Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: KAYIKEVİ

  • *
  • İleti: 32
Ynt: KAYIKEVİ
#195: 21 Eylül 2017, 01:37:31
Şimdi indiriyorum. Çok tşk ler.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: KAYIKEVİ
#196: 21 Eylül 2017, 09:02:36
Eline sağlık, gerçekten çok faydalı oldun.. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: KAYIKEVİ
#197: 21 Eylül 2017, 10:21:42
Hazine.  :)xx
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: KAYIKEVİ
#198: 21 Eylül 2017, 11:08:47
Beğendiğinize sevindim.

O yazıda geçen 100 temel eser denilen listeyi baz aldım toplarken. Elbet hepsini bir araya gelmedi ama 55 adet iyi bir sayı.
Şayet sizin elinizde de o listeyi tamamlayacak yada ekleyecek pdf/epub var ise, 100 kitaplık bir klasör denizcilik edebiyatı klasörü oluşturup, denizi ve tekneleri seven tanıdığım/bildiğim gençlere vermek istiyorum. Elbette sizler de verebilirsiniz.  Hem Kitap hem deniz kültürünün gelişmesine katkısı olacağını düşünüyorum. 
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: KAYIKEVİ
#199: 21 Eylül 2017, 16:00:43
Herkesten, her şeyden kaçarak başlayan hayatın, soyutlanma teması ile anlamı koyulmuş uzaklaşmanın, yalınlıktan uzaklaştırdıkça yalnızlıkla kaplanacağı planlarım arasında yoktu.

Süresi belirsiz ve gereksiz bir zaman dilimi boyunca hiç tanımadığım bir Amerikalı’nın sahibi olduğu, yine hiç tanımadığım bir Fransız ile iki yıldır hiç bilmeyeceğim yerlere seyahat ettikleri yirmi metrelik yelkenli teknede yaşıyorum. Kendime ait odam, dolabım, yatağım bile var. Benim sıkıntım hayalimi yaşamak. Onların sıkıntısı ise yardımcı sahibi olmak. Ben bu hiç tanımadığım insanların hayatına dahil olup hiç bilmediğim yerlere gider oldum. Beni tanıyan hiçkimsenin olmadığı yerlere benim hiç tanımadığım kimselerle varır oldum.
Vardığım yerin ismi tanıdığım insanlara göre Cebelitarık, tanımadığım insanlara göre ise Gibraltar.

Cebelitarık’ta gezerken tanıdık yüzlere rastlama imkanım olmadığını bile bile her çehreyi sıkı sıkı kontrol eder buldum kendimi. Olur ya tanımadığım bu kadar surat arasında tanıdığım benzeri çıkar, çıkar da, çıksa ne yazar?

Sebebini çok kestiremediğim sebeple kaçtığım bu yolculuğu kendisinden kaçtığım herkese iletir oldum. Hepsini de tanıyorum, hepsinin beni tanıdığı gibi. Kaçmanın ironik biçimde 21.yy şekli bu. Nerede olduğumu bildikleri halde, nerede olduğumu nokta atışı bildirdiğim halde, nereye vardığımı bilemez oldu tanıdığım herkes. Mesafelerin bir önemi yok diye kıçımı yırttıkça önemi artmaya, iletişim ise ters orantılı olarak azalmaya, empatiler yerle bir olmaya ve sonuç olarak varmayı hedeflediğim YALNIZLIĞA varmama sebep oldu. Her gün yeni birileri ile sohbet edip isimlerini öğrendikçe tanımadığım insanlara bir yenisi daha eklenmekte. Bir sürü tanımadığım insanla çok keyifli sohbetler, paylaşımlarda bulundukça YALINLIK uzaklaşmakta, ironik hazların zevkine varmak adına olsa gerek tanıdığım insanlarla sohbetler adım adım mide bozucu, ruh kirletici olmakta, YALNIZLIK yakınlaşmakta.

Hiç tanımadığım insanlarla geldiğim hiç bilmediğim yerde hep birlikte yaşanan mutlu, keyifli anıları zihnime yazarken hep tanıdığım insanların olduğu, her santimini adım adım bildiğim yerdeki anılar zihnimde mutsuz ve keyifsiz çentikler kazıyor. Hiç bilmediğim bu yerdeki hiç tanımadığım insanlar tanışık olmaya çabaladıkça her yerini bildiğim o yerdeki hep tanıdığım insanlar yabancılaşmayı tercih ediyorlar.

Uzaklaştıkça, kendimden ve sizden, tanıdığım insanların olduğu bildiğim yerlerden, daha çok yaklaşıyorum tanımadığım insanların yaşadığı, bilmediğim yerlere.

Hiçbir zaman YALIN kalmadan her zaman YALNIZ olabilmek her akşam üzülerek uyurken çok keyifli rüyalar görmeme olanak sağlamakta, her sabah mutlu uyanarak tüm günü kendi zihnimdeki DÜNYA’DA yaşamama sebep olmakta. Bunu kabullenen ben olmasam da, reddeden de sizler olmadınız.

Derin bir nefes çekiliyor tanımadığım bu yerin havasından. Bir işe yaramayacağı besbelli olsa da o derin nefes çekiliyor. Tıpkı yalın kalmamı engellese de yalnızlığıma etkisi olmayacağını bile bile sana selam vermem gibi. Zaten ben sesimi hiç çıkarmasam, şu lanet klavyenin tuşlarına basmasam, sana hiçbirşey anlatmasam yapayalnız kalacağım ya, bunu ben biliyorum da sen nasıl anlamıyorsun! Beni böylesine yalnız bırakanın ta kendisi şu lanet klavyenin kablosunun kabus gibi uzadığı, ulaştığı, hep birlikteyken YALNIZ kalmayı mutluluk saydığımız, herbirimizin en büyük korkusu olan YALIN zihinlerimiz değil mi?


Güneş Akdoğan adlı bir gezgin'in kendine notu
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: KAYIKEVİ
#200: 22 Eylül 2017, 12:38:13
Tüm inananların, bayramı kutlu olsun.

Kayıkevin'de bayram sabahı, elbet kayıkla olur  ;)

Robert Perry
43 ft, karbonfiber,  Cutter.
Bulletproof

Bu tekne, Hull no :01
Daha iç resimleri bile yok, çekilince paylaşılırım.












Bir büyüğümün söylediği gibi, "fikri takibizdir, netekim"









  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: KAYIKEVİ
#201: 23 Eylül 2017, 00:34:13
28 feet bir teknede karasal destek almadan yaşamak gerçekten ciddi iş.
2014'de Deniz Filmleri Festivali'nde aşağıdaki kısa filmi göstermiştik. Masal gibi.. :)

https://www.youtube.com/watch?v=syJXrbWU1Aw
  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: KAYIKEVİ
#202: 23 Eylül 2017, 06:23:20
Biliyorum bu filmi.. Süper.. Bölünmüş armaya da örnek..
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: KAYIKEVİ
#203: 26 Eylül 2017, 12:14:55
Bugün, Dil bayramı.

26 Eylül Dil Bayrami kutlu olsun!

Dilbilimcilerin Türkçe hakkindaki dusunceleri:

Paul Roux: ''Türkçe akıl ve düşünce dolu, matematiksel bir dildir.''
Max Müller: ''Türkçe, Türk düşüncesinin yaratıcı gücünün eseridir. Bu dil, insan aklının üstün kudretinin ürünüdür. Türkçe kadar kolay anlaşılan, zevk verici pek az dil vardır.''
Molière: ''Şu Türkçe ne hayran olunacak bir dil, az sözcük çok şey söyler.''/

According to leading linguistics Turkish language is one of the most mathematical languages; meaning, the basic structure and morphology of Turkish is comparable to the rules of mathematics: clear and precise.


  • IP logged

n

nuri_kongur

KAYIKEVİ
#204: 27 Eylül 2017, 04:36:55
Bunlar Türkçenin grameri ile ilgili tesbitler. Hepsine yürekten katılıyorum. Lakin işin birde kelimesi var. Gramer trafik kuralı iken, kelimeler gidilebilecek güzergahlar. Mesela bir “Afiyet olsun” bizim her gün bir “ses/ünlem “ şeklinde kullandığımız ifadeye bugün batı medeniyeti ulaşmaya çalışmakta. Afiyet “Yediklerinin insan için sağlık olmasını dileyen bir mini dua”. Bu dua bize yemek konusunda istikamet de çiziyor. Yani yenen şeyler vucuda faydalı olmalı , sağlık vermeli.  İngilizcede bunun karşılığı yok. Fransızcadan “bon appetit “ diye bir ifade almışlar. Bizde “afiyet olsun” yemeğin sonunda söylenir genelde. “Bon appetit” yemeğin başında. “İştahın bol olsun demek”. Bugün çok yemenin ve sağlıksız beslenmenin yani yenen şeyin insan sağlığına fayda vermemesinin sıkıntılarını batı , özellikle Amerika çekiyor.
Dil de gramer kuralları çok önemli, ne varki bu vurgulanan haklı önem, kelimeleri gölgede de mi bırakıyor yoksa kelimeleri insanlar yeterince önemsemiyorlar mı kararsızım. Ama o dili üretenlerin uygarlık seviyesini , ürettikleri kavramların ne kadar isabetli olması ile anlaşılır. “Afiyet olsun “ kavramına herkesin her gün en az 2-3 kez kullandığı bir ifade olduğu için verdim. Bu kavram dua olmaktan uzaklaşıp ne kadar ünlem haline gelirse yediklerimizin verdiği afiyete de o kadar az önem veriyoruz. Bu da işin bir başka yönü.



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
« Son Düzenleme: 27 Eylül 2017, 04:44:09 Gönderen: Nuri Kongur »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: KAYIKEVİ
#205: 27 Eylül 2017, 07:47:25
Bence Şu yukarıdaki tablo bile işin uzmanı değilim ancak , Türkçenin öğrenmesi zor bir dil olduğunun kanıtı. Hep ekler var. Bir kere hem isimlere hem de fiillere sürekli ekler geliyor. Zaman ekleri de buna dahil.

Bence Türlülçe daha çok dinlenilerek öğrenilebilecek bir dil.

Gidebilirim , giderim, gidebilseydim

Zıplayabilirim, zıpladım, zıplayabilseydim.

Bakınız her iki fiile gelen ekler farklı - ebil- ve -abil-  gibi

Git fiili burada gid oluyor ama zıpla fiiline bir de ilaveten y geliyor.

Üstelik zıpla! Aynı zamanda sen zıpla anlamına da geliyor..

Hiç bir fikrim yok nasıl öğretiliyor Türkçe ama bence zor olmalı..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: KAYIKEVİ
#206: 27 Eylül 2017, 08:25:46
En son paylaştığım yazıdan sonra, gerçekten, denizcilik üzerine Türkçe olarak çektiğimiz kaynak sıkıntısının en azından Deniz edebiyatı konusunda çekilmemesi gerektiğini düşündüm.

Bu yüzden elimde bulunan veya bulabildiklerimi bir araya topladım. Burada pdf'lerini paylaşayım dedim. Uygun görülmez ise, kaldırılabilir.
Bu paylaştıklarım, internet üzerinden bulunabilen ama sadece bir araya getirilmiş halleridir.

Ben bunu atlamışım Kaan reisim , muhteşem teşekkür ederim.
https://mega.nz/#F!omoFQAKQ!bmqMZWN9aRFkeu10p_62mw
  • IP logged

n

nuri_kongur

KAYIKEVİ
#207: 27 Eylül 2017, 08:50:03
Ersin , o bahsettiğin ses uyumu ve genel geçer kurallara bağlı. Öte yandan , mesela Türkçede “C” harfini biz her zaman “Ce” diye telafuz ederiz. İngiliz alfabesinde “Si” diye telaffuz edilir. Hal böyle iken CAN kelimesini “Ken” diye telaffuz ederken CYBEL kelimesi “Syibıl” diye telaffuz edilmekte. Bu hiç bir genel geçer kurala bağlı değil. Bu sebeple İngilizcede “harfle” diye bir emir var. “Please spell your name”


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: KAYIKEVİ
#208: 27 Eylül 2017, 09:45:36
Ben bir kıyaslama olsun diye yazmamıştım. Sadece zor olduğunu düşündüm. Dediğim gibi çok bir bilgim de yok. Fazla fikir yürütmek istemem. Ama özellikle forumlarda yazı yazdıkça birçok tartışmanın temelinde yanlış ifade edildiği görülüyor. Bu dil konusunu o yüzden önemsiyorum. Hem hazır böyle bir dilci bulmuşken pis bir liboş olarak sömür sömürebildiğin konseptini benimsiyorum. Neyse efendim Kaan ın sayfayı gereksiz yere işgal etmeyelim.

  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: KAYIKEVİ
#209: 27 Eylül 2017, 10:20:57
Ne afiyet olsun'u Nuri Reis'im, boşverin siz onu;
şuna bakın;

Çıkıp yücesine seyran ederken
Gördüm ak kuğulu göller perişan
Bir fırkat geldi de durdum ağladım
Öpüp kokladığım güller perişan

Hayal hayal oldu karşımda dağlar
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar
Bülbülün konduğu dallar perişan

Yıkılmış dilberin mamur illeri
Susmuş bülbül, söyler her dem dilleri
Dağılmış sümbülü, solmuş gülleri
Yüzüne dökülmüş teller perişan

Karac'oğlan der, ben toy avlamadım
Arab ata binip boylatamadım
Küstürdüm dilberi huylatamadım
Dilberi küstüren diller perişan


A ha buradan da dinleyin; www.youtube.com/watch?v=gywhbHRLoyg
  • IP logged
« Son Düzenleme: 27 Eylül 2017, 10:25:21 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git