Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#135: 09 Kasım 2017, 22:30:30
Cahilken dünyanın rengine kanıp, farkına varınca da vazgeçememek gaflete düşmek mi oluyor?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Nuri Reis tekrar açıkladıktan sonra kendime pes diyorum bir şey bu kadar ters anlaşılır...
Ama dünyanın rengi de güzel be, insanın hep kanası geliyor...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#136: 09 Kasım 2017, 23:02:31
İnsanı tarif eden sıfatlar, Nuri Reis’in dilbilimi eğitmeni olması nedeniyle soru cevaplı bir ders havasında anlatılıyor. Bahsedilen sıfatlar (bana göre insanı tarif eden değil de ayırt edenlerdir), dilbilim çerçevesinden incelendiği için referanslar da “sözlüklerden” oluşuyor. Bilimsel tartışmaların dayandığı neden sonuç ilişkisi göz önüne alınırsa sıfatların sözlüksel anlamları, gelinen sonuç kısmıyla daha çok ilgili diye düşünüyorum. Nedenlerine inildiğinde işin içine biyoloji, psikoloji, nöroloji, antropoloji ve sosyoloji bilimleri giriyor. Birçoğumuz sonuç hakkında fikir beyan ederken Oğuzhan Reis güzel bir yerden girip neden konusunda fikir belirtti. Ama sanırım tam anlaşılamadı. Bahsettiği gibi, İnsan gibi doğar doğmaz bakıma muhtaç bir varlığın besin zincirinin tepesinde bulunması bize asıl ipucunu veriyor. Bizi diğer canlılardan ayıran ve en güçlü hale getiren faktörlerin baş sorumlusu, tabi ki beynimiz. Antropoloji, insanı alet kullanabilen tek canlı olarak tanımlar. Deneysel Psikolojinin babası ve filozof Wilhelm Wundt ise, “İnsan düşünen hayvandır” diye tanımlar. Bu tanım özellikle din çevrelerince rencide edici bulunmuş. Düşüncelerimizin kaynağı olan, aletleri, araçları, bilimi icat eden beynimizin, yapısı, büyüklüğü, hücre sayısının çokluğu ve birbirleriyle güçlü etkileşimleri, diğer canlılardan üstün ve farklı olmamızı sağlayan en önemli parametreler. Bizi en fazla farklılaştıran ise beynimizin yüzeyini kaplayan, ve düşünmemizi sağlayan korteks denilen kıvrımlı bölümü. İnsandan sonraki en zeki canlı olan şempanzenin korteksi açıldığı zaman bir A4 kağıdı büyüklüğünde olurken insan korteksi bunun 4 katı kadar büyük… Zeka değerleri üstel olarak arttığından "Homo sapiens sapiens" olarak en yakın rakibimize nasıl fark attığımız ortadadır. Bu özellikler, bizi besin zincirinin tepesine getiren değil orada tutan ve yerimizi pekiştiren özelliklerimiz. Bizi tepe noktasına getiren ise beynimizin daha alt katmanlarında yatan temel ihtiyaçlarımızı, dürtü ve iç güdülerimizi kontrol eden bölümüdür. Bu bölüm sadece primatlar ve diğer memelilerle değil, güvercin gibi bazı kanatlılara olan benzerliklerimizi de içeriyor. (4 yaşından beri Almanya’da yaşayan Bochum üniversitesinde Nöropsikoloji Profesörü olan Onur Güntürkün’ün insan davranışları ile ilgili araştırmaları çok ilginçtir.) Bilimsel araştırmalar ışığında, insanı tek başına tarif etmese de onu diğer canlılardan ayırt etmemize yardımcı olan sıfatlar, taaa homo sapiens öncesi dönemde beynimizde gelişti.  Düşünen beyin, aynı zamanda  ben duygusunun ve dolayısıyla egonun kaynağı oldu. Duygu ve düşüncelerimiz de içgüdü ve dürtülerimiz de beynimizin fonksiyonları olarak ortaya çıktı. Hayatta kalabilmeye programlanmış beyin, avcı toplayıcı insan döneminde  sosyal yaşamı oluşturmak için kıskançlık, gurur, haset, kibir,  utanç vb. sıfatları oluşturdu. Bu sıfatlar yine Oğuzhan’ın söylediği gibi DNA’lara işlendi. Bu sıfatlar sayesinde insan binlerce yıl hayatta kalmayı başararak zincirin tepesine çıktı.

Evrimsel Psikoloji, bu nedenleri araştıran bir bilim dalı. Mesela evrimsel psikolojiye göre kıskançlık, eşleri dışarıdan gelecek olası tehditlere karşı ikaz eden, uyum sağlayıcı bir tepkidir. Eşini korumak ve ona sahip çıkmak için bir araç olarak görülen kıskançlık insanoğlunun yazılımındaki bir “hata” olmaktan çok, evrimleşmiş bir “donanım özelliğidir”. Atalarımızdan birisi avlanmak için bir alet icat ettiğinde, diğerleri ona haset etmeselerdi daha iyi aletleri geliştiremeyecekler, rekabete giremeyeceklerdi. Topluluğa faydalı işler yaptıkça daha çok kabul edildiğini anlayan beyin, gururu geliştirdi. Gurur duymak içinse daha faydalı olmaya çalıştı. Homo sapiens sapiens yani düşündüğünün üstüne düşünebilen insan, bir yerde hazıra konmuş oldu.  Felsefeyi, Etiği ve Dini keşfedince de bu sıfatları “tu kaka” ilan etti.  Bana göre bu sıfatların bilincinde olan ve bunları kontrollü yaşayabilen insan başarılı olan insandır. Beyin faaliyetleri çoğunlukla elektriksel ve kimyasal reaksiyonlardır. Bu sıfatları harekete geçiren beyin fonksiyonlarımız, binlerce yıldır beynimizin ihtiyacı olan tepkimeleri tetikliyor. Bundan sonra da bu tetiklemeye ihtiyacımız var.
Saygılarımla 

  • IP logged
« Son Düzenleme: 09 Kasım 2017, 23:06:17 Gönderen: Mücahit Karabaş »

n

nuri_kongur

Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#137: 09 Kasım 2017, 23:45:48
Birinci söz; "Cahildim dünyanın rengine kandım". (Neşet Ertaş)
İkinci söz; "Ana ben cahilim, çekemem kahır" ( Bir Eğin Türküsünden)
Üçüncü söz ; "Beş kitap okusan ne fayda, fakirsin, fakirsen cahilsin"( Suha Arın'ın ünlü Tahtacı Fatma belgeselinde, Antalya dağlarında yaşayan bir Tahtacı Alevisi'nin sözü, dışarının kendilerine bakışını anlatırken)

Buyurun efendim.

İbn Haldun'un medeniyet tasarımı ve insan adlı makalenin linki  şurda dursun  http://www.islamiarastirmalar.com/upload/pdf/85337751602d6a6.pdf

Bülent reisim, "Cahil" kavramının içinde inat, acelecilik, ene-süper ego, çabuk sinirlenme vardır. Bu sayılanlara başka şeyler eklenebilir. Bunların hiç birisi harfleri yorumlamak ile ilgili değildir. İlk iki misal, cahil kavramını bir yerden açıklıyor. Neşet Ertaş muhtemelen gençliğine atıfta bulunmakta. Türküde ise çabuk sinirlenme, ego ve hoş görüsüzlük var. Bunlar dediğim gibi hep cahil kavramının içindedir ve aynı lisanı konuşmuş oluruz. Yani Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe konuşmuş oluruz.
Sonuncusu ise maalesef çok acınası bir durum. Lisan açısından diyorum. Şimdi Dilde kavramın tarihine ve toplumdaki genel kabul görmüş anlamına bakarak bir şeyler söyleyebiliriz.
Sonuncu örnekteki kadın , cahil kavramını kendi elinde olmayan veya kendi seçimi olmayan sebepler ile aşağılanma aracı  kullanıldığından şikayetçi. İnsanın kendisini geliştirmesi kendi elinde ve seçimindedir. Yani bir kişi hiç eğitimi olmayan ailenin elinde doğmuştur ama kendisi önüne gelen imkanları en iyi şekilde değerlendirerek kendi tekamülünü yaşamı içinde tamamlar. Ya da kendisini yetiştirmemeyi seçer ve ham olarak kalır. Bunlar kendi kararımızdır. Zengin olmak sadece bizim kararımız değildir. Kimine aileden para pul kalır, kimine Allah yürü ya kulum der nereye el atsa parayı kürekle kazanır , kimiside neye el uzatsa kurur.
Kadının şikayeti eskiden toplumun değer yargısına göre üstünlük asabiyet veya hars denen kişinin kendisini yetiştirmesine bağlı iken, şimdi bu irade devre dışı bırakılmış ve iş maddiyata dökülmüş. Amiyane tavırla "paran kadar adamsın" kadın bundan şikayetçi.
O kavramın tarihine bakalım, yani kapitalizmin. Batı toplumlarında toplum bazı kişilerin doğuştan üstün olduğuna inanır. Şimdilerde bu daha az savunulur gözükse de, ki karşı çıkanlar kilise karşıtı insanlardır genelde, işin aslı maalesef hala öyledir. Eskiden doğuştan gelen üstün, kont, lord, kral, sir, leydi, prens, prenses vardı. Yani kendisi ne kadar rezil olursa olsun , atasından aldığı kandan dolayı üstündü avamdan. Sonra bunlara burjuva sınıfı eklendi. Onlar da aşırı zenginleşerek kendi üstünlüğünü ilan ettiler. Bunun için sağlam temeller kurdular. Mesela bütün çocuklar Pamuk Prensesi bilir, asıl adı Snow White-Kar Beyazı'dır. Bütün çocuklar şirinleri bilir ve sever. Küçükten onların doğruları ile yetişen nesiller zamanla üstünlüğü Asabiyet veya Hars'da değil şimdilerde böyle para-mal-mülk de görüyor. Allahtan doğuştan gelen üstünlüğe Türkiye'de henüz o kadar iltifat edilmiyor.

Biz yine dile dönecek olursak, konumuzdaki kavram olan "cahil" anlamının çok dışında "kişinin kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı aşağı seviyede kabul edilmesi" anlamında kullanılıyor. Bu anlamı ile batı dillerindeki Avam-Serf anlamında kullanılmakta. Bu anlamı bizim dilimizde yok ve modernleşme- kapitalistleşme sürecinde topluma nüfuz etti. Ne varki yeni bir kelime ile anlatılması gerekirken herkesin bildiği kelimenin anlamı bozuldu. Çünkü "cahil" kavramı hakikati red eden demek ve ilk red edilen hakikat , şeytanın üstünlüğün bilmekte olduğu hakikatini red edip, üstünlüğün yaratılışta olduğu yanlışına inat ile sarılması. Şeytan ateşten yaratılmıştır, beşer ise çamurdan. Şeytan kibirlenir ve secde etmeyi red eder. Adem eşyaların adını söyler ve melekler önünde secde eder. Bu üstünlüğün "bilmekte " olduğunun tartışılamaz kabulüdür. Görüldüğü gibi " cahil " kavramı son örnekte ters yüz olmuş. İşte ben buna Türklerin kullandığı kelimeler ile İngilizce konuşmak diyorum. Bu "Türkilingzce" milletin başının belası oldu. Yani Türkçeye sadık kalan, dilin dinamiklerine sadık kalan bir kişi, Türkilingzce konuşan birisi ile konuştuğunu sanır ve hiç birşey konuşmadan ayrılırlar. Bu o kadar büyük bir tehlike ki hem Tevratta hem mitolojide ele alınmıştır. Babil Kulesi efsanesi ve Cofusion of the Languages bu konuyu işler. İnsanların birbirini anlamadıklarını, daha da ötesi anlamadıklarını fark etmediklerini ve bu yüzden kavgaya tutuşup kuleyi inşaa etmeyi terk ettiklerini anlatır bize. ilgilenenler için İngilizce linkini veriyorum , bunun gibi binlerce kaynak vardır http://blog.world-mysteries.com/science/the-tower-of-babel-and-the-confusion-of-tongues/ . Babil kulesi efsanesi için Türkçe kaynak http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/babil-kulesi-319 .
Özetlersek: İlk iki örnek Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe verilmiş . Sonuncu örnekte senin eklediğini de hesaba katarak , kadın kapitalizmden muzdarip. Kendisi kavramın farkında , Beş kitap örneğini ondan vermiş. Ama kendi muhataplarını anlamıyor. Kadına farkında değil ama Türkilingzce'den anlamıyor. Yani Türklerin Kullandığı kelimeler kullanılmakta ama bir Türkün değil İngilizin kuracağı cümleyi duyuyor ve buna anlam veremiyor. Çünkü "fakir olan cahil " değildir.
İsteyen en başta verdiğim İbn Haldun ile ilgili makaleyi okuyabilir.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 09 Kasım 2017, 23:48:04 Gönderen: Nuri Kongur »

n

nuri_kongur

İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#138: 10 Kasım 2017, 00:05:13
Allah Allah Tapatalk programında sadece son cümle görünüyor. Ama alıntı yapınca bütün yazdıklarım görünüyor. Yeniden yolluyorum bakalım ne olacak. Lütfen kusura bakmayın.

İbn Haldun'un medeniyet tasarımı ve insan adlı makalenin linki  şurda dursun 

Bülent reisim, "Cahil" kavramının içinde inat, acelecilik, ene-süper ego, çabuk sinirlenme vardır. Bu sayılanlara başka şeyler eklenebilir. Bunların hiç birisi harfleri yorumlamak ile ilgili değildir. İlk iki misal, cahil kavramını bir yerden açıklıyor. Neşet Ertaş muhtemelen gençliğine atıfta bulunmakta. Türküde ise çabuk sinirlenme, ego ve hoş görüsüzlük var. Bunlar dediğim gibi hep cahil kavramının içindedir ve aynı lisanı konuşmuş oluruz. Yani Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe konuşmuş oluruz.
Sonuncusu ise maalesef çok acınası bir durum. Lisan açısından diyorum. Şimdi Dilde kavramın tarihine ve toplumdaki genel kabul görmüş anlamına bakarak bir şeyler söyleyebiliriz.
Sonuncu örnekteki kadın , cahil kavramını kendi elinde olmayan veya kendi seçimi olmayan sebepler ile aşağılanma aracı  kullanıldığından şikayetçi. İnsanın kendisini geliştirmesi kendi elinde ve seçimindedir. Yani bir kişi hiç eğitimi olmayan ailenin elinde doğmuştur ama kendisi önüne gelen imkanları en iyi şekilde değerlendirerek kendi tekamülünü yaşamı içinde tamamlar. Ya da kendisini yetiştirmemeyi seçer ve ham olarak kalır. Bunlar kendi kararımızdır. Zengin olmak sadece bizim kararımız değildir. Kimine aileden para pul kalır, kimine Allah yürü ya kulum der nereye el atsa parayı kürekle kazanır , kimiside neye el uzatsa kurur.
Kadının şikayeti eskiden toplumun değer yargısına göre üstünlük asabiyet veya hars denen kişinin kendisini yetiştirmesine bağlı iken, şimdi bu irade devre dışı bırakılmış ve iş maddiyata dökülmüş. Amiyane tavırla "paran kadar adamsın" kadın bundan şikayetçi.
O kavramın tarihine bakalım, yani kapitalizmin. Batı toplumlarında toplum bazı kişilerin doğuştan üstün olduğuna inanır. Şimdilerde bu daha az savunulur gözükse de, ki karşı çıkanlar kilise karşıtı insanlardır genelde, işin aslı maalesef hala öyledir. Eskiden doğuştan gelen üstün, kont, lord, kral, sir, leydi, prens, prenses vardı. Yani kendisi ne kadar rezil olursa olsun , atasından aldığı kandan dolayı üstündü avamdan. Sonra bunlara burjuva sınıfı eklendi. Onlar da aşırı zenginleşerek kendi üstünlüğünü ilan ettiler. Bunun için sağlam temeller kurdular. Mesela bütün çocuklar Pamuk Prensesi bilir, asıl adı Snow White-Kar Beyazı'dır. Bütün çocuklar şirinleri bilir ve sever. Küçükten onların doğruları ile yetişen nesiller zamanla üstünlüğü Asabiyet veya Hars'da değil şimdilerde böyle para-mal-mülk de görüyor. Allahtan doğuştan gelen üstünlüğe Türkiye'de henüz o kadar iltifat edilmiyor.

Biz yine dile dönecek olursak, konumuzdaki kavram olan "cahil" anlamının çok dışında "kişinin kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı aşağı seviyede kabul edilmesi" anlamında kullanılıyor. Bu anlamı ile batı dillerindeki Avam-Serf anlamında kullanılmakta. Bu anlamı bizim dilimizde yok ve modernleşme- kapitalistleşme sürecinde topluma nüfuz etti. Ne varki yeni bir kelime ile anlatılması gerekirken herkesin bildiği kelimenin anlamı bozuldu. Çünkü "cahil" kavramı hakikati red eden demek ve ilk red edilen hakikat , şeytanın üstünlüğün bilmekte olduğu hakikatini red edip, üstünlüğün yaratılışta olduğu yanlışına inat ile sarılması. Şeytan ateşten yaratılmıştır, beşer ise çamurdan. Şeytan kibirlenir ve secde etmeyi red eder. Adem eşyaların adını söyler ve melekler önünde secde eder. Bu üstünlüğün "bilmekte " olduğunun tartışılamaz kabulüdür. Görüldüğü gibi " cahil " kavramı son örnekte ters yüz olmuş. İşte ben buna Türklerin kullandığı kelimeler ile İngilizce konuşmak diyorum. Bu "Türkilingzce" milletin başının belası oldu. Yani Türkçeye sadık kalan, dilin dinamiklerine sadık kalan bir kişi, Türkilingzce konuşan birisi ile konuştuğunu sanır ve hiç birşey konuşmadan ayrılırlar. Bu o kadar büyük bir tehlike ki hem Tevratta hem mitolojide ele alınmıştır. Babil Kulesi efsanesi ve Cofusion of the Languages bu konuyu işler. İnsanların birbirini anlamadıklarını, daha da ötesi anlamadıklarını fark etmediklerini ve bu yüzden kavgaya tutuşup kuleyi inşaa etmeyi terk ettiklerini anlatır bize. ilgilenenler için İngilizce linkini veriyorum , bunun gibi binlerce kaynak vardır.
Babil kulesi efsanesi için Türkçe kaynak

Özetlersek: İlk iki örnek Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe verilmiş . Sonuncu örnekte senin eklediğini de hesaba katarak , kadın kapitalizmden muzdarip. Kendisi kavramın farkında , Beş kitap örneğini ondan vermiş. Ama kendi muhataplarını anlamıyor. Kadına farkında değil ama Türkilingzce'den anlamıyor. Yani Türklerin Kullandığı kelimeler kullanılmakta ama bir Türkün değil İngilizin kuracağı cümleyi duyuyor ve buna anlam veremiyor. Çünkü "fakir olan cahil " değildir.
İsteyen en başta verdiğim İbn Haldun ile ilgili makaleyi okuyabilir.

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Kasım 2017, 00:15:11 Gönderen: Nuri Kongur »

  • *
  • İleti: 989
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#139: 10 Kasım 2017, 00:18:02
Bu topiği ilgi ile takip ediyorum,bilgi edinme,kişisel gelişimim adına:)
İlgili ve bilgili olmadığım bir konu olduğu içinde okumakla yetiniyorum,fikir yazmaya bilgim yetmiyor:)

Bu konu ile mi alakalı merak ettiğim bir konu var,İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Yakinen tanıdığım kişi,Ekonomi profesörü,Üniversitelerde ders veren eğitimci.
Ama bu kişi iki ucunu bir yere getiremiyor ekonomik olarak,asosyal,içine kapanık,hobisi kitap okumak,saysam üç tane arkadaşı var,biri ben:)
Başka hiç bir hobisi yok,birde kendine aşık:)
İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Bu bahsettiğim kişinin karakteri nedir?
Konu dışı ise özür dilerim..
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Kasım 2017, 00:28:53 Gönderen: Ali Ünalan »
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

n

nuri_kongur

Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#140: 10 Kasım 2017, 00:19:24
İnsanı tarif eden sıfatlar, Nuri Reis’in dilbilimi eğitmeni olması nedeniyle soru cevaplı bir ders havasında anlatılıyor. Bahsedilen sıfatlar (bana göre insanı tarif eden değil de ayırt edenlerdir), dilbilim çerçevesinden incelendiği için referanslar da “sözlüklerden” oluşuyor. Bilimsel tartışmaların dayandığı neden sonuç ilişkisi göz önüne alınırsa sıfatların sözlüksel anlamları, gelinen sonuç kısmıyla daha çok ilgili diye düşünüyorum. Nedenlerine inildiğinde işin içine biyoloji, psikoloji, nöroloji, antropoloji ve sosyoloji bilimleri giriyor. Birçoğumuz sonuç hakkında fikir beyan ederken Oğuzhan Reis güzel bir yerden girip neden konusunda fikir belirtti. Ama sanırım tam anlaşılamadı. Bahsettiği gibi, İnsan gibi doğar doğmaz bakıma muhtaç bir varlığın besin zincirinin tepesinde bulunması bize asıl ipucunu veriyor. Bizi diğer canlılardan ayıran ve en güçlü hale getiren faktörlerin baş sorumlusu, tabi ki beynimiz. Antropoloji, insanı alet kullanabilen tek canlı olarak tanımlar. Deneysel Psikolojinin babası ve filozof Wilhelm Wundt ise, “İnsan düşünen hayvandır” diye tanımlar. Bu tanım özellikle din çevrelerince rencide edici bulunmuş. Düşüncelerimizin kaynağı olan, aletleri, araçları, bilimi icat eden beynimizin, yapısı, büyüklüğü, hücre sayısının çokluğu ve birbirleriyle güçlü etkileşimleri, diğer canlılardan üstün ve farklı olmamızı sağlayan en önemli parametreler. Bizi en fazla farklılaştıran ise beynimizin yüzeyini kaplayan, ve düşünmemizi sağlayan korteks denilen kıvrımlı bölümü. İnsandan sonraki en zeki canlı olan şempanzenin korteksi açıldığı zaman bir A4 kağıdı büyüklüğünde olurken insan korteksi bunun 4 katı kadar büyük… Zeka değerleri üstel olarak arttığından "Homo sapiens sapiens" olarak en yakın rakibimize nasıl fark attığımız ortadadır. Bu özellikler, bizi besin zincirinin tepesine getiren değil orada tutan ve yerimizi pekiştiren özelliklerimiz. Bizi tepe noktasına getiren ise beynimizin daha alt katmanlarında yatan temel ihtiyaçlarımızı, dürtü ve iç güdülerimizi kontrol eden bölümüdür. Bu bölüm sadece primatlar ve diğer memelilerle değil, güvercin gibi bazı kanatlılara olan benzerliklerimizi de içeriyor. (4 yaşından beri Almanya’da yaşayan Bochum üniversitesinde Nöropsikoloji Profesörü olan Onur Güntürkün’ün insan davranışları ile ilgili araştırmaları çok ilginçtir.) Bilimsel araştırmalar ışığında, insanı tek başına tarif etmese de onu diğer canlılardan ayırt etmemize yardımcı olan sıfatlar, taaa homo sapiens öncesi dönemde beynimizde gelişti.  Düşünen beyin, aynı zamanda  ben duygusunun ve dolayısıyla egonun kaynağı oldu. Duygu ve düşüncelerimiz de içgüdü ve dürtülerimiz de beynimizin fonksiyonları olarak ortaya çıktı. Hayatta kalabilmeye programlanmış beyin, avcı toplayıcı insan döneminde  sosyal yaşamı oluşturmak için kıskançlık, gurur, haset, kibir,  utanç vb. sıfatları oluşturdu. Bu sıfatlar yine Oğuzhan’ın söylediği gibi DNA’lara işlendi. Bu sıfatlar sayesinde insan binlerce yıl hayatta kalmayı başararak zincirin tepesine çıktı.

Evrimsel Psikoloji, bu nedenleri araştıran bir bilim dalı. Mesela evrimsel psikolojiye göre kıskançlık, eşleri dışarıdan gelecek olası tehditlere karşı ikaz eden, uyum sağlayıcı bir tepkidir. Eşini korumak ve ona sahip çıkmak için bir araç olarak görülen kıskançlık insanoğlunun yazılımındaki bir “hata” olmaktan çok, evrimleşmiş bir “donanım özelliğidir”. Atalarımızdan birisi avlanmak için bir alet icat ettiğinde, diğerleri ona haset etmeselerdi daha iyi aletleri geliştiremeyecekler, rekabete giremeyeceklerdi. Topluluğa faydalı işler yaptıkça daha çok kabul edildiğini anlayan beyin, gururu geliştirdi. Gurur duymak içinse daha faydalı olmaya çalıştı. Homo sapiens sapiens yani düşündüğünün üstüne düşünebilen insan, bir yerde hazıra konmuş oldu.  Felsefeyi, Etiği ve Dini keşfedince de bu sıfatları “tu kaka” ilan etti.  Bana göre bu sıfatların bilincinde olan ve bunları kontrollü yaşayabilen insan başarılı olan insandır. Beyin faaliyetleri çoğunlukla elektriksel ve kimyasal reaksiyonlardır. Bu sıfatları harekete geçiren beyin fonksiyonlarımız, binlerce yıldır beynimizin ihtiyacı olan tepkimeleri tetikliyor. Bundan sonra da bu tetiklemeye ihtiyacımız var.
Saygılarımla
Mücahit reis, aşağıdaki resmi şimdilik buraya kayıt edelim , daha uygun vakitte kastımı açıklarım.




Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#141: 10 Kasım 2017, 02:00:46
sevgili Nuri reis,

sizin ilginizi çekecek bir sözcük var. ' mütedeyyin ' . Sözlük anlamı dinine bağlı olarak geçiyor. Ben ve benim yaşadığım sosyal çevrede bu sözcük evrildi. uzun uzun yazarım ama, gerçek dindar anlamında kullanılıyor artık. Siz ve sizin gibi tanıdığım kimi dostlar buna güzel örnek kişilikler.

Ancak , kendisini namuslu , iyi insan göstermek isteyen , ama aslında öyle olmayan, her türlü sapkın fikir ve eylemini kendisini 'dindar ' olarak göstererek perdeleyen kişiler var.

kendisini dindar göstererek çevirdiği her türlü dalavere ve üçkağıdı perdelemeye çalışan insanlar çok var.

Ama en çok, temelde saf ve iyi indanlar odukları halde ,  ' düşünme tembeli ' olan, inandığı dini tam algılayamayan, kimi yobaz ya da tam sizin tarifiniz ile zır cahil, sözde din alimi geçinenlerin sözlerini hiç sorgulamadan sanki birer dini vecibeymiş gibi yerine getiren geniş bir toplum kesimi var.

bu forumun konusu olmayan ve kolaylıkla yanlış anlaşılabilecek özelliğinden dolayı daha fazla detaya girmek istemem. Ancak , bu çağda bu ' mütedeyyin ' insanlara çok işi düşüyor gibi geliyor bana.

An itibarı ile günün anlam ve önemine binaen Atatürk'ün şu sözünü de buraya koyalım..

   Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz.   

Ne yazık ki  bu cumhuriyetin kurucu felsefesine yeteri kadar sahip çıkamadık. Toplumun her kesimi üstelik. Tek tesellim, bu günlerde O 'nu en sevmeyenlerin bile dehasını farketmiş olmaları..



  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#142: 10 Kasım 2017, 07:39:17
Çok teşekkürler Nuri Reis; size yanıt vermeye çalışacağım, kimi yönlerden çıkarımlarınıza karşı çıkarak, kimi yönlerden destekleyerek.
Ama şimdi, inanmayacaksınız,3-4 günden beri yaptığım gibi, bir dava nedeniyle, Esra Erol'un programlarını izlemek zorundayım, ki bu programı izlemek zorunda kalışım, sizi kimi yönlerden destekler mahiyette ufkumu genişletti.
Hafta sonuna yazmaya çalışırım.

Bu arada tavsiye ederim, 3-4 programdan sonra alışıyorsunuz, kendinizi uzay boşluğunda, yerçekimsiz ortamda duyumsuyorsunuz. Sanki beyniniz kafatası sıvısından ayrılmış da, öylece evrende bir yerde asılıymış gibi. Şahane bir duygu.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

n

nuri_kongur

Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#143: 10 Kasım 2017, 11:34:48
... Esra Erol'un programlarını izlemek zorundayım, ki bu programı izlemek zorunda kalışım, sizi kimi yönlerden destekler mahiyette ufkumu genişletti.
Hafta sonuna yazmaya çalışırım.

Bu arada tavsiye ederim, 3-4 programdan sonra alışıyorsunuz, kendinizi uzay boşluğunda, yerçekimsiz ortamda duyumsuyorsunuz. Sanki beyniniz kafatası sıvısından ayrılmış da, öylece evrende bir yerde asılıymış gibi. Şahane bir duygu.


😀 Esra Erol’un muhabbete katkısını cidden merak ediyorum. O tür programları izlemek zor iş, Allah kolaylık versin.
  • IP logged

n

nuri_kongur

İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#144: 10 Kasım 2017, 12:00:39
Bu topiği ilgi ile takip ediyorum,bilgi edinme,kişisel gelişimim adına
İlgili ve bilgili olmadığım bir konu olduğu içinde okumakla yetiniyorum,fikir yazmaya bilgim yetmiyor

Bu konu ile mi alakalı merak ettiğim bir konu var,İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Yakinen tanıdığım kişi,Ekonomi profesörü,Üniversitelerde ders veren eğitimci.
Ama bu kişi iki ucunu bir yere getiremiyor ekonomik olarak,asosyal,içine kapanık,hobisi kitap okumak,saysam üç tane arkadaşı var,biri ben
Başka hiç bir hobisi yok,birde kendine aşık
İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Bu bahsettiğim kişinin karakteri nedir?
Konu dışı ise özür dilerim..
Ali reis ilgili sıfatları siz vermişsiniz zaten . Bunlara ek olarak eğer kalabalık ortamlarda bulunmak yerine yalnız olmayı tercih ediyorsa “münzevi” , kalabalığın içinde yalnızlığı seçiyorsa “içine kapanık” ,kendi özel hayatına başkalarının müdahale etmesinden hoşlanmıyorsa veya çok seçici ise “mahremiyetine düşkün” , sır olarak gördüğü şeyleri başkalarına söylememeyi seçiyorsa “ketum”
 



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

S

Servet

Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#145: 10 Kasım 2017, 15:53:04
Bu topiği ilgi ile takip ediyorum,bilgi edinme,kişisel gelişimim adına
İlgili ve bilgili olmadığım bir konu olduğu içinde okumakla yetiniyorum,fikir yazmaya bilgim yetmiyor

Bu konu ile mi alakalı merak ettiğim bir konu var,İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Yakinen tanıdığım kişi,Ekonomi profesörü,Üniversitelerde ders veren eğitimci.
Ama bu kişi iki ucunu bir yere getiremiyor ekonomik olarak,asosyal,içine kapanık,hobisi kitap okumak,saysam üç tane arkadaşı var,biri ben
Başka hiç bir hobisi yok,birde kendine aşık
İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Bu bahsettiğim kişinin karakteri nedir?
Konu dışı ise özür dilerim..
Ali reis ilgili sıfatları siz vermişsiniz zaten . Bunlara ek olarak eğer kalabalık ortamlarda bulunmak yerine yalnız olmayı tercih ediyorsa “münzevi” , kalabalığın içinde yalnızlığı seçiyorsa “içine kapanık” ,kendi özel hayatına başkalarının müdahale etmesinden hoşlanmıyorsa veya çok seçici ise “mahremiyetine düşkün” , sır olarak gördüğü şeyleri başkalarına söylememeyi seçiyorsa “ketum”
 



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
İnsan davranışı ve aklını inceleyen,
psikoloji denilen birde bilim dalı dalı var.
İkinci ek, işinize,alanınıza,konunuza son derece hakim olabilirsiniz,ama bu bilgi ve becerinizi para kazanmaya tahvil  edemezsiniz,hayatınızı zor idame de ettirebilirsiniz..Düşünsel olmak üzere buna etki eden bir sürü faktör vardır..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 989
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#146: 10 Kasım 2017, 21:02:55
Verilen cevaplar için çok teşekkür ederim sevgili reisler.
Böyle böyle öğreniyoruz işte..
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#147: 11 Kasım 2017, 07:20:08
bu arada Mücahit'in yazısı da önemli ve ilginçti.. Teşekkürler Mücahit.. duyguların insan gelişimindeki yerinin önemi.. her şey sadece mantık ile olmamış demek ki..
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#148: 01 Haziran 2018, 04:05:29
uzun uzun anlattığım için bir başka konuda açıkladığım bilgi kavramını ve onun alt kavramlarını buraya alıntılıyorum.

Şimdi, batı biliminde genel anlamda bilgi ile ilgili kavramlar şu şekilde sıralanır:

Data - information - knowledge - wisdom
data denen şey yeni türkçede veri demektir. information ve knowledge yine yeni türkçede bilgi demektir. wisdom ise akıl demektir. yukarıdaki çeviriden anlaşıldığı gibi burada şöyle bir terslik var o da şudur. hem information hem de knowledge sanki aynı şeymiş gibi tek ses etiketi ile ayrılmıştır. halbuki bu ikisi ayrı şeylerdir.

işin eskiden beri olan şekline gelirsek
alem - malum - malumat - bilgi - akıl kelimeleri karşımıza çıkar. akıl kelimesi de kendi içinde alt kavramlara ayrılır ama konun aydınlatılması açısından bir önemi yoktur o yüzden girmeyeceğim.

şimdi, kıyas için bunların tercümelerini yazalım:

alem -? : ingilizce de karşılığı var mı farkında değilim belki universe olabilir . Türkçesi yaratılmış her şey demektir.

malum- data: malum yaratılmış olanlardan farkına vardıklarımızdır. bununla doğa bilimlerinde pure scientist dediğimiz kişiler uğraşır. Türkiyede fen edebiyat fakültesindekiler ilgilenir. burada haberdar olunan şey bir yığındır ve tek başlarına anlamı yoktur. bir oşinograf deniz altında yeni bir yosun türü bulur. o yosun türü fark edilmeden önce de vardır ama bizim haberimiz yoktur. oşinograf alır bunu kayıt eder. bir makale yazar.

malumat- information: burada diğer bilim insanları bu haberdar olunan şeyi sınıflandırmaya başlar. bu sınıflandırma sırasında şu sorulara yanıt bulunur: Ne, Nerede, Ne zaman, Kim, Kaç tane, Ne miktar
Bu sorularlara verilen yanıtlar ile o şey yığından ayrılır. yığının parçasıdır ama sıfatları ile yığından ayrılıp belirginleşerek daha fazla anlam kazanır. bu işlem de yine pure science dediğimiz iştir.

bilgi- knowledge: burada  seviye bir derece artmıştır. bu kısımda nasıl sorusuna yanıt aranır. Bu işi pure science kısmından gelenleri kullanarak aplied science- uygulamalı bilimciler yapar. Yani mühendislik fakültelerinden yetişen mühendisler. Burada bir iş adamı diyelimki boya üreten bir firma sahibi, rakiplerinden daha iyi bir boya üretmek ister. mühendis araştırır. bir oşinografın bulduğu yosun labaratuvarlarda bitki bilimciler tarafından yapılan incelemede leke tutmadığı fark edilmiştir. Bu leke tutmama işi yüzey dokusu sayesinde olmaktadır. Kimya mühendisi o yüzey dokusunu sentetik olarak oluşturabilirse rakiplerden daha iyi bir ürün çıkacaktır. Bunu labaratuvar ortamında üretir.  fabrika ortamında üretilebilip üretilemeyeceği anlaşılır. bu işin bilgi kısmıdır. Bir zamanlar rahmetli Sabancının ağzından çok duyardık know-how diye. işte bu bir şeyin nasıl yapılacağının farkında olmak onu bilmek demektir, yani bilgi budur.

en son sırada akıl - wisdom var:burada akıl niçin sorusuna yanıt arar. bulduğu yanıt kendi hedefleri doğrultusunda ise üretime karar verilir. değil ise üretimden vaz geçilir. mesela nano teknoloji kirlenmez boyaların arkasındaki hikaye bu. Mesela Michael Pulp'ın çatır çatır kırdığı yüzme rekorlarında üretici firma köpek balığı derisinin yüzeyini taklit ettikleri bir kumaş doğrudan etkilidir. o kadar ki, daha sonra yarış komitesi o kumaştan yapılmış mayoların kullanımını yasakladı yanlış hatırlamıyorsam.

konunun devamı şurada http://heyamolahey.com/genel/'-gelecegi-tasarlayamiyoruz/msg39388/#msg39388
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
#149: 01 Haziran 2018, 04:13:43
Beşeri bilimler ile fen bilimlerinin/Doğa bilimleri/Pozitif bilimlerin arasındaki fark

Farabi’den bir alıntıyı şuraya eklemek isterim

Farabi Harfler adlı kitabında beşeri bilimler ile doğa bilimleri arasındaki farkı net olarak koyar.

Doğa ilmi insan iradesinden bağımsız şeyleri inceler. Biz bunlara doğadaki kanunlar diyoruz. Batının kendi iç meselesi olan aydınlanma budur zaten.
Beşeri bilimler ise insan iradesiyle var olanı inceler. İrade karar vererek icra etmek demektir. İnsanın karar verdiği her şeyde o bireyin mensup olduğu inanç mutlaka vardır. Bunun aksini iddia etmek kültür emperyalizmidir zaten . Ayrıca eşyanın tabiatını da inkar etmektir. İtikad sabit, itikadın muhteviyatı değişkendir.
Bu değişkenlik sebebi ile beşeri bilimlerin önerdiği çözümler itikad farklılığı göz önüne alınarak sorgulanabilir. Misal herkes rüya görür ama her millet rüyasında kendi kültürlerine ait sembolleri görür. Kilise çanı bizim bir sembolümüz değildir. En azından insan Türkiyede rüyasında kilise çan kulesini görür ise Sigmund Freud ile aynı sonuca varmaz...
konu şurada geçti. http://heyamolahey.com/genel/'-gelecegi-tasarlayamiyoruz/msg39381/#msg39381
  • IP logged
« Son Düzenleme: 01 Haziran 2018, 04:16:31 Gönderen: Nuri Kongur »

 
Yukarı git