Daha sonraları rüzgar daha da artmaya başladı ve dalgalar rahatsız edici şekilde baş omuzlukta kırılmaya başladı , hatta iri bir tanesi üzerimizde kırıldı ve havuzluğa kadar geldi sular.
Biz bu aşamada telefonları filan koruma amaçlı havuzluktan kaldırdığımızdan artık fotoğraf veya film çekemedik.
Bende anemometre çalışmıyor hatırlarsınız anlatmıştım , takmaya çalışırken fincanının denize düştüğünü Finike de.
Ancak tecrübelerime göre benim tekne Apaz seyirde 25 Knottan sonra camadan istiyor ve tahminimce rüzgar 30 knot veya fazlasına kadar yükseldi. Ben de Cenovayı biraz sardım ve 2/3 bıraktım ,teknenin kafasını rüzgaraltına fazla yitmeye başlamıştı ve ben de dümenle fazla oynayıp palanın süratimi düşürmesini istemiyordum..
Bu şekilde yelkenler teknenin orta hattına mümkün olduğunca kasılı sıkı orsa seyri ne devam ettik.
Orsa seyirde yelkenle , motor süratinden fazla süratli gittiğimizden ve yine kafaya motorla gitmek istediğimizde tam gideceğimiz istikametten gelen rüzgar ve dalga yüzünden süratimiz 0-1 Knot lara kadar düşüp dayak yiyeceğimizden motoru çalıştırmanın bir faydası yok , o fırsatı sabah oyalanarak kaçırmış idik.
Ya geri döneceğiz , ideal istikametten esen rüzgarı alıp geniş apazla kısa sürede Fethiye Körfezine doğru varacağız , ya da devam edeceğiz. Zaten sabah beri yokuş aşağı doğru giden bir kaç tekneye ne kadar gıpta ettim bilemezsiniz.
Bir değerlendirme yaptık , yiyecek içeceğimiz vardı ,dalgayı baş omuzluklardan aldığımızdan ,tekne doğru trimle rüzgar ve dalgalara güzel reaksiyon veriyor ,su almıyor , havuzluğa gelen dalgaları da çabuk tahliye ediyor, bizi de köpeği de deniz tutmuyor , seyir lambalarımız çalışıyordu ve kendi düşen ağlamazdı .
Montları giydik, bisküvit ve meyve suyu havuzluğa geldi , tramolalarla devam ettik
Öyle , böyle , akşam saat 10 olmuştu ve biz hala mücadeleye devam ediyorduk , gece sesler ve dalgalar daha ürkütücü oluyor haliyle. Boğaçhan bir ara şikayet etmeye kalktı ''Baba bizden başka akıllı yokmu ? Bırak yatı , bak gemi bile yok ortalıkta'' diye ama onu sakinleştirdim , bu denizcilik işinin fıtratında bu gibi havaların olabileceğini ,vardığı ilk güvenli limanda bu havayı unutacağını , teknemizin bu havaları karşılayacak nitelikte olduğunu vb. Anlattım. Netice de insan hafızası unutmak üzere programlanmış değilmi idi. ?
Beni en çok bu Aksaz açıklarındaki Askeri Eğitim ve Atış Sahası ile Marmaris Kadırga Burnu açıkları zorladı .
Sebebi de rüzgarın sürekli beni neredeyse Köyceğiz den Marmaris e kadar olan tüm deniz alanını kaplayan askeri bölgenin içine atmaya çalışması , bu yorgunlukla bir tramolaya daha zorlaması idi.
İki üç metrelik dalgalara baktım , Esen havaya baktım , Aksaz önündeki Yılancık Adası nın üzerindeki fenere baktım ve bu sahaya köşesinden biraz girmenin bu şartlarda biraz su kaldıracağına karar verdim. Hem bazı Guletler tam ortasından bile geçiyorlar diye duymuştum.
Her neyse orayı geçtim , Kadırga Feneri ne doğru yaklaşıyorum o da ne ! O ana kadar Poyraz - Karayel esip anamı ağlatan rüzgar Kıble- Keşişleme ye döndü Marmaris ten esiyor ancak dalgalar aynen Batıdan gelmeye devam ediyordu , Tam bir çamaşır makinası durumu.
Marmarisliler biliyordur sebebini belki. ?
Yolda bir ara Çiftlik Koyuna gireyim diye düşünmüş ancak sonrasında Marmaris e doğru gitmiştim bu çamaşır makinası işi aklıma gelmediğinden.
Her ne ise , az sonra rüzgar da kesildi ve yüksek dalgalarla sallan yuvarlan Kadırga Fenerini iskelemde bordaladım, oraları bilmediğim için arkasındaki koya girmedim ve daha önceden adını duyduğum Kumlu Bük e yöneldim , oraya giren e kadar da dalga yemeye devam ettim.
Kumlu Bük e girişte hemen sol taraftaki kayalık burunun arkasına 8 m. Suya demiri bıraktığımda saat gece 12 yi gösteriyordu.