Bu kadarı bana bile fazla..
ama eğer İstanbul da yaşamak zorunda olmasaydım, zamanım bol olsaydı, böyle bir şeyi denemek isterdim doğrusu. Bu durumda kürekli bir dingi, gerektiğinde tekneyi çekmek için yeterli olabilirdi. Tabi o zaman seninle birlikte bir kişiye daha ihtiyaç olurdu.
Senin dediğine gelince, şimdi efendim -gerçi aramızda öyleleri de var , ismi lazım değil
- bunlar tekneyi bir yatırım aracı gibi görürler. Güneydeki marinalardan birine teknelerini bağlarlar. Yılda bir yada iki haftasonu, yazın da 15 gün kadar teknelerine giderler. ama her gittiklerinde , çalışmamaktan dolayı, her seyirde teknede bir arıza çıkar.
Sonra , bu arızanın çözümü için binbir zihni sinir projesi geliştirirler.
Oysa ki mühendisliğin çok temel bir felsefesini ıskalarlar. Bu hataya çoğu mühendis de düşer.
efendim, mühendisliğin felsefesi, problem neyse onu çözmektir. Yani siz tekneniz çok kullanılmadığından dolayı, motorunuzda su devir daimi olmuyor ve soğutma sisteminizin kimi elemanları paslanıyor ise , buna karşı geliştireceğiniz çözüm, yanlışa neden olan -yeteri kadar çalışmama- problemini çözmek olmalıdır. O zaman teknenizi yeteri kadar çalıştıracaksınız.
tuhaf vana uygulamalarına kafa patlatmayacaksınız.
Ne yazık ki yelkenli yatlar , bir yatırım aracı olarak zarar ettirirler. Bu kardeşiniz bir zamanlar çok araştırdıydı. Bulunduğunuz şehre uygun bir yelkenli, güney de de ailenizle tatil yapabilmek için charter teken çözümü bence en ideali. Üstelik tekneler yeni, her yıl farklı bir tekneyi denemek mümkün.
Buna karşı tek argüman, teken sahipliğinin verdiği keyif.. bir tekneye sahip olmak gerçekten ayrı bir keyiftir. Başlı başına değerlendirmek gerekir. Kullanmasanız da , gidemeseniz de bir tekneniz olduğunu bilmek, istediğiniz zaman gidebileceğinizi bilmek, çok başka bir duygudur. Müthiş bir özgürlük hissi verir. Manyak bir motivasyondur.
Tüm mantıklı yaklaşımları siler süpürür.