Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#90: 28 Mart 2018, 20:50:05
Ahmet 'e bunu anlatmak çok zor.. Kavga dövüş bir aklam babası zello ya geldi.. O konuşmayı Mücahit derledi ve yayınlaması için ahmet 'e gönderdi.. Eski zamanlarda balıkçıların nasıl yelken kullandığının hikayesi var içinde..

Ahmet bunu yayınlamıyor bir türlü.. Neden biliyormusunuz.. ? Kendilerini övmüş olurlarmış ta ondan..

Bir de bugün bana sitem ediyordu resimleri görmedin mi diye.. resimleri gördüm görmesine de bu insanların resimleri ile birlikte konşmalarını niye koymuyorsun ah be Ahmedim..
  • IP logged

R

Recep Ertürk

Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#91: 28 Mart 2018, 21:27:45

Yemişim şanlı donanma tarihini. Sivil, halkın denizciliğinde sözlü tarih yaşananların yaşayanlar tarafından anlatıldığı için değerlidir. Onun için dinle, sesli olarak kaydet ve yaz.


Donanma tarihi zaten kayıt altında. Tarihçiler çalışmasa da veya o alanda uzman tarihçi olmasa da arşivlerde bekliyor. Belki bütçeleri, planları bile duruyordur.

Halkın denizciliğinin tarihi ise yaşayanlarla beraber geçip gidiyor. Gırgırlardan sonra zaten balıkçı köy-kasaba da kalmadı. Dolayısıyla marangozluğu da gitmek üzere..

Çok etkilendiğim iki anlatıdan biri budur. Diğeri de Hamdi Atalay'ın babasının tekne yapımı ile geçen yaşamı..

Daha bekliyoruz.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 629
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#92: 29 Mart 2018, 01:22:36
Ahmet Kabaalioğlunun anı yazıları ve arşiv fotoğrafları sonunda bir güzel kitap olmazsa bu dünyadan gözü açık giderim   :-[
  • IP logged

  • *
  • İleti: 629
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#93: 29 Mart 2018, 01:25:33
Birden aklıma geldi ; Heyamola Hey Yayıncılık fikrine ne dersiniz ?
Bir geniş ortaklık halinde maliyetler öyle korkulacak gibi değil ; etrafımızda da bu işleri bilen insanlar var...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#94: 29 Mart 2018, 08:54:55
bence çok önemli.. neden olmasın? daha önce de konuşulmuştu.. ayın 12 sindeki yemekte bu konuyu konuşsak mı
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#95: 29 Mart 2018, 08:59:16
Birden aklıma geldi ; Heyamola Hey Yayıncılık fikrine ne dersiniz ?
Bir geniş ortaklık halinde maliyetler öyle korkulacak gibi değil ; etrafımızda da bu işleri bilen insanlar var...

Muhteşem olur .
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#96: 29 Mart 2018, 09:49:43
Birden aklıma geldi ; Heyamola Hey Yayıncılık fikrine ne dersiniz ?
Bir geniş ortaklık halinde maliyetler öyle korkulacak gibi değil ; etrafımızda da bu işleri bilen insanlar var...

Tüm baskı hazırlığı ve editörlüğü benden.

Sınırlı sayıda basım, ücretsiz e-kitap, benim olaya bakışım budur.
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 5813
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#97: 25 Aralık 2018, 00:30:55
Bu hatırata epey ara vermişim. Şimdi Akın'da bu forumda aramızda yer aldığı için ortak hatıralarımızdan hatırladıklarımdan bir şeyler ekleyeyim. Yazılı hale dönüştürelim bakalım.
Deniz kenarında bir mahalle, denizin kıyıcığında geçen bir çocukluk ve hala devam eden arkadaşlık olunca yazmak lazım. Akın'la tanışıklığımız ve arkadaşlığımız artık 40 yılın üzerinde. Aynı yaştayız ve yaklaşık 5 yaşımızdan beri arkadaşız. Beraber yüzdük, beraber balığa gittik, beraber ava gittik ve bir sürü ortak anı. Şimdi bizlerin ortaokul ve lise yıllarımız boyunca hep sandallarımız oldu. Mahalledeki arkadaşlarımızın da vardı. Yaz geldimiydi onları güzelce boyar, sabah akşam balık tutar, gündüzleri de sahilde gezerdik. Arkadaşlar tekneye doluşur insanların denize girdiği sahil boyunca aşağı yukarı turlardık. Akın'ın amcasının yaptığı küçücük bir sandalı vardı, iki kişi anca binerdi. ama Amcası iyi bir tekne ustasıydı, küçücük kayık on numara dengeliydi. Enine göre boyu çok kısa olmasına rağmen çok iyi düşürmüştü kayığı. Benim de Eniştemin artan malzemelerden yaptığı 4,20 boyunda çift kürekli bir sandalım vardı. ama benim ki düşürülememiş bir kayıktı. Kürekte bir tarafa çekerdi. sargı tahtalarında da bariz gözle görülür bozukluklar vardı. Ayrıca hepimizin barbunya ağı vardı, akşam döker sabah çekerdik, bazende deniz soğukluğunda geceleri voli yapardık. Nadir de olsa limana gelen yelkenliler bizi meraklandırırdı. Bu yüzden hepimiz sandallara palamut sırığından direkler ve yelkenler yapmıştık.

Bir Haziran günü Akın'la sabah gün ışığında benim sandalı yüzdürdük. Dışarı rüzgarını aldık arkamıza, çift kürek asılıyoruz küreklere. Uça uça gidiyoruz kanala. Bizim orada mezgit suyuna kanal derler. Kıyıdan yaklaşık 7 dm açıkta. Dışarı rüzgarı sabah yedibuçuk sekize kadar devam eder. Karadan denize estiği için açılmak çok kolay olur. İşte bu kanalda hep mezgit tutan oltacılar olur, biz de onların arasına karıştık. Bizim orada akıntı hiç durmaz biz ona sular deriz. Sular poyrazsa doğudan batıya, karayelse batıdan doğuya akıntı oluşur. Aynı zamanda poyraz suları kıyıdan açar, yani kıyıdan uzaklaştırır, karayel suları ise kıyıya sıkar yani kıyıya yaklaştırır. Oltacılar da bu sularla meranın yani avlağın üzerinde akış yaparlar. Avlaktan uzaklaşınca makineyi çalıştırır geri aynı noktaya gelirler. İşte biz de makine olmadığı için hem çapari sallıyor hemde kürekle eyleniyoruz. Dalmışız balığa, 50 kulaç suda çalışınca , balıkta gelince kopmuş gitmişiz. Kayık balıktan hap oldu fakat kafayı bir kaldırdık. Ohooo biz karayel sularıyla doğuya akmış gitmişiz. Bırak mahalleyi limanı bile görmez olmuşuz. Saat on gibi birde rüzgar indirdi mi size. Etrafımızda bizi çekecek kimsede kalmamış, biz akışta farkında olmadan onlardan kopmuşuz. Onlarda çocuklar buradaydı nereye gittiler diye hiç düşünmemişler. Neyse efendim biz yisa kürek asılıyoruz ama denizlerde büyüdü bir yandan. Rüzgar, dere gibi sular, bir de dalgası sormayın gitsin. İki çift kürek deli gibi çekiyoruz ama , dalga tepesine çıkınca kürekler boşta dalga çukuruna düşünce kaytan kısmına kadar suda. Bir de kayığa serpinti giriyor. Akın bir yandan ara verip patlakla suyu boşaltıyor. Kayık denizlerle bir yükseliyor kürekler iskarmozdan çıkıyor o derece yani. Neyse öğleden sonra hava iyice arttı biz yaklaşık dört saat kürek çektikten sonra kıyıya yakın düştük, dalga çok olduğu için kumsal bir yere kayığı çekip dinlenip hava durulunca dönmek niyetindeyiz. Fakat dalgalarda çok büyüdü.  Mezgitler sıcaktan koktu midemizi alt üst etti. Attık denize, zaten patlakla eğrilerin arasındaki suyu alırken her seferinde içine onlarca balık giriyordu. Bizim sandallarda livar olmadığı için farş tahtalarının altına ,sintineye atardık balıkları. sintine de de hep su olduğu için balıklar yüzer dururdu. Tabi mezgit yüzmez hemen ölür ve şişerdi. Akşam üzeri hava biraz yumuşadı ve bizler kürek çekmekten nasır tutmuş avuç içlerimizin bile patladığını görerek yisa kürek yisa kürek limana kadar gelebildik. Üstte kıyafet yok şort atlet evden yüzdürmüş kayığı çıkmışız denize. O zamanlar biz şortla çarşı içlerinden falan nasıl geçeriz. İşte sandalı bıraktık orada, utana sıkıla hava kararınca çıktık gittik mahalleye ve  eve. Daha kötüsü de olduğu oldu. Şükürler olsun hepsinde bir şekilde eve ulaştık ve tekneleri de kırıp dökmedik.

Akın'a da sürpriz olsun okusun bakalım daha neleri hatırlayacak.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 25 Aralık 2018, 01:03:01 Gönderen: Hasan Toparlak »
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#98: 25 Aralık 2018, 08:05:53
Süper Ahmet Reis
Devam, benimde öyle avuçlarımın için patlatıp, birde kayıktaki küçük çocukları korkuttuğum için zılgıtı yediğim bir anım vardı. Kıyıdan görmüşler ve inadına yardım etmemişler, bakalım ne yapacak diye


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5813
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#99: 01 Mart 2019, 23:04:04
Bu hatırata epey ara vermişim. Şimdi Akın'da bu forumda aramızda yer aldığı için ortak hatıralarımızdan hatırladıklarımdan bir şeyler ekleyeyim. Yazılı hale dönüştürelim bakalım.
Deniz kenarında bir mahalle, denizin kıyıcığında geçen bir çocukluk ve hala devam eden arkadaşlık olunca yazmak lazım. Akın'la tanışıklığımız ve arkadaşlığımız artık 40 yılın üzerinde. Aynı yaştayız ve yaklaşık 5 yaşımızdan beri arkadaşız. Beraber yüzdük, beraber balığa gittik, beraber ava gittik ve bir sürü ortak anı. Şimdi bizlerin ortaokul ve lise yıllarımız boyunca hep sandallarımız oldu. Mahalledeki arkadaşlarımızın da vardı. Yaz geldimiydi onları güzelce boyar, sabah akşam balık tutar, gündüzleri de sahilde gezerdik. Arkadaşlar tekneye doluşur insanların denize girdiği sahil boyunca aşağı yukarı turlardık. Akın'ın amcasının yaptığı küçücük bir sandalı vardı, iki kişi anca binerdi. ama Amcası iyi bir tekne ustasıydı, küçücük kayık on numara dengeliydi. Enine göre boyu çok kısa olmasına rağmen çok iyi düşürmüştü kayığı. Benim de Eniştemin artan malzemelerden yaptığı 4,20 boyunda çift kürekli bir sandalım vardı. ama benim ki düşürülememiş bir kayıktı. Kürekte bir tarafa çekerdi. sargı tahtalarında da bariz gözle görülür bozukluklar vardı. Ayrıca hepimizin barbunya ağı vardı, akşam döker sabah çekerdik, bazende deniz soğukluğunda geceleri voli yapardık. Nadir de olsa limana gelen yelkenliler bizi meraklandırırdı. Bu yüzden hepimiz sandallara palamut sırığından direkler ve yelkenler yapmıştık.

Bir Haziran günü Akın'la sabah gün ışığında benim sandalı yüzdürdük. Dışarı rüzgarını aldık arkamıza, çift kürek asılıyoruz küreklere. Uça uça gidiyoruz kanala. Bizim orada mezgit suyuna kanal derler. Kıyıdan yaklaşık 7 dm açıkta. Dışarı rüzgarı sabah yedibuçuk sekize kadar devam eder. Karadan denize estiği için açılmak çok kolay olur. İşte bu kanalda hep mezgit tutan oltacılar olur, biz de onların arasına karıştık. Bizim orada akıntı hiç durmaz biz ona sular deriz. Sular poyrazsa doğudan batıya, karayelse batıdan doğuya akıntı oluşur. Aynı zamanda poyraz suları kıyıdan açar, yani kıyıdan uzaklaştırır, karayel suları ise kıyıya sıkar yani kıyıya yaklaştırır. Oltacılar da bu sularla meranın yani avlağın üzerinde akış yaparlar. Avlaktan uzaklaşınca makineyi çalıştırır geri aynı noktaya gelirler. İşte biz de makine olmadığı için hem çapari sallıyor hemde kürekle eyleniyoruz. Dalmışız balığa, 50 kulaç suda çalışınca , balıkta gelince kopmuş gitmişiz. Kayık balıktan hap oldu fakat kafayı bir kaldırdık. Ohooo biz karayel sularıyla doğuya akmış gitmişiz. Bırak mahalleyi limanı bile görmez olmuşuz. Saat on gibi birde rüzgar indirdi mi size. Etrafımızda bizi çekecek kimsede kalmamış, biz akışta farkında olmadan onlardan kopmuşuz. Onlarda çocuklar buradaydı nereye gittiler diye hiç düşünmemişler. Neyse efendim biz yisa kürek asılıyoruz ama denizlerde büyüdü bir yandan. Rüzgar, dere gibi sular, bir de dalgası sormayın gitsin. İki çift kürek deli gibi çekiyoruz ama , dalga tepesine çıkınca kürekler boşta dalga çukuruna düşünce kaytan kısmına kadar suda. Bir de kayığa serpinti giriyor. Akın bir yandan ara verip patlakla suyu boşaltıyor. Kayık denizlerle bir yükseliyor kürekler iskarmozdan çıkıyor o derece yani. Neyse öğleden sonra hava iyice arttı biz yaklaşık dört saat kürek çektikten sonra kıyıya yakın düştük, dalga çok olduğu için kumsal bir yere kayığı çekip dinlenip hava durulunca dönmek niyetindeyiz. Fakat dalgalarda çok büyüdü.  Mezgitler sıcaktan koktu midemizi alt üst etti. Attık denize, zaten patlakla eğrilerin arasındaki suyu alırken her seferinde içine onlarca balık giriyordu. Bizim sandallarda livar olmadığı için farş tahtalarının altına ,sintineye atardık balıkları. sintine de de hep su olduğu için balıklar yüzer dururdu. Tabi mezgit yüzmez hemen ölür ve şişerdi. Akşam üzeri hava biraz yumuşadı ve bizler kürek çekmekten nasır tutmuş avuç içlerimizin bile patladığını görerek yisa kürek yisa kürek limana kadar gelebildik. Üstte kıyafet yok şort atlet evden yüzdürmüş kayığı çıkmışız denize. O zamanlar biz şortla çarşı içlerinden falan nasıl geçeriz. İşte sandalı bıraktık orada, utana sıkıla hava kararınca çıktık gittik mahalleye ve  eve. Daha kötüsü de olduğu oldu. Şükürler olsun hepsinde bir şekilde eve ulaştık ve tekneleri de kırıp dökmedik.

Akın'a da sürpriz olsun okusun bakalım daha neleri hatırlayacak.

Sandallarda şöyle şeyler; bu resimdeki sandal arkadaşımız Serdar'ın Sandalı. Kürekte Akın, başüstünde ben, kıçta Serdar.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1343
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#100: 02 Mart 2019, 10:31:20
"Allah Sağlık Para Versin Amin."".
Ankara'da 3 yıl okuyan biri olarak ASPAVA'nın açılımını yapayım dedim
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 5813
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#101: 02 Mart 2019, 11:13:20
"Allah Sağlık Para Versin Amin."".
Ankara'da 3 yıl okuyan biri olarak ASPAVA'nın açılımını yapayım dedim

Serdar'da zaten Ankara'da görmüş yazmıştı. O zamanlar herkes merak ederdi, bizim oralarda pek bilinen bir şey değildi. :)
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 663
    • S/Y DUA-1 SEYİR DEFTERİ
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#102: 02 Mart 2019, 13:20:28
KUPİKO : Kuru fasülye, Pilav, Komposto. 1980'lerde Balıkesir'de öğrencilerin kayıntı yaptığı bir lokanta idi.
  • IP logged
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi

  • *
  • İleti: 283
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#103: 02 Mart 2019, 19:37:14
"Allah Sağlık Para Versin Amin."".
Ankara'da 3 yıl okuyan biri olarak ASPAVA'nın açılımını yapayım dedim

İkinci A kimine göre afiyet kısaltması.  Benim öğrenciliğimdeyse aşk kısaltması olduğu rivayet edilirdi.  :) :)

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1343
Ynt: SON DENK KAYIKÇISININ HATIRASINA
#104: 02 Mart 2019, 20:05:47
 :)O daha güzelmiş.
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

 
Yukarı git