdaki Altı Milyon Dolarlık Adam'ın Dudullu Sanayi'de üretilmiş versiyonu olduğumu düşüneceğim. Sinirden midir, özlediğimden mi bilmiyorum ama saat altıya gelmeden tüm karina bitti. Bir de güzel yıkadım, mis gibi oldu.

Gün sonunda Yengeç'in ve benim durumumuz aşağıdaki gibiydi:







Efenim, bu da Mirka:



Biraz da bilgi aktarayım size, ilk elden. Kesin bilgi!

- Talaş saçları yumuşacık yapıyor.
- Talaş çaya belli belirsiz, ama hoş bir aroma katıyor.
- Macun mutlaka, ne yaparsanız yapın bulaşıyor.
- Tulum değilse de uzun kollu bir şeyler giymeden osmoshell gibi lanet malzemelerle eğleşmeyin.
- De ki eğleştiniz, oranızı buranızı zırt pırt asetonla falan silmeyin. O minik pullar her bir yerinize dağılıyor.

Hedef onbeş güne deniz :D :D :D
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

 
Yukarı git