Şimdi ben çocukken büyüdüğüm kasabada bu saka işi ciddi bir hobi idi. Neredeyse tüm berber dükkanlarının duvarları saka ve diğer kuşlarının kafesleri ile dolu olurdu. Birde kafes süslemeleri vardı ki sormayın. İşte yetişilen ortam gereği tüm mahalle çocukları gibi bende saka beslerdim. Ciddi çığırtkan ve güzel dil çeviren bir kuşumuz vardı. Neredeyse evcil hale gelmişti. Evde kapılar kapalı iken kafesi kapısı açık dururdu. O derece yani. Bu saka yazın sonları ve sonbaharda yakalanırdı. Hatta en popüler olanı "Kasım Sakası", kafasındaki kırmızılık daha vişne rengine dönük olanıydı. Çeşitli yöntemlerle yakalanılırdı. Bütün bunlar bu çığırtkan kuş sayesinde olurdu. Bizim saka metrelerce yüksekteki sürüyü yanına indirirdi. Ağ kurarak yakalardık. Kapan şeklinde araziye yatırılmış torlu bir ağ hazırlanır ve kapanacağı tarafa kafes ve çığırtkan kuş yerleştirilir, beraberinde kuşların konacağı yapay bir ortam hazırlanırdı. Tabiki sürü konunca saklanılan yerden ağ çekilerek kapatılır ve kuşlar yakalanırdı. İçlerinden kuşlar seçilirdi. Ben hiç satmazdım , bazen isteyenlere hediye ederdim ama neredeyse hepsini salardım. İkinçi bir yöntem bu kuşların en çok sevdiği yöremizde postal adı verilen bitkinin çiçeğine lokum açıp yapıştırmaktı. Kuş lokumu denilen sıcakta iyice eriyik hale gelip yapış yapış olan bir lokum yapıştırılırdı. Bunlara konan bir kuş hemencecik kalkamazdı. en çok kullanılan yöntem ise evin penceresine kafesi ve beraberinde yanına içine yem koyulmuş kapan asmaktı. Kapanın içinde bir tetik bulunur ve buna kuş konar konmaz kapan kapanırdı. Sabahleyin okula giderken evin duvarına asar ve kapanı kurardım. Öğlen geldiğimde bazen bir tane yakalanmış olurdu. Bende biraz sevip salıverirdim. Çok inatçı bir şekilde bu işin peşinde koşmazdım ama herkes gibi bir sakam olurdu.
İşte bu kapan kurduğum günlerden birinde , öğlen eve geldim.Evimiz yokuşta olduğu için meyilli taraftan ikinci kat olan yer arka taraftan giriş kat oluyordu. Ve o kapıdan girdiğimizde kafes ve kapanı astığım pencere görünüyordu. Ben öğle teneffüsüne geldim ve kapıdan girdim.Pencereye baktığımda bir de ne göreyim. Kocaman bir çift kanat. Kocaman bir atmaca gelmiş kafesi takılı olduğu çividen sökmeye çalışıyor.Ben koşup pencereyi açana kadar kafesi söktü ve bir kaç metre taşıdı ama kafes ağır geldi ve kafesi yere düşürdü. Hemen kapıdan koşup aşağıya dolaştığımda yıllanmış kuşumuzun ölmüş olduğunu gördüm. Bir süre kendime gelemedim. O gün bu gündür kuş falan beslemem. Oturduğum mahallede kuş yetiştiriciliği yapan pet shop gibi bir dükkan var. Orada bir saka var.Bende o dükkanın önünden geçerken ağzımla saka sesi çıkartırım biraz içerideki kuşu çıldırtırım.İşyeri sahibi koşarak kapıya çıkıyor ve hemen havaya bakıyor, etrafta kuş arıyor, bende çaktırmadan uzayıp gidiyorum. Bir gün anlayacak ama hayırlısı.