Milos;
Adamas limani, körfezin sonunda denizden gelirken minik bir burnun arkasında iskelenizde önünüze cikiverecek.
Yelkenli direkleri de göreceksiniz zaten..
........
Bir görevli genç baglanmaya yardımcı olup, yer gösteriyor. Eger sahipli tekne yeri degilse bos buldugunuz tercih ettiğiniz yere de baglanabilirsiniz, görevli genc bu konuda israrci olmadi. Limanın uç ponton kısmında tonoz imkani da var. Biz orayı tercih etmedik.
Beton mendirekle korunmus limanin iç kısmını günlük tur tekneleri kullaniyor.
Mendirek bir pontonla uzatılmış, mendiregin ve pontonun diş kısmı ile feribot iskelesine kadar olan Izmır kordon boyuna çok benzettigimiz arkası kaldırım ve yol ve cafe, dükkan, taverna vb olan uzun rıhtıma 5 m derinliğe demir atıp, bizim gibi kictankara olabilirsiniz.
Kıyıda su ve elektrik var.
Aksama doğru 1-2 teknelik yer disinda heryer doldu...
Türk bayraklı bizden başka tekne yok.
.............
Bugün çok sıcak.
İstanbul ve Ankara'nin da çöl sıcakları ile kavruldugunu öğreniyoruz.
Kahvalti sonrasi karşımızdaki cafeye gecip, soguk birseyler icip wifi sifresini de alinca herkes telefonuna sariliyor.
...............
Araba kiralayıp adayı gezeceğiz.
Ama önce hemen arkamızdaki port police gidilecek.
Port polislerin hemen hepsinin genc ve dinamik kiz ve erkeklerin olmasi dikkatimizi cok cekmisti.
Mustafa, port polis kızla sohbeti ilerletip, bu durumu sormuş. Bu gençler adalarda mecburi hizmet gibi ilk yıllarda çalışıp, daha sonra ana karaya görevli gidiyorlarmış.
Yani bir nevi şark hizmeti.
Bize göre böyle şark hizmetine can kurban, ama onlar çok mutlu değiller gibi..
Port polis evrakimizi mühürlüyor, yarın için çıkış mührünü de basıyor.
Bu işlem ücretsiz..
................
Araba kiralamak için çok uğraştık, onlarca rent a car şirketi olmasına rağmen hiçbirinde araba yok.
Oturduğumuz cafenin yaşlı sahibi adi Zacharias ama biz Zekeriya amca diyoruz. O da bize Istanbul, istanbul diye melodik sesleniyor.😊
Zekeriya amca iş edindi aradı taradı bize bir araba buldu.
Günlüğü 45 euro Panda marka küçük şirin bir araba... ( diğer heryerde günlük araba kirası 50 euro)
Birde adanın haritası ile gitmemizi önerdikleri yerleri işaretlediler.
.................
Bağlı olduğumuz yere yürüme ile 5 dk mesafede bir plaj var.
Ama biz nasılsa arabamız da var diye daha güzel plajlara gideriz diyoruz.
Ilk olarak adanın kuzey tarafındaki çok methettikleri Sarakiniko ya gideceğiz.
Ay yüzeyi gibi, bir tane yeşillik olmayan beyaz sert kalker gibi zeminde güneş tepemizde, arabayı bıraktıktan sonra yokuş aşağı yaklaşık 500 m yürüyüp, kayalar arasından girintili cikintili, derin ama girince cikmakta oldukca zorlandigimiz bir yer.
Hicbir golgelik yok, ama yuzlerce insan, hepsi genc..
Kayaların tepesinden denize atlıyorlar..
Benim gençken çok sevdiğim, pervasızca yaptığım gibi...
20-25m yükseklikten atliyanlara özendim haliyle ama yaş kemale erdi ve bir patara çıkmasın diye daha enine boyuna düşünüyor insan. Ama yine de o yüksekliğe cesaret edemesem de 10 m civari bir kayayi gozume kestirip, dibi de kontrol edip cumburlop atladim..😀
Deniz hamam suyu gibi, çok temiz de görünmeyince hemen pilimizi pırtımızı toplayip, geldiğimiz o yolu o sıcakta bu sefer yokuş yukarı oflayıp oflayıp döndük..
...............
Şimdi sırada Kuzeydoğu uçtaki Pollonia köyü var...
5-6 km sonra vardık. Şirin bir koy ve çevresinde yeralan yerleşim yeri.
Koyun tamamı ılgın ağaçlarıyla çevrili kum plaj..
Çoluk çocuklu aileler denize giriyorlar. Denizde alargada 5-6 yelkenli var.
Koyun sağ tarafında minik bir iskele var, adanın hemen karşısındaki Kimolos'a yolcu tekneleri buradan gelip gidiyor.
................
Biz su ana kadar Yunan adalarında hiç beach görmedik. Sahiller tamamen halka açık..
...............
Plajın arkasında yanyana birkaç taverna var, birisine oturduk.
2 porsiyon ızgara sardalya, bir tane portakal ve limonla pişirilmiş ev dilimli patates, bir tane french fries patates, bir greek salad, 4 bira ve 3 sise su ve son olarak ikramdı sanırım, krem karamel ve baska benzer bir tatli ki çok lezzetliydi, toplam 45 euro odedik.
.............
Reyhan, denizine bayıldı.. oldukça uzun yüzdü ve tüm sahilinde yürüdü...
.............
Pollonia yı öneririz..
.............
Şimdi sırada Plaka..
Plaka adanın chorasi, kuzey batı yönünde yukarıdan açık denize bakıyor, uzakta Sifnos görünüyor..
Dar ve temiz sokaklar, bakımlı evler, pansiyon ve oteller, hediyelik eşya satan dükkanlar, bir müze, sanat galerileri ve cafe ve tavernaların olduğu bir yer..
Deniz tarafında kayanın tepesinde kale ve bir kilise var..
Yine sunset zamanı, herkes elinde fotoğraf makinesi...
...........
Çok yorulduk, tekneye döndük. Bize önerilen Trikeri ye gidecek halimiz kalmadı..
.............
Adamas'a geldiğimizde hava kararmıştı.
Ama her yer cıvıl cıvıl, kalabalık, ışıl ışıl dükkanlar.
Teknede duşumuzu alip, günün yorgunluğu gidince, açtık sarabımızı, ceviz, badem, peynir eşliğinde önümüzde kordonboyu gezen insanları seyrederek ictik....havuzlukta uzunca oturduk.
Çevremizdeki cafelerden güzel müzik sesi geliyor, yürüyüşe çıkan insanlar geçerken bize, biz onlara bakıyoruz.
.........
Hava hala sıcak ama havuzlukta hafif bir esinti var.
Bu nedenle havuzluk bu gece kıymete bindi. Bir tarafı Reyhan kaptı bile, yastığını alıp gelmiş...
..........
Hiç düşünmediğimiz ise bir bar ve yukarı taraflardaki bir diskonun sabah 4,30 a kadar gürültülü müziği oldu...
.........
Sabah 07.00 de uyandım biraz yürüyüş yaptım. Yine gizlice depolarımızı iyice su doldurdum.
08.30 gibi bizimkiler uyandı, market alışverişi ve kıyıdaki Balıkhane'den balık aldıktan sonra kahvaltı yaptık.
..........
Demir aldık..
Rotamız Sifnos..
SM-N920C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi