18 Temmuz sabahı uyandım , rüzgar iyice artmıştı.
Koyun içerisinde böyleyse dışarıda daha serttir ,yola çıkmayalım kalalım bugün burada diye düşündüm .
Sanırım 25 knot civarında esti öğleden sonrasına kadar ve öğleden sonra daha da bindirdi üzerine.
Benim ana demirim 16 Kg. CQR , ayrıca 10 Kg. Danforth Kıç demiri ve yine başaltında 8 Kg Çıpa var . Ayrıca kendi yaptığım kurşun ağırlıklar da var.
CQR , kıçtan koltuk alındığında çok güzel tutan bir demir.
Ancak Karaincir koyu gibi rüzgarın karşı tepelerin üzerinden çevrilerek hızını artırıp indiği ve tekneyi demirde gezdirdiği bir yerde oynar kafasından dolayı tarama riski var.
Ana demirimi ,atacağım ikinci demir ne kadar tutacak oynatmadan o havada şüpheliyim.
Derinlik 10 m. sahile yaklaşamıyorum çünkü aradaki bir geçit hariç , açıklara kadar yüzer mantarlı iplerle çevrilmiş , yine sağ taraf kuytuda tonozlar ve oranın tekneleri bağlamış duruyorlar. En köşeye girsem salınma alanı yok.
Sol tarafta atılmış bir iki tonoz var açıkta, 50 TL ye satıyorlarmış ama nasıl tonozdur ,bu havada tartarmı beni bilemiyordum.
Bu arada yüzerek Ersin Reis geldi tekneye , konuştuk , Ahmet Kabaalioğlu reisle konuşmuş Ege de sert fırtına var demiş.
Karadeniz de aynı , iki gündür DADD teknelerinin limanlarda beklediğini Whats up grubundan okuyorum , ancak durduğum yerden huzursuzum , Karaincir tepelerden civarna indiriyor. !
Bir huyum var , ne zaman böyle huzursuzlansam , açığa çıkarım . Deniz daha emniyetli gelir bana.
Altımdaki tekneye güvenmiyorsam zaten hiç çıkmamam lazım denize diye düşünürüm.
Geceyi geçiremem orada bu huzursuzlukta .
- Ben çıkacağım yola Ersin dedim , ısrar etti kalmam için ama kararımı vermiştim. Gidebilirsem Turgutreis e kadar gidip marinanın giriş sancağındaki kuytuya sığınacaktım.
Yani babayiğitliğimden değil korkudan çıktım oradan.
Saat 5 gibi motora rüzgar üstüne yol vererek onun yardımı ile demiri aldım ve Tayomar ın etrafından dönerek Ersin Reis le vedalaştım ,koydan çıkmadan camadan vurarak ana yelkenimi de açtım.
Koca Burun u sancağıma alarak Kargı adasına doğru yükseldim .
Karaincir den daha az esiyordu tabii Koca Burun un kuytusunda giderken , ancak ne zaman Burun un kuytusundan çıkıp Kos Kanalını gördüm , tam kanaldan gelen müthiş bir hava ve dik dalgalar karşıladı .
Hava kopuyor ve rüzgarla birleşen dalgalar sancağa döndürmüyor beni. Motora tam yol vererek kanala-batıya doğru milim milim anca dönebildim , sonradan öğrendiğime göre o gün kanalda 50-55 Knot u bulmuş rüzgar , derinlikte az olduğundan dik ve yüksek dalga kaldırıyor gelen dalgalar teknenin başüstünde kırılıp havuzluğa kadar geliyordu.
Açık denizde ,okyanusta olsam , tam faça yelken yapıp , orsa alabanda eğlenecek hava dedim kendi kendime.
Her ne ise , yol gitmenin imkanı yok , motora tam gaz verdim , benim 65 HP makina saatte 1 mil götürüyor beni patinaj yapıyor
, o süratte dümen de dinlemiyor kolay kolay tekne tabiiki.
Yelkenin zaten faydası yok tam kafadan gelen rüzgarda dar bir kanalda .
Rüzgarın beni Kargı adasına kayalara doğru sürükleme riski de cabası.!
Neyse burnu zorlukla döndükten sonra Akçabük koyu hizasına gelince sancağımdaki kayalardan sakınarak girişi ortalayıp oraya doğru döndüm , yine rüzgarı kafadan alarak sağ taraf dibe kadar girdim , içerisi çok kalabalık ve ana baba günü. Herkes sığınmış oraya ve bir tonoz bulmuş , ben yer bulabilmek için teknenin alçak salmasının avantajını kullanıp en arkaya kadar gittim , 2-3 m suya hem CQR ı attım hem 10 m. gerisine zincire taktığım Danforth u attım , 45 m zincirime halat ta ekleyeyim dedim ama yeterli alan yok teknenin salınması için.
Bu Akçabük koyu Karaincirden de daha da fazla rüzgar alıyor. Tepelerden doğru çevrilen hava olduğu gibi iniyor aşağıya , en azından dalga yok dedim kendime.
Ersin reis e telefon açtım ,durumu anlattım ve sakın çıkma olduğun yerden dedim.