Bir boşluk bulduk.
Kaldığımız yerden devam edelim arkadaşlar.
Kumlu Bük , Karaören Burnu nun arkasında ,olduğumuz yerden ertesi sabah aşağıda göründüğü gibi bir yer.
İskelemizde video da görülmeyen bir - iki plaj ve bir motel var , alış veriş yapılacak bir yer yok.
Evvelki günün yorgunluğu ile sabah geç kalktık , güzel bir kahvaltıdan sonra Kaan Erdem reisi telefonla aradım , kendisinin de Hisarönü ne doğru yola çıkış hazırlığı yaptığını öğrenince hem nasıl olsa yollarda görüşürüz hem de meşgul etmeyeyim müsait değil diye onu görmek için Marmaris Limanı nın içerisine girmekten vazgeçtim .
Gece geldiğimde ,sert havadan oraya sığınmış epey bir tekne vardı alarga da.
Ben de mecburen buruna doğru biraz rahatsız bir yere demir atmıştım.
Orada kalmaya karar verince gündüz gözü ile demiri alarak burundan biraz daha içeri girdim ve kıçtan koltuk alarak büyük bir motor yatın iskele tarafında onu rahatsız etmeyecek bir mesafede rahat bir yere yerleştim.
Akşamüstü ben mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlarken Boğaçhan bana ''Baba bir gulet geldi çok yakınımıza yanaşıyor'' dedi.
Yukarı çıktığımda gördüm ki içinde 3 erkek yolcusu olan 18 m. lik ticari bir gulet bizim zincirin üzerine zincirini döşeyerek 5 m. Sancağıma kıçtan koltuk alarak yanaşıyor. Az ötesinde de o büyük motoryat var ama ona mesafeli ,gulette bir kaptan ve 1 tayfa olmak üzere personel 2 kişi.
Ben; Kaptan iskelemde yer var oraya yanaşsana , gece bu boğazda rüzgar keşişleme ye dönüyor ,hem zincirini üzerime attın , hem de demirini yanlış attın üzerime düşeceksin dedim.
Karşılık olarak oraları bildiğini ,merak etmememi sabah zaten erken gideceğini vb. Söyleyince müşterilerinin yanında incinmesin diye daha üstelemedim.
Ben yolda hep havuzlukda yatarım hep. Gece saat 12 sıralarında uykumda ''donk'' diye bir sesle fırladım , Boğaçhan da duymuş o da geldi ,rüzgar dönmüş ve rüzgarı iskeleden alacağını düşünüp iskele tarafından tek bir koltuk alan bizim bilmiş gulet çift koltuk almış olan bizim üzerimize düşmüştü .
Biz ayaktayız, gulette herkes uyuyor, havuzlukda uyuyan birini uyandırdım gitti kaptanı buldu geldi ama tayfasının kafası iyi , yolcular sıfır bilgili , kaptan ın ikinci koltuk alacak yeterli halatı yok , yani başımıza iş aldık.
Bana, iskele tarafımdan rüzgar altına, benim baştan açmaz aldırmaya çalışıyor bizim kaptan.!
Onun koltuk halatını sancağa almaya kalksak hem kıyıda bağlayacak yer yok , hem koca gulet nasıl abrayacağız ,rüzgar varken rüzgar üstüne elle çekmekle gelmezki bu !
La havle çektim , araya ne kadar usturmaça varsa döşedik , demirim tararsa diye onun baş taraftan bir emniyet halatı donattım ,yapacak bir şey yok tilki uykusuna yattım uyudum.
Gece bir kaç kere kalkıp kontrol ettim , sabah 6 gibi rüzgar değişti de benden biraz uzaklaştı.
Az sonra kalktılar onlarda ; bak kaptan dedim. Bana Göcek te bu yaptığının çok daha azı için , sadece ona tehdit oluştururum diye Fransız ın birisi paslı sac teknesi için gece yarısı demir tazeletti bu yaptığın iş değil , dedim. Suçunu biliyor ya cevap veremedi.
E demir almıyormusun ? Diye soruyorum , bir misafir bekliyoruz az sonra diyor her yarım saatte bir ama kalkmıyor , hani sadece zincir olsa üzerimizdeki demiri alacağım da ,guletin kendisi de benim zincirin üzerinde duruyor. Saat 10 gibi nihayet kalktı gitti , misafiri filan da gelmedi.
Hani diğer bir başlıkta tartışıyoruz ya deniz kültürü nü , böyle bir de ayrı ''Deniz de Dolmuşçu Kültürü'' var, söyleyeyim burada.