Sevgili Reisler,
Mavi Kart konusunda bu ayki Motor Boat & Yachting dergisinde çıkan yazımı, fotograftan tam okunamadığı için tam metin olarak aşağıda paylaşıyorum.
Bu kabustan en kısa sürede kurtulabilmek umuduyla.
Yüce UYANIK
“Mavi Kart - Temizlik mi Kabus mu?
Yılın belli bölümlerinde deniz üzerinde yaşamayı seçen bizler, etrafımızda kirlilik görmeyi asla istemeyiz.
Yapılan araştırmalar, deniz kirliliğinin %90 etkeninin karasal olduğunu gösteriyor. Deniz araçları kaynaklı %10’luk etkinin % 1’den daha azı ise özel teknelerden geliyor. Yani başka bir deyişle özel tekneler deniz kirliliğine yüzbinde 9 oranında neden oluyorlar.
Basit bir örnek verelim: ISKI verilerine Istanbul’daki 80 adet atıksu arıtma tesisi arasından ön arıtma sonrası (kabasını aldıktan sonra) deniz deşarjı yapan 8 adet tesisin toplam deşarj potansiyeli 4.123.870 m3’tür (%71.67).
Mevzuata göre günlük iki litre potansiyel harcama ile ve özel teknelerin içinde ortalama 3 kişinin olduğu varsayımıyla sadece Istanbul’dan denize verilen kabası alınmış atık suyun 687 milyon 311 bin 667 özel teknenin potansiyel atıksu harcamasına denk geldiği kolayca hesaplanabilir.
Türkiye’de 2010 verilerine göre toplam 32.500 tekne olduğuna göre bu teknelerin potansiyel atıksu deşarjı sadece Istanbul’un deniz deşarjının 0,00005’i kadardır. Mevzuatın dışına çıkıp, bu rakamı abartarak 10 ile çarpsak bile varacağımız sonuç 0,0005 (onbinde 5) olacaktır.
Bu çerçevede 150 GT altındaki petrol tankerleri ile 400 GT altındaki diğer gemilerin atık kontrolüne yönelik olarak ülkemizde dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama, Mavi Kart uygulaması başlatıldı.
Denizlerimizde bulunan ve atık su üretme potansiyeli olan bayrağı ne olursa olsun bütün küçük tekneler mavi kart sahibi olmak ve atıklarını sadece atık alım tesislerine vererek denizlerimizi temiz tutmak mecburiyetindeler.
Her ne kadar yetersiz sayıdaki atık alım tesislerinin çok önemli bir kısmı aldıkları atıkları doğrudan veya şehir kanalizasyonu yoluyla yine denize veriyorlarsa da mavi kart uygulamasının muhakkak deniz temizliğine katkısı oluyordur.
Mavi Kart mevzuatı ve denetimleri ile ilgili bazı hususlar, denizcileri deniz temizliği açısından sevindirmek bir yana, bu konunun özellikle amatör denizcilerin kabusu olmasına neden oluyor.
Şöyle bir ortam düşünün: Bir meydan, her köşede soygun, tecavüz, cinayet suçları işlenirken elinde kitapları ile okula gitmekte olan bir genç, polis tarafından durduruluyor ve kendisine “Bize göre sen hırsızlık yaptın, hırsızlık yapmadığını belgeleyemezsen seni müebbet hapse mahkum ediyoruz” deniyor.
Yani suçun ispatı yerine suçsuzluğun ispatı gerektiği gibi, aşırı bir cezalandırma var ve cezayı gerektiren yorumu hakim değil, polis yapıyor.
Mavi kart uygulamasında da ne yazık ki aynen böyle bir durum var. Sahil Güvenlik size ceza yazmayı istiyorsa teknenizin boyutu ne olursa olsun (2.5 metreden büyük olacak) ve ne yaparsanız yapın minimum ödeyeceğiniz ceza 2017 rakamlarıyla 12.736 TL.
Mavi Kart uygulaması Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 26.09.2013 tarihli Gemi Atık Takip Sistemleri Ugulama Genelgesi’ne dayanmakta. Genelgenin 6. maddesinde aynen şöyle bir tabir var “… bu genelgede tanımlanan usul ve esaslara uygun olarak atıklarını bertaraf ettiklerini belgeleyemeyenlere Çevre Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince idari yaptırım uygulanacaktır.”
Yani eğer atığınızı atık alım tesislerine vermiş olduğunuzu belgeleyemezseniz Çevre Kanunu’na göre ceza ödeyeceksiniz.
Sadece siyah su olarak düşünmeyin. Mutfaktaki bulaşık suyunuzu, değiştirmiş olduğunuz motor yağınızı zaman sınırlaması olmaksızın atık alım tesisine verdiğinizi kanıtlayamazsanız atığınızı denize boşalttığınız düşünülecek. Ama Çevre Kanunu’nun denizi kirletmekle ilgili maddesi ile değil, bilgi vermemekle ilgili maddesi çerçevesinde cezalandırılacaksınız.
Denizi kirlettiğinizi görürlerse ödemeniz gereken tutar, teknenizin gros tonajı çarpı 21.12 TL. Yani tekneniz 12 gros ton gibi ise olması gereken ceza 250 TL. Ama atığınızı atık alım tesisine verdiğinizi belgeleyemediğinizde, ki denize boşalttı iseniz, olmayan belgeyi veremiyorsunuz, ister 3 metrelik kayığınız ister 399 gros tonluk süper lüks yatınız olsun, cezanız 12.736 TL. Uygulamalara bakılırsa, “denize boşalttım” itirafı bile Çevre Kanunu’nun olması gereken 20 (ı) maddesi değil 20 g (bilgi vermeme) kapsamında cezalandırılıyor.
Ayrıca, diyelim ki sürekli restoran iskelelerinde geceliyorsunuz. Dolayısıyla tuvalet ve diğer gereksinimlerinizi de orada görüyorsunuz. O mekan eğer marina benzeri kıyı tesisi sayılmıyorsa bunun sizin potansiyel atıklarınızın denetimcilerce hesaplanmasına herhangi bir etkisi olmuyor. Eğer deponuzu boş bıraktıysanız, kesin denize boşaltmış sayılıyorsunuz ve aksini ispatlayamazsanız 12.736 TL ceza.
Bu hesaplama bazen öyle enteresan oluyor ki, özel teknelerde pis su deposu bulundurma mecburiyeti kişi başı 2 litre x 2 gün iken, yani teknede 4 kişi iseniz pis su deponuzun hacminin 16 litre olması gerekiyorken, bazı denetim elemanlarına göre kişi başı her gün 50 litre pis su üretiyor, yani 4 kişi iki günde 400 litre atık yaratıyorsunuz. O sırada eğer 400 litrelik bir depoya sahip değilseniz yandınız, ki küçük tekneler için bu boyut imkansız gibi. “Uluslararası MARPOL kurallarına göre 12 mil açıkta boşalttım” derseniz yandınız, 12.736 TL ceza. Çünkü kanunlara karşı hukuken öncelikli olan uluslararası bu anlaşma Mavi Kart konusunda hiçbir şey ifade etmiyor. Zira MARPOL küçük tekneleri değil 15 kişiden fazla yolcu taşıyan veya 400 GT’dan büyük uluslararası seferde kullanılan gemiler için geçerli. Yani koca yolcu gemileri binlerce yolcusunun atığını 12 mil açıkta boşaltabilir, ama siz hiçbir yerde ve hiçbir şekilde denize boşaltamazsınız.
Yapılan incelemeler, öngörülen atık üretimini karşılamaya yetecek alım tesisinin bulunmadığını, atık alım tesislerinin bazılarının 0 - 10 TL gibi rakamlar alırken, özellikle Hisarönü - Datça aralığında çok az sayıdaki atık istasyonlarında son derece fahiş rakamlar talep edildiğini ve son zamanlarda mavi kart temininde önemli zorluklar olduğunu gösteriyor.
Şükür ki sahil güvenlik şu sırada denetimlerini bu çarpıklıkların kendileri de farkında olarak insaflı bir şekilde yapmakta ve amatör denizciler de 10-15 günde bir depoları dolsa da dolmasa da mavi kartlarını işleterek bu tutarsız mevzuata uyum sağlamaya çalışmakta.
DADD Denizlerdeyiz Amatör Denizciler Derneği Hukuk Komitesi tarafından bu çerçevede mavi kart uygulamasının özellikle hukuki aksaklıklarının düzeltilmesine yönelik bir çalışma başlatıldı. Bu sayede özellikle amatör denizcilerin hedef değil, ortak amaca yardımcı olarak kabul edilmelerinin sağlanması ve uygulamaların da bu yaklaşımla yeniden düzenlenmesi umuluyor.
Amatör denizciliğin geçen yıldan itibaren kabusu olan mavi kart uygulamasının daha net ve hukuki bir zeminde yapılmasının amaca katkısının daha fazla olacağı inancı ile iyi seyirler…
R. Yüce UYANIK
DADD Yönetim Kurulu Üyesi"