Arşivi karıştırırken internetin yaygın olmadığı bir zamanlar Yelken dünyası Dergisinde eski bir yazıma denk geldim.
Tekneyi ve denizciliği biraz yeni öğrenen denizci bir arkadaşın İstanbul -Çeşme arasında, çoluk çocuk ilk uzun yol seyrine ait 2-3 sayı bir makalesi vardı. Orada tabii tecrübe ve bilgi eksikliğinden başına gelmedik şey kalmıyordu ki bunun kendinden kaynaklandığının farkına varmadan denizciliğin bir fıtratı, denizin macera olduğu anlayışı ile tefrikasını yapmıştı. Yani okuyan korku filmi gibi okur ,bir daha denize zor çıkar.
Ben bunu okuduktan sonra kendi ve çocukların başına gelenlere o kadar üzüldüm ve etkilendim ki , biraz da gençliğin verdiği acarlıkla ,hem kendisine bir daha dikkat etsin öğrensin ,hem de okuyan diğer insanlara kötü etki yapmasın ,denizden korkmasınlar ,bildiklerimi de kompozisyon içerisinde aktarayım diye bir makale yazdım.
Rahmetli Mesut Baran ağabey e faksla gönderdim ve fikrini sordum (Aslında yazmamak mı lazımdı onu bilemiyorum, muhakkak ki istemememe rağmen kırılmıştır ,ancak tepki gösteren de olmadı ,hatta iyi ki yazdın demişlerdi.)
Sonrasında onun yayınlayalım ısrarı ile yayınlandı.
Şimdilerde internet üzerinden herkes hemen anında gördüğü için olsa gerek çok fazla tepki çekebiliyor eleştirirseniz..
Halbuki ben şahsen bu şekilde yapıcı eleştirilsem ; Adam ne güzel bana bildiklerini gördüklerini aktarıyor diye bir de sevinirim , bilmiyorum belki de ben acayip bir adamım.
Bu yazıyı da burada da paylaşayım mı paylaşmayayım mı , görür de acaba kırılır mı yine diye epey düşündüm , ancak toplum menfaatine ve kötü niyetli olmayan bir bilgi paylaşımı olduğunu anlar, hoş görür düşüncesi ile paylaşma kararı aldım. Kendisini bilen tanıyan varsa da söylerse bana tanışmak isterim seneler sonra.
Her ne ise reisler , buyrun yazı aşağıda ;