Güverteye yada havuzluğa uzandık, o şahane doğanın sesi ve kendimizle başbaşayız. Nice hayallere daldık, gökyüzü bizi kendimizden geçirdi.
Asılı gibi duran ışıklar ve kocaman bir tepsi ile göz gözeyiz. Ay hakkında nispeten birşeyler biliyoruz, az biraz da yıldızlar hakkında.
Peki bu yattığımız yerden bizi hayal alemlerine sürükleyen, çıplak gözle görebileceğimiz yıldızlar hangileridir ? Durun yahu orada gözüken yıldız mı ? yoksa gezegen mi ?
Gecelerden bahsettiğimize göre en parlak yıldız olan güneşi bir kenara bırakıyoruz. Sonra Elbet Ay geliyor, güneşin ay yüzeyine vurması ile gördüğümüz, kadim dost.
Bir de gezegenler var. Onları hep karıştırıyoruz, görmemize rağmen. Hep bizlere alındıklarını düşünmüşümdür.
Milyonlarca yıldır oralardalar ama daha ayırt bile edemiyoruz.
Çıplak gözle baktığımız da 5 tanesi görebiliyoruz. Jupiter, Venüs, Satürn, Merkür, Mars.
Güneş sistemimizde görülebildiği ve yıldızlardan farklı hareket ettiklerini gözlemledikleri için tanrısal özellikler atfetmişler eski uygarlıklar. Sürekli gezen yıldızlar. Aslında gezegen adıda buradan geliyor. Sürekli gezen.
Yıldızlar arasında gezinip durmak dediğimizde aklımız karışmasın ; Yıldızlar gerçekte sabit değildirler ancak birbirlerine göre bizim yüzlerce yıl boyunca algılayamayacağımız kadar belirsiz bir hareketleri vardır. Bu yüzden onların bulundukları konumda sabit oldukları düşünülür. Dünya’nın bir günlük hareketi boyunca yıldızlar dünyanın dönüş ekseni etrafında tur atarlar. Bu dönüş ekseninin uzandığı noktada Kutup Yıldızı (Polaris) bulunur. Tüm yıldızlar hareket ederken Kutup Yıldızı’nın hep kuzeyi göstermesi bundandır.

Dünya’nın güneş çevresindeki hareketinden dolayı yıl içerisinde yıldızların konumları biraz değişse de birbirlerine göre olan uzaklık ve açıları değişmez. Ancak gezegenler tamamen anlamsız bir rota çizerler, çünkü hareketleri bir çok hareketin üstüste binmesinden doğar.
Gezegenlerin kendilerinin Güneş çevresinde attığı eliptik tur, Dünya’nın kendi ekseni çevresindeki dönüşü, Dünya’nın Güneş çevresindeki eliptik yörüngesi. Bu hareketlerin birleşimi zaman zaman gezegenlerin bir harekette bulunurken birden vazgeçip geri dönüyormuş gibi bir görüntü vermesine dahi sebep olur.
Beş gezegen çıplak gözle görünebilirken Uranüs (V=6) ve Neptün (V=8) çıplak gözle görünebilecek kadar parlak değildirler.
Bu arada bir bilgide eklemek lazım V yani Kadir kavramı, gökcisimlerinin parlaklıklarını uzaklıklarından bağımsız olarak tanımlamamıza yarayan ölçü birimidir ve V ile gösterilir.
Bu kavramı Batlamyus bulmuş M.S.2 yüzyılda. Elbet sonraları geliştirilmiş iyice.
Çıplak gözle biz 6 kadir'e kadar görebiliyoruz. Negatif ve pozitif değerler ile anılırlar. Negatif değerler bizim en iyi görebildiklerimiz iken pozitive doğru gidildikçe yok olur.
Örneğin Gökyüzünde görebildiğimiz en parlak gökcismi olan güneş -26.8 kadirdir. Dolunay ise -12.5.
Parlaklık azaldıkca pozitiv olarak devam eder ve 6 kadir'e ulaşıldığında artık çıplak gözle göremeyiz. Bir de görünen kadir ve mutlak kadir diye ikiye ayrılır.
Görünen kadir Dünya’dan izlenen parlaklıktır. Mutlak kadir ise “Eğer bu cisim Dünya’dan 32.6 ışık yılı uzakta olsa idi, görünen kadri ne olurdu?” sorusunun yanıtıdır.
Bu bilgiden sonra, yıldızlar ve takımyılızlarına dönecek olursak ;
Gökyüzünde gördüğümüz parlak cisimlerden en kalabalık nüfusa sahip olanlar yıldızlardır. Çeşitli uzaklık ve büyüklüklerde olduğundan her birisi birbirinden farklı boyut ve parlaklığa sahiptir. Bu yıldızlardan aynı parlaklığa sahip olanları birliktelermiş gibi bir izlenim yaratır ve bu birlikteliklerden takımyıldızları doğmuştur. Büyük Ayı, Küçük Ayı ve yine burç kuşaklarına adını veren ve böylece astrolojiye kaynaklık eden İkizler, Akrep, Balık vb. pek çok takımyıldız, eski uygarlıklara gökyüzünü haritalama şansı da tanımışlardır. Ancak bu takımyıldızlarının üyelerinin birbiriyle pek de ilgileri yoktur. Hatta yıldız sanılan takımyıldızı üyelerinin bazıları tek başına bir galaksi bile olabilir.
Peki gökyüzünde görebildiğimiz en parlak onu yıldız hangisidir ? sorusunun cevabı şu şeklide olacaktır.
Uzaklıkları (ışı yılı) Görünen kadir değerleri
1 Sirius 8,6 -1,46
2 Canopus 74 -0,72
3 Alpha Centauri 4,3 -0,27
4 Arcturus 34 -0,04
5 Vega 25 0,03
6 Capella 41 0,08
7 Rigel 1400 0,12
8 Procyon 11,4 0,38
9 Achernar 69 0,46
10 Betelgeuse 643 0,5
Bu listede ki yıldızların parlaklıkları sadece uzaklıklarından kaynaklanmaz.
Onların türleri (kızıl dev, süper dev, anakol yıldızı vb.) ve büyüklükleri de oldukça belirleyicidir. Sözgelimi, ismi Arapçadan türemiş olan Betelgeuse yıldızı bir kızıl dev dir.
Yani bir zamanlar bizim güneşimiz gibi anakol yıldızıyken, yakıtını tüketmiş ve birden genişlemiştir. İçerisinde gerçekleşen kimyasal kıyamet bir anakol yıldızına nispeten daha az enerji açığa çıkartır, bu yüzden rengi kızıldır. Ancak o kadar büyüktür ki (güneşimizin çapının yaklaşık bin katı çapa sahiptir) oldukça parlak görünür.
Gelelim “yıldız” sandıklarımıza… Galaksiler büyük yıldız topluluklarıdır. Onlar da kendi içlerinde galaksiler, cüce galaksiler, uydu galaksiler olarak sınıflandırılsa da temelde yıldız kümeleridirler. Bizim yıldızımız Samanyolu Galaksisi’nin bir üyesi olduğu için berrak ve açık bir gökyüzünde samanyolu hakikaten de samanların dökülmüş olduğu bir yolmuşçasına uzanıp giderken görünür. Gördüğümüz bu yol, bir spiral galaksi olan Samanyolu’nun güneşimizin de bulunduğu dış koludur. Ancak bizlere yıldız gibi görünen bazı gökcisimleri de yıldız topluluklarıdır. İlk bakışta bir yıldızdan farksız görünen, dikkatle bakıldığında bir ihtimal hafif bulanık olduğu anlaşılabilen bu kümelerdir.
Örneğin ;
Galaksi Uzaklık (Işık Yılı) Not
Geniş Magellan Bulutu 160 bin Sadece güney yarımküreden görünür. (V=0,9)
Küçük Magellan Bulutu 200 bin Sadece güney yarımküreden görünür. (V=2,7)
Andromeda Galaksisi 2,5 milyon Andromeda Takım yıldızının bir üyesidir. (V=3,4)
Omega Centauri 18 bin Önceleri yıldız ya da küresel yıldız kümesi olarak adlandırılırken Nisan 2010’da merkezinde bir karadelik olduğunun keşfedilmesiyle birlikte galaksi olarak anılmaya başlanmıştır. (V=3,7)
Triangulum Galaksisi 2,9 milyon Oldukça zor da olsa çok açık ve ışıksız bir gecede seçilebilmektedir. (V=5,7)
Süpernovalar ve Bulutsular (Nebula) unutulmamalı elbet.Edwin Hubble galaksilerin varlığını keşfedene kadar gökyüzündeki tüm “bulutsu” cisimler nebula olarak adlandırılıyordu. Andromeda Galaksisi buna bir örnektir. Ancak nebulalar yıldız kümeleri değildir. Bir “toz toprak” kümesi olarak anılsa yeridir hatta. Nebulalar toz, hidrojen, helyum ve pek çok iyonize gazı bünyelerinde barındırırlar. Bu tozlar eğer yeteri kadar fazla ise, nebulalar yeni yıldız ve gezegenler doğurmaya gebedirler.
Orion Bulutsusu (V=4), resimde yer alan Pipo Bulutsusu ve Güney Yarımküre’den de Kömür Bulutsusu çıplak gözle görülebilen (ya da karanlık nebula oldukları için görülemeyen) bulutsulardır. Bir de karanlık bulutsular vardır ve Samanyolu galaksisi içindekiler de aslında çıplak gözle görülürler; zira Samanyolu’na bakarken gördüğünüz katran karası bölgeler aslında karanlık bulutsulardır. Diğer bazı karanlık bulutsular, bir başka yıldızı örttükleri zaman görülebilirler.

Elbette
kuyruklu yıldızlarda vardır. Onlar sürekli görülmezler. Çok uzak mesafelerde hızla turladıklarından bazı kuyruklu yıldızlar zaman zaman Dünya’da da çıplak gözle rahatlıkla gözlenebilir. Estetik kuyrukları sayesinde bir yıldızdan kolaylıkla ayırt edilebilir. Bu arada her kuyruklu yıldız periyodik bir yörügeye sahip olmadığını da unutmayalım.
Göktaşları da bizleri görsel bir şölen içerisinde mutlu etmeye meraklı taşlardır. Uzayda başı boş dolaşan göktaşları zaman zaman kendinden büyük başka bir cismin çekimine girer ve o cismin yüzeyine düşmek isterler. Eğer gezegenin kaydadeğer bir atmosferi varsa bu düşüş sırasında yanıp kül olurlar. Halk arasında “yıldız kayması” olarak da bilinen bu olay hemen hemen her gece gerçekleşir. Bu yıldız kaymaları gökyüzünde gördüğümüz, saman alevi misali bir anlık olaylar olabildiği gibi, dumanını seçebileceğimiz bir şiddette de gerçekleşebilir. Hatta Dünya yüzeyine ulaşmayı başaran göktaşları da vardır.
Yapay Uyduları da unutmamak gerekir. İnsan yapımı uydular ya da uluslar arası uzay istasyonu da zaman zaman bir gökcismiymişçesine gözümüze takılabilir. Yapay uydular açıları ve konumlarına göre -1’den +5’e kadar kadir değerlerine sahip olabilirler(4). Çok açık ve berrak bir gecede bu cisimlerin hareketleri rahatlıkla seçilebilir. Güneş ışığını bir anlığına yansıttıkları zaman beliren ve bir süre sonra kaybolan görüntüleriyle pek çok kimsenin aklına ilk olarak uçan daireleri de getirdiği oluyor. En azından kendilerini ufolog olarak tanıtan ve tanınamayan her nesneye “uçan daire” demeye eğilimli kimseler tarafından bu nesneler örnek olarak gösterilebiliyor. Şu an Dünya çevresinde 3000’den fazla yapay uydu var ancak bunlardan birkaç yüz adedi faal. Kalan gayrifaal uydular Dünya’nın çevresinde bir enkaz olarak dolaşıyorlar. Diğer yandan günde 15 defa Dünya çevresini dolanan Uluslar arası Uzay İstasyonu da (ISS) çıplak gözle en iyi seçilebilen insan ürünü gökcisimlerinden. Öyle ki bazen kadri -8’i bulabiliyor.
Eh, artık gökyüzünü seyrederken eskisi gibi şairene duygularla mı bakarsınız yoksa gerçek sebeblerle mi bilemem ama bize daha uzun süreler gökyüzünü gözlemlememize yardımcı olacağı kesin.
Gary A. McCue vd. “Optical Characteristics of Artificial Satellites”, North American Rockwell – Space Division: 1970.5. 5. Joe Rao, “How to Spot ISS and other satellites”
Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi İle Açık Bilim kaynaklarından yararlanılmıştır.