Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: İnebolu-İstanbul Seyri

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#30: 03 Ağustos 2017, 23:53:44
Ardından sırasıyla, Kapısuyu, Kurucaşile ve Tekkeönü. Kurucaşile ve Tekkeönü'nde güzel barınaklar var. Kapısuyunda ise  güzel bir kumsal ve iyi bir dere vardır. Bu kapısuyu eskiden çektirmelerin yapıldığı köy aslında. Bizlerde buralarda kayık yaptırır, tamire buralara getirirdik. Dedem ve dayım çektirmeleri burada yaptırır bakımını buralarda yaptırırlarmış. Artık detaylı bildiğimiz bölge bitti ama gündüz  seyri olduğu için navionicsi falan hala açmıyorum, ara sıra sadece hıza ve mesafeye bakıyorum. Sonra güzel bir kahvaltı hazzırladık, deniz çok güzel gece ve sabah seyrinin nimetlerinden istifade ediyoruz. Rüzgar indirip çalkantı başlayana kadar keyfini çıkaralım Karadenizin. Bu arada iyice güneş yakmaya başladı bizde biminiyi kurduk. Benim kayıkta koca bir bimini var, tam açtığımızda ana yelken görünmüyor. Ana yelken görünsün diye pencere açmışlar fakat orayıda güneş panelleri kapatıyor. Bu yüzden genelde kapalı tutuyoruz.
Dün geceden Kemal Tesbihçi Reis aramıştı. Gece bir otobüsünde yer buldum Amasraya geliyorum diye. Nitekim aradı, ben geldim eksik varmı ne alayım diye. Bizde az yolumuz kaldığını limana gelmesini söyledik. Amerikalı biraz rahatladı. Eh ben buradan İnebolu'ya dönerim diye sevindi. Çok işi var ısrarcı olamıyorum daha kayığını karaya alacak. Bu yüzden İstanbul'a kadar gelmesine ısrar edemiyorum. Bu sahil kasabalarında ulaşımda bir sıkıntı. Amasra'dan İnebolu'ya dönmek için, önce Bartın oradan Karabük, oradan Kastamonu ve sonrasında İnebolu, yani dört minibüs değiştirerek yapılacak bir yolculuk. Neyse sabah on buçukta Amasra'ya yanaştık. Kemal Reis iskele de bekliyor. Kısa bir hasbihal ve sohbetten sonra Amerikalı ile vedalaşıyoruz ve bu sefer Kemal Reis ile tekrar yola çıkıyoruz. Hedefimiz Ereğli, yakıt ikmali için. Bu arada Amasra için şahsi kanaatimi paylaşayım. Buraya Karadenizin Bodrum'u derlerdi. Fakat son dönemde Ankara'nın günübirlikçileri ve biraz isminin fazla duyulması neticesinde gönyesi şaştı. Fiyatlar güneyden pahalı, hafta sonu yer bulmak mümkün değil, o eski misafirperver pansiyon evler falan yerini tamamen ticari(!) işletmelerine dönüşmüşler.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#31: 04 Ağustos 2017, 00:20:22
Ahmet Reis’in kaleminin kuvveti hepimizce malum… Bizim için Karadeniz sadece bir denizken. Ahmet için bir kan grubu. O’nun hücrelerine oksijen sağlayan bir güç kaynağı . Ahmet’in Karadeniz’i, bizimle paylaştığından çok daha büyük ve zengin bir deniz. Ahmet’in ve bizim ömrümüz yettiğince zevkle okumaya devam edeceğiz.   :)xx
  • IP logged

  • *
  • İleti: 558
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#32: 04 Ağustos 2017, 09:42:54
Fatih Sultan Mehmet atının üstünde Amasra'yı görünce ''Lala çeşmi cihan bumu ola'' demiştir.

Amasra da balığın yanında 40 ot ile yapılan çeşmicihan salatası mükemmeldir  !O__
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#33: 04 Ağustos 2017, 22:25:07
Amasra'ya gelmeden Çakraz Köyü unutmuşuz. Bu Çakraz Köy bizim meşhur kalkancılık teknemiz Çakraz'ın Köyüdür. İnebolu'da bu kayık meşhurdur. Hali hazırdaki balıkçıların bile yarısından fazlası bu kayıkta çalışmıştır ve onlarca hatıraları vardır. Bu tekne Çakraz Köyün Posta kayığıymış o zamanlar, sonra dedem satın almış ve balıkçı kayığı olmuş. Çektirmeden bozma çirkin bir şeydi aslında, içinde lambalı dizel denilen 14 bg iskandiye diye bir makina vardı. Hergün kıyıya çekilip yüzdürülürdü.Kırılabilen bir yelken direği ve yelkenide vardı. Çirkindi mirkindi ama efsaneydi. Neyse efendim böylelikle Çakraz ıda andık. Okuyanlar varsa eski mürettebatından anılarını tazelerler.
Çakraz Köy derseniz güzel bir kumsalı olan bir koya sahip. Kıyıya yüksek katlı binalar yapılmasaydı daha iyiydi ama ne yapalım yapmışlar işte. Günübirlik ve hafta sonu için güzel bir yer.

Tekrar rotamıza girelim Bartın'a doğru gidiyoruz artık. Arada Tarlaağzı Barınağı var uzak geçiyoruz oradan güzel bir barınak aslında. Sonrasında Bartın Görünüyor. Bartın Ticari bir liman hemen yanıbaşında  Meşhur Bartın Deresi var. Bartın Deresi de bizim için önemlidir. Şükrü dedemler Çektirmeleri bu çayda kışlatırlardı. Burası çektirmelerin kışlama yeri ve bakım yeriydi. İçlerinde birisi bekçi kalır kışı burada geçirirlerdi. Sıkı durun bu çayın en önemli özelliğini anlatayım. Eski dönemde zehirli boya olmadığı için tekneler kekamoz ve yosun tutmasın diye derelerde kışlatılırlardı. Ayrıca Bartın Deresi de debisinden dolayı kayıkların altını pırıl pırıl yapardı. E bizde bu kadar hatırası olan yere giriverelim dedik. Gerçi Asterix giderken Burak Reis Himayesinde girmişti ama olsun . Ben bir kez de bizimkilerin hatırasına girivereyim dedim. Kemal Abide  sağolsun küçük bir video çekmiş. Buyrunuz;

  • IP logged
« Son Düzenleme: 28 Mart 2019, 22:03:02 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 989
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#34: 04 Ağustos 2017, 22:38:59
Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam..
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 68
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#35: 05 Ağustos 2017, 17:58:36
Eline diline sağlık Ahmet.
Ama, biraz kısa mı tutuyorsun ne, hemen bitiveriyor 8)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#36: 08 Ağustos 2017, 23:50:54
Bartın Deresinde kısa bir turdan sonra tekrar buluştuk Karadeniz'le. Zonguldağa doğru ilerliyoruz. Kısa bir süre sonra Filyos Çayı nın ağzından geçip Çatalağzına doğru ilerliyoruz. Çatalağzında Termik santral var ve santralin orada koca bir sanayi limanı mevcut. Kıyıya yakın gidiyoruz. Demirde bekleyen iki tane geminin arasından geçip Kilimli Barınağa doğru Yola devam.Ardından Zonguldak başlıyor. Meşhur tepedeki fener ve bence zonguldağın en güzel mahallesi fenerin çevresindeki mahalle. Zonguldak limanını geçtikten sonra kıyıda  acayip bir yol inşaatı çalışması var. Tüneller, dolgular falan bir sürü harfiyat görünüyor. İnşallah İnebolu tarafına böyle sahil yolu falan yapılmaz. Tüm büyü bozulur yoksa. Netice de Karadenizin en bakir yeri.Şehirleri berbat etselerde şehirler arasında kalan kıyı koridoru hala bakir. Zonguldak'tan sonra şehirleşme devam ediyor, Kozlu'yuda geçiyoruz. Ardından kıyıya yakın gittiğimiz için insanların yüzdüğü kayaların içindeki bakir koyları görüyoruz. Bunların içinde bir tanesi varki Karayolundan efsane bir görünüme sahiptir. Yol uçurumun ta tepesinden geçer, insanlar oraya nasıl inerler bilemedim ama koyun içi tıklım tıklım yüzen insanlarla dolu . Karayolundan geçerken hep bura da yüzmek istemişimdir. Bu koya yelkenliyle girmek çok doğru değil belki ama biz girmek istiyoruz. Derinlik uçurum dibi olduğu için çok fazla kıyıya yüz metre kalmadı ama hala yirmi metre. Küçük sandallar ve balıkçı kayıkları dibe kadar girmiş kayalara bağlanmışlar. Bizde iskandil ede ede giriyoruz. dışarıdaki kaba dalga içeride yayılamadığı için epey solugan var. neredeyse kyıya yanaştık ama derinlik hala yedi metre. Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum. İlk defa suya atacağım bu çapayı buralarda bırakamam. Bu çapa o kadar önemli ki benim için anlatamam. Bu çapa  özel iki denizcinin bana Karadeniz seyri hediyesi.Bu yüzden yerine asınca bile çift sapan alıyorum. Evet 7,2 metreye çapayı bırakıyoruz ve bırakır bırakmaz kayaların arasına giriyor ve de teknemizi tutuyor. Kalomaya falan da gerek yok. Kıyıya da insanların şaşkın bakışları arasında iyice yakın düştük ama 20 metrelere de demirleyemezdim. Hemen atladık suya, oda ne su buz gibi. Önce ben ardımdan Kemal Reis Sudayız. Artık koya tatlı su mu akıyor neyse su buz gibi. Saat altı civarı olduğu için uçurumun dibindeki bu koy güneşte almıyor. Bana göre değil anlayacağınız. Bir ara zincire tutunup biraz derine iniyorum o da ne aşağıda zemin tam tahmin ettiğim gibi yosunsuz iri karpuz büyüklüğünde kayalardan oluşuyor. Çapamızda onların arasına sıkışmış. Yüzeye çıktığımda yüzeyin bir anda çok pis olduğunu gördüm. eş zamanlı Kemal Abide farketmiş. Hemen kayığa çıktık. Zaten bu kadar kalabalık insan topluluğunun bir araya sıkıştığı küçücük bir koyun temiz olması beklenemezdi. Sorunsuz bir şekilde çapamızı aldık ve hemen koyun dışına çıktık. Kayığı serbest bırakıp akıntıya bakıp atladık suya. Aman Allahım su sıcacık yirmi derece civarı ve  hafif bir akıntı var, kayıktan çok uzaklaşmadan doyasıya yüzüyoruz . Açıkta olduğumuz için akşamüstü güneşi sıcacık ısıtıyor. Koyun içindeki hayal kırıklığını kapattı yine Karadeniz.
Burada bir noktaya değinmem gerekiyor.Karadeniz gibi yatay sahil kıyısı olan bir denizde bir çok pilot kitapta bahsedilenden fazla akıntı olduğu zamanlar olur. Hemde öyle bir olur ki demirdeki tekneden atlarsınız ve tekneye çıkamayacak duruma düşersiniz. Bu serbest bırakılan tekne içinde geçerlidir.Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 08 Ağustos 2017, 23:55:21 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 989
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#37: 09 Ağustos 2017, 02:45:51
Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum.

Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam,
Hırsız sapan nedir merak ettim bilmediğim bir şey
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#38: 09 Ağustos 2017, 03:28:27
Sonrasında Bartın Görünüyor. Bartın Ticari bir liman hemen yanıbaşında  Meşhur Bartın Deresi var.  Ben bir kez de bizimkilerin hatırasına girivereyim dedim. Kemal Abide  sağolsun küçük bir video çekmiş. Buyrunuz;

https://youtu.be/i7hXbX_myfw

Bartın deyince benim de hatıralarım canlandı.
Daha yaşım 22 iken bir vesileyle gitmiş ve güzelliğine hayran olmuştum.
Derenin kenarında küçük bir motel ve nezih bir restaurant vardı o zamanlar , o restaurantta yediğim kalkan balığının tadını da hala unutmam. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#39: 09 Ağustos 2017, 08:24:31
Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum.

Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam,
Hırsız sapan nedir merak ettim bilmediğim bir şey

Bu kayalık yerlerde biz demir atarken demiri tersten söküp çıkartacak bir şekilde çapanın kafasına bir halat bağlayıp zincirle birlikte kaloma vererek salardık.  Olur da demir takılırsa bu halat sayesinde tersten asılıp demiri kurtarmak için. Şimdilerde bunun modern olanını ,demir şamandırası olarak satıyorlar. Burada bağlanılacak yer önemli, çapa tipine göre çapayı sökebilecek, tırnakları etkisiz hale getirebilecek bir yer olmalıdır.Kaloma verilirken zincirden daha boş bırakılmalıdır.

 Bu yedek halat bazen kıça alınıp tekneyi döndürmek içinde kullanılabiliyor.Bu manevrayı yapmak kumluk zeminde bir işe yaramaz tutmuş çapayı da sökebilir. Onun metodu da biraz daha farklı.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 989
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#40: 09 Ağustos 2017, 08:54:24
Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum.

Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam,
Hırsız sapan nedir merak ettim bilmediğim bir şey

Bu kayalık yerlerde biz demir atarken demiri tersten söküp çıkartacak bir şekilde çapanın kafasına bir halat bağlayıp zincirle birlikte kaloma vererek salardık.  Olur da demir takılırsa bu halat sayesinde tersten asılıp demiri kurtarmak için. Şimdilerde bunun modern olanını ,demir şamandırası olarak satıyorlar. Burada bağlanılacak yer önemli, çapa tipine göre çapayı sökebilecek, tırnakları etkisiz hale getirebilecek bir yer olmalıdır.Kaloma verilirken zincirden daha boş bırakılmalıdır.

 Bu yedek halat bazen kıça alınıp tekneyi döndürmek içinde kullanılabiliyor.Bu manevrayı yapmak kumluk zeminde bir işe yaramaz tutmuş çapayı da sökebilir. Onun metodu da biraz daha farklı.
Ahmet Reis anladım olayın mantığını teşekkür ederim..
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 235
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#41: 12 Ağustos 2017, 22:09:30
Çok yaşa sen Ahmet kaptanım.  Yazını ilgi ile takip ediyorum.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#42: 13 Ağustos 2017, 10:00:57
Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.

Ahmetcim, Merdiven suya inmemişse suya atlamam, tekne serbestse asla suya atlamam, iki kişiyse biri atlasın çıksın, sonra öteki atlasın. Şart mıdır suda beraber yüzmek? Usturmaça değil, yüzen halat bırakaydınız bari. Tamam tamam, psikopatım ben. :)
Buna benzer huylarım yüzünden de kimse benim tekneye gelmiyor zaten. 
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

e

erdal duran

Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#43: 13 Ağustos 2017, 13:18:23
Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.

Ahmetcim, Merdiven suya inmemişse suya atlamam, tekne serbestse asla suya atlamam, iki kişiyse biri atlasın çıksın, sonra öteki atlasın. Şart mıdır suda beraber yüzmek? Usturmaça değil, yüzen halat bırakaydınız bari. Tamam tamam, psikopatım ben. :)
Buna benzer huylarım yüzünden de kimse benim tekneye gelmiyor zaten. 
Bülent reise sonuna kadar katılıyorum. 1knot'un altında bir rüzgar dahi sizin tekneye yetişmenizi imkansız hale getirir. Açıkta denize girilecekse herzaman tecrübeli bir kişinin teknede kalması gerekir. Yoksa girmeyiverin.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
#44: 14 Ağustos 2017, 23:10:31
Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.

Ahmetcim, Merdiven suya inmemişse suya atlamam, tekne serbestse asla suya atlamam, iki kişiyse biri atlasın çıksın, sonra öteki atlasın. Şart mıdır suda beraber yüzmek? Usturmaça değil, yüzen halat bırakaydınız bari. Tamam tamam, psikopatım ben. :)
Buna benzer huylarım yüzünden de kimse benim tekneye gelmiyor zaten. 
Bülent reise sonuna kadar katılıyorum. 1knot'un altında bir rüzgar dahi sizin tekneye yetişmenizi imkansız hale getirir. Açıkta denize girilecekse herzaman tecrübeli bir kişinin teknede kalması gerekir. Yoksa girmeyiverin.

Kesinlikle katılıyorum, ama ne yapalım kontrollü bir şekilde  risk alıveriyoruz bazen.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

 
Yukarı git