Efendim bizim civadrayı kırdık malum. Bu kardeşiniz, yine Oğuzhan ın verdiği ahşap kitapları da olmak üzere , bu civadranın nasıl imal edileceğini araştırıyor.
Sorun, bu ve benzer işleri malum, ahşap tornacısında yaptırıyordum. Ancak 1,75 metre üzerinde tezgah yok. Bir tornacı iki tezgahı birleştirip, birşeyler yapabileceğini söyledi ama , kimse kolay kolay tezgahını bozmaz.
İntenette kimi videolar buldum. Çeşitli yöntemler var. Dert şu. Tayo Mar' ın tüm direkleri uca doğru inceliyor. Bu inanılmaz bir estetik kazandırıyor tekneye. Bir o kadar da imalat zorluğu.
orluk şurada. Önce bu uzunlukta masif bir kereste bulacaksınız ki, Tayo Mar'ın civadrası 3.25m.
Sonra bu diktdörtgen pirizmayı , uca doğru incelen , dört tarafından da bir pirizma haline getirmeniz gerekiyor.
Sonra da bunu yuvarlamanız gerekiyor. Bu kadar ders çalışmamın nedeni bu. edindiğim tek bilgi dip toplamda rende ve bileğe kuvvet zımpara..
Balkonda eşimle oturduk kahve içiyoruz. Benim surat düşmüş. Bana dostumuz Ferruh'u arasana dedi.
Ferruh, büyük kafe zincirlerinin marangozluk işlerini yapan, çok iyi bir marangoz. Çocukluktan gelip , işi büyütmüş.
Bizim tüm imalatlarımızı o yapmıştı. Arada ben , Tayo Mar,ın tüm masif , farş tahtalarını, tuvalet kapakları dahil , portuç hapaklarını Ferruh a yaptırmıştım.
Adam öyle çok iş yaptırdımki aslında aklıma geldi ama yüzüm yok iş istemeye. Küçük iş diye para almıyor çünkü. Her seferşnde burgaza götürürsün diyip , paketliyor. Hiç gelmedi üstelik.
Eşim ısrar edince , arıyorum dostumuzu. Dükkandaymış, yanına gidiyorum. Bir süre muhabbet ediyoruz. Ferruh diyorum , sende rende var mı.. ? Ne abes bir soru.. Adam da ne ararsan var. O da soruyor ne yapıcan rendeyi diye.. Sonrası malum muhabbet. Civadra krıldı filan falan.
Yabancı sitelerden öğrendiğim yapım yöntemini anlatıyorum. Gülüyor.
- yahu manyakmısın, yapamazsın sen onu. Seni bırak bizde yapamayız. Bunu Nurettin usta yapar. Hem senin yaptığın yakışmaz o tekneye.. Kalem gibi çıkarman lazım. Olmaz öyle.
Arıyor nurettin ustayı. Nurettin usta benim için en önemli adam şimdi . Heyecanla yanıtı bekliyorum. Ben ustanın sesinden, tavrından anlarım ustanın iyisini.
Ustanın iyisi otoriter olur.. Talimat geliyor Nurettin ustadan.
-Gönder gelsin..
Koşa koşa gidiyorum hemen ilerideki büyük ağaç toptancısına. Daha önceden 10x10 ayırttığım akaju ağaç var. Hayran kaldım ben bu akajuya , renk, sağlamlık inanılmaz. 3.30 m. Ağaçta tek bir budak yok.
Ancak önceki ağaç, ladin. Ladin ama çok budaklıydı ve tam bağlantı yerinde hafif çatlamıştı. Yine de Cem Gürü arıyorum. Yine ladin ya da en kötü köknar öneriyor. Aslında doğrusu ladin. Esnek ve hafif. Cem Gür , kibarca soruyor, aynısını mı yaptırıyorsun. ? Merak etme diyorum , birebir aynısı oluyor. Hissediyorum rahatlıyor.
Ancak bu sefer, üzerinde yürüyebileceğim, çapayı bağlayabileceğim bir civadraya ihtiyaç var. Yine de ladin ve köknarı da buluyorum başka bir toptancıda. Ağaçlar akaju ya göre çok güven vermiyor. Çabuk çatlayacak gibi duruyorlar. Üstelik çok budaklılar.
Akaju da karar kılıyorum. Koca kereste arabaya sığmıyor tabi. Yazık, toptancıdaki satış elemanı, Nurettin ustanın dükkana kadar taşıyor keresteyi. Son kısmına ben de yardımcı oluyorum.
Bu arada bir sıkıntım daha var. Sonlara doğru üst kısmın düz olması lazım biraz. Hem yürüyebileyim, hem de babaları monte etmek kolay olsun. Yuvarlak olunca kama açmak gerekiyor.
Nurrettin usta , kardeşini çağırıyor. mustafa ustayı. anlatıyorum ne istediğimi.
Yahu ne sanatkar adamalr var bizim ülkede .. Mustafa usta bir kalıp yapıyor hemen. Önce prizma halinde kesiyor milimi milimine keresteyi. Şimdi elimizde başı 6 cm. Sonu 9 cm kare olan bir prizma var.
Sıra geldi yuvarlamaya. Mustafa usta başka bir tezgaha gidiyor. Freze .. Uygun bıçağı buluyor. Sonu kareleşecek ama yuvrlaklığını kaybetmeyecek. Yani döner istiyorum ama dönmesin istiyorum gibi birşey..
Son kısmın hafif kare kalması önemli. Çünkü babaların arasına girecek bu kısım ve çelik bir kama ile sabitlenecek.
Üç kişi , frezede çekiyorlar bizim civadrayı. Uzatmıyalım. Kalem gibi çıkıyor civadra ortaya. Eskisi dibine doğru biraz şekilsizdi. Whykeham Martin furlingi taşıyan gargari halkası tam dibe kadar gelemiyordu. Şimdi şiir gibi kayacak.
Çok daha sağlam ve yine de çapından dolayı esnek, çok şık bir civadra çıkyor ortaya.
Üstüne çıkıp , yürüyorum . Çekiyormu beni diye.. Hafif esniyor.. Sorun yok. Çıkacağımdan değil aslında. Derdim altına hamak germek. Bir de çapayı taşısın..
Ağaç , pazarlıka tanıdık işi , 130 TL tutuyor. Ferruh sayesinde para mara almıyor Mustafa usta. Zorla birşeyler veriyorum. Civadra ortaya çıkınca arabaya da camdan dışarı çıkacak şekilde sığıyor.
Ali Abi, çok üzülmüştü ben kırdım diye. Oysa ne büyük tehlikeyi sırf bir civadra kırığı ile atlattık, görmüyor Ali abi bunu. Takmış kafayı civadraya.
Tutturmuş ben de maliyetine katılayım diye. Ben de abi iki üç bira kapar gelirsin ödeşiriz dediydim.
Eh yalancı çıkmadık Ali abiye.. Kap abi biraları , şimdiden.. Biryerlerde buluşur içeriz kısmetse seneye sezonda..
Hayır şimdi buldum ya Mustafa ustayı, ben şimdi 4 küsur metrelik arka direği de çektiririm O'na. Biraz kalınlaşsa çok da fena olmaz sanki..
Bir de video çektim. Özel hazırlıyorum şimdi. Wooden boat foruma koyacağım .. Kuş kafa İngilizler rende ile uğraşacağına baksınlar öğrensinler biraz. Nasıl yapılıyormuş Bow sprit,,
Ne diyorduk.. Bu işler öyle korkulacak işler değil diyorduk.. Öyle öyle usta biriktiriyoruz işte, şimde ben bunu Tuzla da yaptımaya kalksam, on beş günden evvel bitmezdi. Direk bakımına mırın kırın 2,5 bin TL isteyen usta, civadraya kaç para isterdi acaba ?
Neyse , ben bugün karım alıp bir yemeğe götüreyim.. Hay Allah senden rağzı olsun karıcım. İki saatte bitti civadra..