Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Albatros'un Kanadında, Sema -Aygün Özçer

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Ynt: Albatros'un Kanadında, Sema -Aygün Özçer
#120: 22 Aralık 2018, 08:27:34
Tebrikler, gezi teknesi sınıfı için çok iyi bir sonuç olmuş


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 594
Ynt: Albatros'un Kanadında, Sema -Aygün Özçer
#121: 24 Aralık 2018, 16:02:37
Bravo.. Bravo.. Bravo...  :)xx

Darısı başımıza...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Bir tekneye dahil olup -onun da bir varlık olduğunu düşünüyorum-, dünyayı görmeye gitmek. Ne garip bir şey…

Heyamola hey, Burası "akılçelen" bir yer. Kargayı  dalgıç, balığı astronot yapar mı, diye düşünüyorum birkaç gündür.

Dağları ormanları bıraktırır mı gezenti, ayaklarının altındaki toprağı yalınayak duyumsayana?

Bir öykü vardı; Ferit Edgü'nündü sanırım, Çığlık adlı kitapta, “Yusuf’un Utkusu’ adlı öykü şöyle başlıyordu;


“Yusuf’un tutkusu uçmaktı.” bir çeşit Hezarfen Ahmet Çelebi öyküsü. Yıllarca denemeler yapıyor Yusuf. Derilerden, keten kumaşlardan, zar gibi ince tüllerden kanatlar yapıyor, tellerle, ince çıtalarla, balmumuna batırılmış iplerle sağlamlayıp yüksek yerlerden kendini boşluğa bırakıyor. Gerçeğin, doğanın “romantik” olmadığını en iyi deneyenler bilir. Yusuf da defalarca yere çakılmış, orasını burasını kırmış, genç yaşta sağlam kemikciklerini kıra büke eğri büğrü bir beden taşır olmuş. Ne gam! Umurunda mı. Onun bir tutkusu var. Gece demez gündüz demez uğraşır didinir bunun için. Sonunda başarır da. Karısı, Yusuf ufukta kaybolurken şöyle der;

"Her zaman inandım Yusuf'uma, Bir gün başaracağına inanıyordum. Dile kolay, yirmi yıl. Bununla, yalnız bununla uğraştı. Şimdi . . . Böyle yükselmişken, bir daha geri döner mi bilemiyorum. Sanırım onu aşan bir şeydi bu. Ne bulacağını bilmiyordu. Göklerde demek istiyorum. Şu anda ne buldu, bilmiyorum. Bilmem anlatabiliyor muyum? Eğer benim bildiğim Yusuf'sa uçabildiğince uçacaktır. Onun utkusu bana yeter."

Selam olsun denizdeki TUTKULU Yusuf’lara.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 04 Ocak 2019, 12:52:31 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Zevkle devam.

Martiniğe doğru yükseliyorlar. Artık Karayiplerin keyfini sürüyorlardır umarım. Selametle
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Albatros'un Kanadında, Sema -Aygün Özçer
#124: 01 Şubat 2019, 09:09:49
Zevkle devam.

Martiniğe doğru yükseliyorlar. Artık Karayiplerin keyfini sürüyorlardır umarım. Selametle

Tam öyle yapıyorlar; "o ada senin bu ada benim, yelkovan kuşlarının peşi sıra."
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Nurettin' le Marmariste buluşunca yağmurlu bir gecede gece yarısına kadar sohbet ettik. Sohbet esnasında aklıma geldi, Aygün reisten haber var mı?
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Abi kayığı Karayiplerde bir yerde karaya çekip Türkiye ''ye geldiler. Plânları tam olarak nedir , bilmiyorum.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 87
Sevgili Dostlar merhaba,
Öncelikle, yazma özürlü olduğumdan destek veren, soran, tebrik eden tüm dostlara zamanında yanıt veremediğim için özür dileyerek başlayayım. Bu yolculukta bu yörelerde gezmeyi düşünen dostlara kendimce, neler yaşadığımızı ve kendime çıkardığım dersleri de yazmak istiyorum
Albatros şu anda Venezuela kuzeyindeki Hollanda Antillerinin Curaçao adasındaki bir çekek yerinde, biz de hem sorumluluklardan dolayı hem de seçime yetişelim diye bu seyahatimize erken ara verdik.
Son yazımdan sonra neler yaptık, tekneyi, Şengen in 6 ayda 90 günlük kısıtlaması nedeniyle 24 Temmuz 2018 de Kanarya adalarının Lanzarote adasının başşehri olan Arrecife nin Lanzarote Marina sına bırakmıştık. 7 Kasımda tekrar gelerek hazırlıklara başladık. Lanzarote Marinanın Kanarya adalarının en emniyetli marinası olduğu söyleniyor, buralarda devamlı 15-25 knor kuzeyli rüzgarlar var, arada bir güneyden çok sert rüzgar geldiği söyleniyor, adalardaki marinalar hep kuzeyli rüzgarlara göre yapıldığından, mendirekleri aşan dalgalar bazı marinalarda tekneleri batırıyormuş. Finger (Parmak) pontonlar olduğundan marina içindeki 3 m lik gelgit tekneleri zorlamıyor sadece iskeleden karaya çıkmak bağlantı köprüsünün eğiminde dolayı zorlaşıyor. Marina Las Palmas gibi büyük bir şehirin yanında olmadığından deniz malzemesi bulmak Las Palmas kadar kolay değil ama yine de hemen herşey var.Buradan düzenlenen bir RORC yarışı var. Lanzarote Grenada arası. Ama pek fazla katılım sağlayamıyorlar.
Büyük bir süpriz olarak, bir dolu kitabın yazarı, ARC nin kurucusu, Cornell Oddesy yarışlarının da kurucusu Jimmy Cornell 3 gün için 3 adet konferansla buraya gelmişti. Konular: Atlantik geçişi ve sonrası,Pasifik; Climate Change ve Q&A (Soru cevap), toplam 8 saat hem kendisini dinledik, sorular sorduk, kitaplar imzalattık. Büyük deneyim sahibi bir denizci.
15 günlük bir hazırlıktan sonra yola çıktık, Lanzarote den Cape Verde, Mindelo 1000 mil, yani Las Palmas tan 200 mil fazla.
İlk gün çok yağmurlu idi, yağmur iki gün devam etti, önümüzde giden şimşekli bir boradan kaçmak içinde ayrıca bir dolu zigzag yaptık, bu adaların etrafında kuzeyden gelen rüzgarın adaya çarpmasıyla oluşan ve mevcut rüzgarla birleştiğinde 40 knotlara çıkan Acceleration zone denen bölgeler var, bir kaç mil akıntıda olunca bayağı tehlikeli durumlar oluşabiliyor, adadan 2-3 mil açıkta başlayıp 10 milden sonra bir şey kalmıyor. Yeterince açıldık artık bitti derken bir tanesine tam arma yakalandık az daha broç yaşacaktık. (Kıssadan hisse: Pilot kitaplar çok önemli , yeni yerleri gezenlerde mutlaka olmalı ve satır satır da okunmalı).
Rüzgar tahminleri sadece tahmin, bu geçişte rüzgar tam pupanın her iki tarafında 30 derecelerde geldi, ana dalga 8 sn de bir sancak kıç omuzluktan diğer dalga ise iskele kıç omuzluktan 12-13 sn de bir ve daha yüksek geldi, dalgalar genelde 2 m (Orta yüksekliği) ama iskeleden gelen bazen 3 m yi buldu, bazen üstüste çakışıyorlar ve o zaman tekne savruluyor, 30-35 derece yatıyor ve otopilot düzeltene kadar iki S çizip kendine geliyor, bu arada tersten dolan anayelken tekrar düzeldiğinde büyük bir patlama yaşanıyor, geceleri bu patlamalar insanı irkiltiyor. Önceleri Cenoa yı gönderle açtığımız  ve kavança yumuşatıcımıza (Ben de Walder Bumba var) güvenerek ayı bacağında gidiyorduk. Bazı denizciler preventer kavança önleyici olarak bumbayı başından en öne koç boynuzuna bağlayarak arkaya getiriyorlar, ben de öyle yaptım ama sert bir rüzgarda kilidi kırınca vaz geçtim. Bazı denizciler de bumbayı 2-3 yerden bağlayın diyor ama tehlike anında hemen açılması gerekebileceğinden bana çok uygun gelmiyor. Nasıl gidip çözeceksin veya her birine ayrı makara sistemi yapmak lazım.
Zaten sondan bir önceki gece, yine sert rüzgar olduğu bir zaman saat 02.00 gibi önden gelen bir kırılma sesiyle irkildik, baktığımızda gönderin bir ucunun boşta sallandığını ve cenoa nın ters sarılarak balon yaptığını gördük, kafa lambasını takarak emekleyerek öne gittiğimde direkteki gönder rayının bir parçasının kırılmış olduğunu gördüm, bağlantıları çözüp gönderi güverteye yatırdım her iki ucundan bağlayarak emniyete aldım, yine emekleyerek havuzluğa gidip cenoanın iskota halatlarını çözüp toplayarak başa geldim bunları istiralyanın önünden 7-8 tur döndürüp furlingi gererek cenoanın yaptığı balonu açtım yine emekleyerek gelip iskotaları bağlayıp gerdik. Cenoa iskotalarım 3-4 tur fazla olduğu halde , genoa yı sarınca yine de tam olarak kapanmıyor, çok gerekirse iple sarıp kapayacağım. Dalgalı denizde istiralya önünde çalışmak hem tehlikeli hem yorucu idi. Bu arada emekleyerek havuzluğa gelirken, kafa ışığıma geldiğini sandığım ve tekne yanında yüzen koca koca kalamarların kırmızı gözlerinin seni takip etmesi de epeyi korkutucu idi. (KH: Kafa ışığım şarjlı ve büyük işimi gördü size de iyisinden birkaç tane bulundurmanızı tavsiye ederim, ayrıca mutlaka bir çift dizlik alıp havuzlukta kolay ulaşabileceğim bir yere koyacağım,)
Bu geçişte günde ortalama 136 mil yapmışız, geceleri mutlaka hava iyi olsun olmasın, ana yelken 2. Camadan ve cenoa 5 tur sarılı oluyor, geceleri İngilizlerin gale veya daha serti squall dedikleri sağanak ve boraları göremiyoruz, gündüz görüp yelkenleri küçültüyoruz ama gece eğer hava kapalıysa ki genelde öyleydi, göremiyoruz, radar açınca bunları görüyoruz ama çok amper çektiğinden sadece hava çok kötü olduğunda radarı açtık.
Aldığımız hava tahminlerine göre, 90 millik yolumuzun kaldığı Mindelo ya varmadan önce, son gün , sakin bir hava olacaktı  bizde yevaş gidip yolda oyalanırız diyorduk ama çok sert rüzgarlarla karşılaştık ve çok hızlı gitmeye başladık, cenoa yı sarsakta tam kapanmadığından 1,5 m açık kaldı, ana yelkeni kapadık ama akıntıyla beraber  bu vaziyette bile saatte 5 mil yol yapmağa başladık ve gece yarısı vardığımız Mindelo açıklarında 5 saat bir doğu bir batıya giderek  sabahın olmasını bekledik.
Cape Verde Mindelo marina bir kaç iskeleden oluşan basit bir marina, burda Atlantik geçecekler ve bu amaçla gelip buraya çakılanlar var. Cabo Verde (asıl adı) Mindelo hakkında Noonsite ta yazılanlarla bir alakası yok, girişte hiçbir problem yaşanmıyor, tekne evrakları ve pasaport yeterli gereisini orada hallediyorsunuz, 5 € giriş bedeli, en önemlisi adalara giriş yapılacak yerler belli ve mutlaka oralardan girilmeli (Port of Entry), deniz yüzünden başka bir ada veya koydan gelseniz bile söylenmemeli, bu konuda çok hassaslar. Marinada kazıkçı bir deniz dükkanı var, gönderimin koptuğunda kaybolan 8 cm lik pimini 240 TL ye yaptı. Şehirde ki marketlerde ancak temel ihtiyaç maddeleri var, alışveriş işi Kanaryalarda bitirilmeli. Halk fakir ve onurlu, satıclar askıntı olmuyor, hırsızlık vs duymadık, Noonsite  da bu konudaki yazılanların hiçbirine ne şahit olduk ne de duyduk.
Burada hergün 3-5 tekne geçişe başlıyor, arkadaşları korna ve düdüklerle uğurluyorlar, bazıları da sessiz sedasız gidiyor.
Biz, Fransız Teo Katamaranı (Özlem Hn., eşi Jan ve oğulları Teo) ve İzlandalı Lara Croft teknesiyle beraber geçişe başlayacağız, hepimizde uydu telefonu var ve her sabah 10 da birbirimize konum atacağız.
Hergün yazmaya çalışacağım.
Selam sevgiler
Aygün Özçer
Sema-Aygün Özçer
S/Y ALBATROS
  • IP logged
YOLO
You Only Live Once

  • *
  • İleti: 1062
Hoş geldiniz. Tebrik ederim.
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

  • *
  • İleti: 1631
Geçmiş olsun . Hoşgeldiniz. Fotoğraf , video da rica etsek zahmet vermiş olmayız umarım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Hoş geldiniz, tebrikler.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 439

Hoşgeldiniz.
  • IP logged
Her hata bir ders, ne hata biter ne de ders.(Mevlanadan denizcilere)

  • *
  • İleti: 87
Sevgili Dostlar tekrar merhaba,
Hoşgeldin dileklerine teşekkür ederiz. Siteye resim, video yüklemeyi bilmiyorum, öğreneceğim, Bülent Büyükdağ kardeşimden yardım isterim, bir de o işlere eşim bakıyor, ben resim çekenlerden de değilim, ondan rica edeceğim.
Devam edeyim, Mindelo da 4 gün hazırlıktan sonra öğleden sonra 15.30 gibi yola çıktık, aldığımız hava raporlarına göre 2. Ve 3. Gün hava kalacak, gerçekten de öyle oldu, sağolsun Bülent ve Suat Kaptan bu geçişte hava durumu konusunda beni yalnız bırakmadılar, onların tavsiyesiyle kuzeyde oluşan havanın etkisinden kaçmak için güneye 2 derece indik, daha uygun havalarla karşılaştık; asimetrik balon ve cenoayı gönderle beraber açtık, bir ara o da yetmedi motorla yol aldık.
 Otopilot, AIS, chartplotter, radyo, buzdolabı ve göstergeler devamlı açık, böyle olunca 560 W güneş panelleri ve rüzgar türbinim gündüzleri yetiyor (yaklaşık 20 amper devamlı sarfiyat var, dalga çoğalınca otopilota daha çok iş düşüyor ve 25 amperleri buluyor) ama gece olunca aküler bunlara yetişemiyor, gündüz de hava kapalı olunca yine yetmiyor, gerçi rüzgar türbinim, rüzgarın devamlı ve çok olmasından dolayı hayatının amperini verdi ama yine de her gece  ya jeneratörü, hava iyice kalmışsa da motoru  1200 devirde 3-4 saat çalıştırmak zorunda kaldık. Yine de ikisi Milazzo da kaynayan Bosch akülerin diğer ikisi yol bitiminde kaynayıp sıfırladılar.(Bir daha Bosch a bulaşmam).
Atlantik geçişinde de, aynı Cabo Verde geçişi gibi, hem 160 dereceden hem de 110 dereceden iki ayrı dalga vardı, 1000 mil yani yolun yarısına gelene kadar çok konforlu bir geçiş olmadı, yandan gelen yüksek dalgalar havuzlukta bile devamlı bağlanmamızı ve dikkatli oturmamızı gerektirdi. Tekne devamlı ard arda iki  S çizdi. Yola beraber çıktığımız teknelerden katamaran olanı kuzeye doğru çıktı ve çok hava yedi, Mindelo da konuştuğumuzda çok rahat ayıbacağı (yabancılar papillion-kelebek diyor) yaptığını söylüyordu ben de yelken terslemiyor mu diye soruyordum, o da “o kadar olur” diyordu, 6. Gün sonunda, sert  gelen bir rüzgar sonunda yelken terslemiş ve istemsiz kavança sonunda bumbayı tutan pimi kırılmış, bumba neyseki güverteye bir yerleri kırmadan düşmüş epey sıkıntı çekmişler, artık sadece genoa ile gittikleri haberini aldık, biz de ana yelkenin terslemesine dayanamayıp, 5 günde ana yelkeni kapamıştık, yeterli rüzgar olduğundan sadece cenoayı açıyoruz. Bu arada 2 sene önce Astipelya da karşılaştığımız Ekber Levent reise geçişlerde en çok ne kırılıyor diye sorduğumda bumba pimi demişti, ben de 6 adet bu pimden yedeklemiştim, buna rağmen ana yelkenin patlama sesine dayanamadık, iki yerden preventer bağladım yine de tersledi.
Beraber yola çıktığımız İzlandalı kardeşler 5. Günün sonunda bizden 200 mil uzaktaydılar, diğeri ise 100 mil uzaktaydı, yani ne kadar beraber çıksanız da teknelerin tipleri, büyüklükleri ve tercihlerinden dolayı hemen herkes bir yerlere dağılıyor. 6. Günün gece yarısı tam önümüze çıkan Japon açık deniz balıkçı teknesi haricinde  bazen 3-4 gün AIS, hiçbir gemi ekosu göstermedi (100 mil etrafı gösteriyor), balıkçı teknesi balık avladığından telsiz çağrılarımıza da yanıt vermedi, dümen kırarak 3 mil açığından geçtik, iyi ki her saat başı kalkıp etrafı gözlüyoruz.
Açık denizde fazla uyaran olmadığından, insan hemen taş devri ayarlarına dönüyor, ışık açınca etrafı görmek zor olduğunda hava aydınlıkken, saat 6 gibi, karanlık olmadan akşam yemeğini yiyorduk ve saat 19.30 da hemen uykumuz geliyor ve birimiz genelde ben uyumağa çalışıyorduk, hiç kamarada yatamadık, yatanlara da hayret ediyorum, bu iş için ayarladığımız sancak arka kamara, arkasında devamlı çalışan otopilotun sesi, teknenin her yerinde gelen gıcırtı sesleri ve yandan vuran dalganın sesiyle bence uyunabilecek bir yer değil, ikimiz de hep güvertede yattık. İlk on gün Kanaryalardan gelen soğuk akıntının da etkisiyle kazak, polar vs daha sonra sadece kazakla uyuduk. Sabahta gün doğmadan kalkıyorduk, gece saat 24 e kadar Sema, sonra ben nöbet tutuyordum, bu düzen yol boyunca böyle devam etti. Zorlanan olursa diğerini kaldırıyordu. Biraz yorucu ama rutine binince, alışılıyor. Okyanusun dalgaları ve gün batımları harika. Denizci arkadaşımız Gülin Bozkurt “Okyanus alışkanlık yapar” diyordu, hala özlüyoruz.
9. günün gecesi yine ters bir rüzgarla gönder rayımızdan 30 cm lik bir parça daha koptu yine aynı şekilde emekleyerek git, gönderi neta et gel,  bu sefer cenoa balon yapmadı, ona sevindik, hepte gece oluyor, dalga çok olduğundan bu sefer çift emniyet kemeri ile gittim. Bu arada, benim can halatlarımın (Jackline)  bir ucu mataforamın ortaya yakın bölümüne diğer ucu önde staysailin ayağına bağlı yani her ikisi de teknenin ortasına yakın bir yerde, eskiden ben de arka ucu koçboynuzlarına bağlıyordum ama okuduklarımdan ve gördüğüm videolardan, denize düşenlerin tekneye bağlı olsalar bile teknenin yol almasından dolayı kafalarının suya girmesiyle boğulma ve yine aynı şekilde teknenin yol alması dolayısıyla sürtünmeden dolayı oluşan büyük güçlerce kemer karabinalarının açıldığını öğrendim, hatırlarsanız iki sene önce, Pasifikte Dünya yarışında tekneden düşen İngiliz bir denizci 36 dakikada sudan çıkarıldığı halde boğulmuştu, bu kişi emniyet kemeri ile bağlı olduğu halde kemerinin karabinasındaki yassı çeliğin, koç boynuzuna takılmasıyla oluşan güce dayanamayıp, eğilip, açılmasıyla tekneden uzaklaşmış, hemen farkedilip, hepsi profosyonel olan ekip tarafından, dönülüp alınmasına rağmen boğulmuştu. . Öncelikle düşmeyi önlemek lazım, zaten dalgalı bir gecede denize düşen birini bulmak ve denizden çıkarmak imkansıza yakın. Epey tecrübeli bir denizci arkadaşım herkes yana bağlıyor diye buna karşı çıktı ama benim fikrimce benim sistemimin daha güvenli olduğunu savunuyorum. Ayrıca bu gidişimde yassı olan jackline ları da artık yanda olmadığından ve üstüne basılmadığından, havada gittiğinden normal halata çevireceğim, çünkü emniyet kemerlerinin karabinaları yandan çekildiğinde kolay çalışmıyor, yani sen başa veya arkaya giderken senle beraber gelmiyor devamlı çekiştirmek gerekiyor, emniyet kemerine de normal yuvarlak çelikten karabina koyacağım. (Lütfen bunu ayakta yürüyerek giderken denemeyin iyice eğilmiş veya emekleyerek giderken çekmeyi deneyin).
Bu yola gideceklere bir tavsiye de tekne içinde hemen her yere tutamak koyun, ben tekne içine her yere paslanmaz çelik çeşitli uzunlukta tutamaklar monte ettim,  masa kenarı, dolap yanı, master kabin içi vs . sallanan bir teknede bunlar elzem, bir de tüm dolaplara, kilidi sağlam olup olmasın, sürgü kilit taktım, buzdolabı, harita masası gibi yatay olanlara bile. Farş tahtalarını da kendimce emniyete aldım. Yani tekne içinde oraya buraya uçacak birşey kalmadı. Depo olarak kullandığımız iskele kamarada da malzemeleri ve yedek yelkenleri ağlarla emniyete aldım.
Okyanus kendi bulutunu kendi yaratıyor, yani bulutlar burdaki gibi bir yerden gelip bir yere doğru gitmiyorlar, sabah bulut yok birden heryer bulut olup rüzgarla batıya gitmeğe başlıyorlar.
Devam edeceğim
Selam sevgiler
Aygün Özçer
  • IP logged
YOLO
You Only Live Once

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Yeniden merhaba abi.
Yalnız okyanus için değil bizim gibiler için de lazım bilgiler.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Bu arada sayenizde ben gidemediysem de sesim ilk kez okyanusun ortasına ulaştı. Bu da bir adım sayılır.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git