Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4222
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#210: 05 Eylül 2017, 16:51:55
Öncelikle herkese yeniden teşekkür ediyorum, merkezi yitirmeden bu kadar üst düzey düşünceleri derli toplu ortaya koydukları için.

Ama ilginç bir şey var, diğer başlıklarda da konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyor, Buzdolabından Vuslata kadar her yerde her başlıkta en kötü ihtimal bir değiniliyor bu konuya.
Buradaki insanların büyük çoğunluğu farklı politik görüşlerden dinsel inanışlardan geldiği halde, benzer sıkıntıları yaşamaları bazı şeylerin göstereni olamaz mı?

Örneğin yabanıl kent yaşamının teker teker her bir bireye yüklediği "başarılı" olma "görev ve ödev"i bazılarımızı yormuş olamaz mı?
Kayıklarımız acaba bizim korunaklı şatolarımız-konaklarımız ve/veya kendi derebeyliklerimiz mı?
Yine Minima Moralia'ya getireceğim sözü (valla okuduğum tek kitap o değil). Şöyle diyor Theodor amca;

Mutlu olup olmadığımızı rüzgârın sesinden anlayabiliriz. Mutsuz insana evinin korunaksızlığını anımsatır bu ses, onu kuş uykularından, huzursuz düşlerinden uyandırarak.
Mutlu adam içinse korunmuşiuğunun şarkısıdır: Öfkeli uğultusunda, artık ona karşı etkisiz olduğunu itiraf eden fısıltıyı da işitir,


Sert rüzgarlarda çoğumuz korkulara kapılır, sığınacak bir yerler ararız ama bunca yıldan bu yana bu nedenle mutsuz olan bir denizci duymadım ben. Herhangi bir denizcinin bir başka denizciye "gir oğlum fırtınaya yaparsın sen" dediğini de işitmedim. Kent yaşamında nelerle karşılaşırız peki?
Ben hep, bu denizcilik işinde, toplumun bize yüklemediği görevleri yerine getirmenin hazzının olduğunu düşünüyorum.
Modern hayatla anladığım da farklı. Teknolojik hayatı modern hayatla karıştırıyoruz sanki. Aslına bakarsanız, pek öyle kötü de bir şey değildir modern hayat. İnsan aklını öne çıkarır hepi topu. Ama ne ki, aynı zamanda şeytanın ayartıcı fahişesi de olan (Martin Luther böyle der) akıl, sistem içinde çok farklı şekilde de sistemin kölesi olabiliyor. Belki de bizler,  çaktırmadan-farkına varmadan ve o nedenle de hoby diye ad koyarak bu sisteme karşı geliyoruzdur? Olabilir mi?

Nihayeten, dün Adana'da başıma yastığımı koyduğumda, bugün yazılkacak dilekçeleri, son günleri olan işleri düşünüyordum. Oysa yalnızca iki gün önce, Nemeçek beni terk etmişken, o kadar saat dümen tutup omuzlarım tutulmuşken baş kamaraya uzanıp gözlerimi kapattığımda, Çiftlik koyundan çıkarken yolumu ışıtan çoban yıldızının denize düşen şavkı ile Masal'ın baş tarafı gözümün önündeydi.

Sevgilerimle.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 05 Eylül 2017, 16:55:08 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 2295
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#211: 05 Eylül 2017, 17:05:10
Bülent, şu modern hayat ya da adına her ne diyorsak hep takıldığım noktalarından biri başarı, diğeri de sıfatlar ve yaşantımızdaki yeri. En sıfatının neredeyse anlamını yitirdiği yer deniz. En büyük tekne, en iyi denizci vs yok, ona karşı haddini bilir bir mücadele var sadece. Başarı ise tekneyi güvenli bir limana ya da koya sokmaktan ibaret. Her şey basit ve karmaşık anlamlara yer yok. Limana vardıysan başardın, artık limana ulaştıracak bir teknen yoksa başaramadın. Başarısız mısın, hayır, bu kez başaramadın. Belki bir sonrakinde.

2001 krizinden sonra işsiz kaldığım dönemde anama en sonunda demiştim ki; "bak anacım, kimi genel müdür olur, kimi tüccar, kimi puşttur, kiminin heykelini dikerler. Bende buyum. Buna alış, bunu kabullen. Başarılı olmak için doğmuyoruz. Bildiğimiz, öğrendiğimiz kadarıyla varolabilmek için yaşıyoruz. Mutluysak, huzırluysak daha ne isteriz."

Yıllar sonra ne düşünüyorsam onu yaşayabileceğim yere sonunda kavuştum, deniz. Karmaşık görünmesine karşın, aslında kurallar son derece basit. Haddini bil, hazırlıklı ol, sabırlı ol ve her daim umudunu koru...

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4222
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#212: 05 Eylül 2017, 17:23:47
Bülent, şu modern hayat ya da adına her ne diyorsak hep takıldığım noktalarından biri başarı, diğeri de sıfatlar ve yaşantımızdaki yeri. En sıfatının neredeyse anlamını yitirdiği yer deniz. En büyük tekne, en iyi denizci vs yok, ona karşı haddini bilir bir mücadele var sadece. Başarı ise tekneyi güvenli bir limana ya da koya sokmaktan ibaret. Her şey basit ve karmaşık anlamlara yer yok. Limana vardıysan başardın, artık limana ulaştıracak bir teknen yoksa başaramadın. Başarısız mısın, hayır, bu kez başaramadın. Belki bir sonrakinde.


SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Ek olsun; Bir kaç densizi bir kenara bırakırsak, yola çıkıp, sonra gözü kesmeyip geri dönen kaptanı ayıplayan kaç denizci vardır?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1059
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#213: 05 Eylül 2017, 17:38:19
CEM GÜRDENİZ

Denizde Görgü ve Usturmaça Kültürü

Bu yaz İtalya’nın Liguria Sahillerinde değişik liman, marina ve koylarda bulundum. Gerek Golfo Dei Poeti, gerekse Golfo di Paradiso limanlarında usturmaçası dışarıda seyreden tek bir amatör denizci teknesi ya da yolcu motoru/vasıtası görmedim. Portevenere’den Cinque Terre’ye ya da Portofino’dan Santa Fruttoso’ya her yarım satte bir turist taşıyan yolcu motorları iskeleden avara ettikten en geç bir dakika içinde tüm usturmaçaları güverteye ya da özel usturmaça loçalarına alıyordu. Bazıları bu işlemi insan gücü ile yaparken, yeni yapılan teknelerde otomatik sarma sistemi kullanılıyordu. Özetle, usturmaçası dışarıda seyreden ya da alargada demirli/şamandıraya bağlı İtalyan bandıralı tek bir tekne yoktu. İster 50 metrelik süper yat, ister 10 metrelik yelkenli sloop, ister 5 metrelik sandal olsun hepsinde usturmaça disiplini tamdı.
Çok özendim. İtalyanları kıskandım. Evrensel denizcilik gelenek ve görgü biirkimlerini takdir ettim. Yıllar öncesine geri döndüm.
Rahmetli babam Halit Gürdeniz, 1949 Yüksek Denizcilik Okulu mezunu bir denizciydi. 1968 yılında bize beş metrelik kürekli bir sandal almıştı. 10 yaşındaydım. Bana ilk öğrettiği, kıçtan kara olduğumuz Büyükdere’deki evimizin önündeki rıhtımdan avara eder etmez, usturmaçaları içeri almam ve bağlama halatlarını derhal güverte üzerinde tüce etmemdi. Bu rutin asla bozulmazdı. 1972 yılında Deniz Lisesine girdim ve bahriyeli oldum. Heybeliada’daki okulumun filikalarında temel gemicilik eğitimi uygulamalarında da biz yeni denizcilere ilk öğretilen, seyir halinde usturmaçaların güverteye alınması ve tekneden sarkan halatlara izin verilmemesiydi. Usturmaça ve halat disiplini bayrak disiplini kadar önemliydi. Buradan çıkardığım sonuç, babamın temsil ettiği deniz ticaret filosu ile benim aralarına katıldığım bahriye camiasının usturmaça disiplini konusunda aynı bilinçlenmeye ve pratiğe sahip olmasıydı. 40 yıllık meslek hayatım boyunca bahriyede usturmaçasını borda ya da kıç aynalıkta unutup seyir yapan savaş gemisini çok nadir gördüm. Gördüklerimin de ikaz edildiklerinde küçük düştüklerini ve bu durumun söz konusu gemide ciddi bir disiplin eksiği olarak değerlendirildiğini belirteyim. Bu uygulamada ve gelenekte günümüzde de en ufak bir değişim olmamıştır.
Deniz ticaret filomuzda da usturmaça disiplininin büyük çapta değişime uğramadan devam ettiğini söylemeliyim. Ancak aynı konuyu Türk amatör denizciliği için söyleyemem. Maalesef ülkemiz amatör teknelerinde usturmaça disiplinine uyarak seyir yapan tekne sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bir gün büyük bir marinanın çıkışını gören bir yerde, ya da İstanbul Boğazında kıyıda oturun ve gelen geçen teknelere bir bakın. Salkım saçak sarkan usturmaçalar, çıması dışarda kalan neredeyse denize sarkan halatlara sahip, bazısı ultra modern ve gösterişli ancak gayri neta amatör denizci tekneler, göz kirliliği yaratarak geçit resmi yaparlar.
Neoliberal ekonomik düzenin, maddi gücü, görgü ve kültür birikiminin önüne geçirdiği bir ortamda karada yaşanan ve neredeyse Recep İvedik tiplemesi ile kutsanan kabalık ve görgüsüzlük kendine denizde de yer buluyor. Usturmaça disiplinsizliği seyir, sürat, telsiz muhaberesi, demirleme, kıçtan kara/aborda olma, çevreyi koruma, gürültü, marina disiplini gibi pek çok alanda yaşanan görgü ve nezaket eksikliklerinin yanında kendine yer buluyor. Fransızca görgü (adab-ı muaşeret) anlamına gelen Savoir Vivre teriminin kelime karşılığı ‘’Yaşamayı Bilmek’’ tir. Denizin ve denizciliğin de kendine göre bir görgü geçmişi vardır. Uygar dünyada, toplumların yüzyıllar önce yerleşik toplum düzenine geçtiği ve güçlü burjuvazinin aristokrasiyi kendine örnek alarak değerlerini yarattığı göz önüne alınırsa, adab-ı muaşeretin uygarlığın en önemli sıçrama alanı olan deniz ve denizcilikte de gelişmesi sürpriz değildir. Uygar dünyada protokol ve görgü kurallarını en iyi uygulayan kurum donanmalardır. Yüzyılların birikimi denizcilerin geleneklerine yönelik tutuculuğu ile birleşerek kalıcı bir çerçeve oluşturur. Gelişmiş pek çok denizci devlette amatör denizcilik de yüzyıllar önce donanma öncülüğünde geliştirildiğinden bu gelenekler amatör denizcilik/Yat/Kürek kulüplerine de geçmiştir. Gelişmiş ülkelerde bu nedenle amatör denizcilik gelenek ve alışkanlıkları bahriye gelenekleri ile bütünleşik yürür. Bu ülkelerde deniz subayları ve ticaret filosu mensuplarının maddi güçleri el verdiği ölçüde çoğunluk yelkenli olmak üzere amatör denizci teknelere sahip olduğunu da ekleyelim. Bu durum da deniz görgüsüne somut katkı sağlamaktadır.
Türkiye’mizde yerleşik toplum kültürüne geçiş tamamlanamadığından, denizde kendine has bir nevi deniz kültürsüzlüğü oluştu. Bunun dışa vurumlarından birisi de usturmaça kültürü. Maalesef usturmaça ile seyretmenin bir nevi görgüsüzlük olduğunu söylediğinizde aldığınız cevap: ‘’Tekne benim. İstediğimi yaparım.‘’ Paranın gücüne saygı, görgünün ve entellektüel birikimin önüne geçtiği sürece bu durum denizde devam edecektir. İşin bir diğer yönü yat kaptanlarının da bu duruma ya bilmediklerinden ya da işlerine gelmediğinden (tembellik) sessiz kalmaları ve usturmaça ile seyri umursamamalarıdır.
Bunu aşmalıyız. Deniz adab-ı muaşeretini, başta usturmaça disiplini olmak üzere her yönü ile amatör denizcilerimiz öğrenmelidir. Bunu bilip de tembellik nedeni ile uygulamayanlara da, doğrusunu yaparak çevreye örnek olmalarını teşvik etmeliyiz. Bu konuda marina yönetimleri de usturmaçaları dışarda seyreden tekneleri çıkış esnasında ikaz etmeli ve ilk hareketi başlatmaya katkı sağlamalıdır.

Belki ben kaçırdım.  Lütfen belirtiniz. Bu yazıda usturmaçaların neden ve ne şekilde içeri alınması gerektiğiyle ilgili bir bilgi göremedim.  Düpedüz bu yazıda azar var. Böyle sunulrsa kimse uymaz.

  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1157
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#214: 05 Eylül 2017, 18:04:24
Yıllar önce okuduğum bir araştırma sonucunda intihar teşebbüsü sonrası kurtarılan insanların çoğunluğu  “Kurtulacağımı biliyordum zaten” demişti . Ne kadar bilimsel bir araştırmaydı bilmiyorum ama psikolojiye göre çok anormal bir durum değil.  Hayata olan inanç, hayata son vermeye teşebbüs edildiğinde bile bitmiyor. Denize olan inancımız da bunun gibi.  Denizciliğimizi geliştiren denize bağlılığımızı artıran en önemli şey başımızdan geçen çoğu olumsuz deneyimlerimiz oluyor. Her olumsuzluktan sonra kurtulup hayata dönünce maceraya bir yerlerden geri dönmek istiyoruz.  Deniz duyularımızı ve duygularımızı sürekli tetikliyor. Deniz dışındaki hayatımızı da daha zevkli hale getiriyor. Bazen karada çok sıkıldığım anlar olduğunda kendimi Clark Kent'mişim gibi hissediyorum. Kendi kendime  “Hafta sonu gelsin bir telefon kulubesine girip kendi çapında bir deniz süpermen olacaksın sabret” diyorum.

Modern hayat dediğimiz şey sürekli değişiyor. Her geçen saniye insanoğlunun lehine ve aleyhine bir sürü gelişme ve icat çıkıyor. Az önce diğer bir başlıkta konuşulan otopilot, ilkel bir yapay zeka ürünü. Teknemizde elektrikli ve elektronik pek çok ürün kullanıyoruz. Ama şimdilik kararları biz verdiğimiz için mutluyuz. Yakın gelecekte yapay zeka teknolojisi geliştikçe akıllı tekneler üretilecek. Karar verme yetkisine sahip bir teknemiz bile olabilecek. O zaman denizi bu kadar sevebilir miyiz? Denizci olmaya devam edebilir miyiz?

Orfoz Kaptan'dan, Halikarnas Balıkçısı'na, Joshua Slocum'dan Sadun Boro’ya kadar denizcilerin büyük çoğunluğu, deniz hayatını özgürlük olarak tanımlıyor. Modern dediğimiz hayat, her zaman akmaya devam edecek. İnsan, hep aynı duygularıyla kalacak. Farklı zaman dilimlerinden insanlar bir araya gelebilselerdi en iyi anlaşacak olanlar denizciler olurdu herhalde.  Bu başlık altında Enes Save, 1200 mil bot yolculuğu sonrasında  “Eşsiz safha derken egom  hala arıza verse de önemsiz bir varlık olduğumu anladım. İnsan kendi bokunu başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde yok etmeye çalışınca ne kadar önemsiz olduğunu anlıyor“  demişti. Aslında kendisi bizim için ve denizcilik ne kadar önemli birisi. İşte bütün mesele bu. Önceki seçkime ek olarak kendi yazdıklarımdan da bir örnek vermek isterim :)

“Yine de deniz, yalnızlığı değil hep beraber arkadaşlığı, aynı gemide ya da farklı gemilerde bir ekip olmayı gerektiriyor. Çocukken mahallede genç bir ağabeyin üç beş çocuğa futbol dersi verirken “Haydi ben tekim siz hepinizsiniz!” diye meydan okuması gibi, deniz tek, biz hepimiz. Deniz, bize her daim ders verirken, bizi birbirimize daha da yakınlaştıran ağabeyimiz, ablamız.”

Deniz tek biz hepimiz derken, “Biz” belki de şimdiye denize gönül vermiş, denizci olmaya çalışan herkesi kapsıyordur. Denizde tüm zamanların iç içe geçtiğine inananlardanım...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#215: 05 Eylül 2017, 18:09:50
Bülent, şu modern hayat ya da adına her ne diyorsak hep takıldığım noktalarından biri başarı, diğeri de sıfatlar ve yaşantımızdaki yeri. En sıfatının neredeyse anlamını yitirdiği yer deniz. En büyük tekne, en iyi denizci vs yok, ona karşı haddini bilir bir mücadele var sadece. Başarı ise tekneyi güvenli bir limana ya da koya sokmaktan ibaret. Her şey basit ve karmaşık anlamlara yer yok. Limana vardıysan başardın, artık limana ulaştıracak bir teknen yoksa başaramadın. Başarısız mısın, hayır, bu kez başaramadın. Belki bir sonrakinde.


SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Ek olsun; Bir kaç densizi bir kenara bırakırsak, yola çıkıp, sonra gözü kesmeyip geri dönen kaptanı ayıplayan kaç denizci vardır?

Kimse ayıplayamaz .
Gemide kararları kaptan alır , doğru ya da yanlış. C:-)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 05 Eylül 2017, 18:11:48 Gönderen: Öcal Turan »

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#216: 05 Eylül 2017, 18:55:22
CEM GÜRDENİZ

Denizde Görgü ve Usturmaça Kültürü



Belki ben kaçırdım.  Lütfen belirtiniz. Bu yazıda usturmaçaların neden ve ne şekilde içeri alınması gerektiğiyle ilgili bir bilgi göremedim.  Düpedüz bu yazıda azar var. Böyle sunulrsa kimse uymaz.

Enes bazı kurallar - gelenekler yüzyıllardır yapılan uygulamalar sonucu oluşmuş ve gelenek haline gelmiştir. Bu usturmaça almamanın bazı mahsurları burada da yazıldı .

Buna karşın en fazla üç dakikanı alacak usturmaçaları içeri almanın zararına ait ek tek bir kelime yazabilirmisin  , ya da şöyle söyleyeyim hangi davranışın artıları daha çok düşündüğümüz zaman. ::)

İsteyen usturmaçaları sallandırıp gidebilir ,ya da güverteye yatırabilir tabiiki . Allah bilir daha ne mahzurları vardır daha , ben yapmak istemem bu denemeyi .

Tabiiki kimse kimseyi zorlayamaz , en fazla tavsiyede bulunabilir . Cem Amiral de onu yapmış zaten.

 


  • IP logged
« Son Düzenleme: 05 Eylül 2017, 18:59:10 Gönderen: Öcal Turan »

  • *
  • İleti: 1458
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#217: 05 Eylül 2017, 19:33:25
Enes'e kısmen katılıyorum, tam azar olmasa da biraz üstten ve elitist bir bakış var o yazıda. Rahmi Koç'un yatçı nezaketi yazısını andırıyor sanki.

En kültürlü, anlayışlı, hoşgörülü, yardımsever, becerikli, temiz, titiz, ideal denizci tablosu çizilmiş ama hedef (tercih) bu olsa da gerçek denizcilik bu değil! :)

öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#218: 05 Eylül 2017, 19:46:41
Ben çok kısa yazacağım.
Üzerinde tartışmaya değer bulunulursa düşüncelerimi daha detaylı açıklamaya çalışırım.

Denizlerde çoğalmaya karşıyım.
Koylarda, üstüste teknelerle demirlemek, kalabalık, gürültülü ortamlarda tatil geçirmek istemiyorum.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1059
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#219: 05 Eylül 2017, 19:47:31
CEM GÜRDENİZ

Denizde Görgü ve Usturmaça Kültürü



Belki ben kaçırdım.  Lütfen belirtiniz. Bu yazıda usturmaçaların neden ve ne şekilde içeri alınması gerektiğiyle ilgili bir bilgi göremedim.  Düpedüz bu yazıda azar var. Böyle sunulrsa kimse uymaz.

Enes bazı kurallar - gelenekler yüzyıllardır yapılan uygulamalar sonucu oluşmuş ve gelenek haline gelmiştir. Bu usturmaça almamanın bazı mahsurları burada da yazıldı .

Buna karşın en fazla üç dakikanı alacak usturmaçaları içeri almanın zararına ait ek tek bir kelime yazabilirmisin  , ya da şöyle söyleyeyim hangi davranışın artıları daha çok düşündüğümüz zaman. ::)

İsteyen usturmaçaları sallandırıp gidebilir ,ya da güverteye yatırabilir tabiiki . Allah bilir daha ne mahzurları vardır daha , ben yapmak istemem bu denemeyi .

Tabiiki kimse kimseyi zorlayamaz , en fazla tavsiyede bulunabilir . Cem Amiral de onu yapmış zaten.

Yazımda usturmaça kullanımıyla.ilgili bir cümle kurmadım.  Belirtmeye çalıştığım
Cem Gürdeniz 'in yazısının konusunun usturmaça olmadığı, yazanın kişileri görmemiş olmakla suçlaması   dolayısıyla aşağılamasıydı. Biraz daha açmam gerekirse :

Söylediğimiz şeyin kabul görme olasılığı sunuş şekline bağlıdır bir çok zaman.  Yazan usturmaçasını içeriye almayan teknelerin nasıl disiplinsiz olduklarınà ilişkin yazacağına  bu kurala diyelim uymayanların yaşadıkları kötü tecrübeleri yazsa daha iyi olabilirdi.

Ayrıca kanımcà denizcilik ya da denizde seyir veya ne deniyorsa kendinde bir miktar isyanı da barındırır.

Biz söylemesek de kişi zararını görünce zaten öyle davranmaktan vazgeçer.

Gelenek görenek konusunaysa hiç girmek istemem. Orası felaket.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 05 Eylül 2017, 19:52:49 Gönderen: Enes Save »
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4222
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#220: 05 Eylül 2017, 20:04:37
Ben çok kısa yazacağım.
Üzerinde tartışmaya değer bulunulursa düşüncelerimi daha detaylı açıklamaya çalışırım.

Denizlerde çoğalmaya karşıyım.
Koylarda, üstüste teknelerle demirlemek, kalabalık, gürültülü ortamlarda tatil geçirmek istemiyorum.


Bence üzerinde özellikle konuşulmaya değer.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#221: 05 Eylül 2017, 20:25:19
Şu usturmaça ve geleneksel tanımlamalar ile ilgili küçük bir tespit.

Bu son zamanlarda pek bir moda oldu.
Kendini "cool" gören ama aynı zaman da denizcileri "burnu havada, çok bilmişler" gözüyle takip edenler çoğaldı.
Bir de çoook mütevazı ama diğerlerinden kendini ayırma, bir tarz sahibi olmak için, hiç bir geçerli gerekçeye dayanmayan, aykırı fikirler üretenler.
Sebepsizce ayak uyduranlarda.
Elbet her yapıda insan çeşiti mevcut. Kim ne diyebilir ? Herkes özgürdür.
Farzı Misal ;

Kişi/ler, 48 yıl (öylesine bir sayı) denizle tek ilişkisi tatillerde "çimmek" olmuş. Deniz kenarına kıçını dönerek oturmuş, en büyük deniz zevki, güneş batarken, denize sıfır restaurant masasından selfie çekmek. Deniz denildiğin de ilk söyleyebileceği şey "ıslak".
Şimdi bu kişi/ler, hasbel kader bir yerlerden tekne sahibi olmanın, tekne sahipleri ile bir arada bir cemiyete kabulünün pek bir havalı olduğunu duymuş. Hz. google'a sormuş, karşısına neler neler çıkmış, bilgiler, tekneler, tatiller, yurtdışında pek havalı resimler. Vay vayy vay..Daha düne kadar ya "birader baksana" denirdi ya " bilmemne bey" diye seslenirlerdi. Şimdi öyle mi ya... Kaptan olacaksın oğluuum.

Hayatında şehir hatlarından başka vapura binmemiş arkadaş, eğitim almaya başlar. İlk günü teknede teorik eğitim vardır. Beyaz, dar, marka bir tişort, kırmızı fular, geniş siperlikli, "seal" şapkası ve pek afili güneş gözlüğü olmazsa olmazlardandır. Bu daha ilk gününden amaç ile aracın karıştırılma emaresidir.

Eğitim başlar, deniz kültürü sinsire sindire, çok büyük bir özenle, bu işte gerçekten profesyonel olmuş, ciddi sertifikasyonlara sahip, ciddi tecrübelerle kendini yetiştirebilmiş usta eğiticiler tarafından....(şaka şaka, bir çok okulda, daha konuşmasını beceremeyen, gencecik çocuklar, tamamen tatil modunda eğitim veriyorlar. ) Diğerleri zaten, hakkını veriyorlar ama çok azlar.

Acaaayip zor bir eğitimden sonra, 9-10 mt civarı bir tekne alınır. Sorulur soruşturulur, biraz gezilir. Tecrübeli denizcilerin sözleri bir kulaktan girer diğerinden çıkar. Sadece işine gelenler kabul görür. Yeterli lüks yoktur, insanlarda zaten garip davranıyorlardır. Selam vermeler, yardım etme bahaneleri, bir şeyler hakkında bilgilendirmeye çalışmalar filan. Ne ayaksızınız siz yaa. Ben de yaparım bunları, ben nasıl cip kullanıyorum, nasıl parkediyorum biliyor musunuz siz. Hem benim kim olduğumu biliyor musunuz siz ? Benimle öyle fazla içli dışlı olmayın.

Bir kaç dergi okunur, bir iki de kitap, kulüplere/derneklere/forumlara üye olunur. Az mı kardeşim koccaaa bir yaz geçti. Ne tecrübe ne tecrübe.

Eh, artık ikinci yaz bu tekneyle girilmez, büüyüük, lüks ve pahalı bir tekne şart oldu. Hemen tekrar araştırmalar soruşturmalar ve şöööle 200,000-250,000€ gibi 14-15 mt bir tekne. İyide bir marinaya bağladın mı tamamdır.

Şimdi sırada ne var.

Hah işte şimdisi önemli.
Burada, tam da bu anda edindiğin kısa bir tecrübe bile olsa, denizci mi olacaksın yoksa tekne sahibi mi ? ona kara vereceksin.
Deniz kültürünü, sebeplerini, tecrübeli büyüklerin sözlerini, tecrübelerini kulağına küpe mi edeceksin ? araştırıp doğrusunu öğrenmeye çabalayıp, denizin insana kazandırdığı mütevazılığa, yardımseverliğe, kendini tanıma yolunda ilerleyecek misin buna karar vereceksin.

Çünkü, sonunda,
O pahalı teknenin kıçında, güneş batarken, elinde viski bardağı ile sosyal medya da "bana kim karışır, istediğimi yaparım, ne geleneği kardeşim, saçmalayın, mecbur muyum, zaten böyyük denizciler bilir her bir haltı" diye yazıp, aslında denize ait olmanın parayla pulla bir alakası olmadığını, senin kim olduğunun hiç bir anlamı olmadığını içten içe bildiğin ve aslında tam da bu sebeple üstüne tam olarak oturtamadığın gömleğin hırsıyla, güzel bir dille hatırlatma ve tavsiyede bulunanlara, durduk yere hakarete varan sözler sarfeden bir tekne sahibi olabilirsin. 


Kesinlikle bir genelleme değildir ama tam da bu yazdığım profilde, gelenekler, usturmaça, terminoloji vs. konularında çokça esip gürleyen kişiler olduğunu biliyorum. Yazdıklarına şahit oluyorum.

Gerçek kişiler olduğu için kimseyi aşağılamıyorum ki zaten aynen böyleler. Denize yakışmayan, yakışmaya çalışmayan, uyum sağlamaktansa terör estirerek karada ki gibi güzellikleri yozlaştıran insanların denizde olmasını istemiyorum. Elbette buna ben karar veremem ama yine de istemiyorum. Bunun için elitist olacaksam, ki buna çok gülerim, olsun.   
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2295
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#222: 05 Eylül 2017, 20:32:46
Ben çok kısa yazacağım.
Üzerinde tartışmaya değer bulunulursa düşüncelerimi daha detaylı açıklamaya çalışırım.

Denizlerde çoğalmaya karşıyım.
Koylarda, üstüste teknelerle demirlemek, kalabalık, gürültülü ortamlarda tatil geçirmek istemiyorum.


Bence üzerinde özellikle konuşulmaya değer.

İzleyip öyle tartışalım:


Nicelikte sorun yok, kanaatimce sorun nitelikte.
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

B

Burak Doneray

Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#223: 05 Eylül 2017, 20:45:11
Ben çok kısa yazacağım.
Üzerinde tartışmaya değer bulunulursa düşüncelerimi daha detaylı açıklamaya çalışırım.

Denizlerde çoğalmaya karşıyım.
Koylarda, üstüste teknelerle demirlemek, kalabalık, gürültülü ortamlarda tatil geçirmek istemiyorum.


Bence üzerinde özellikle konuşulmaya değer.

En sevdiğim konu Gezgin bir yelkenci değilim bu yaz  bir defa dahi demir atmadım.Kışın gelmesini bekliyorum.Denizde çok enteresan insanlarla tanıştım hep olumlu oldu düşüncelerim kötü diyebileceğim insanlar hep bu işin ticaretini yapanlardı.Yol vermeyenler yanınızdan hızla geçenler demirlediğiniz yere çık ben gireceğim benim yerim orası diyenler Ağaçlara kocaman halatlarını bağlayan duş alan bulaşığını koyda yıkayan malesef hep bu gulet ve içinde sahibi olmayan motoryatlardı hep banamı denk geldi hiç sanmıyorum. Bayramlarda resmi tatillerde yüksek sezon dedikleri Temmuz Ağustos aylarında mecbur kalmadıkça bırakın denizi sokağa bile çıkmamaya çalışıyorum.Kış aylarını sabırsızlıkla bekliyorum kış demek benim için yelken demek yarış demek sessizlik demek .Kısaca Deniz tehlikelidir şakaya gelmez zahmetli iştir Mikrop kapabilir boğulabilir ve orta kulak iltihabı olabirsiniz.😜
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#224: 05 Eylül 2017, 21:04:39
Ben çok kısa yazacağım.
Üzerinde tartışmaya değer bulunulursa düşüncelerimi daha detaylı açıklamaya çalışırım.

Denizlerde çoğalmaya karşıyım.
Koylarda, üstüste teknelerle demirlemek, kalabalık, gürültülü ortamlarda tatil geçirmek istemiyorum.


Bence üzerinde özellikle konuşulmaya değer.

İzleyip öyle tartışalım:


Nicelikte sorun yok, kanaatimce sorun nitelikte.
Tiryaki reis, iyiki Hollanda'da yaşamıyorum dedim videoyu izleyince. O ne kalabalık öyle, ben Tuzla körfezinden geçerken bunalıp geriliyorum, orada burnumu çıkarmazdım heral . Kesin onlar da bize bakıp imreniyorlardır, orada da tekne kullanmak işmi diye söyleniyorlardır. Otoban kalabalıklığında deniz

Kaan reisim, insanlar kendi tanımlarını davranış ile değilde eşya ile yaptıkça tesbit ettiğiniz durum kaçınılmaz. Karada lüks araba ev olur, denizde son model tekne olur. Modernite ve kapitalizmin insanlara dikte ettiği şey zaten bu. "Aslı boşver, şekle bak. Sahip olduğun kadar varsın. Cebindeki kadar karakter sahibisin. "

Eyüp reis, yazdıklarınızın ötesini merak ediyorum.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

 
Yukarı git