Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#45: 14 Ocak 2017, 19:41:00
Kaan reisim. Verdiğiniz bilgiler cok degerli. Cok tesekkurler. Benim durumun çok temelsiz oldugunun farkındayım. Aksi gibi bu konuda çok cahilim. Ben bu fenomeni çözecem de şöyle gözlem esaslı bir iki gece seyri yapmam lazım...


SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#46: 15 Ocak 2017, 14:24:40
CORVUS (Karga)



“Apollon’un kadehi” diye adlandırılan Crater ( Kupa ) takımyıldızının masalı da bu masal içinde anlatılacaktır.

  Corvus (The Crow, Karga) eski Yunan’da Raven (Kuzgun) olarak adlandırılıyordu. Apollon’un kutsal kuşudur. Apollon, kehanetler, bilim, müzik, şiir, tıp, felsefe ve hukuğa olan ilgisiyle bilinir. Olympos tanrıları bir gün canavar Typhon’un saldırısına uğrayınca, tanrılardan biri olan Pan (bkz. Capricornus), diğer tüm tanrılara uyarıda bulunur. Canavardan kaçabilmek için tüm tanrılar kendilerini birer hayvana dönüştürürler. Aphrodite ve Eros, birer balığa (bkz. Pisces) dönüşürken Pan da balığa dönüşmek ister. Ama sadece yarım bir balık olabilir. Apollon ise bir karga olmayı seçer.

  Apollon’un kargasının bir kar tanesi kadar beyaz renkte olduğu söylenir. Ancak bu karga, Apollon’a bazı kötü haberler getirir. Ona sevgilisi Coronis’in artık onu sevmediği haberini verdiğinde Apollon, çok üzülür ve kızar. Karganın tüylerinin rengini siyaha dönüştürür.

  Bir gün Apollon, Zeus’a bir yardımda bulunmak amacıyla, kargasına bir kupa vererek su getirmesi için pınara gönderir. Ancak karga pınarın yanında bulunan incir ağacını görünce canı fena halde incir yemek ister. İncirler tam olgunlaşmamış olduğundan iki-üç gün onların olgunlaşmalarını bekler. Bu arada Apollon karganın su getirmesini beklemektedir. Apollon tam beklemekten vazgeçtiği sırada, karga ağzında su dolu kupayla geri döner. Apollon çok sinirlenir. Karga pınarın bir su yılanı tarafından tıkandığını söyleyerek af dilese de, onun yalan söylediğini anlayan Apollon, kargayı cezalandırır. Karga’nın güzel sesini, çirkin bir sese çevirir. Bazı masallarda Karga’nın renginin bu sırada siyaha çevrildiği söylenir.

  Apollon’un Corvus’a verdiği en büyük ceza ise, onu gökyüzünde Crater’in (Kupa) yanına göndermek olur. Kupa’nın hemen önündeki Su Yılanı (Hydra) da karganın kupadan su içmesini engellemekle görevlidir. Böylece karga hiçbir zaman kupaya ulaşamaz.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#47: 15 Ocak 2017, 14:30:34
CYGNUS ( Kuğu)



 Cygnus ve Eridanus takımyıldızları birlikte anlatılacaktır.

  Mitolojide Kuğu, baş tanrı Zeus olarak bilinir. Zeus peri Nemesis’i baştan çıkartabilmek için bir kuğu kılığında ona yaklaşmış ve onu elde etmiştir. Zeus’un bu hareketi sonucu bir yumurta oluşmuştu. Bu yumurta, daha sonra Sparta (Yunanistan’da bir şehir ) kraliçesi Leda’ya verilmişti. Yumurtadan gelecekte Troyalı Helen olacak güzel bir çocuk çıkmıştır. Başka bir masalda ise Zeus’un kuğu şekline girerek baştan çıkarttığı kadın, kraliçe Leda olarak bilinir. Kraliçe kocası kral Tyndareus ile beraber yaşamaktadır. Zeus ve kraliçe Leda’nın birlikteliklerinden bir yumurta (ya da iki) ortaya çıkmıştır. Yumurtadan (veya yumurtalardan) ikizler Kastor ve Pollluks çikmıştır. İkizler gökyüzünde Gemini takımyıldızının en parlak iki yıldızı olarak görülür.

  Diğer bir masalda ise yumurtalardan iki kız çocuğunun çıktığı söylenir. Bunlar Helen ve Clytemnestra’dır. Helen ve Polluks’un, Zeus’un çocukları ve ölümsüz olduklarına inanılır. Kastor ve Clytemnestra’nın ise kraliçe Leda’nın ölümlü eşi kral Tyndareus’un çocukları olduklarına ve ölümlü olduklarına inanılır.

  Bunların dışında başka bir masal daha vardır. Dünyayı kuşattığı ileri sürülen ırmak tanrısı Okeanos’un kızı Klymene ile bilgelik ve doğruluk tanrısı Apollon’un Phaethon adında bir çocukları vardır. Phaethon arkadaşlarına kendisinin tanrı Apollon’un oğlu olduğunu anlatır. Arkadaşları ona inanmaz ve yalan söylediğini düşünürler. Phaethon’un çok üzüldüğünü gören annesi Klymene, onu babası Apollon’a gönderir. Phaethon, babası Apollon’u görmeye gider. Oğlunun geldiğini gören Apollon bu duruma çok sevinir. Phaethon’a, arkadaşlarını ikna etmesi için yardım edeceğine dair söz verir.

Phaethon bir süre düşünür ve arkadaşlarını inandırmak için babasından Güneş arabasını kullanmak için izin ister. Her gün Apollon’un idare ettiği güneşin şarına dört gürbüz at koşulurdu. Bunların adları “Eoüs, Pyrous, Ethon, Phlegon”dur. Yani “Al at, Ak at, Parlak at, Toprak at” dır.

Güneş sabahleyin kırmızı olarak doğar, yavaş yavaş beyazlaşır, sonra öğle vakti parlak olur. Akşama doğru batacağı sırada toprağa dokunur ve toprak rengini alır. Güneş tanrısı sabahleyin şafağın pembe parmaklarıyla açtığı gök kapısından çıkar, akşam olunca yorgunluğunu dindirmek için batıda olan sarayına iner, orada geceler.

Apollon bu teklif karşısında şaşırır ve oğlunu caydırmaya çalışır. Çünkü güneş arabasını kullanmak oldukça tehlikeli bir iştir. Ancak Phaethon fikrini değiştirmez ve babası sözünü tutmak zorunda kalır. Phaethon’u hem annesi hem de kız kardeşleri güneş arabasını kullanması konusunda yüreklendirirler. Phaethon, arabayı kullanmak için oldukça acemidir. Buna rağmen arabayla oldukça uzaklara ve yükseklere doğru yol almaya başlar. Doğu ufkunda öyle bir yere gelir ki, burası gök kubbenin en tepesidir. Arabasıyla gökyüzünün bir ucundan diğer ucuna büyük bir çizgi çizmeye başlar. Daha sonra bu çizgi gökyüzünde Samanyolu olarak anılmaya başlar. Bu sırada Dünya yüzeyi soğumaya başlar, çünkü araba çok uzaklara gitmiştir. Bunun üzerine arabanın atları hızla Dünya’ya doğru yol almaya başlar. Dünya üzerinde Afrika semalarından geçerken arkalarında bıraktıkları yerler kavrulur. Nehirler, göller ve tüm su kaynakları kurur. Büyük bir çöl oluşur. Asıl tehlike Phaethon’u ileride beklemektedir.

  Phaethon bir anda büyük akrebi ( Scorpio ) görür. Akrep güçlü kuyruğuyla arabada başı çeken atı sokar. Araba eskisinden daha hızlı bir şekilde gitmeye başlar. Tüm bu olanlardan sonra Phaethon babasını kendisini caydırmaya çalışma isteğinin haklılığını anlar. Baş tanrı Zeus tüm olan bitenin farkındadır. Çevreye daha fazla zarar gelmemesi için bir yıldırım yollayarak Phaeton’u öldürür ve vücudu dünyaya doğru düşmeye başlar. Arabanın atları ahırlarına geri dönerler. Phaethon’un vücudu Eridanus nehrine düşer ve dibe doğru batar.

  Eridanus, gökyüzünde çok uzun, dolambaçlı bir nehir olarak betimlenir. Takımyıldızının bu uzun nehir görüntüsünü gökyüzünde belirlemek zordur. Bazı yazarlar bu nehrin Nil nehrini temsil ettiğini söylerler.

  Phaethon’un ölümüne çok üzülen kızkardeşleri tam dört ay boyunca durup dinlenmeden ağlarlar. Onların bu hallerine acıyan tanrılar, bu kızkardeşlere daima inleyen ve sarsılan kavak ağaçlarına dönüştürürler. Ağaca dönüşen kız kardeşler, Eridanus nehri boyunca dizilirler.

Phaethon’un başına gelenleri duyan arkadaşı Cygnus, onun cesedini bulabilmek için nehre girer. Cygnus, Phaethon’un çok yakın ve sadık bir arkadaşıdır. Phaeton’un cesedini bulmak için nehre ard arda dalar ve nehirde boydan boya devamlı yüzmeye başlar. Bu hareketleri onu nehirde yiyecek arayan bir kuğuymuş gibi gösterir. Daha sonra Cygnus, arkadaşının acısıyla ölür.

Tanrı Apollon, Cygnus’a acıyarak onu gökyüzüne Kuğu takımyıldızı olarak koyar.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#48: 15 Ocak 2017, 14:32:56
DELPHINUS (Yunus)



Delphinus “The Dolphin” ya da “Yunus”, Pegasus’un batısında yer alan eski bir takımyıldızıdır.
Bazı kaynaklarda adı “Arion” olarak geçer. Eski çağlarda iki tane Arion olduğu rivayet edilmektedir.

  Biri Yunan mitolojisine göre M.Ö. 8. yüzyılda yaşamış olan müzisyen ve şairdir. Masallarda Arion’un gelmiş geçmiş en büyük müzisyen olduğu söylenmektedir. Şairler adası Lesbos’da ( Midilli Adası ) yaşayan Arion, adadan ayrılıp Korinthos’a (Eski Yunanistan’da Atina’ya 18 km. uzaklıkta bir şehir) gitmiş. Korinthos’un yöneticisi Periandros’la dost olmuş ve oranın halkını da sanatıyla etkilemiştir. Arion sanatıyla yalnız ün değil, para da kazanmıştır. Bir süre sonra Korinthos’tan Sicilya’ya (İtalya) gider. Sicilya’da kaldığı süre içinde servetine servet katmıştır.

Yaşı ilerleyince Korinthos’a geri dönmek ister. Sicilya’da kazandığı servetini güvenli bir şekilde götürmek gibi büyük bir problemi varmış. Bu yüzden güvendiği Korinthos’lu bir tayfa ile anlaşır. Ama güvendiği tayfalar denize açıldıktan sonra Arion’un altınlarına ve parasına el koymayı planlamışlardır. Denize açıldıktan bir süre sonra tayfaların niyetini anlayan Arion, en azından hayatını bağışlamaları için yalvarır. O gece rüyasında bilgelik ve doğruluk tanrısı Apollon’u görür. Bunu hayırlı bir şey olarak yorumlar. Tayfalar Arion’u denize atmak isterlerken, onlardan son bir defa saz çalmasına izin vermelerini diler. Sazını o kadar güzel ve dokunaklı çalmış ki, Apollon’un kutsal hayvanları olan yunuslar onu dinlemeye gelmişler. Arion ezgisini bitirince, kendini denize atar. Dalgalar arasında boğulmak üzere olan Arion’u bir yunus balığı sırtına alıp Yunanistan kıyılarına götürür.

  Tanrı Apollon da Arion’un sazıyla üzerinde yolculuk ettiği yunus balığını ödüllendirmek için gökyüzüne yerleştirir.

  Masallarda adı geçen diğer Arion ise denizler tanrısı Poseidon ile toprak ve ürün tanrısı Demeter’in (bkz. Virgo) oğludur. Demeter ve Poseidon’un oğlu Arion’un, Yunus takımyıldızının mitolojik masalıyla bir ilişkisi yoktur.

  Bu takımyıldızının ismi daha çok Poseidon’la ilişkilidir. Deniz tanrısı Poseidon’un sarayında elli tane su perisi vardı. Bunların tümünü Nereus dünyaya getirmiştir. Bu yüzden bu periler “Nereid’ler” olarak bilinirlerdi. Poseidon onların çoğuna karşı ilgisizmiş. Bir eş bulması gerektiği zaman, aralarından denizde yaşamaya alışkın olanlarından birini eş olarak seçmeye karar verir. Poseidon’un ilk seçimi elli Nereid’in ilki olan Thetis’tir. Poseidon Thetis’in dünyaya bir oğlan çocuğu getiremeyeceğini öğrenir. Poseidon’un evlik için sonraki seçimi Thetis’in kız kardeşi olan Amphitrite’dir. Amphitrite, Poseidon’la evlenmek istemez, Atlas dağlarının ardına kaçar. Poseidon, Amphritite’yi kendisinin su altı krallığına eşi olarak geri dönmesi için ikna etmek üzere çok sayıda haberci gönderir. Bu görevde başarılı olan Delphinus’tur. Amphiritite, Delphinus’un yalvarmaları sonucunda ikna olup, Poseidon’un sualtı krallığına, kraliçe olarak geri döner. Poseidon, Delphinus’u başarısından dolayı ödüllendirerek gökyüzüne takımyıldız olarak alır.

  Hristiyanlığın ilk yıllarında Delphinus, İsa’nın çarmıhı olarak da adlandırılır.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#49: 16 Ocak 2017, 12:42:09
DRACO and URSA MINOR (Ejdeha)



Ejderha’nın masalı, Hesperid’lerin altın bahçeleri ve Herkül’ün görevlerinden biriyle ilgilidir.

Hesperid’ler Güneş’in battığı yerin perileridir. Nyks, yani gece tanrıçası Hesperid’leri kendi kendine yaratmıştır. Bazı masallarda Zeus ve adalet tanrıçası Themis’in kızları oldukları söylenir. Başka bir masala göre dünyayı omuzlarında taşımakla görevli Atlas’ın kızlarıdır.

  Hesperid’lerin başlıca görevi, tanrıların bahçesinde altın elmalara bekçilik etmektir. Yer tanrıçası Gaia, cennetin tanrıçası Hera ile baş tanrı Zeus’a evlilik hediyesi olarak verdiği bu ağaç dünyanın batı ucundaki bir bahçeye dikilmiştir. Hera altın elma bahçesini koruması için yüzlerce başa sahip bir ejderha olan Ladon’u görevlendirmiştir. Herkül’ün görevi, bu bahçeden altın elma çalmaktır. Herkül, ağaca dolanarak altın elmaları koruyan canavarı atlatmak için bir plan yapar. Planını uygulayabilmek için bir yardımcıya gereksinimi vardır. Bunun için, Zeus’a karşı geldiği için dünyayı omuzlarında taşımakla cezalandırılmış olan Atlas’ı seçer. Herkül, Atlas’a “eğer Hesperidler’in bahçesinden bir altın elma getirirse, dünyayı bu süre içinde Atlas’ın yerine taşıyabileceğini” söyler. Atlas bu teklifi kabul eder. Herkül, bahçeye zehirli oklar fırlatarak Ladon’u öldürür ve dünyayı omuzlarında taşırken, Atlas Hesperid’lerin bahçesinden üç altın elma koparıp Herkül’e getirir. Herkül’le konuşurken bir daha dünyanın yükünü taşımamak için mükemmel bir fırsat ele geçirdiğini düşünür. Herkül’den birkaç ay daha dünyayı taşımasını ister. Daha sonra dünyanın yükünü geri alacağını söyler. Durumun farkına varan Herkül, Atlas’tan kısa bir için dünyayı tekrar omuzlarına almasını rica eder, böylece dünyayı daha rahat taşıyabileceğini söyler. Atlas hiç şüphelenmeden bunu kabul eder ve dünyayı tekrar sırtına alır. Atlas, dünyayı tekrar sırtına aldıktan sonra Herkül kendisine teşekkür ederek oradan ayrılır.

  Hera, Ladon’un ölümüne çok üzülür ve kendisini kutup yıldızı yakınlarında gökyüzüne yerleştirerek onurlandırır.

  Bir başka masala göre, Draco, Olympos’un genç tanrıları ile daha yaşlı tanrıları arasında evrenin sahipliğini ele geçirmek için yapılan savaşta, yaşlı tanrı Titanlarla savaşan canavarlardan biriydi. Savaşın sonuna doğru Draco, savaş tanrıçası Athena’ya karşı gelir. Athena, onu kuyruğundan yakalayıp büyük bir kuvvetle gökyüzüne fırlatır. Draco dönerek ve yalpalayarak uçar. Cennetin kubbesine çarparak, vücudu gökyüzünde düğümler haline gelir. Draco kuzey kutbuna yakın soğuk bölgelerde gökyüzüne çarptığı için, vücudundaki düğümleri çözemeden dondu. Draco gökyüzünde düğümler halinde görülmektedir.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#50: 16 Ocak 2017, 12:45:09
HERCULES (Herkül)



Mitoloji efsane kahramanlarının en büyüklerinden biridir. Roma mitolojisinde Herkül adıyla tanınır. Ölümlü bir prenses olan Alkmene ile Zeus’un oğludur. Çok güçlü olan Herakles(Hercules) insanın doğaya karşı savaşma ve direnme gücünü simgeler. Doğanın insanın başına sardığı felaketlerin üstesinden gelerek insanlığa yardım ettiğine inanılır.
Fakat Alkmene Zeus’tan hamile kalınca, kıskanç Hera öç almak için fırsat kollamağa başlar. Şöyle bir oyun kurar: Perseus soyundan doğacak ilk çocuğun, bütün insanlara egemen olması için Zeus’tan söz alır.

  O sırada Persues soyundan Sthenelos’un karısı yedi aylık hamiledir. Hera Alkmene’nin doğumunu geciktirip, Sthenelos’un karısının önce doğurmasını sağlar.
  Böylece Persues soyundan doğan ilk çocuk Herakles(Hercules) değil, Sthenelos’un oğlu Eurystheus olur. Bunun sonucu olarak da Herakles(Hercules), yaşamı boyunca yeteneksiz Eurystheus’a boyun eğecektir.

Zeus’un kıskanç karısı Hera, Herakles’in doğduğunu duyduğu zaman çok kızar ve henüz beşiğinde yatarken öldürülmesi için iki yılan gönderir. Ama Heracles bebek iken bile öyle güçlüdür ki, yılanları elleriyle boğar. Heracles iyi bir eğitim görür, güçlü bir savaşçı ve keskin bir nişancı olur. Ne var ki, Hera’nın ona olan düşmanlığı sürmektedir. Bir gün Hera’nın etkisiyle bir delilik nöbeti geçiren Herakles karısını ve çocuklarını öldürür. Bu korkunç suçun cezası kral Eurystheus’un belirleyeceği on iki görevi yerine getirmektir. Heracles’e verilen ilk iş Yunanistan’daki Nemea bölgesine korku salan azgın aslanı öldürerek postunu almaktır. Heracles hayvanı kolları arasına alarak elleri ile boğarak öldürür. Sonra Hydra adlı dokuz başlı bir canavarı öldürmeye gönderilir. Canavarın zehir saçan başlarını bir bir koparır ve ölümsüz olan başını da kocaman bir kayanın altına gömer. Daha sonra altın boynuzlu geyiği ve Erymanthos Dağındaki yaban domuzunu yakalayan Heracles’in beşinci görevi kral Augias’ın üç bin sığırının barındığı ahırları temizlemektir. Heracles iki ırmağın yataklarını değiştirip sularını oradn geçirerek, kullanılamaz durumdaki bu ahırları birgünde temizlemeyi başarır. Sonra insan eti ile beslenen Stymphalos kuşlarını öldürür. Girit halkını açlıkla karşı karşıya bırakan Beyaz Boğayı ve insan eti yiyen kral Diomedes’in atlarını yakalar. Dokuzuncu görevi savaşçı Amazon kraliçesi Hippolyte’nin büyülü kemerini getirmektir. Heracles kemeri almak için Amazonlar kraliçesini öldürür. Bundan sonra Heracles’e Atlas Okyanusu’ndaki Dev Geryoneus’un sığırlarını getirmesi söylenir. Buraya ulaşmak için bir dağı yararak Cebelitarık Boğazını aşar. Boğazın her iki kenarındaki kayalar bu efsaneden dolayı Herakles Sütunları olarak adlandırılır. On birinci görevi ejderhanın koruduğu ağaçta yetişen üç altın elmayı ele geçirmektir. On ikinci görevi ise Kerberos adlı üç başlı köpeği yakalamaktır.

  Heracles bu görevlerin hepsini başarıyla yerine getirdikten sonra altın postu arayan Argo gemicileri ile birlikte yolculuğa çıkar(Bkz. Aries).

  Heracles daha sonra, ileride ölümüne neden olacak Aitolia (Yunanistan da Korinthos Körfezinin kuzeyine düşen bir bölgenin eski adıdır) Kralı Oeneus’u kızı Deianeira ile evlenir. Heracles karısı Deianeira’ya saldıran insan başlı at olan Nessos adındaki bir Centaur’u öldürür. Nessos ölürken Deianeira’ya kendi kanıyla ıslanmış gömleğini verir ve Heracles onu bir gün bırakırsa bu gömleğin kocasının sevgisini geri getireceğini söyler. Heracles bir gün gerçekten karısını bırakır. Deianeira da ona gömleği gönderir. Nessos’un kanı zehirli olduğundan, ölümsüz Heracles gömleği giyer giymez acıyla kıvranmaya başlar. Acılarını dindirmek için Heracles kendini yakar. Ölümlü vücudu yanıp kül olurken, Heracles Olympos Dağının doruklarına yükselir.

Zeus oğlunu yıldızların arasına gönderir.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#51: 16 Ocak 2017, 12:47:42
LYRA (Çalgı)



 Lir en eski müzik aletlerinden biridir. Mitolojisine göre lir, Hermes tarafından icat edilmiştir.

  Hermes daha çocukken, bir kaplumbağanın kabuğuna, inek bağırsağı gererek bir lir yapar. Bu liri üvey kardeşi Apollon’a ( her ikisinin de babası Zeus’tur ) verir. Daha sonra Apollon liri, henüz küçük bir çocuk olan Orpheus’a hediye eder.

Orpheus’a liri kullanmayı periler öğretirler. Orpheus lirini öyle güzel çalar ki, doğa bile kendi özgün sesini durdurarak, onun müziğini dinler. Hatta vahşi hayvanlar onun peşinden gelir, bitkiler ona doğru eğilirmiş. Orpheus, Argonaunt’lar seferine katılır. Öteki kahramanlar kadar güçlü kuvvetli olmadığından, kürek çekmez. Kürekçilere tempo tutarak “kürekçibaşı” lık yapar. Bir fırtına sırasında, gemideki tüm kahramanları şarkılarıyla sakinleştirir sonra dalgalar da sakinleşir.

  Orpheus’la ilgili en ünlü mitos, karısı Eurydike’nin aşkı uğruna cehenneme (ölüler diyarı Hades) inmesidir. Eurydike’nin masalı şöyle gelişir. Birgün, Trakya’daki bir ırmak boyunca gezinirken, Aristaios ona tecavüz etmek ister. Eurydike, kaçmaya çalışırken, otların arasındaki bir yılanın üzerine basar ve yılanın sokması sonucu ölür.

Karısına delicesine aşık olan Orpheus, bu ölüme kahrolur. Karısını aramak için cehenneme (ölüler diyarı) iner. Orpheus lirinin sesiyle yalnızca cehennem canavarlarını değil, cehennem tanrılarını da mest eder. Ölüler diyarı tanrısı Hades ve eşi Persephone, karısını böylesine seven adama acırlar. Karısı Eurydike’yi geri vermeyi kabul ederler. Ama bir şartları vardır. Orpheus, karısı Eurydike’nin önünde yürüyecek ve yeraltı ülkesini terk etmeden karısına bakmayacaktır. Orpheus çaresiz, şartı kabul edip, yola koyulur. Fakat gün ışığına çıkmak üzere iken, Persephone’nin kendisine bir oyun yaparak, Eurydike’yi vermemiş olabileceği şüphesine düşer. Bu şüphe içinde yürüyen Orpheus bir an dönüp arkasına bakar. Bakar bakmaz arkasında yürüyen Eurydike yok olur, ikinci kez ölür. Orpheus, dönüp karısını yeniden bulmayı denediyse de, cehennem bekçisi canavar Kharon, Orpheus’un Ölüler diyarına tekrar girmesine izin vermez. Orpheus karısını alamadan insanlar arasına dönmek zorunda kalır.

Orpheus’un ölümü bir çok masalın doğmasına yol açmıştır. Genellikle, onun Trakyalı kadınlar tarafından öldürülerek hayata veda ettiği anlatılır. Trakyalı kadınların nefretine yol açan nedenler farklıdır. Kadınlar, onu Eurydike’nin anısına sadık kaldığı ve bunu kendilerine yapılmış bir hakaret saydıkları için öldürürler. Bazı masallarda da Orpheus’un kadınlarla hiçbir ilişkide bulunmak istemediği, bu yüzden çevresini delikanlılarla doldurduğu, böylece eşcinselliği icat ettiği söylenir. En yakın dostu da Boreas’ın oğlu Kalais’tir. Yine bazı masallara göre Orpheus ölüler ülkesinden dönüşünde, öbür dünyadaki deneyimlerine dayanarak bazı öğretiler yaratmıştır. Bu öğretiyi, sadece erkeklerle kapalı mekanlarda yaptığı toplantılarda anlatır. Bu toplantılara kadınların katılmalarına kesinlikle izin vermez. Bir gece, silahlanan kadınlar, toplantı çıkışında Orpheus’u ve müritlerini öldürürler.

Orpheus’un ölümüne ilişkin en yaygın masalda, Trakyalı kadınlar Orpheus’u öldürdükten sonra cesedini parçalarlar. Parçaladıkları cesedi nehire atarlar. Ceset parçaları, akan nehirle sürüklenerek denize ulaşır. Orpheus’un kesik başı ve çalgısı (lir) Lesbos adasına kadar gider. Lesbos’lular şaire cenaze töreni düzenlerler ve mezar yaparlar. Bu mezardan lir sesleri duyduğunu iddia edenler bile çıkar. Bu nedenle Lesbos adası lirik şiirin öz yurdu sayılır.

Orpheus’un ölümünden sonra, onun liri gökyüzüne çıkartılıp bir takımyıldız yapılarak ölümsüzleştirilir.

  Orpheus’un, Homeros ve Hesiodos’un atası olduğunu söyleyen masallar da vardır.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#52: 17 Ocak 2017, 13:29:17
OPHHUSIUC (Yılancı)



Ophiuchus ( Yılancı ), güneş ve bilgelik tanrısı Apollon ile Theselia’da oturan bir kavim olan Lapith’lerin kralı Peirithoos’un ( Phlegyas) kızı Koronis’in oğludur. Mitolojide sağlık tanrısı olarak bilinir.

  Apollon’un eşi hakkında bazı şüpheleri vardır. Eşini izlemek için bir karga görevlendirmiştir. O zamanlar tüm kargalar beyaz renktedir. Karga Apollon’un eşini izler ve eşinin kendisine sadık olmadığını iletir. Apollon duydukları karşında çok öfkelenir ve öfkesini kargaya yöneltir. Bu öfkeyle karganın rengini siyah rengine döndürür. O günden sonra kargaların hepsinin rengi siyah olmuştur. Apollon, kardeşi Artemis’ten okları ile, Ophiuchus’a hamile olan eşi Koronis’i öldürmesini ister. Ancak, Apollon eşi ölürken pişman olur. Apollon erkek kardeşi Hermes’ten oğlu Asclepius’u annesinin rahminden çıkarmasını ister. Hermes, Apollon’un oğlunu kurtarır. Asclepius eğitilmek üzere yarı at, yarı insan şeklindeki (Kentaur’lardan) Chiron’a verilir. Asclepius ölüyü diriltme özelliğine sahiptir. Bu özelliği ile pek çok kişiyi yaşama döndürmüştür. Bunlardan bazıları; at arabası ile kaza yaparak ölen ve gökyüzünde Arabacı ( Auriga ) olarak bilinen Theseus’un oğlu Hippolytus, Girit kralı Minos’un bal fıçısında boğularak ölen oğlu Glaucon ve akrebin sokması sonucu ölen büyük avcı Orion’dur.

Asclepius, o kadar insanı hayata döndürmüştür ki, yer altı tanrısı Hades’in hükmettiği ölüler diyarındaki nüfus sürekli azalmaktadır. Hades bu durumu Zeus’a anlatıp ondan yardım ister. Zeus yolladığı bir yıldırımla Asclepius’u öldürür. Oğlunun öldürülmesine çok kızan Apollon intikam almak için Zeus’un tek gözlü yardımcıları Cyclope’leri öldürür. Bunun sonucunda Zeus, Apollon’un öfkesini dindirmek için Asclepius’u, Ophiuchus takımyıldızı olarak gökyüzüne yerleştirir.

  Yılancı, sağlığın ve iyileşmenin temsilcisi olarak bilinir. Bunun nedeni bazı kültürlerde, yeniden doğumun simgesinin bir yılan olmasıdır. Yılanın her ilkbahar mevsiminde derisini döküp değiştirmesinin onun yeniden doğuşunu simgelediği düşünülür. Asclepius, yılanın yeniden doğuş sırrını öğrenir. Asclepius bir yılanın üzerine basarak yılanın ölümüne neden olur. Bu sırada ikinci bir yılan ortaya çıkar. Bu yılanın ağzında bir çeşit bitki vardır ve bu bitki ölen yılanı tekrar diriltir. Asclepius, bu mucizevi bitkiden kendine alır ve yılanın sırrına ulaşır.

Serpens, Ophiuchus’un kolları arasından tüm bedenini sarmış gibi görünür.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#53: 17 Ocak 2017, 13:31:08
PEGASUS (Kanatlı At)



Pegasus (Kanatlı At), Perseus Medusa’yı öldürdüğü zaman Medusa’nın başından dışarıya uçar. Pegasus, zeka tanrıçası Athena tarafından Korinthos şehrinin kralı Glaukos’un oğlu Bellerophon’a verilir. Pegasus’un Bellerophon’a verilmesinin nedeni Khimaira adındaki bir canavarla savaşmaya gidecek olmasıdır. Bu canavar ağzından ateş saçan, aslan başlı, keçi gövdeli ve yılan kuyruklu bir yaratıktır.

  Bellerophon, kanatlı atı Pegasus’a binerek canavarın ağzından fışkıran alevlerin yetişemeyeceği kadar yükseğe çıkar. Havadan saldırarak ucu kurşun ve demirden yapılmış uzun mızrağını Khimaira’nın çenesine saplar. Canavarın nefesi kurşunu eritir. Eriyen kurşun canavarın boğazından akarak ölümüne neden olur.

  Bellerophon, Pegasus’a binerek tanrıların evi Olympos’a gitmek ve ölümsüzler arasına katılmak ister. Bellerophon tanrıların dağı Olympos’ın tepesine yükselmeye çalışırken Zeus bir at sineği gönderir. At sineği Pegasus’u ısırınca atın canı yanar. Pegasus çıldırmış gibi uçarken Bellerophon yere düşer ve yaptığı küstahlık nedeniyle öleceği güne kadar insanların yaklaşmaktan çekindiği kör, sakat biri olarak yaşar.

  Pegasus ise yıldızların yanına kadar yükselir. Zeus, Pegasus’u yere indirmez ve yıldızlar arasına yerleştirir.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#54: 17 Ocak 2017, 13:34:14
PERSEUS (Perse)



Zeus, Argos kralı Acrisius’un güzel kızı Danae’ye aşık olmuştur. Bir kahin, Danae’nin dünyaya getireceği bir çocuğun kralı öldüreceğini söylemiştir. Kral Acrisius kızı Danae’yi yeraltında tunç kaplamalı bir odaya kapatarak kehaneti önlemeye çalışır. Fakat aldığı tüm önlemlere rağmen Zeus tavandaki bir delikten kendini altın yağmuruna çevirerek Danae’nin kucağına düşer. Böylece Danae Perseus’u dünyaya getirir. Bunu öğrenen Kral Acrisius, çok kızar ve Danae ile oğlunu bir sandığa kilitleyip, onları denize bırakır. Dalgalar sandığı Seriphos Adasına çıkartır. Kayaya vuran sandık birkaç gün sonra Dictys adında bir balıkçı tarafından bulunur. Dictys sandığı kırarak açar ve Danae ile çocuğu yanına alır. Perseus’u kendi çocuğu gibi büyütür. Balıkçı Dictys, bu toprakların kralı olan Polydectes’in kardeşidir. Yıllar sonra Polydectes, Danae’yi gördüğünde ona aşık olur ve onunla evlenmek ister. Ancak, Perseus artık büyümüştür. Kral Polydectes eğer Danae ile evlenirse tahtının tehlikeye girmesinden korkmaktadır. Bu nedenle, Perseus’tan kurtulmak için yollar aramaya başlar. Günün birinde Polydectes, Pisa şehrinin kralı Oenemaus’un kızı Hippodamia ile evleneceğini açıklar. Düğün hediyesi olarak herkesten, at kolleksiyonuna katkıda bulunmasını ister. Ancak Perseus’un ne atı ne de parası vardır. Bunu çok iyi bilen kral ondan başka bir istekte bulunur. Gorgon Medusa’nın kafasını getirmesini ister. Polydectes, Perseus’un asla geri dönmeyeceğinden emin olarak, Danae ile evlilik planları kurmaya başlar. Polydectes, Perseus’un bu işte başarılı olacağına inanmamaktadır. Ancak Perseus, bunu başarırsa Medusa’nın başı, tüm düşmanları taşa dönüştürecek bir silah olacaktır.

  Gorgonlar, inanılmaz derecede çirkin görünüme sahip üç kız kardeştir. Bu kızlardan herhangi birine bakan, hemen taşa dönüşmektedir. Kardeşlerden ikisi Euryale ile Stheno, ölümsüz iken; üçüncü kardeş Medusa ölümlüdür. Medusa yıllar önce çok güzel bir kadındır ve saçlarının güzelliğiyle dillere destandır. Birgün Medusa deniz tanrısı Poseidon’u çok kızdırır.Poseidon onu zeka tanrıçası Athena’nın tapınağına kapatır. Athena, Medusa’yı çok çirkin biri haline getirir ve saçlarını yılanlara dönüştürür.
  Perseus’un tanrılarla güçlü ilişkileri vardır ve tanrılar ona yardım ederler. Yer altı tanrısı Hades, ona görünmemesini sağlayacak bir giysi vermeyi teklif eder. Tanrıların habercisi Hermes, gökyüzünde büyük bir hızla uçmasını sağlayacak bir çift sandalet önerir. Ateş tanrısı Hephaistos elmastan bir kılıç teklif eder. Zeka tanrıçası Athena ona pirinçten bir başlık sunar. Bu sadece metal kısmından Medusa’ya baktığında, onun kötü etkisinden korunacağını söyler. Perseus, bu başlığı giyerek Gorgon Medusa ile mücadele eder ve sonunda onun kafasını keser. Gorgon’un bedeninden Pegasus (Kanatlı At) çıkar ve yıldırım gibi gürleyerek göklere doğru uçar. Perseus elinde Gorgon’un kafası ile Afrika üzerinden uçarak geçer. Libya üzerinden geçerken, Gorgon’un kesik başından akan kanlar yerdeki kumlara damladığında yerden yılanlar çıkmaya başlar. Perseus, Atlas krallığında mola vermek ister. Ancak, kral Atlas Perseus’u sarayına kabul etmez ve ona düşmanca davranır. Perseus, Atlas’a Medusa’nın başını gösterir. İri yapılı, heybetli kral Atlas taşa dönüşür. Kuzey Afrika’daki Atlas Dağları’nın böyle oluştuğu söylenir.

Perseus yolculuğuna devam ederken, Cepheus ile Cassiopea’nın kızı Andromeda’yı (bkz. Andromeda) deniz kıyısında bir kayaya zincirlenmiş durumda görür. Cetus, Etiyopya kralı Cepheus ‘un eşi kraliçe Cassiopeia’nın (bkz. Cepheus ve Cassiopeia) küstahlığını cezalandırmak için deniz tanrısı Poseidon tarafından Etiyopya’ya gönderilen deniz canavarı i
olarak bilinir. Cetus, balık ve su yılanı karışımı bir vücuda sahiptir. Prenses Andromeda Cetus’a kurban edilecektir. Cetus, kralın güzel kızı Andromeda’ya saldırmak üzere iken kahraman Perseus, canavarı öldürür. Gökyüzünde Cetus, Andromeda’yı yakalamaya çalışır ama Perseus prensesi korur gibi görünmektedir. Başka bir inanışa göre Cetus sevimli ve barışçıl bir balina olarak bilinmektedir.

  Perseus Seriphos adasına geri döndüğünde kral Polydectes onu hiç iyi karşılamaz. Perseus ona Medusa’nın başını gösterir ve kral taşa dönüşür.
Perseus’un tüm maceralarının sonunda kral Acrisius’a söylenen kehanet gerçekleşir. Bir gün kral, Perseus’un bulunduğu bir yarışmaya katılır. Perseus bir tartışma çıkarır. Tartışma izleyicilerin de katıldığı büyük bir kavgaya dönüşür. Kavga sırasında Acrisius başına yediği darbe ile ölür.

  Başka bir masalda; Kral Acrisius ölümünün, bir disk atma yarışmasında Perseus’un fırlattığı diskin kralın kafasına gelerek gerçekleştiği söylenmektedir. Perseus öldürdüğü adamın dedesi olduğunu öğrenince çok üzülür. Argos ülkesinin tahtına çıkmayı kabul etmez. Tiryns’e kral olan akrabası Megapenthes’e Argos’u verip kendisi Tiryns kralı olur.

Kahraman Perseus ve karısı  Andromeda öldüklerinde tanrılar tarafından gökyüzüne yıldızlar arasına alınırlar.
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#55: 18 Ocak 2017, 13:24:49
SAGİTTA (Okçuk)

Okçuk küçük bir takımyıldızıdır. Yay ile birlikte mitolojide önemli bir yere sahiptir. Mitolojide pek çok masala konu olmuştur.    Bir efsaneye göre ok, güneş, bilgelik, ve doğruluk tanrısı Apollon’a aittir. Apollon okçuğu intikam için kullanmıştır.

  Tesalya (Tanrılar dağı Olympos’u içine alan kuzeydoğu Yunanistan’da bir bölge) kralı Phelegyas’ın kızı Koronis ile Apollon’un, Asclepius adında bir oğulları vardır. Yunan dünyasında hekimlik tanrısı olarak büyük ünü vardır. Asclepius usta bir hekim olarak yetişir. Hekimliğin ve cerrahlığın bütün bilgilerini edinir. Bununla da kalmayıp, ölüleri diriltmeye başlar.

Tanrıça Athena, Gorgo canavarı Perseus tarafından öldürüldüğü zaman, Gorgo’nun bedeninden akan kanı toplamış, Asclepius’a vermiştir. Gorgo’nun sağ tarafındaki damarlarında dolaşan kan zehirli, sol tarafındaki damarlarında yararlı kan dolaşmaktaymış. Bu yararlı kanı Asclepius ölüleri diriltmek için kullanırmış. Gereğinden fazla ölüyü dirilttiği ve ölüler dünyasının düzenini bozduğu gerekçesiyle Zeus tarafından yıldırım gönderilerek öldürülmüştür. Oğlunun öcünü almak isteyen Apollon, Zeus’a yıldırımı bağışlayan tek gözlü Cyclope’leri, bugün gökyüzünde Sagitta adıyla bildiğimiz okçuk ile öldürür.

  Başka bir masalda ise okçuk Herkül’e aittir. Herkül, babası baş tanrı Zeus tarafından cezalandırılan Prometheus’u kurtarmak için okçuğu kullanmıştır. Herkül, Zeus tarafından Caucausus (Kafkas,Gürcistan bölgesi) dağlarına zincirlenmiş Prometheus’un ciğerini yemeğe gelen ve bu iş için Zeus tarafından görevlendirilen kartalı (Bazı masallarda bu kartalın Aquila olduğu söylenir) okçuk ile öldürür.

Herkül’ün kartalı öldürürken gösterdiği ustalığın anısına okçuk gökyüzüne yerleştirilir.

Başka bir masala göre, okçuk aşk tanrısı Eros’un okunu temsil etmektedir
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#56: 18 Ocak 2017, 13:27:32
URSA MAJOR (Büyük Ayı)



VİRGO (Başak),  BOÖTES (ÇOBAN),  CANİS MİNOR (KÜÇÜK KÖPEK)

Arkadia kralı Lykaon zalimce bir yönetim göstermekte olup kan dökücülüğü ve acımasızlığı ile adından söz ettirmeye başlamıştır. Ayrıca kendisine misafir gelenleri öldürmekten zevk alan bu kralın Kallisto isminde güzelliği dillere destan bir kızı bulunmaktaydı.

  Kralın bu davranışlarına sinirlenen Baş tanrı Zeus Arkadia bölgesinden geçerken Krala bir ders vermek için kimliğini belli etmeden saraya misafir olmuştur.  Kral Lykaon Zeus'un önüne daha önceden misafir ettiği ve öldürdüğü bir yolsunun etinden yaptığı yemeği koydurur. Bu olaya bir hayli öfkelenen Zeus yıldırımıyla sarayı yakıp kül eder ve Lykaon' u da kurda çevirir.

  Lykaon'un kızı Kallisto ise Artemis'in yakın arkadaşı olan bir periydi. Tanrıça ile birlikte ava çıkar ona yoldaşlık ederdi. O da tıpkı Artemis gibi evlenmemeye ve bir erkekle birlikte olmamaya yeminliydi. Ancak Zeus bu güzel periyi görür görmez ona gönül verdi ve bir gün Kallisto ağaçların altında dinlenirken Artemis'in kılığına girerek yanına yaklaştı. Kallisto baş tanrıyı Artemis sandığında ondan çekinmedi fakat hatasını anladığı zaman iş işten geçmişti. Hamileliğini gizlemek için büyük çaba harcadı ancak bir gün arkadaşları ile birlikte gölde yıkanırlarken Artemis peri kızın hamile olduğunu fark etti. Zeus sevdiği kızı Artemis'in öfkesinden korumak için Kallisto'yu bir ayıya çevirdi ama bu bile onu Artemis'in öfkesinden korumaya yetmedi. Artemis okları ile onu delik deşik etti. Kallisto ölmeden az önce Arkas adında bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Bu çocuk daha sonra Arkadia'ların babası oldu.

Kallisto ise öldükten sonra Zeus tarafından gök yüzüne alındı ve kutup yıldızını gösteren  'Büyük Ayıya' çevrildi.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#57: 18 Ocak 2017, 13:29:28
Kaancım, bu yazılarını okuyamadım. Yazdırmam gerek. Suat Reis'in navigasyon yazısını da okuyamamıştım. Bilgisayar yüzünden. Öğrenemedim buradan uzun metinler okumayı. O nedenle çok ilgimi çekse de katkı sağlayamıyorum. Hafta sonu artık. Kağıttan okuyup.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 562
    • Yat Tekne Sörveyi, ekspertizi, ozmoz muayenesi
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#58: 18 Ocak 2017, 15:54:57
Bir kitap özeti bu yıldızlara bakaak yön tayini işine  yarar sağlayabilir:

We, the Navigators - David Lewis

Pasifik adalarında Polinezyalılar, adalar arasındaki seyahatlerini Navigato denilen ve bunun uzmanı olan kişilerin önderliğnde yapıyorlar. Harita veya puslua benzeri bir aletleri yok, her şey navigatörün aklında ve navigatörler uzun yıllar süren eğitimin ardından yetişiyor. Yön bulmak için aklınıza gelen her şeyi kullanıyorlar. Birincil olarak yıldızları kullanıyorlar, bunun yanı sıra akıntıları, hakim rüzgarları, kuşları ve balık sürülerini de yön bulmada kullanıyorlar. Kendi deyimleri ile bi adaya gitmiyorlar, ada onlara geliyor. Bize biraz yabancı gelse de güneşi ayı   ve yıldızları dünyanın etrafında dönen cisimler olarak kabul ediyoruz bu nedenle merkeze dünya yerine kendimizi koyarsak adaların bizlere gelmesi hiç de olağanüstü görünmüyor. Bu bilim/sanatın Polin ezya2da gelişmiş olması ise hiç aykıı durmuyor çünkü onların yön belirleyebilmek için başka işaretleri yok, adalarda yaşıyorlar ve bir adadan diğerine sürekli hareket halindeler. Prensipte bir adadan çıkıp diğerine giderken, o adanın yönünde bir yıldızı esas alıyolar ve o yıldıza doğru gidiyorlar, ada onlara doğru geliyor. He zaman bir yıldız bulmak zor olabiliyor ama adanın bulunduğu yeri biraz daha faklı yönde bir yıldıza göre belirleyebiliyorlar veya başka bir adanın yönünü gösteren yıldızı esas alıp yaklaşık bulundukları yere göre gitmek istedikleri adanın yönünde gidebiliyorlar. Gündüz ise asıl rüzgar yönü veya dalga yönünün olduğu ölü dalgaları kullanıyorlar, bunu yapmak için zaman zaman tekne omurgasına yatmaları gerekiyor. Rüzgar hakim yönden esmese de hakim rüzgar ölü dalgalarını hissediyorlar ve rota belirliyorlar. Sabah belirli kuşların beslenmek için karadan denize akşam ise yavrularını beslemek için denizden adaya gittiğini biliyorlar ve kuşları bu amaçla izliyorlar. Bir Avrupalı sabah gördüğü bir kuşun geldiği istikamete dümen kırınca navigatörün tavsiyesi enteresan:

-Kuşlar sabah karadan denize gider dediniz , ben de kuşun geldiği yöne yani adaya yöneldim.
-Güzel de kuşun ağzında balık vardı, yani avınu tamamlamıştı ve karaya dönüyürdu, geldiği değil gittği yöne doğru gitmen gerekiyordu.

Oldukça karmaşık olmasına rağmen Avrupalılar Pasifik'i keşfetmeden çok önce Polinezyalılar bu adalar arasında sadece yıldızlar ve çevrede görebildikleri ve hissedebildikleri şeylere göre yönlerini tayin etmişler ve bunu hemen hemen hiç kusursuz yapmışlar.


  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Yıldızlara Bakarak Kabaca Yön Tayini
#59: 19 Ocak 2017, 09:17:41
Onlarınki tam bir sanatmış.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git