Önceki hafta büyük bir heves ve heyecanla tamir edilen lazybag yerine takıldı, ana yelken ikinci camadan güncellemesiyle Göcek'ten geldi, balenleri takıldı, ikinci camadan halatı bumbadan -bu sefer kolayca- geçirildi, motorun zaten olası bakımları yapıldı ve dün Poseidon'da yürü ya kulum deyince Kekova'ya doğru halatlar atıldı.
Limandan çıkar çıkmaz ilk dikkatimi çeken Yunan hava tahmin sistemine inat Batı yerine tam kafadan gelen zayıf bir rüzgar. Yine de üşenmedim, Yunana güvendim. İlk kez tek başına giriştim Yengeç'in ana yelkenine. Düşündüğümden kolay oldu. Oldu olmasına da rüzgar yalan. Kepez burnuna kadar inatla tremola ata ata motorla da ittire ittire devam ettim. Kepez burnunu döndüm ki, ahanda, olan rüzgar da bitti.
Uluburun'a kadar umutla seyrettim ama sonunda pes ettim. Topladım yelkeni tekrar. En azından egzersiz oldu diye avutup kendimi yine parasıyla geldim Kekova'ya.
Sabah kalkıp mutfak dolaplarını sökerek başladım güne. Yarın tüm cam kenarları, camlar ve davlumbazın ahşabı sökülecek ve tabi yeniden sarılacak. Ve tabi yine çam ağacıyla. Camlar da yüm bu bölgenin tekneleri gibi normal kayar cam olacak. Eski lanet Alüminyum çerçeveleri takmayacağım artık.
Tüm bu işler için umut veren, tuhaf ve bir o kadar da tutarsız bir usta buldum ki şimdiden sonu hayrola
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."