Tabi ki bitmedi.
Neyse, mendireği döndükten kısa bir süre sonra Cem sabah vardiyası bende dedi ve devrildi. Serdan güverteye serildi, Gülşah bir saat kadar dayandıktan sonra baş kamaraya çöktü, kaldık Harun'la başbaşa...
Hava nefis, ay daha doğmamış, rüzgar yok, dalga yok, solugan yok... keyifle ilerliyoruz rotamızda. Harun'a Kötü burundan sonra diyorum, kaplinleri bir kontrol edelim. Kalkan'ı geçerken de mazot tüketimini. Varolanın üzerine 60 litre mazot aldım. 12 litre de bidonda var. 40 litre kadar da tankta vardı. Yengeç'te yakıt hesabı makul havada 6-6,5 litre/saat. Kaplinlerdeki, daha doğrusu mekanikteki sorun yüzünden uzun zamandır 1100-1200 devirle geziyoruz. Bu durumun tek artısı yakıt tüketimimizi daha da aşağılara çekmesi. Nitekim Kalkan önlerinde baktığımda neredeyse daha oynamamıştı bile mazot göstergesi. Bu arada gösterge eski usul, şeffaf seviye borusu
Öyle böyle Patara da bitmek üzere. Gelişimi hatırlıyorum, silmek istemiştim haritadan şu Patara denen kumsalı. Kafadan gelen 36-38 rüzgarda 4,5 saat sürmüştü geçişim, daraltmıştı...
Kötü burun psikolojik sınır, döndüğüm gibi A dios Akdeniz!
İşte tam da Kötü burnu dönecekken şarj ışıkları göz kırpmaya başlıyor. Bunun Yengeç jargonundaki anlamı birazdan alternatör kayışları su koyverecek ve devirdaim devre dışı kalınca hararet yükselecek. Yani atraksiyon zamanı...
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."